Ecel, ince bir rüzgar gibi,
zarifçe dokunur hayata.
Zaman çıldırmış bir yolda koşar,
sevda ise,
vuslata varmayan bir hüsran masalı.
Dipsiz kuyularda kayboldu neşem,
Yüzümün güldüğüne aldanmayın.
İçimde yangınlar, dumanı tüter,
Közümün söndüğüne bakmayın.
Dert yükü omzumda, yolum taş dolu,
Dost vefayı, yar sevdayı bilmemiş,
Gönül yol gözlemiş, beklemiş nafile.
Bir çift güzel söz yeterdi oysa,
Ne dosttan selam var, ne yârdan haber.
Ateşe atılmış bir kor gibiyim,
Yüzümü tebessüme hasret ettiler,
Dünümü ziyan, yarınımı zehir ettiler.
Yıkılır diye beklediler, hep gizlice,
Her düşüşte kalktım, daha da güçlüce.
Sanırlar ki umut söner bir anda,
Heves işte, gelip geçici,
Bir rüzgâr gibi, tutamazsın.
Aldanma ışığına,
Altın sandığın kumdur aslında.
Kırma kalpleri,
Tam sevecektik,
durmadı, gitti.
Bir rüzgar gibi esti yanımızdan,
dokundu geçerken,
ama kalmadı.
Bir sessizlik düştü gecenin koynuna,
Ay bile saklandı karanlık boynuna.
Yüreğim bir ağıt, dilimse lal,
Hangi rüzgar savurdu beni bu masala?
Zamanın elleri soğuk, keskin,
Sevgiden gayrı yola, sapma gönlüm, saparsan,
Gönül yarası derin, telafiye kalırsan.
Niyetin saf olmalı, kalbin açık ve derin,
Hakk’ın yolunda sabır, dostluğunla hep varsın.
Kırdığın gönül kadar, düşer üstüne gölge,
Çocukların gömüldüğü bir dünyada,
Bahsetmesin kimse mutluluktan.
Biz mutluluğu,
Çocuklarla birlikte gömdük toprağa.
Gözyaşları akarken toprağa,
biz çocuk olmadık hiçbir zaman,
çocuklar içinde hiç oynamadık ki.
koşup düşmedik çimenlere,
avuçlarımızda çamur yoğurmadık.
onlar bir gülüşte dünyayı döndürürler,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!