SEN,
Umutlu, sevgi dolu
Huzur veren, mutlandıran
Sağanak yağmur gibi içimde yağan
Gökkuşağı gibi renklere boğan
Bir kıvılcım gibi, yakan kavuran
O güzel, mağrur, heybetli
Şairlerin yazmaya doyamadıkları
Şarkıların anlatmaya kıyamadıkları
Nazlı gelinin başını kaplamıştı yoğun bir sis tabakası
Kükürt dioksit yakarken ciğerlerimi
Yine de solumak istiyordum bu havayı
Mevlana ' nın çok sevdiğim bir sözü ile başlamak istiyorum. ' Ne fark eder ki, kör insan için elmas da bir, cam da … Sana bakan kör ise SAKIN kendini camdan sanma! ' Ne kadar derin ve güzel bir sözdür bu. İnsanın kendi değerinin farkında olmasının ne kadar önemli olduğunu çok keskin bir dille vurgulamıştır.
Farkındalık kavramı yaşamın pek çok alanında hayati önem taşır esasında. Öncelikle insanın kendi gerçeklerinin farkında olması gerekliliğinden bahsetmek istiyorum. İnsan önce kendi değerinin, yapabileceklerinin ve sahip olduklarının ne kadar değerli olduğunun farkında olmalıdır. Daha sonra ise yaşadığı çevrenin, ait olduğu ailenin ve yaşadığı ülkenin gerçeklerinin farkında olmalıdır.
Hızlı hızlı düşen yağmur damlacıklarına bakarken, perdeleniyor gözlerim
Karanlık bir günün ortasına çok uzaklardan bir güneş doğuyor
Önümde bir kapı ve upuzun yollar
Uçsuz bucaksız mavilikler ve sonsuz hayallerin içinde sen
Gülen gözlerinde bir hüzün
Kimsenin fark edemediği bir soru işareti
Ölümden en çok korkanlar aslında hiç yaşamamış olanlardır
Korkmuyorum ölümden ben
Hayallerim, umutlarım ve sevilerim olmasına rağmen
Hazırım ona her an
İçimde ki ağaç çoktan büyüdü, kök saldı artık
Değişemem, kaçamam kendimden
Sensiz baharlar gelmiş, gitmiş
Anlamadım …
Her gün renksiz ve manasız
Kapkara bir kış günüydü benim için
Rengarenk çiçekler açmış
Çok güzel günler gelmiş, gitmiş
Yıllar önce sevdim birini
Hiç tanımadığım, hiç bilmediğim bir meçhulü
Belki de hayallerimin ürününü
Daha sonra ise sevemedim hiç kimseyi
Şimdi bana gülümseyerek bakan çocuk
Biliyorum anlamak istiyorsun beni
Unuttum desem de seni
Biliyorum kalbim hala seviyor seni
Teselli arasam da başka aşklarda
Sanma ki unuturum seni
Sen unutulamazsın, biliyorum
Bunca seneden sonra yok edilemezsin
Sevmemem lazım seni
Biliyorum
Ama yüreğim senin
Beni dinlemiyor
Ya yüreğimi geri ver
Ya da öldür beni artık
Biz tek kanatlı melekleriz, ayrı kalırsak uçamayız…
Tek kanatlı melek olma hayalleri ile gençliğin asi, gözü kara devinimleri arasında, ben bir Donkişot edasıyla, gece gibi simsiyah saçlarım ve bakışlarım , saçlarımdan ve gözlerimden çok daha siyah bir bilinmezliğin içine sürüklerken kendimi, hayatı alt edebileceğim yanılgısındaydım.
Tüm içtenliği ile dile gelmiş bir yürek sesi bu...
sakın vazgeçmeyin yaradılanı, Yaradan'dan ötürü sevmekten.
Siz bir insansınız, hataları, sevapları, yanlış ve doğruları ile, tıpkı ben ve tüm insanlar gibi. Kimse hatasız değildir.
İçinizdeki o savunmasız çocuğun ellerini tututp yü ...
Bu denli içten duygularını kaleme döken pek az insan var. Dobura dobur.
Ve DeliVelîler Şeyhi'nin kapısı, samimi kapı arayana her zaman açıktır.
kutlarım.güzel anlatım.