mevsim hasatta
göğün balyozu iniyor renklere
oraklanıyor başaklar
sopalanıyor çeyiz sandığı
çiğneniyor kara göz
odalarda açar çiçek
sancılar aya gebedir
yatağın orta sahasında
üşüyen düşler karanlıkta
tutunarak örümcek ağına
düzlem üstünden tank geçmiş
titretiyor zamanı...
Değişmedi sayıklamaları hasta gönlümün
Uzaklarda erişilmeyecek yerde
İstediklerim
Güneş kadar uzak
Onun kadar eşdeğerde
Sayıklamaya devam edeceğim
gecem ürkek gecem titrek
gözlerimden akan yaş
yüreğimde yanan taş
sanmayın ellerimde aşk meşaleleri
ateşim var yanıyorum
hastayım bu bir gerçek...
Sabah güneşi vurmuş
İki yar arasında ışıldıyor
Hatila deresi
Büyülü güzelliğiyle
Okşuyor uzaktan hisleri
Nefes kesiyor baktıkça
hayatın akordu bozulmuş
patikalarda ince sızı
kara güle mi ağıtın kara güne mi
bulutlar tacın olmuş
sürüngen sevdalarda...
tüm duraklardan ismimi temizledim
beni ararsan son duraktayım
bir masa iki dirsek
düşünmekteyim
yolun sonu karavana delikleri
deliklere on ikiyi öğretmekteyim
hayatın sireni çalıyor acı hevesli
ben alkışlıyorum önümden giden ömrümü
beyaz sayfalara çarpı konmuş
yayılmış mürekkebin öyküsü
sırlar taş yürekli oynamaz yerinden
davetsiz misafirleri çok günümün
bana sorun içimdeki hengâmeyi
bulutlar kadar karayım
gözyaşlarıma direnen
ilmeklerime işlenmiş ağırlık
eylül yağmurlarında dilenen
ruhu taşıyor denizin
Üzerinden hergün gelip geçtiğim asfalt neden
Hiç söylemiyorsun, belki şikayetçisin benden
Herhalde katlanıyorsun yalnız kalmayım diye
Ben de hep seni düşünüyorum kendi kendime.
Hangisi mutlu ediyor seni gerçekten
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!