henüz başlamadığım bir şiirsin sen
pencereme değen yağmur damlalarındaki ses
ve balkonumdan bana bağıran dalgalar
içmediğim kırmızı şarabın yakut renginde
dilimde dans eden kekremsi tadının düşlerisin
dudağındaki son çatlak
…bendim
/ve/
son bakış gözlerindeki
…ya da ben öyle sanıyordum
ardına düşen her duygu
sağanak bir esrikliğe davet
nisan yine oyun oynuyor
baharın ilk demlerinde
leylakların kokusunda solunan
her yüreğe açık kapılar
ayrı oluyor sevme halleri
ben bağrımı açıyorum
içime koymak için
sen şiirler yazıyorsun
romanlar tüketiyorum sevdamız üzerine sözlerle bezeli
gülleri deriyorsun sen bahçelerde
sevgiye yazılmış tenimde
kurudukça gün
yanıyor kini yalnızlığın
nefrete batırıp sözleri
yılların yükünü
yakmış en derininde ruhunun
üst üste giyilen ne çok günahta sürünüyor lanet
zehrin imbikten süzülüşünde yitiyor güzellik
son saniyeleri ütopik bir düşlemin
vuruyor ay
penceresinden içeri gönlümün
şarap kızıllığında
bir şarkıda uçuşuyor düşler
manastırlarda sürünen soğuk yalnızlığın
içinden kopup gelen bir ateş parçasına
yazıldı ferman
ardına düşen her sözü içine çekip
doyumsuz bir açlıkla kınından çıkardı hançerini
vurdumduymaz
iğdiş edilmiş düşlerin var senin
ne zaman anlayacaksın
bir parçası olduğunu özleyişlerimin
aslında senin döküldüğünü
her dizeden…imgelere bulanmış
ve kısır döngülerimde sana düştüğünü yüreğimin
ansızın çalan kapının ardına saklanmış
karası yılgınlığın
teslimiyetine yakılan saatlerde
hiç kalmamış kül
esaretin hırçın kızgınlığında
dolanıp durur ıssız yalnızlık
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!