hayret yine koşa durur sahillerde bir akis
akıntı kurgular yine sabır gecelerinde
takıntılar seyreylerken selvi tellerindeki uçarın
izan uğramış yollarının sapağında görünür rab
can kükremişken pazarın koylarında yapılır imece
ektiğin kar sularında açmaz artık güllerin
Şiir
Kırlaşmış saçların tek dizede çığlığıdır.
gizemli sözcükler ile iki satırda anlatmaktır
yıllar süren bir tarihi
Şiir
Karşı duruş
işkillendi kül basılmış cenderesi
sığ sarnıçların koylarında bir gece
ağdı bir demet gökyüzünde fırtına
yağız bir attı
düştü ardı sıra sonra
belki dörtnala
seviyorum seni sonbahar
yeşile hasret kaldık yokluğunda
gülü çiçeği narı unutturdular
unutturdular bizlere baharı yazı
sayende yeşilleniyor kavak yapraklarıyla
gezdiğimiz beton zeminler
onlar mı
hüzünlü gecenin arsız yıldızlarıydı
neden mi
sabırlarının kanatlarında yoğrulmuştu yürekleri
nerede mi
karanlıklar diyarının perçinlendiği gölgelikte
örsündeydi bir tav kesinti
actığında gülen kan gözleri
dedi ki yol serenat
adımladı çok geçmeden
ardı sıra bir devşirme
gitti....... gitti
seni benden sorsalar
söyleyemem hainliğini
kitaba el bastırsalar
diyemem serkeşliğini
umursamazsın
vurdumduymazsın
bir başkadır bahar akşamları
gökte milyonlarca yıldız
altlarında sere serpe uzanmak
gökçe duygularla bezenmek var şimdi
ne de güzel yeryüzü
yalana ne hacet
bugün bir başka
bugün bir hayat akışı şavkıyor günün sarkaçlarından
nefes tınısları kamçılıyor kimi zaman yankılayan kulağımı
bugün bir tuzak misali
bugün bir tutsak gibiyim
seni sende sorguluyorum sabır taşı gibi
mevsimlerden sonbahar
ay tenim rüzgar
sevgim efkar dağıtır
bir öğle vakti
gökkuşağı gözlerin derinliklerinde yüzerim
zincir kar etmez
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!