Kavaklar bol o sıralar başkentte
yelleri hep de bizim başımızda mı eser ki ne...
Yüreğimiz hop hop eder durur kızlara
onlarınki de bize
gözlerden kalbe giden yollar
Ah ulan Lidya'lılar, bu parayı geçmişte sizin bulduğunuzu söylüyorlar, keşke bulmasaydınız, böyle bir hata yapmasaydınız. Siz parayı buldunuz, biz papazı bulduk oğlum resmen. Bütün pislikler o sizin bulduğunuz para yüzünden ortaya çıkıyor dünya gezegenimizde...
İnsanların birbirlerini öldürmek için satın aldıkları silahlar para ile alınıyor. Uyuşturucu denen pislik maddeler para ile alınıyor. Büyük bir rezillik olan fuhuş para ile yapılıyor. Hıyarto Lidyalılar her tarafı bok ettiniz be! Hiç mi işiniz gücünüz yoktu da bu meret parayı icat ettiniz? Başka icat edecek bir şey bulamadınız mı?
Şarkılar bile yaptılar bu melanet paraya insanoğlu... ''Para para para varlığı bir dert yokluğu yaraaaa.''diye, hatta ''Paranın ne önemi var mühim olan insanlık.'' diye de şarkı var ya Özdemir Erdoğan Abimizin söylediği... Bunun ile yatıp, bunun ile kalkanlar var her gün her gece... Turşusunu bile kuranlar var... Ben parayı sevmem deyip su gibi oraya, buraya harcayanlar var.. Bir de cebinde beş kuruşu olmayanlar var...
Ceza Evinden aylarca tünel kazıp kaçmıştı Rıfat.
yaz günüydü buram buram sıcaktı
belli ki ilerleyen zamanlarda iyice bunalacaktı...
epey bir yol aldıktan sonra
Televizyonlarda yüzlerce kanal, bu yüzlerce kanalda da hemen hemen birbirinin kopyası yüzlerce dizi film. İnsana değer katan, insanı çoğaltan kültür programlarını da ya da filmleri büyüteç ile ara ki bulasın.
Bu mu Türk Toplumu? Bu tipler bizim toplumumuzun insanları olabilir mi? Hiç normal evlerde ya da gecekondularda geçen dizilere, fakirliği, yoksulları anlatan dizilere rastladınız mı? Rastlamadınız, bundan sonrada rastlayamazsınız. Olaylar mutlaka bir holdingin ya da büyük bir şirketin çevresinde, havuzlu lüks villalarda geçiyor...
Normal görünüşlü bir insana denk geldiniz mi, bu dizilerde? Gelmemişsinizdir, gelemezsiniz. Erkekler bir başka yakışıklı, kızlar bir başka güzel, adeta afeti devran, tornadan çıkmış gibi. Bunların içinde normal bir vatandaş görünümünde olup da oynayan bir tane insan var mı? Dizilerin isimlerinin bile ne kadar itici olduğunu fark etmiyor musunuz? Yasak Elma, Kızılcık Şerbeti, Taçsız Prenses, Gecenin Ucunda, O kız, Yalı Çapkını vs...
Benim de dededen kalma bir telefonum var. Dedeme de babasından kalmış. Ta 1. Dünya Savaşında kullanmış dedem cephede filan babaannemi ararmış... Şaka Şaka be! Ben de ne salladım ama, o zaman cep telefonu ne arar, normal telefon bile yok...
Akıllı makıllı değil telefonum. O zaman demek ki ben ondan akıllıyım. Öyle ya insanoğlu olarak o telefonu ben yaptım. Teşbihte hata olmaz, ben yaptım dediysem, siz de anlayın işte benim insan kardeşlerim alamanlar, ingilmanyalılar, amerikanyalılar, yaptı...
Benim telefonun şarjı da bir günde mortu çekiyor. Şarjı mortu çekince adeta ben de mortu çeker durumlarına giriyorum. Mortu çekmesem bile krize giriyorum. Krize girmesem bile girmeye ramak kalıyor. Elimiz ayağımız cep telefonu. Hayır bazen de aklıma gelmiyor, değil... Ne mi? Çek git Ahmet büyük şehirlerden, sakin bir köye, yeri önemli değil, nerede olursa olsun, sabit telefonda olmasın, cepte olmasın oralarda. Dünya ile irtibatını kes gitsin anasını satayım. Böyle düşünceler geçiyor da aklımdan, ama ne zaman olur, bilemiyorum...
Suriyeli dostlar kapılar açılınca akın akın sınır kapılarından gitmeye başladılar... Tabi bu durumu fırsata çevirmeye kalkan taksici ve dolmuşçu esnafı da taşıma ücretlerini beş on katına kadar çıkardılar her ne hikmetse...
Televizyoncu kardeşlerimizi, Sokak röportajları yaparken izliyoruz. Bir Suriyeli vatandaşa mikrofon uzatıyorlar ''Siz de gidiyor musunuz?'' diye... Ne dese adam hani yıllar yılı bizim ekmeğimizi yemişsin suyumuzu içmişsin, derme çatma da olsa bir evde kalmışsın, komşuların belki yardım etmiş sana... Adamın dediği ''Burada para yok sigorta yok.'' Ne bekliyordun arkadaşım? Sen de ve senin gibi yüz binlerce insanda meslek var mı? Yok, hatta yok oğlu yok... Anca götür getir işlerinde çalışıyorsunuz...
Gidin bakalım Avrupa'ya hemen başlayın sonrada bizi kötülemeye, nankörlük ederek, ama sonra da eminim ki Türkiye cennetmiş diyecek belki de büyük bir çoğunluğunuz... Yunan sınırında yapmadıkları zalimlik kalmadı size... Eğer ki daha hala Türkiye kötü ise gözünüzde, diyecek lafımız yok...
Güneş Tutulmasını, Ay Tutulmasını biliyoruz da neyin nesi bu Akıl Tutulması dediğinizi duyar gibi oluyorum... Canım tabi ki elle ya da başka bir organ ile tutulmuyor bu akıllar, ben de ki de ne akıllar. Bir akıl tutulmasıdır tutturmuşum gidiyor... Tutturmayın canım siz de aklınızı, fıttıttırmayın beni de böyle akılı makılı taktırıp da kafama...
Akıl tutulması için önce kiraya verecek ya da satacak bir akıl olmalı ortada... Tabi bunu kim satacak ve kiraya verecek ise o da hemen çıkmayacaktır ortaya. Gazeteye ya da dergilere de ilan filan vermeyecektir, beklemeyin böyle şeyleri... Akıl vicdan ile cüzdanın arasına sıkışmaya görsün ay gibi, güneş gibi hemen tutulur... Eğer ki cüzdanınızı vicdanınızdan büyük bellemiş iseniz vay halinize ve aklınıza...
Akıl Tutulmasının panzehiri sevgidir. Önce vatanınızı ve mensubu olduğunuz ahlaki ve dini değerleri seveceksiniz. Bu sizin aklınızın kiraya verilmesinin, satılmasının önüne geçer. Güneş tutulur, bir müddet dünya karanlıkta kalır hakeza ay tutulur bir müddet gece ışığını dünyaya salamaz, karanlık olur kısa bir müddet, ancak aklınız tutuldu mu öyle kolay kolay bu tutulmadan kurtulamaz... Aklınız ile birlikte vicdanınızda körelir...
Bakalım bilecek miyim
aklından bir şiir tutsan sevgiye aşka dair
ya da ne bileyim
insanı anlatsın vesair...
Alçak Dağlar Bende Yüksekleri Babamda En Yüksekleri Dedemde
Kibir ve gururun tavan yaptığı durumlarda güzel bir yakıştırmadır bu... ''Alçak dağları ben yarattım yüksek dağlar babamdan miras kaldı.'' derler... Ben de kendimce ekleme yapıp biraz değiştirdim veciz cümleyi... Alçak dağlar ben de Yüksekleri babamdan miras kaldı, en yüksekleri de dedemin tekelinde.''
Kibir abidesidir bazı sanatçılar, siyasetçiler ya da tanınmış kişiler... Çevrelerindeki yalakalar da onların ağızlarına bakar şakşakçılık yapmak için... Çevrelerinde yalakalar olduğu müddetçe bir şey sanıp dururlar kendilerini... Aslandır onlar, kaplandır, en yakışıklıdırlar, en karizmatikdirler, her konuda fikirleri vardır. Ukalalık deseniz had safhada...
Yok, yok bunları da okuduktan sonra kesin kanaat getirdim ki dünyanın bir numaralı mizah yeteneği olan insanlarının yaşadığı ülkesi Türkiye... Hemen soracaksınız nasıl bu kanıya vardın, neleri okudun da diye? İnternet'de dolaşırken ''Gelin arabalarında ki komik yazılar.'' diye bir başlık karşıma çıkmaz mı? Ben istedim bir göz Allah verdi iki göz... Hadi bakalım neler döktürmüş millet neler görelim?
En klasik biçimi ile plakayı kapatıp, ön tarafa evlendik, arka tarafa da mutluyuz çok bilinen bir yazı zaten. Tutmuş adam ''Mutluyuz'' yazısının üstüne, ''Sıra Babamda'' yazmış. Sırayla mı oğlum bu işler yoksa parayla mı? Yine lüks bir arabanın arkasında yeni evlenen çiftin ilginç yazısı ''Reklamlar bitti film başlıyor.'' Hmmm demek ki acaba bu evlenenler sahne ya da sinema dünyasından mı ? Bilemedim vallahi de...
Yurdum insanının aklı çok pratik gerçekten ''Bir dilek tuttum kabul oldu.'' yazmış arkadaş. Hemen anlamışsınızdır tabi evleneceği kızın adı Dilek, arkada da D harfi görünüyor... Yahu ben ne diyeyim size sayın vatandaşlarım. Ne çok sevilmiş gelin hanım ki arabanın arkasına ''Bütün sülalem bu kıza aşık.'' yazmış... Aman ha aman sonra araları bozulmasında sen yine de dikkat et canım kardeşim... Başka bir zeka örneği daha ''Evleniyoruz mutluyuz yetmiş iki milyar borçluyuz.'' Sabancıların ya da Koç'ların gelini ya da damadı değilseniz tabi ki borç ile harç ile evleneceksiniz canlarım benim. Hem ne demiş atalarımız ''Borç yiğidin kamçısıdır.'' Çalışır bir şekilde ödersiniz. Ev kuran ile ev alana da Allah yardım edermiş, unutmayın sakın...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!