Ne intibak zammı imiş yahu! Bakıyorum her gün internet sitelerinde bunun ile ilgili bir haber var mutlaka... 2008 Yılı da dahil daha sonra emekli olan bütün SGK lı vatandaşlar intibak zammı bekliyor. Yaklaşık olarak verilecek zam kişiye göre değişse de 50 Lira ile 350 Türk Lirası arasında bir rakama denk geldiğini söylüyorlar...
Değişik haber sitelerinde her gün bu konu ile ilgili bir dolu haber. İntibak Yasası meclisten geçti. Hangi meclisten acaba diye, ben de soruyorum, inşallah bizim meclisimizden geçmiştir, yoksa başka meclisten geçtiyse, bizi ırgalamaz da, ilgilendirmez de...
Meclisten geçirip cumhurbaşkanının önünde imzada hazır bekliyor, deyip, oraya kadar getirenlerde var da var olmasına, ona da inanası gelmiyor ki insanın. Velev ki cumhurbaşkanının önündeyse bile, neden imzalamıyor acaba? Kafamda düşünüyorum, düşünüyorum, bazı sonuçlara varıyorum ama, açıklasam mı acaba düşündüklerimi, diye de yine tekrardan arpacı kumrusu gibi düşünüyorum. Bakalım sonu nereye varacak?
Çok önemlidir, hatta hayat memat meselesi de diyebiliriz. Hiç bir konuda ipin ucunu kaçırmamak lazım. Hayır oldu da kaçırdınız, bir daha yakalamak inanın çok kolay bir olay değildir. İnce iplerde ve kalın iplerde tabi ki ipin ucunu kaçırma olayı biraz daha faklıdır, birbirinden değişiklik gösterir...
Bir İngiliz Sicimi vardır bilirsiniz. ’’Asılırsan bile İngiliz sicimi ile asıl.’’ diye de beylik bir veciz söz vardır. İp, İngiliz ipi ise onun ucunu bile kaçırmamak lazım. Ha şöyle de bir durum var, ’’İpin ucu ...uşt’’ un elinde ise, o zaman kaçırabilirsiniz ipin ucunu, o ..uştlar da ipin ucunu kaçırdınız diye, size bir dolu sitemler etseler de kafanıza takmayın sakın.
Arkadaşlarınız ile dostlarınız ile ilişkilerinizde ipin ucunu kaçırmamak çok önemlidir. Arkadaş vardır, kardeşten öte, arkadaş vardır mesafelisinizdir, arkadaş vardır nabza göre şerbet vermek gerekir. Sevgi saygı çerçevesinde yürütülür ilişkiler...
''Çorum'dan ABD'ye: Tarlasında göktaşı buldu, 1.3 milyon liraya sattı''
''Çorum'un Alaca ilçesinde çiftçi Mutlu Yılmaz, 2 yıl önce nohut ektiği sırada tarlasında bulduğu 68 kiloluk 'göktaşını ABD'de bir alıcıya 180 bin dolar karşılığında satış için anlaştı. Taşı bu ülkeye gönderecek olan çiftçi, yapılacak test ve analiz sonuçlarına göre parasını alacak.'' BASINDAN
Bir ülke işgal altındayken,
O ülkede neler yapılır hiç düşündünüz mü?
Sokaklarda vatan sevgisi ile dolu şiirler okunur,
Okunan şiirler,işgalci güçlerin askerlerine,
Çok şiddetli dokunur...
İnsanların birbirine olan bağlılıkları artar,
Bir gece yarısı yıldızlarla arkadaş
Bir gece yarısı
Bakarsın yalnız kalmışsın kardaş
Bir gece yarısı ruhun göklerde
Bir gece yarısı salmışsın kendini derde...
Afganistan'da yaşananları hepimiz biliyoruz. Ekonomiye, siyasete, devlet yönetmeye ait hiç bir bilgi birikimi olmadan yönetimi ele geçiren Taliban'ın sakallıları maalesef İslam için büyük tehlike arz ediyor. Bunun farkında olmamız lazım...
Devletin adını tabi kendi istekleri doğrultusunda Afganistan İslam Emirliği olarak değiştirdiler. Bu daha başlangıç. Kadınlar tek başına sokağa çıkamayacak, içki sigara zaten yasak. Kırbaç cezası olacak, yakın zamanda sokaklarda görülür... İdam cezaları da haklı haksız demeden, herkesin gözü önüne gelecek.
İnsanlar zulümden korktuğu için hayatlarını tehlikeye atarak, uçakların tekerleklerinde bile kaçmaya çalışıyorlar, bu kadar vahim durum. Bir insan bunu göze alıyorsa, ortada çok büyük bir zulüm var, zulüm olacak demektir. Geçmişte zaten yaptıkları ortada, bu konuda sabıkaları var...
''Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi'nin son raporuna göre, ABD'deki İslamofobik olaylarda yüzde 91 artış oldu Müslümanlar en çok şiddet içermeyen tacize maruz kalıyor.'' BASINDAN
Bu gün dünyanın çeşitli yörelerinde bölgesel ve küçük çaplı savaşlar yaşanıyor. Bu yaşanan savaşların ve şiddet olaylarının büyük çoğunluğu Müslüman Ülkelerde ve İslam Coğrafyasında gerçekleşiyor dikkat ettiniz mi? Hristiyan veya başka bir dine tabi olan bir çok ülke de savaş ortamı da yok, fazla anarşi ortamları da oluşmuyor. Ekonomik olarak da belli bir gelir düzeyini yakalamışlar haliyle... Yokluğun ve yoksulluğun olduğu her yerde bir iktidar mücadelesi ve savaş var. Lakin bu savaşlarda her ne hikmetse kullanılan silahlar ya ABD menşeli, ya İngiliz menşeli, ya Rus yapımı, ya Alman yapımı, Hollanda yapımı, yani hep gelişmiş ülkelerin silahları... Bu silahlar oralara nasıl gidiyor? Madem ki batı demokrasiyi çok seviyor, barışı çok seviyor, o zaman neden sürekli silah üretip de az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelere bunları eoru ve dolar karşılığında çılgınca pazarlıyor...
Filtreli filtresiz demez sigara içer hepsi
nasıl içmesinler ki
elde yok avuçta yok
dert ararsan çok...
Birinci Ordumuz var. İkinci Ordumuz var. Ege Ordumuz var, bir de İşsizler Ordumuz var. İşsizler Ordusunun bir elemanı olmak, en zor durumlardan birisidir... İşsizler ordusunda, subay astsubay ya da general diye bir kavram yoktur. Orada herkes er durumdadır, aynen musallada olduğu gibi, orada da Hoca er kişi niyetine der ya...
İşler Ordusunun Kışlası, bütün yeryüzüdür. Cadde ve sokaklar, parklar bahçeler iş aradıkları her yer işsizler ordusunun elemanlarının çokça bulunduğu yerlerdir... Sabit bir kışlaları yoktur. Açlıkla fakirlikle talim ederler...
İşsizler Ordusunun belli bir yemek saatleri yoktur. Çoğu zaman ümit simit diyerek ya da kuru ekmek yiyerek geçirirler günlerini... Ekmeğe katık olarak zeytin ya da çökelek buldular mı dünyalar onların olur... Tek dertleri namusları ile ailelerini geçindirecek kazançlar edinmektir... Bazı haramzadeler gibi çok kilolu değillerdir... Yedikleri önünde yemedikleri ardında diye bir cümle onlar için daha kurulmadan, uzay boşluğuna gider...
''Anadolu'nun bir köyünde iki arkadaşın isyanıdır bu.''
İkisi de farklı renklerdeydiler. Bir sarı, diğeri ise beyazdı... Banyoda ki kavanozda yanyana dururlardı çoğu zaman diş fırçaları... İşte o köyde Himmet ile Fatma'nın tam on altı çocuğu vardı... Dokuz kız, yedi erkek evlat... Altı yaşından yirmi yedi yaşına kadar, kimisi ikiz, kimisi üçüz on altı çocuk... Fatma'da kendine şaşıyordu, ''Bu kadar çocuğu ben nasıl doğurdum.'' diye... Kocası Himmet'in ise öyle şaşma gibi derdi yoktu ve hiç olmamıştı...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!