Siz her yerden dönülür sanıyorsunuz,
Oysa bazı yolların haritası yoktur,
Bazı gidişler ne geriye bakar
Ne de ardında iz bırakır.
Uçsuz bucaksız bir yalnızlıkta
Bir adım attın mı, geri dönmek
Bu ayrılığın telafisi yok.
Bu yolların dönüşü yok.
Sen neden acele ettin ki?
Gidişin, bir sonbahar rüzgârı gibi
Her şeyi silip süpürdü içimden.
Sen ki vuslatı olmayan bir dua,
Adını her anışım bir yangın,
Ve ben,kül olmaktan öte,
Yanmaya razı bir aşıgım.
Yüregimin derinliklerine sakladım seni,
Dünya güzeldir, yaşa dünyada,
Bir sabahın serinliğinde,
Gözlerine düşen ışıkta,
Bir çocuğun kahkahasında...
Güzeldir, ama biraz hüzünlü,
Beni yokluğunla sınama.
Ben eksik kalmayı kumruların gözyaşında gördüm.
Yarım kalan duaların soğuk taşlara değdiği gecelerde,
Bir çığlığın sessizliğe düştüğü anlarda öğrendim.
Eksiklik, bir rüzgarın unuttuğu koku gibi
Elbet bir gün biri dokunacak kalbine,
Usulca bir sevdayla girecek hayatına.
Ve belki bir akşam soracak sana:
En çok kimi sevdin?
Sen susacaksın bir an,
Birine gereğinden fazla bağlandığında,
Ateşe fısılda, küle dönsün zincirlerin.
O, yanmayı bilir, yakmayı da,
Küllerinden doğmayı öğretecek sana.
Tıkandığında, yolun kaybolduğunda,
Gecedir yaşatan
Gündüzün sakladığı yüzümü gösteren,
Kendimle hesaplaştığım,
Yalnızlığıma en çok yaklaştığım zaman.
Bir aynadır karanlık,
Ben seni ömrümün en derin yerinde sevdim,
Bir kelimenin içinde saklı kalmış anlam gibi,
Bir şehrin silueti gibi,
Hangi sokağa dönsem karşımda duran.
Öyle tanıdıktın ki,
Geçmez Dediğin Günün Kaçıncı Yarınındasın?
Geçmez sandığın acı, kaç sabah eskitti?
Hangi uykusuz gecenin yamacında unuttun kendini?
Bir sokak lambasının titrek ışığında,
Kaç kere kaybolup, kaç kere bulundun?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!