Aşkından öldü diyeler,
Sağır sultanlar duyalar,
“Ilık su ile yuğalar”
(Ak değil, kara da değil)
Renkli urbalar giyeler,
Kabre serinde koyalar,
Elektriği ve suyu kaçak olan
Korunaksız, kulübemsi bir evde
Dalgalanıp yırtılırken gazeteden yapma perde
Ayaz iliklerine işliyor üç gencin evde kalan.
Yaşları on altı on yedi arası
Hiç birinin yok ki ekmek parası, olsun kömür parası
Evde harıl harıl yanıyor kombi,
Ateş fışkırıyor kalorifer peteklerinden,
Hala ayaklarım üşüyor.
İki bin Wattlık bir ısıtıcı,
Onlara sıcak hava üflüyor.
8 derece İstanbul şu an,
Öldürmeyen Allah öldürmez ama
Kurşunu sen sıkıyorsun adama!
Yapma! Saygı göster doğal yaşama
Ne adam ölsün ne de sen düş dama!
Söz dinleyen nerde?
Yaklaştıkça insan sona
Artar bağlılığı düne;
Kendinden önce ölene
Hatta yüzüne gelene
“Erken gitti” derse şaşma!
Allah kendine veya kendisinden başkasına tapana
Hiç esirgemeden verir dünyada işini doğru yapana;
Ahirette ise sadece Resulüne ve kendisine inanana,
İnandığını yaşayana ve insana iyilik eden insana.
Alnı secdeden kalmamış olsa da kibirlenen birine
Kesin batıyoruz soru sormadıkça
Öğrenmeliyiz her şeyi açıkça.
Bir şey ilme ve tecrübeye aykırı olmadıkça
Ben kabul ediyorum;
Aykırı iseler,net bir hoşça kal!
Boşuna kandırmaya çalışma çakal!
Giderken bitmek bilmeyen yollar
Dönüşle birlikte nasıl da kısalırlar;
Bilinen yol en kısa yoldur zira.
Doğum, ruhun göçüdür ana yurdundan
Gidişidir bilinmeyen bir dünyaya;
Başım eğik,boynum bükük,
Taşınmıyor bak bunca yük;
Sizin olsun koca dünya,
Ben kaçayım küçük küçük.
Sen diyorsun ki,
Bir yerlerde güneş doğmakta her an,
Enseyi karartmak neden o zaman?
Sen diyorsun ki,
Her yaşta güzeldir insan;



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!