Üzülme. Hayat bazen beklediğimiz gibi gitmez; insanlar değişir, sözler yarım kalır, hayaller paramparça olur. Ama bu, kendine yük etmen gereken bir şey değil. Her kayıp, her yarım kalan hikaye, aslında seni sen yapan parçalar. Seni güçlendiren, sana kendini yeniden hatırlatan şeyler.
Üzülme, çünkü içinde taşıdığın güzellik, kimsenin söndüremeyeceği kadar güçlü. Bazen kendini yalnız hissedebilirsin, sanki kimse anlamıyormuş gibi gelebilir. Ama unutma, bu yolculukta yalnız değilsin. Hepimizin içinde iyileşmeyi bekleyen yaralar var, ama zamanla hepsi bir bir kapanır.
Üzülme, çünkü her karanlığın sonunda bir aydınlık vardır. Yaşadığın her zorluk, sana yeni bir şey öğretir, yeni bir pencere açar. Kendi değerini, gücünü hatırla. Yaşadıkların seni eksiltmedi; aksine, seni daha dayanıklı, daha anlayışlı biri yaptı.
Hayat sana bazen kapılar kapatacak, bazen de yollarını daraltacak; ama unutma, hiçbir engel senin inancından daha güçlü değildir. Pes etmek kolaydır, ama vazgeçmeyen kalpler, bir gün kendi ışığını mutlaka bulur. Hedeflerine ulaşmak için sabırla yürümelisin; çünkü acele edenler çoğu zaman yolun güzelliğini fark etmeden geçip gider. Yorulduğunda durabilirsin, ama geri dönme; bir adım da olsa ileri git, çünkü ilerlemek seni diri tutar. Unutma, düşmek kaybetmek değildir, asıl kayıp, ayağa kalkmamaktır. Her zorluk sana yeni bir ders getirir; her yara, seni biraz daha güçlü kılar. Ve bil ki, kendi yolunda yürüyen insan, sonunda huzura ulaşır. O yüzden korkma, dene, yanıl, öğren ve devam et; çünkü vazgeçmeyen bir yürek, en sonunda istediğini mutlaka bulur.
Vedalar bana hep eksik bir şeyler bıraktı. Sanki tamamlanmamış bir cümle, yarım kalmış bir hikâye gibi. Ne kadar hazırlıklı olursam olayım, veda etmek hep bir yara açtı içimde.
Kimseye hoşça kal diyemedim tam anlamıyla. Her veda, kalbimin bir köşesini alıp götürdü. İnsan bazen gitmeyi değil, kalmayı ister; ama hayat herkesi aynı yerde tutmaz. Zorunlu ayrılıklar, mecburi mesafeler… Hepsi birer veda değil mi zaten?
Vedalar, geçmişin ağırlığını taşır. Ne kadar güzel anılar biriktirmiş olursan ol, son bir bakış, son bir söz, her şeyi altüst eder. Çünkü veda, yalnızca insanları değil, hayalleri de ayırır.
Bazen biri çıkar hayatından, sessizce… Ne bir açıklama bırakır ne bir veda. Sadece gider. Ve sen, elinde hiçbir neden olmadan kalırsın olduğun yerde. Sorgulamakla geçer günlerin; neyi eksik yaptım, nerede hata yaptım diye. Ama cevap yoktur… Çünkü bazı insanlar, kırdıklarını bile fark etmeden giderler. O yüzden en çok onlar kalır aklında. Çünkü tamamlanmamış hikâyeler daha çok can yakar. Gözlerinin içine son kez bakamamak, son sözü duyamamak, son sarılışı hatırlayamamak… Hepsi içini kemiren bir boşluğa dönüşür. Ve sen zamanla öğrenirsin: Bazı gidişlerin cevabı yoktur, sadece kabullenmesi vardır. Ama unutması asla… Çünkü vedalaşılmadan giden birini, hiçbir zaman tam anlamıyla geçmişte bırakamazsın. O hep yarım kalır bir köşede… sen ne kadar bitirmeye çalışsan da.
İnsan ne kadar haklı görünmeye çalışsa da, ne kadar yanlışlarını saklasa da, vicdanın önünden kaçamaz. Çünkü vicdan, en tarafsız hâkim, en dürüst mahkemedir. Kendi içindeki bu sessiz yargıç, seni ne alkışlarla yüceltir ne de bahanelerle affeder.
Vicdan, insanın ruhunda yankılanan bir ses gibidir. Bazen gecenin karanlığında uykunu böler, bazen bir kalabalığın içinde seni sessizleştirir. Seni en iyi tanıyan, kimsenin görmediği yanlarını bilen odur. Ve onun önünde tüm maskeler düşer.
Yaptıklarınla yüzleşmek, söylediklerini tartmak, sustuklarını hatırlamak… İşte vicdanın karşına çıkardıkları bunlardır. O yüzden, bu mahkeme kimine huzur verir, kimine ise en büyük yükü.
Her şeyden önce, vicdanının huzurunu kaybetmediysen, hiçbir şey kaybetmiş sayılmazsın. Bazen insan her şeyi doğru yapar; inandığı gibi yaşar, doğruluğun peşinden gider. Ama yine de bazılarının gözünde hatalı olur. Ne yaparsan yap, herkesi memnun edemezsin. Ve bu aslında hayatın gizli güzelliğidir; çünkü gerçek huzur, başkalarını değil, kendini tatmin edebildiğinde gelir.
Vicdanının seninle konuşmasına izin ver. Çünkü en saf rehber, kalbinin içinde saklıdır. İnsan bazen yolda yanlış kişilere rastlayabilir, hayal kırıklıkları yaşayabilir. Fakat bunların hiçbiri, doğru yolda yürüdüğün sürece seni yoldan alıkoyamaz. Kendini eleştir, ama yıpratma. Dürüst ol, ama acımasız olma. Ve her şeyden önce, vicdanının rahat olduğu sürece, hayat sana her zaman huzur verecektir.
“Yanındayım” diyen gitti… Hem de en çok ihtiyacım olduğunda, en çok tutunmaya çalışırken. Güvendiğim omuz boş kaldı, beklediğim ses hiç gelmedi. Meğer herkes “yanındayım” derken, sadece iyi günler için oradaymış. Zorlaşınca yollar, ağırlaşınca yükler, birer birer döküldü hepsi. En çok da gitmeyeceğini sandıklarım, en sessiz şekilde yok oldular. Şimdi geriye kalan ne mi? Sahte sözlerin bıraktığı izler… Ve bir de suskunluğun içinde büyüyen o soğuk yalnızlık.
Anladım ki, herkes yanında olurmuş… Ama sadece güneşliyken havalar. Yağmur yağınca, fırtına kopunca, herkes kendi çatısına kaçarmış. O yüzden artık kimseye "gitme" demiyorum. Giden, zaten kalmak istemeyendir. Kalanın ise söze ihtiyacı yoktur. Çünkü gerçek bir "yanındayım", zor zamanlarda belli olur… Ve gerçek dostluk, en karanlık anlarda bile elini bırakmayandır.
Gittin, ardında sessizlik kaldı,
Sokağım bile adını unuttu.
Bir zamanlar nefesinle ısınan ellerim,
Şimdi rüzgârla titriyor, tutunamıyor.
Kalbim seni anarken,
Gözlerim hâlâ aynı yerde arıyor.
Karanlık ne kadar çökerse çöksün, içimde bir ışık yanmaya devam edecek. Her adımda, toprağın derinlerine kök salmış bir tohum gibi, kendi yolumu bulacağım. Rüzgar beni savursa da yıkılmaz bir ağaç gibi dimdik duracağım. Geçtiğim her yerde iz bırakacağım; solan dalların yerine yeni filizler verecek, kuru topraklara can katacağım. Çünkü nereye gidersem gideyim, kendi baharımı taşıyorum. Gittiğim her yerde, yeniden çiçek açacağım.
Yerin kulağı yok, ama insanlar susmuyor. Söylediğim her kelimeyi, attığım her adımı başka bir hikâyeye dönüştürüyorlar. Sessiz kaldıkça daha fazlasını uyduruyorlar, sustukça içime daha çok yük bırakıyorlar.
Ben konuşmamayı seçtim, çünkü ne söylesem yanlış anladılar. Doğruyu anlatsam bile, kendi doğrularıyla örtüştüremediler. O yüzden artık susuyorum. Çünkü biliyorum, yerin kulağı yok ama insanların yargısı bitmiyor.
Kimseye derdimi anlatmıyorum. İçimdekileri yere döküyorum; yer sessiz, anlayışlı ve güvenilir. Yerin kulağı yok belki, ama o bile insanların kalplerinden daha merhametli.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!