Eğer hala ağlayabiliyorsan demek ki hala yaşıyorsun. Ve yıkılmadan dünya üstüne, kırabilirsin zincirlerini belki de. Neden yalnız olmak gerçek anlamda, çok zor. Neden ruhumuz hapiste, bedenimiz içinde. Bir şeyleri değiştirmek neden zor bu kadar ve göze almak baş kaldırıyı. Tüm evren karşında olsa da ve sen bu savaşta ölsen de, mahkum ölmektense, özgürlük uğrunda savaşında ölmek daha iyi değil midir sence. Ruhun çırpınırken içinde, dur ve dinle, ne diyor diye. Yazık etmişsen hayatına, ya kabul et ya da sızlanma. Dünya yalan dolan, insanlar yalan, gerçek sevgiyi ararsan, boşa geçer yaşam. Yaşamaya bak doğru yanlış demeden, günahlar sarınca ruhunu, bedenin de zaten teslim olur. Tek suçlu sen misin diye boşuna hiç düşünme.
Bunu bana sen yaptın, seni asla af etmeyeceğim.
Yeniden bağlanmak sana
Hiç zor değil
Yeniden aldanmak sana
Hiç zor değil
Son bir kez bana
Sarılsan öyle
Bugün,aylardan beri ilk defa gökyüzünü gördüm. Evet, ilk kez.. Öyle berraktı ki anlatamam. Yıldız kümeleri vardı ve sanki bir eli andırıyorlardı. Hepsi; Uzak, donuk ve çok sönüktüler. Ama ayrı bir tane vardı ki, öylesine parlak ve yakındı ki … Sanki göz kırpıyordu bana, sanki canlıydı ve beni istiyordu, çağırıyordu yanına … Gülümsedim ona en içten halimle. Bu beni mutlu etti hayret! ...
Ama o benim için çok parlak bir yıldızdı ve sanki ben, o yıldız kümeleri kadar sönüktüm onun yanında. Işığı gözlerimi kamaştırdı ama ben onun yansımalarıyla varlığımı sürdüremem. Belki çok isterim ama asla olmaz bu … Asla! ...
Zeka ve Akıl …
İnsanoğlunun yüzyıllardan beri sırlarını çözmeye çalıştığı iki kavram… Peki ikisini birbirinden ayıran en önemli etken nedir? Her zeki insan akıllı olmak zorunda mıdır?
Ve sonra...
Penceremi kapadım usulca...
Boş ver dedim kendime
Kalkıp bir sigara yaktım
Bir zamanlar ayın yakamozları gibi
Aydınlatırdı dünyayı düşlerimiz
Gülen gözlerimiz vardı umarsızca
Işıl ışıl parıldayan yüreklerimiz
Oysa ki…
İnsanların gördüklerinden ziyade
Bambaşka bir ufuk uzanıyordu
Onun gözlerinin önünde
Karanlık ve isli görüntüsünün altında
Bir panayır yeri coşkusunu taşıyan
Hayat korkak etti beni
Eskiden ne kolaydı
Kapıları çarpıp gitmek
Bakmamak ardına
Düşünmemek bundan sonra
Ne olur diye
İnsan pek çok duyguya sahip ve zaman zaman da pek çok duyguyu bir arada yaşayabilen bir varlıktır. İnsan duygularına bir göz atacak olursak aklımıza ilk gelenler öfke, sevinç, acı, mutluluk, hüzün, neşe, kıskançlık, kibir, hırs, nefret gibi en temel duygular olacaktır. İnsan duygularının bir kısmı yapıcı ve olumlu, bir kısmı ise yıkıcı ve olumsuz duygulardır.
Peki insanın sahip olduğu en tehlikeli duygu nedir?
Mutluyum her şeye rağmen, sensizlik zaman zaman dayanılmaz olsa da mutluyum inan… Biliyorum hiç kimse senin gibi, senin kadar çok sevmedi beni… Biliyorum hiç kimse, hiçbir zaman da senin gibi ve senin kadar çok sevmeyecek beni… Hala daha yüzüne bakarken, yüzüme bakarken sevgiyle doluyorsa gözlerimiz, özlemimizi içimize atıp, sessizce anlıyorsak birbirimizi ….
Ne kadar uzun zaman oldu… Başka kollarda, başka aşklarda hırpalayıp dursak ta kendimizi, bitirmeye çalışsak ta günden güne, bu sevgi hiç eksilmedi…
Tüm içtenliği ile dile gelmiş bir yürek sesi bu...
sakın vazgeçmeyin yaradılanı, Yaradan'dan ötürü sevmekten.
Siz bir insansınız, hataları, sevapları, yanlış ve doğruları ile, tıpkı ben ve tüm insanlar gibi. Kimse hatasız değildir.
İçinizdeki o savunmasız çocuğun ellerini tututp yü ...
Bu denli içten duygularını kaleme döken pek az insan var. Dobura dobur.
Ve DeliVelîler Şeyhi'nin kapısı, samimi kapı arayana her zaman açıktır.
kutlarım.güzel anlatım.