İstediğim bu değildi
Gitmek istediğim yerde
Yanlıştı adres boştu sokaklar
Kimsesizdi herkes yabancı bakışlar
Kimden almıştım adresi unuttum
Seni anlatan şiirleri bıraktım sevgili…
Şiirler seni dillendiremedikçe; şiirler sele döndü ve döküldü kâğıtlara yazı oldu.
Kurutuyorum döktüğün gözyaşlarını sabah seherlerinde…
İçimde bir yerlerde var olan imgelem dürtülerine kulak asmıyorum. Doyurmuyor hiçbir yazılan ve okunanlar… Sana söylemiştim ya “Her aşk kendini öldürür” keşke demez olaydım ve haklı çıkmasaydım…
Öyle tutkun, öyle şevkle…
Bu aşk öldü diyenlere… Aşk ölmez ki sevgili…
Aşk sıkılgan bir çocuk edasıyla kaçar ellerinden… Suçlu sen ve o’dur…
Başka anlamlar yüklemek gereksizdir. Çünkü aşk doyumsuzdur…
Hayır diye bir şeyi yoktur. Hep evetlere gebedir aşk…
Aşkın bir limanı da yoktur. Açık denizleri sever ve bağımlılık ona göre değildir…
Sığ denizlerde boğulur aşk ve bu yüzdendir yelken açışları açık denizlere…
Seni söyleyebilmek bir şarkının sözleriyle ve işleyebilmek şiirlere…
Öyle güzel ve öyle zordu… Aşkın tek mevsimiydik ve iklimler hüzne vurduğunda
gittik birbirimizden… Giden sendin ardına bakmadan ve ardın sıra yapraklar döküldü…
Şiirlerimin de döküldüğü gibi sevgili… Oysa yazılmanı bekleyen sözlerim bitmemişti.
Şimdi nerelere söylesem ve kimlerle duyursam sesimi…
Boş duvarlar yalnızlığı kabul etmiyor ve çatılarda kuşlar koklaşıyor…
Kaç mevsim geçti aradan, kaç kitap arasına sakladım kimsesizliği…
Yalnızlığın en dokunduğu saatlerdi, ansızın düştün bir şiirden içeri…
Seni yazmaya çalıştıkça sen gittin ve yine geldin.
Bu yüzdendir “Şiirler sır tutmaz” dedim. Tutmadı da…
Nefesim oldu şiir ve sözlerin ardına gizlediğim seni üfledi…
Solundum ve soludukça nefesim oldun…
Seni yazmaya çalıştıkça ve tarif edilemezliğini gördükçe düşüncelerimin zincirlerini kırasım geliyor. Saçma sapan aşk yazılarına gömüyorum başımı… Bir nebzede olsun rahatlamış hissine kapılıyorum. Kandırıyorum kendimi sevgili… Oysa seni hiç kandırmadım…
Neysem oyum dedim demez olaydım… Derler ya “son pişmanlık fayda etmez” pişmanım…
Sondan bir sonrası var mıdır sevgili, ben oradayım şimdi…
Belki bu sondur diye…
Öyle pişman, öyle çaresiz…
Yazmak ne kadar güzel bir şey…
Yüzüne söyleyemediklerini yazarak ifade etmeye çalışabilmek…
Az kaldı. Biliyorum yakın zamanda bu yazı işinden de sıkılacağım…
Tekrar vuracağım kendimi imgelem dünyasının azgın sularına, boğulacağım…
Sesimi ve sesimizi de duyan olmayacak… Şiirler bilecek ne yazıldığını birde ben…
Sen bile bilmeyeceksin sevgili, okumuş olsan bile…
Ellerimizden kayıp giden zaman ve zaman bizi içine alıp sürüyordu…
Bu kısır döngü içine ne sığdırmalıydı sevgili… Sen desem sığmazdın,
ben desen ayrı bir dünyaya yelken açmış, dümeni kırık bir gemi…
Bu azgın fırtınalara dayanma gücünü aldığım güneş doğmaz oldu.
Yılgın rüzgârlara söylüyorum şiirleri ve cevap gelmiyor doğacak olandan…
Evet, güneş sendin ve ben boşluğa yazıyorum senden gelenleri…
Bu ilk yıkılışım değildi sevgili. Sonda olmayacaktı.
Ben hep sonları sana bağlamayı sevdim. Hep son ol istedim.
Sen hep ilk olmaya kalktın ve ilkleri yaşattın. Gittin sevgili…
Seninle ilkleri yaşadım ve gitmelerin ne demek olduğunu öğrendim…
Artık son değilsin. Biliyorum ki bu son dedikçe karşılaşacağım ilklere
artık hazırlıklıyım… Senden ötesi yine sana çıkmış olsa bile…




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!