Ne çok isterdim,
Ruhuna dokunmayı...
Bir gecenin tam ortasında
Susarak ulaşmayı sana,
Adını anmadan,
Ama hep içimden çağırarak...
Rüzgar değse yüzüne, dağılacak gibisin.
Kim düşürdü yüreğine kıyameti?
Hangi kelimeydi içini üşüten,
Hangi sessizlikti seni büsbütün susturan?
Gözlerinde yılların ağırlığı var,
Sahi, unutur mu insan sevdiğini?
Adını bir daha anmamayı, sesini duymamayı,
Bir sabah uyanıp hatırlamamayı
Öğrenebilir mi?
Ya da unuttuğunu sanıp,
Al bu yorgun bakışlarımı
Çöz üzerimdeki suskunluğu
Ellerime zincir vuran zamanı sil
Ya kalbime merhameti fısılda
Ya acılarımı sar yalanlarınla
Sen, her hecesinde benim yüreğimden bir yara,
Ve ben, her kelimesinde sana sığınan bir şair...
Kalemin ucunda kanayan bir mısra,
Gözlerimde hiç dinmeyen bir iklim var.
Sensizlik, bir şehrin sessiz çığlığı,
Sana yazdığımı sanıyorlar,
Oysa ben yaralarıma dikiş atıyorum.
Her bir dikiş, yavaşça atılmış bir adım,
Bir ömrün yükü, bir kalbin kırılışı.
Kimse görmez içimdeki çatlakları,
Bütün yollarımda kaybolan umutları.
Sarıl şiirlerime. Onlar seni öyle sevdiler ki...
Her harfte ellerinin sıcaklığı var,
Her mısrada gözlerinin sessizliği.
Ben sustukça onlar anlattı seni,
Ben unuttukça onlar hatırladı ismini.
Sen Aklıma Düştüğünde
Bir çocuk gülüşü düşerdi şiirime
Geceye kaçak ışıklar sızar
Gözüme fer, hüzünüme umut dizilirdi.
Sen aklıma düştüğünde
Dağ yamaçları çiçeklerle bezenirdi,
Sen güldüğünde,
gökyüzü bir an durur,
kelebekler çiçekleri unutup
gülüşüne konmak ister.
O kadar güzel gülüyorsun ki,
bahar, takvimini sana göre ayarlar.
Eğer bir şiirle yazmak mümkün olsaydı seni
Her mısraya gözlerinden bir renk dökerdim,
Bir kelimeye gülüşünü, bir ahenge suskunluğunu,
Ve her nokta, sensizliğin sonu olurdu belki.
Eğer harfler dokunabilseydi tenine,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!