Mümkün olsaydı seni birkaç satıra sığdırıp anlatmak,
En güzel kelimeleri sıralayıp sana iltifatlar yağdırmak,
Herhalde kolay olurdu o zaman sana bir şiir yazmak..
Mesele,kalbimdeki,gözlerimdeki,ruhumdaki sen olunca,
Ezilirim seni anlatmaya yetmeyen cümlelerin ağırlığında.
Sen beni ağlamıyor sanmaya devam et!
Sen görme diye Rize'ye yağıyor rahmet.
Bu yalan sözlerime kanmaya devam et!
İstemem İstanbullular çeksinler zahmet.
Ölmüştü dünyanın nadir iyi bir insanı,herkesin burnunda sızı,
Hep istediği gibi, Eyüp Sultan Camisinde kılındı namazı.
İkindi vaktiydi bir Eylül ayında hayli sıcak;
Saydım, içeride ben dahil tam ve sadece kırk kişiydi namaz kılacak.
Tam dolduramamıştık iki safı, yani iki tam sırayı.
Çok bilen cahildir,bilmediğini bilen alim;
Hiç bir şey bilmiyorum,nedir benim bu halim?
Söz uçar,yazı kalır;
Silinir izi kalır.
Aşıklar ölür ama,
Türküsü,sazı kalır.
Yaşlanır çapkın horoz,
Çöplükte gözü kalır.
Sen hala dün gibi mi olacak sanıyorsun yarını?
Kolay mı sandın atmayı,seni seven saran birini?
Görebilene alem çiçektir;
Gördükçe açacaktır.
Beni kör etti birisi!
Geri dönüşü olmayan bir yoldur hayat,
Her adımdan sonra geçilen kısmı kapanan;
Hiç korkar mı bu yolda yürümekten,
Ebedi yeni bir hayatın varlığına inanan?
Öldükten sonra diri kalın,
"Hayata devam edebilmek için,
Arkada bırakılması gerekir geçmişin."
Yani geçmişin üstüne bir bardak su için!
Ya evinden çıkar ve at,
Yada bir hurdacıya sat!
Erişsek de biz bu yaşa
Boşa yaşamışız boşa;
Bırak sen insanoğlunu,
Hayrımız yok kurda kuşa.
Ot gelmişiz ot gideriz,
Düne kadar daha sağdı,
Bir yıkılmaz koca dağdı,
Daracık bir yere sığdı;
Şu ölümdür oyun bozan,
Dayanamaz tertip düzen,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!