Uzat ellerini,
Dokunsun ruhuma gözlerin.
Başlasın sevişmeler
En derininde korkularımın
Yak bütün anıları
Gel çizgiler çizelim,
Kim öteye geçecek?
Gel oyunlar oynayalım,
‘Kim ötekini ağlatacak.’
Ağlayan ben, ağlatan sen oldun.
Beklerken aramadığım hiç bir köşe
Konuşurken susmadığım hiçbir insan kalmadı,
Yaşadığım tüm zamanlarda.
Toprağıma kara gülleri koyup,
Üstüme basıp gittiğin gün
Arar susarım.
Gülemem her bir fidanım düşerse yere
Nerede Davut; Süleyman nerede
Dağılmış ocaklar her biri yer’de
Sahipsiz yuvada ben Filistin’im
Zamanım yok yitik her an’ım
Sevgilim, gittiğin gün yıllarım oldu
Gün doğsun, gün batsın her anımda gel
Kevser havuzunda sönmeyen kordu
Yazılan yazgıya aldırmadan gel…
Üstüme devrilmiş koca Uhud Dağı
Gözyaşların rahmet oldu gönül çorağıma
Kapısına kul oldum hak dergahına
Yağmur oldum, dolu oldum sevda ırmağına
İndirip yağmurları ben dolamadım
Elif’in dalında açan çiçeğim
Derin derin koklasam mı seni?
Dal’ıma konmayan ürkek küçüğüm
Koynuma sokup saklasam mı seni?
Deryada kaybolan inci tanemsin
Ne zaman içime çeksem,
Sana varıyorum her yoklukta.
Artık herhangi biriyken,
Renkler hep gri,
Gündüzler kara.
Gidenler ise zaten yoklar.
Yoksan,
Canlılar arasında ölü gibiyim.
Çaresiz, hastalıklı deli gibiyim.
Yoksan,
Yaşamadığım zamanları yaşadım en tenhada.
Kızıl Kale zindanlarında çürümeye yüz tutmuş bir beden,
Ne kadar alışabilir ki yokluğunun simasına?
Düşledim,
Düşlerimde alıkoymak yerine
Ama seni hiç sevmedim!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!