bir tazelik kokusu var
nisan eli değmiş duygularına
fiziksel haritaların dağınık saçları
yeşil kan...
saklar kara bohça sırları
yutmuş günlük dozunu rüzgâr
kendimi erteledim
yalnızlıklardan
kalabalığa dalmayı denedim
kulaç atmayı bilmeden
ertelediğim ben değildim
yalnızlığımdı
sıkı sözcükler giyiyorum üstüme
ağıt yakıyor tenim
yüz görümlüğü istiyor gün
buğulu cama işliyorum güneşi
numaraları yutmuş sokak başları
ikilem içinde
İçimde deli bir çocuk
Oyuncaklarına ağlayan
Sigortası yoktu kırık beynimin
Kaymak tutmazdı annemin sütü
Suyu kalmazdı düş kuyusunun ay ışığında
Yükselirdi kâbusunda hıçkırık
dünü seviyor deli heceler
fırtınaları atlatmışlar
yüklemişler göğüs ağrılarını
göçe
dul kalmış gün
yastığında dudak izi
aşkın demine girdim
içemedim
merdivenlerden çıkmayı denedim
beceremedim
aşk horoz şekeriymiş
yaladım
gönül düşmüş fırtınalara dil darmadağın
kak kuruluğunda sözcükler
kıvamında değilim yelpaze taraçanın
yuvalanıyor avucumda
devşirilen baş
dolanıyor ayağıma
unutulmuşluğuma bir dilekçem var
gözyaşlarımda yıkanmış
kabul buyurursa asi yüreğin
damga pulu değerinde mazeretim
gönül sermayende kilitli adım
şaheserin hangi baharda tohum
bir dünya varsa
diğerinin düşme peşine
ayağın basıyorsa toprağa
orasıdır dünya
nefes alabiliyorsan ciğerine
vardır hava
toprağım
dilim tutuldu
okuyamadım dileğini
avucuma düştü
çizgiler biçim biçim
senin çaren ben değilim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!