Elinde tuttuğun bir kitabın sararmış sayfaları gibiyim artık, eskimiş ve yıpranmış. Her kelimemde bir zamanlar sevgiyle yazılmış cümlelerin izleri var, fakat şimdi sadece solgun hatıralar kaldı. Sevmeye inancım kalmadı. Yüreğimde bir zamanlar çiçekler açan bahçeler, şimdi kurumuş yaprakların sessiz hışırtısıyla dolu. Bir zamanlar yeşeren umutların yerine, gölgeler ve soğuk rüzgarlar hakim. Kalbim, zamanın acımasız elleriyle örselenmiş bir yaprak gibi, rüzgarın önünde savrulup duruyor.
Gecenin karanlığında, yıldızların bile parlamayı unuttuğu bir gökyüzünün altındayım. Gözlerimdeki ışık, çoktan sönmüş bir mum gibi, yalnızca tüten bir duman bırakmış geride. Her yeni gün, geçmişin hüzün dolu izlerini daha da derinleştiriyor. Her anı, bir önceki kadar ağır ve sancılı.
Sevda denizinde bir zamanlar coşkun dalgalarla yüzdüğüm o günler, şimdi uzak bir hayalden ibaret. O deniz, artık kurak ve çatlamış bir toprak gibi, duygularımı emip kuruttu. Bir zamanlar rengârenk olan hayallerim, şimdi siyah ve beyazın solgun tonlarına teslim oldu. Gözyaşlarım, bu yıkık dökük kalenin duvarlarını ıslatıyor, fakat hiçbir şey değişmiyor. Hiçbir şey, bu bitmek bilmeyen acıyı dindiremiyor.
Sığınacak bir liman bulamadım kendime. Fırtınaların içinde savrulurken, yalnızca sakin bir köşe, güvenli bir durak aradım. Ama her gittiğim yer, her güvendiğim insan, ardında daha fazla dalga bıraktı. Kırgınlıklarım çoğaldıkça, limanlarım bir bir kapandı.
Sanki her yerde bir yabancıyım. Ne kadar denesem de, hiçbir yerde tam anlamıyla kendimi bulamıyorum. Anlatmak istediklerim birikiyor, ama anlatacak birini bulamıyorum. İçimde fırtınalar koparken, sakinleşmek için tutunacak bir şey yok, sadece kendi sessizliğim var.
Yoruldum belki de, kendi içimde sakinlik aramaktan. Ama ne yaparsam yapayım, kendime sığınacak bir yer, bir kalp bulamadım. Ve şimdi anlıyorum ki, bazen en zor yolculuk, kendine bir liman inşa etmeye çalışmak. Belki de o güveni başkalarında değil, kendi içimde aramam gerek.
Şiir gibi kadınlar vardır; gözleriyle susar, bakışıyla cümle kurar… Ellerinde huzur, sesinde geçmişin yarım kalmış şarkısı gizlidir. Bir gülü sever gibi severler; incitmeden, ezmeden, kokusunu içine çekerek… Dünyanın tüm yükünü omuzlarında taşırken bile zarafetinden ödün vermezler. Onlar bir şiirin en güzel mısrası gibidir; okundukça anlam kazanır, yaşandıkça derinleşir…
Sil gözyaşlarını… Çünkü herkes senin güçlü haline alıştı, kimse kırıldığını görmek istemiyor. Oysa sen, her gülüşünün ardına bir yara gizledin, her susuşunda bir çığlık susturdun. Biliyorum, bazen ağlamak bile lüks geliyor… Çünkü kimse sormuyor “iyi misin?” diye, sorsa da cevabını duymaya hazır değil zaten.
Ama yine de sil gözyaşlarını… Kendin için, yeniden başlamak için, yıkıldığın yerden bir kez daha ayağa kalkmak için. Unutma, her gözyaşı bir şeyleri temizler içinden… Ve bir gün gelecek, seni ağlatan her şey, sadece güçlendiğin birer hatıra olacak.
Eskiden bayram sabahları heyecanla uyanırdım. İçimde tarifi zor bir sevinç olurdu. Ev mis gibi kokardı, annem tatlıları hazırlarken babam eski şarkılar mırıldanırdı. Sokaklar çocuk kahkahalarıyla dolardı, herkesin yüzünde samimi bir gülümseme olurdu. Bayramlar sadece bir gün değil, bir his, bir hatıra, bir sıcaklıktı.
Ama şimdi… Şimdi bayramlar soğuk. Eskisi gibi ne kalabalık sofralar var ne de o coşku. Gözlerim hep eksilenleri arıyor. Sesini duymaya alıştığım insanlar artık yanımda değil. Telefonumun ekranında birkaç mesaj yanıp sönüyor ama içimdeki boşluğu doldurmaya yetmiyor. Bayram geldi ama içimde bayram yok.
Büyüdükçe değişiyor her şey. İnsanlar uzaklaşıyor, şehirler soğuyor, ilişkiler yıpranıyor. Bayramlar artık bir tatilden ibaret oluyor çoğu insan için. Çocukken anlamını bilmeden yaşadığımız o bayram ruhu, büyüdükçe kayboluyor. Artık kapılar eskisi gibi çalınmıyor, sohbetler kısa sürüyor, vedalar hızlı oluyor.
İnsan bazen susmayı öğreniyor… Konuştukça anlaşılmamaktan, içini döktükçe hafife alınmaktan, ne hissettiğini söyledikçe suçlu gibi hissetmekten yoruluyor. Ben de öyle öğrendim susmayı. Önce kelimelerim azaldı, sonra umutlarım… En son da güvenim bitti. Çünkü ne zaman kalbimi açsam, biri çıkıp daha derine dokundu. Ne zaman “canım yanıyor” desem, “geçer” deyip geçtiler. Oysa bazı şeyler geçmiyor… Sadece alışıyorsun, sadece sessizleşiyorsun. İçinde bir dünya yıkılırken, dışarıdan hâlâ sağlam görünmeye çalışıyorsun. Çünkü güçlü olman gerektiğini söylüyor herkes. Oysa kimse, güçlü durmaya çalışırken içimde kaç kez dağıldığımı bilmiyor. Bu yüzden sustum. Çünkü artık anlatmak istemiyorum… Bilen sormadan anlasın istiyorum. Ama kimse bilmiyor. Herkes sadece dışımı görüyor, içimdeki enkazı gören yok. Ve ben artık kırılmamak için değil… Daha fazla parçalanmamak için susuyorum.
Ümidim kalmadı senden yana. Bir zamanlar içimde yeşerttiğim tüm umutlar, şimdi solgun yapraklar gibi dökülüyor. Seninle kurduğum hayaller, geleceğe dair beslediğim beklentiler bir bir eridi. Sana dair inandığım her şeyin, her güzel sözün ardında bir boşluk buldum.
Biliyorsun, ben uzun zaman direndim. Hep bir şeylerin düzeleceğine, senin bir gün anlayacağına inandım. Belki fark edersin, belki biraz olsun çabalarsın diye bekledim. Ama sen, her defasında beni yanıltmayı seçtin. Verdiğin sözler, söylediğin güzel sözler, hepsi bir rüzgar gibi geçti gitti. Şimdi ardında bıraktığın sadece bir kırgınlık.
Artık senden bir şey beklemiyorum. Kendi hayal kırıklıklarımın içinde boğulmadan, sana dair taşıdığım tüm yükleri bırakıyorum. Belki biraz acı, biraz hüzün var içimde; ama en çok da bir huzur. Çünkü nihayet, artık senden yana bir ümidim kalmadığını biliyorum. Ve bazen, kaybettiğin umutlar sayesinde hafiflersin.
Ben de şimdi hafifliyorum.
Ey sonsuz merhamet sahibi olan Allah’ım,
Yorgun düşen kalbime şifa, umudunu kaybeden ruhuma huzur ver.
Taşıyamadığım yüklerin altında eziliyorum, dayanacak gücüm kalmadı.
Sen ki her şeye güç yetiren, dualara icabet edensin,
Lütfen bana sabır, dayanma gücü ve aydınlık bir yol göster.
Bazı sevgiler vardır, yan yana olmayı kaldıramaz. Fazla yakınlık, o sevginin büyüsünü bozabilir. Uzaktan sevmek, belki de en zarif halidir aşkın. Çünkü uzakta kalmak, hem özlemi diri tutar hem de kalpteki duyguyu korur.
Yaklaştıkça eksilen, beklentilerle yıpranan ilişkiler gördüm. Ama uzaktan sevmek… İşte o başka bir şeydir. Karşılıksız bir iyilik gibidir; hiçbir talepte bulunmadan, sadece sevdiğin için sevmektir.
Uzaktan sevmek, hayal kırıklığına yer bırakmaz. Her şey olduğu gibi kalır; ne eksilir ne fazlalaşır. Seni yoran yanlış anlaşılmalar, tartışmalar, kırgınlıklar yoktur. Sadece saf ve temiz bir his kalır geriye.
Bazen hayat, üstümüze yüklenen ağır bir battaniye gibi gelir. İçimize sığmayan duygularla boğuşurken, kalbimizin derinliklerinde yankılanan fırtınaları susturmak zorlaşır. Ama üzülme, çünkü her yağmurun ardından güneş doğar, her karanlık gecenin ardında aydınlık bir sabah gizlidir.
Gözyaşların, senin içindeki o derin denizin bir parçası. O deniz ki, bazen kabarır, bazen durulur. Unutma, gözyaşları sadece acıyı değil, aynı zamanda iyileşmenin de habercisidir. Onlar, yüreğindeki yükleri hafifletir, içindeki karmaşayı düzene sokar.
Kendine zaman tanı. Kalbini dinle, ruhunu sar. Kırık dökük hissettiğin anlarda bile, içinde gizli bir gücün olduğunu hatırla. Her bir yara, seni daha güçlü ve bilge yapar. Her bir gözyaşı, daha derin bir anlayış ve empati doğurur.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!