Asaf Eren Türkoğlu Şiirleri - Şair Asaf ...

Asaf Eren Türkoğlu

Herkesi mutlu etmeye çalışırken kendini unuttuğun oldu mu hiç? Gülümsemeler dağıtıp içten içe tükenmek… Herkes için bir şeyler yaparken, kendin için hiçbir şey yapamamak. Bazen öyle zamanlar gelir ki, aynaya baktığında tanıyamazsın kendini. Çünkü seni sen yapan duyguların birer birer kaybolmuştur. Kırıldığın yerde susmuş, sevildiğini hissetmediğin yerde kalmış, değer görmediğin halde çabalamışsındır. En sonunda anlarsın: Kendine verdiğin değeri başkasından bekledikçe, sadece yıpranırsın. O yüzden bir yerden sonra durman gerekir. Çünkü herkesin yükünü taşırken, kendi kalbini ezersin. Ve ne yazık ki çoğu zaman, kendine en geç sıra gelir.

Devamını Oku
Asaf Eren Türkoğlu

Keşke hep çocuk kalsaydık… İçimizde kırgınlıkların, hayal kırıklıklarının, yorgunlukların olmadığı o zamanlarda. En büyük derdimiz dizimizdeki yara, en büyük kaybımız elimizden düşen bir oyuncak olsaydı.

Keşke hep çocuk kalsaydık… İnsanların sözlerinin ardında başka niyetler aramadığımız, sevgilerin karşılık beklemeden verildiği, affetmenin bu kadar zor olmadığı o güzel günlerde yaşasaydık. O zaman dünya daha renkli, daha sıcak, daha gerçekti.

Büyüdükçe neyi kaybettik bilmiyorum. Ama sanki en masum hâlimizi geride bıraktık. Şimdi gülüşlerimizin ardında hüzünler, sessizliklerimizin içinde fırtınalar var. Eskiden koşarak gittiğimiz yollar, şimdi ayaklarımızı geri çekiyor.

Devamını Oku
Asaf Eren Türkoğlu

Bazen düşünüyorum da… keşke seni bu kadar çok sevmeseydim. Belki o zaman bu kadar acımazdı içim, bu kadar öfkeyle karışık bir boşluk bırakmazdı gidişin. Oysa her şeyin fazlası zarar derlerdi ya, ben seni severken kendimi unuttum. Her sabah seni mutlu etmenin yollarını ararken, kendi mutsuzluğumu görmezden geldim. Senin her cümlene anlam yüklerken, kendi sustuklarımı yok saydım. Çünkü senin gülüşün benim için bir ödüldü, senin varlığın bir mucizeydi. Ama o mucize bir gün canımı yaktı. Şimdi geri dönsen ne değişir bilmiyorum… Belki hâlâ kalbimde sana ait yerler vardır, ama artık o yerlere ulaşamazsın. Çünkü ben artık kendime dönmeye çalışıyorum, senin gölgenin dışına çıkmaya… Ama bazı gölgeler vardır, güneş açsa da eksilmez. Seninki gibi. Seni hâlâ seviyor muyum bilmiyorum ama sana hâlâ kırgınım, bunu biliyorum. Ve içimde bir yer, hâlâ "keşke seni daha az sevseydim" diyor. Çünkü az sevseydim, az eksilirdim. Az güvenir, az yanılırdım. Ama çok sevdim… En büyük hatam da bu oldu.

Devamını Oku
Asaf Eren Türkoğlu

Gülümsediğimde herkes iyiyim sandı, sustuğumda gurur yaptığımı düşündüler. Oysa içimde fırtınalar kopuyordu, anlatamadım. Çünkü anlatsam da anlamayacaklardı. En yakınımda olanlar bile, yüzümdeki ifadeyi çözemediler. “Sen güçlüsün” dediler… ama kimse güçlü olmam gerektiği için güçlü durduğumu fark etmedi. Kimse gece uykusuz kaldığım sebepleri sormadı, gündüz yüzüme yerleşen sahte tebessümün altındaki yorgunluğu görmedi. Herkes bir şeyler bekledi benden; anlayış, sabır, dayanıklılık… ama kimse dönüp de “Sen nasılsın, gerçekten iyi misin?” demedi. Zamanla öğrendim: insanlar seni görmek istedikleri gibi görür, anlamaya çalışmazlar. İçimde çığlıklar varken, dışarıdan sessiz sandılar beni. O yüzden yavaş yavaş kapattım kendimi. Sessizliğimi, en güvenli liman bildim. Çünkü ne zaman içimi açsam, fazlasıyla eksildim. En sonunda kabullendim… kimse beni gerçekten tanımadı. Ve belki de bu yüzden, ben de artık kimseye kendimi anlatmıyorum.

Devamını Oku
Asaf Eren Türkoğlu

İnsanları tanıdıkça bir gerçeği daha net anlıyorsun: Kimse göründüğü gibi değil. Herkesin içinde sakladığı bir taraf, söylemediği bir gerçek, gizlediği bir hikâye var. O masum gülüşlerin ardında kimi zaman büyük bir bencillik, kimi zaman derin bir çıkar saklı.

Birine güvenmek istiyorsun. “Bu kez farklı” diyorsun. Ama zamanla o maskenin düştüğünü görüyorsun. En saf sandığın insanlar bile, yanlış bir zamanda seni hayal kırıklığına uğratıyor. Ve işte o an anlıyorsun, kimse sandığın kadar masum değil.

Herkesin kendince bir savaşı var, evet. Ama bu savaşlar bazen başkalarına zarar verecek kadar acımasız oluyor. Seni en güvende hissettiren bir dokunuş, bir bakış bir gün seni en çok üzen şey olabiliyor. İnsanlar değişiyor ya da belki de hep oldukları kişiyi saklıyorlar.

Devamını Oku
Asaf Eren Türkoğlu

Çok şey düşündüm, çok şeyi kafama taktım. Kim ne dedi, kim ne yaptı, kim ne hissetti… Ama artık bitti. Şimdi içimde bir boşluk var ve garip bir huzur. Çünkü anladım ki, insanları umursadıkça kendimden uzaklaşıyorum.

Bir zamanlar herkesi düşündüm. Kırılmasınlar diye sustum, üzülmesinler diye kendimi üzdüm. Anlamaları için bekledim, kıymet bilmeleri için verdim, verdim… Sonra bir gün fark ettim ki, ben herkes için var olmuşum ama kimse benim için olmamış.

O yüzden artık kimse umurumda değil. Kim ne düşünüyor, kim ne söylüyor, kim ne istiyor… Beni ilgilendirmez. Çünkü ben kendimi bitirirken kimse dönüp de “Sen iyi misin?” demedi.

Devamını Oku
Asaf Eren Türkoğlu

Kimseyi suçlamıyorum. Çünkü suçlamanın hiçbir şeyi geri getirmediğini öğrendim. Ne geçen zamanı, ne kırılan kalbimi, ne de yitip giden hayallerimi… Suçlamanın yalnızca içimdeki yükü artırdığını anladım, o yüzden bırakıyorum.

Herkes kendi bildiği gibi davranır, kendi doğrularıyla yaşar. Belki de bana yapılanları, o an başka türlü yapamazlardı. Belki anlamadılar, belki anlamak istemediler. Ama bu beni suçlamaya itmez. Çünkü biliyorum, herkes kendi yaralarının, kendi hikâyesinin bir ürünü.

Kimseyi suçlamıyorum. Ne beni yarı yolda bırakanları, ne de yanlış zamanda gelenleri... Her biri hayatıma bir iz bıraktı. Kimi bir ders, kimi bir hatıra... Ama artık anlıyorum ki, kimse benim mutluluğumun sorumlusu değil. Ne iyiliğimde, ne acımda.

Devamını Oku
Asaf Eren Türkoğlu

Ne yaparsan yap, nasıl yaşarsan yaşa, birileri mutlaka kıskanır. Sessiz olsan, "Bir şeyler saklıyor" derler. Konuşsan, "Kendini fazla önemsiyor" derler. Başarırsan, şanslı olduğunu söylerler. Kaybetsen, içten içe sevinirler.

Çünkü bazı insanlar, senin sahip olduğun ışığı taşıyamaz. Parladığında gözleri kamaşır, yükseldiğinde arkanda kalmaktan rahatsız olurlar. Seni küçültmeye çalışırlar, değerini azaltmak için her yolu denerler. Ama unuttukları bir şey var: Senin değerini onlar belirleyemez.

Kıskanırlar… Çünkü cesaret edemedikleri şeyleri yapıyorsun. Sahip olamadıkları şeyleri taşıyorsun. Onların yalnızca hayalini kurduğu bir hayatı yaşıyor olabilirsin. Ve en çok da, sen olmaya cesaret edemedikleri için kıskanırlar.

Devamını Oku
Asaf Eren Türkoğlu

Bir zamanlar, insanlara kolayca güvenirdim. Herkesin içindeki iyiliği görmek isterdim, her sözlerinde samimiyeti arardım. Kalbimi açmak, ruhumu paylaşmak benim için en doğal şeydi. Bir arkadaşın gülümsemesi, bir dostun sıcak bakışı yeterdi bana. İnanmak, güvenmek, sevmek benim doğamda vardı. Ancak zamanla hayatın acımasız gerçekleriyle yüzleşmeye başladım. Her gülümseyen yüzün ardında bir maskenin saklandığını, her sıcak bakışın ardında bir çıkarın olduğunu öğrendim.

İlk hayal kırıklığım, en yakınımdan geldi. Onun samimiyetine, dostluğuna inanmıştım. Ama anladım ki, onun bana yaklaşması sadece kendi menfaatleri içindi. İlk defa o zaman, güven duygumda bir çatlak oluştu. Bu çatlak, zamanla derinleşti, genişledi. Her yeni hayal kırıklığı, her yeni ihanet, bu çatlağı daha da büyüttü. Kalbim, bir daha kolay kolay iyileşmeyecek yaralar aldı. Artık her yeni tanışmada, her yeni dostlukta temkinliyim.

Eskiden, birinin bana içtenlikle yaklaştığını hissettiğimde, hemen ona kapılarımı açardım. Ama şimdi, her adımda şüpheliyim. Acaba ne istiyor? Gerçekten samimi mi? Yoksa yine bir çıkarın peşinde mi? Bu düşünceler, zihnimi sürekli meşgul ediyor. Güven, bir kez kırıldığında, yeniden inşa edilmesi o kadar zor ki... Her yeni insan, her yeni ilişki, bu duygusal yükü daha da ağırlaştırıyor.

Devamını Oku
Asaf Eren Türkoğlu

Kolay olmayacak elbet, üzüleceğiz. Her ayrılışta biraz daha eksileceğiz, her vedada biraz daha kırılacağız. Gözlerimizde biriken yaşlar, gönlümüzde biriken acılarla beraber yürüyeceğiz bu yolun sonuna kadar. Düşe kalka, yara bere içinde, belki de içimize işlemiş o sızıyla devam edeceğiz. Geceleri yıldızlara bakıp hayallerimizi düşleyecek, gündüzleri güneşe aldırmadan hayatın yükünü omuzlayacağız.

Her gidiş bir boşluk bırakacak geride, her kaybediş derin bir iz. Belki de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Belki de zaman, bu yaraları iyileştiremeyecek. En çok yalnız kaldığımızda hissedeceğiz yokluğunu. Sessizliğin içindeki çığlıklarımızı duyuramayacağız kimseye. İçimizdeki fırtınaları susturmak ne mümkün, her bir anıda yeniden canlanacak o eski yaralar.

Bir gün, her şeyden vazgeçtiğimizde, her umudu yitirdiğimizde, dönüp ardımıza bakacağız. Kim bilir kaç kez pes etmenin eşiğinden döndük, kaç kez içimizdeki güce tutunduk. İşte o zaman anlayacağız ki, asıl olan yüreğimizdeki o derin inançmış. Asıl olan, her düştüğümüzde yeniden kalkabilmekmiş.

Devamını Oku