Ve sonra her şey değişti
Yıldırım hızıyla geçerken geceler
Kabuğunu çatlatıp dünyaya geldi
Çirkindi ama sevimliydi
Üşümüştü gözleri düşmüştü
Savunmasız bir o kadar sevgi dolu
Sessizliğini bozup dururken gece
Bir kaçıştır senden ötelere
O denli düşüştür şiirlerden içeriye
Kitap arası boşluğu yüreğin
Ayraç kullanmaz düşler ülkesi yalnızlığın
Unuttuğum bir yürekle
Aşkın içinden çıkıyorum
Yalnızlığın sarmallığında
Dışarıda sahte yüzler
Mevsimlerin en çekilmezi kesilir
Gözyaşlarına koydum tabureyi
Urganı boynuma geçirip
Cellâdın son dileğin sorusuna
Gözlerinde sallandır beni diyebilmek için
Sen yüreğimin mevsimlerine açan yalnızlık çiçeği,
Hüzün dolu yaprakların süpürür gecelerimi...
Yeşermeden kurutulmuş düşlerini şiirler sulasın.
Sen yüreğimin rıhtımına demir atmış,
Kanadı kırık, fırtınalardan çıkmış yalnız martı...
Yalan oluyor çok şey
Aşk gibi
Ki aşk bilinmezliğiyle
Limon kokusu sabahlarını
Aydınlatırken
Şaşırtan güzelliğini
Seni ilk yazdığımda çoktan gitmiştin
Gecikmişliğin yüküyle asılmıştı kelimeler
Ve kalem inkâr etmişti
Sen her gecenin yüzüne işlediğim
Renkler soldukça tuza bandığım
Yorgun sabahın içinde buldum kendimi
Bulanık, tadı tuzu olmayan bir sabahtı
Küflenmiş peynir tadı damağıma yapışık
Aynaya bakmıştım hatırlıyorum
Ben değildim iyi biliyorum
Yılgın, bezgin, yabancı, geçmişten kalma
Bir bütünün içinden açılan
Farklı iki dünyanın kapısı
Sen yorgun düşlerinle
Kilitli düşüncelerin çilingiri
Sonrasına dokunan ellerinle
Siliniyor zaman
Gece çekiyor perdesini
Tüm oyunlar satırbaşı
Oysa her şey yeni iklimler içindi
Dünün unutulmuşluğu




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!