Bir zamanlar her şeyi anlatmak isterdim. İçimde ne varsa dökmek, kırıldığım yerleri göstermek, sevdiğim kadar anlaşılmak isterdim. Ama kimse duymadı beni. Ne kadar seslensem de hep sessizliğe çarptım. Kalabalıklar içinde yalnız kaldım, en güvendiğim insanlar en çok incitenler oldu. Şimdi artık konuşmak istemiyorum. Çünkü her kelime içimi daha da yaralıyor. Her anlatış, bir yanımı daha eksiltiyor sanki. Yoruldum açıklama yapmaktan, anlaşılmayı beklemekten, haklı çıkma derdinden. İnsan bir noktadan sonra susmayı öğreniyor. Çünkü susmak, bazen hayatta kalmanın tek yolu oluyor. Şimdi sessizliğimle varım. Eskisi gibi konuşan, anlatan, direnen biri değilim. İçim ağlasa da yüzümde bir tebessüm var, çünkü bazı savaşlar sessizce verilir. Ben artık susuyorum, çünkü en çok konuştuğumda kaybettim.
Ne garip değil mi, seni en çok tanıdığını söyleyenler bir bir silip gidiyor hayatından… Bir zamanlar en derin sohbetleri paylaştığın, sırlarını verdiğin, gözünün içine bakıp “seni asla bırakmam” diyen insanlar, şimdi sanki hiç var olmamışsın gibi davranıyor. Geriye bir tek sen kalıyorsun; hafızasında onlarca anı, içinde eksik kalmış cümlelerle. Kendine sorup duruyorsun: “Ne oldu bize?” diye. Ama cevap gelmiyor. Çünkü bazı insanlar seni sadece ihtiyaç duydukları sürece seviyor. İşleri düştüğünde, canları sıkıldığında, yalnız kaldıklarında… Sonra bir gün sen de yetmiyorsun, ya da onlar artık seni görmezden gelmeyi öğreniyor. Ve sen, onların hafızasında silinirken, kendi içinde onları her gün yeniden yaşıyorsun. En acısı da bu işte… Unutulmak değil sadece; seni en iyi tanıyanların bile hatırlamak istememesi. O yüzden susuyorsun, çünkü artık anlıyorsun ki, bazen en çok zarar verenler seni en çok bildiklerini sananlarmış. Ve o gün, içinde bir şey kopuyor, sessizce… ama geri gelmemek üzere.
Beni insanlar değil…
Söylenmeyen sözler yordu.
Cevapsız kalan sorular…
“Bir şeyin yok gibi davran ama içten içe parçalan” baskısı…
İşte o sessizlikte kaybettim kendimi.
"Benim savaşım bitti. Uzun yıllar süren bu mücadele, hayatın en zorlu sınavlarından biri oldu. Her gün, her an, bir adım daha atmak, bir engeli daha aşmak zorundaydım. Gözyaşlarımla suladığım umutlar, bazen kuruyan bir nehir gibi akmaz olurdu. Ama yine de devam ettim. Yolumda karşıma çıkan zorluklarla yüzleşmek, kayıplarla baş etmek ve yeniden ayağa kalkmak kolay olmadı.
Bu süreçte, bazen kendimi kaybolmuş hissettim. Hedeflerim bulanıklaştı, gücüm tükenir gibi oldu. Ancak her defasında, içimdeki bir ses, yeniden denemem gerektiğini hatırlattı. Küçük zaferlerin kıymetini bildim, düştüğümde kalkmanın önemini öğrendim.
Artık bu savaş sona erdi. Şimdi, bir daha asla dönmek istemediğim bu geçmişe elveda diyorum. Ruhumda derin izler bırakan bu mücadele, bana hayatın ne kadar değerli olduğunu, her anın kıymetini bilmem gerektiğini öğretti. Şimdi önümde yeni yollar, yeni umutlar var. Bu bitiş, aslında yeni bir başlangıç. Kendimi yeniden keşfetmek, içimdeki gücü yeniden bulmak için bir fırsat.
Beni unutanları ben de unuttum. Çünkü hayat, hep peşinden sürüklenmekle geçmez. Birilerinin gölgesinde, onların hatırlamasını bekleyerek yaşanmaz. Unutmak zor, evet, ama bazen unutmak iyileşmek demektir.
Onlar beni nasıl bir çırpıda unuttuysa, ben de öyle yapmaya karar verdim. Kalbimde tutmak için hiçbir çaba göstermeyenlere, artık içimde yer açmıyorum. Çünkü hatıralar, kıymet bilmeyenler için bir yükten başka bir şey değil.
Beni unutanları ben de unuttum. Çünkü yokluklarıyla bana çok şey öğrettiler. Sevginin kıymetini, verilen emeğin değerini anlamayanlara hayatımda yer yok artık. Ben, hak etmeyenlere geçmişte verdiğim değerle yaşayamayacak kadar kıymetliyim.
Gecenin karanlığına inat, yüreğimin ışığında yürüyordum. Her adımımda seni arıyordum, gözlerimdeki yaşlar yolumu bulmama engel olurken bile. Kalbim, senin adını fısıldıyordu her atışında. Sen benim için bir umuttun, bir hayaldi belki de. Ama ben sana mecburdum, tıpkı güneşin doğuya mecbur olduğu gibi.
Rüzgarın tenimi okşadığı o serin akşamüstlerinde, yanımda olmasan da kokunla dolardı ciğerlerim. Senin varlığın, ruhuma işlenmiş bir nakış gibiydi. Her ilmeğinde seni hissederdim. Sen, benim içimde büyüyen bir çiçek, yapraklarının her biri yüreğimde filizlenen bir sevdaydın.
Yalnız kaldığım anlarda, düşlerimde seninle konuşurdum. Sessiz gecelerde, yıldızlara senin ismini fısıldardım. Gözlerimin önünde bile senin aydınlığın vardı. Sen, benim için bir deniz feneriydin; kaybolmuş ruhumun yolunu bulan ışık.
Ben seni sevmekten yoruldum artık. Her defasında toparlamaya çalıştığım duygularım, birer enkaza döndü. Her “belki” dediğimde biraz daha kırıldım, her bekleyişte kendimden biraz daha uzaklaştım. Seni severken, kendimi unutmanın bedelini ödedim.
Sevmenin bu kadar yıpratıcı olacağını hiç düşünmemiştim. Ama anladım ki, senin kalbinde bana yer yoktu, ben orada hep fazlalıktım. Şimdi o fazlalık olmaktan vazgeçiyorum. Seni sevmekten yoruldum, çünkü bu yolun sonunda yalnızca acı vardı.
Artık kalbimi taşımak bile ağır geliyor. Seni sevmek, içimdeki umutları yavaş yavaş öldürdü. Şimdi pes ediyorum, çünkü sevmek yorulduğum bir şey oldu. Seni sevmekten vazgeçmiyorum belki, ama artık bunun için savaşmayı bırakıyorum.
Bir ismin yankısıyım artık, duvarlara çarpıp dağılan.
Geceye dökülen bir damla sessizliğim,
adını söylemeye cesaret edemeyen rüzgârın diliyim.
Hatıralar bir köşe başında pusuya yatmış,
karanlık sokaklar gibi içime doluyor.
Yanındaydım… gerçekten oradaydım. Sadece bir bedenle değil, kalbimle, ruhumla, bütün benliğimle. En zor anlarında sarıldım, sustuğunda seni anlayan oldum, düştüğünde kimse bilmeden seni toparladım. Ama sen, benim varlığıma rağmen yalnız hissettin. Belki de bu yüzden en çok buradan kırıldım sana. Çünkü bir insanı yanında olduğu hâlde yalnız hissettirmek… en sessiz terk ediştir. Ben kalmak için çabalarken, sen gitmenin yollarını aradın. Ben seni sevmenin her hâlini öğrenmişken, sen bende eksikleri saydın. Oysa tek isteğim şuydu: “Ben buradayım” dediğimde, gerçekten görülebilmek. Ama sen beni değil, kendi yokluğunu önemsedin. Şimdi ne gidişine üzülüyorum ne de yokluğuna… Sadece ben varken bile yalnız hissettiğine, ve beni oradayken bile göremediğine kırgınım.
Bazen anlatmak istiyorum herkese…
Sanki ben istememişim gibi olmuş her şey,
Sanki ben vazgeçmişim gibi.
Oysa ben vazgeçmedim,
Ben elimden gelenin de ötesini yaptım.
Kendimden bile vazgeçtim,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!