dağarcığımda sıkıntı var
gömmüşüm hayallerden dökeceğim sözcükleri
asri mezarlığın orta yerine
bekçilerim kavak ve söğüt ağaçları
ıslıklarını işitiyorum önüme düşen harflerin
ellerim titriyor dokunamıyorum
ayakları çıplak
şıpır şıpır burnu akan
yırtık bir kazak
ermeseydi aklım
sadece değseydi tenim
onlara
çocukluğuma gidiyorum
Yeni Cami arkasında bir sokak
iki katlı gıcırdayan merdivenli
kiralık Kore’linin eviydi
karanlıktı hayat
koşarak çıkardım merdivenleri
en sessiz sokaklarda sen vardın
kaldırım taşlarından asi
çocukluk
her sevinçte gecelerdi
büyümek
ben ölümü adımlıyorum
sen hayatı
ben çile köprüsünden geçtim
sen pazarlıktasın
benim yapraklarım döküldü
sen tomurcuksun ak pak
cefa çektim
yüreğimin yangınında
gözyaşlarım söndüremedi
alevler sardı bedenimi
sefa çektim
gönlümün balkonunda
her cemrede tarih bana kükrüyor
ayrılıyorum gece ve gündüzlere
beyaza tutunsam siyah darılıyor
barışa tutunsam savaşa hasret
bedenim sıcaklığa aç
ustalığım sökmüyor
bir çırağım olmadı acının direksiyonunda
resmiydi gülüşlerim
buğulu cama yansıyan
sinyallerim soluk soluğa hep sola
yüreğimde bozuk balans titreşimleri
amortisörler alışkın değildi yabanıl yollara
kalbim büyümedi acılara dayanacak kadar
her şey erken
şarap olur koruk üzümler
kadeh tokuşturur asmada
lavların yolu kızılımsı
yutar şafağı
zamanın tahta beşiğindeyim
günlerin ninnisi besliyor
emziğimin ucunda saniyeler
soluk soluğa adım atıyorum
hayatın perçemine...
düşlerimde pembe bulutlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!