“TÜRKÜLERİ YAKANLAR “
günümüz şiiri üzerine notlar
Şiirin ölümü ile aşkın ve diğer insan duygularının; dostluğun,sevginin,arkadaşlığın,bağlılığın,başkaları için bir şeyler yapabilmenin ölümü aynı yerde mi kesişiyor..Eğer,kesilen bunca ahkama rağmen şiir kitapları basılmıyor ve satılmıyorsa,şiirin ölümü anlamına gelmez mi bu?
Şiiri öldürmenin en kısa yolu ikidir:birincisi,o şiirin yazıldığı dili kopartacaksın.Dili kopartılmış bir ulustan ancak dilsiz şiirler çıkabilir.Dili sakatlanmış bir ulustan,kekeme şiirler,kimsenin anlamadığı şiirler çıkabilir.Doğru mu? Emperyalizm tüm sömürgelerindeki okullarda,o sömürgelerin dilinden beş kat fazla kendi dilini okutuyor.Durum böyle olunca da ortada tuhaf bir dil konuşulmaya başlanıyor. Butique butik, coiffeur - kuaför, central - santral, image - imaj, digital - dijital, studio - stüdyo, cargo - kargo, university - üniversite, club - kulüp, collection - koleksiyon, professional - profesyonel, ambulance - ambulans…günlük dilde kullandığımız sözcüklerden bazıları.Ya iş yeri adları,onlara ne demeli; stil bay bayan terzisi,central ısı,easy internet cafe,dizayn ısı,momentum cafe,milan coiffeur,imaj optik,aras cargo,istikbal showroom,sport shop,istikbal centroom,viva internet cafe,universty shop,önder colour,wab center cafe,çatı cafe fastwood,inter kuaför,digiland,Türkcell cep shop,kardelen cd store,silver street,elegants kuaför,star cafe,carmina butik,la famme butik,trade center,restaurant ve daha yüzlercesiyle dolu caddelerde dolaşırken insan hangi ülkede yaşadığını düşünen ve tepki gösteren varlıktır.Tepki,etki sonucu ortaya çıkan davranış biçimi olarak,canlı olmanın belirtisidir ilk başta.Tepki,göstermeyen varlık cansızdır.Dil geçmişten geleceğe aktarılan ne varsa tümünün taşıyıcısı olduğuna göre dilini sakatladığın ulusun geçmiş ve bu günü arasındaki bağlarını koparttın demektir.Şiiri öldürmenin iki yolu vardır demiştim.İkincisi,insanı insan kılan,şiirin insanoğlunun içinde çıktığı kaynağı kurutacaksın.İnsanı İNSANLIKTAN ÇIKARTACAKSIN. İnsanı insanlıktan çıkarttın mı,dili kopmuş bir insanın konuşmasına benzer bir tarzda,tuhaf bir yaratık ortaya çıkar.Duyguları sakatlanmış insanların aşkları da,dostlukları da,özverileri de sakattır.
yüreği buz tutmuş-
puslanmış bakışları
gelme ferhad gelme sen bu yerlere
sevmenin okkası on para olmuş-
onurunu çoktan satmış ahali
efsaneler yaratan ol güzellik
öfke çıvgınlarıyla-dinç adımlarla-zamanı sarsan kasırga gibi geldik
yürek kattık şarkılara-bulut kattık yüreklere-dallara rüzgar gibi geldik
genceciktik-goncacıktık-ağustos yanığı gülüşlerimiz pür aydınlık
bakışı metalik külüstür kalabalığa çiçek sağnağı bahar gibi geldik
Şehir Aykırısı
Deliydi – rengarenkti - şehir aykırısıydı
bin dallı gül açardı sevinçle içi
onu beton bir binaya tıktınız
yol çizdiniz rol verdiniz
Topla Küskünlüklerini Yoldaş
topla küskünlüklerini yoldaş topla
çoraklara gömdüğün paslı anıları çıkart
Yıldızların Fırınında Kavrulan Sevda
gök giyinmiş gelin gibi akşam da mest ben de mest
bazan evrenlere sığmam bazan her şey bana dost
aklım benden alın gitsin yerim yurdum gönlüm olsun
yedi deryalar geçsen
gönüllü köleler gördüm
burulmuş insanlıklar
güz kanadı
bir hazin şarkıya kesti hazan
düşürülmez bir çırpıda
bir yaprak değil bu insan
şimdi neler söylesem
ateş kesilir dizeler
Ateş Şarkısı
Dizeler dile dökemez
Oğulları öldürülmüş anaların yasını
Cellât çizmeleri altında şafak gül gibi sökmez
Ay paklamaz zulümden gecenin karasını
Irzına geçilen çocukların
Ayrılıklar Şakisi
bir karanlık depreşir
ayrılıktır
nere gideceğimi bilmedim ya
vedaların harman yeri bir yürek
Degerli ögretmenim. Yıllar oncesinden Selma Yigitalpten ogrencinizm.Ellerinizden operim.
Bütün şiirleri yüreğinden yakalar insanın, ruhun aynası gibidir. Çok değerli, koca yürekli şair.
Söylenecek ne var ki..Okuyun ve kendi kendinize itiraf edin ustalardan biri olduğunu...