Özledim seni, hiçbir zaman özlemediğim gibi
Zifiri karanlıklarda aradım seni
Ama bulamadım, bulduğumu sandım
Yanılmışım, sen diye hayaline sarılmışım…
Susunca...
İçimde ki yangın sönmüş...
Biraz kül, biraz duman kalmış...
Demektir geriye....
Sessiz bir ağıt yükselir.....
Başım üzerinden....
Biz üç arkadaştık
Hepimiz aynı kaderi paylaştık
Birimiz sevdi, sevildi
Ama kıymetini bilmedi
O çok sevdiğini, zorla geri tepti
Bu gece beni düşünmeni istiyorum
İçin hasretle yandığında
Buğulu gözlerimi hayal et yeter
Arzuyla dudakların titrediğinde
Dudaklarımı düşün yeter
Kapkara bir ukde çöktüğünde yüreğine
Her şeyin bedeli var
Bir nedeni, sebebi var
Kiminin gülen gözleri ardında
Ağlayan yüreği var
Herkesin nedeni var
Gün batımında kavuşmak varken
Ayrılmak neden
Sabaha kadar sevişmek varken
Kahrolmak neden
Gitmesen diyorum
Bir başkasının hayatında figüran olmak
Onların hayatına biraz renk katmak
Kendi adına hiçbir şey almamak yaşamdan
Onlar için var olmak, onlar için yanmak
Çok mu zor geliyor sana, çok mu zor bana
İlk şiirlerimden, ilkokul dönmelerinden kalma bir örnek daha :)))
Sisler arkasında kalmış bir yer hatırlıyorum
Çok eskiden, çocukluğumun ilk günlerinden
Gri taşlı dağlarında kar var zannettiğim
Koyu nefti ormanlarında seyirttiğim
SEN IŞIDIĞINDA,
İçimin bütün ışıkları sönmüş, bütün insanları gitmiş, bir karanlık bulut çöreklenmiş başıma, terk edilmiş bir şehirden daha yalnız, rüzgarlarla dalından kopmuş bir yapraktan daha mutsuz, yere düşüp bin parça olmuş bir bardaktan daha yıkıktım….
Sahte dostluklar, sahte sevgiler, sahte insanlarla tüketilmiş zamanlar.. Hayatın ve insanların tüm ikiyüzlülüğüne rağmen yine de gerçek kalmak… Neden yaşamın içinde bir tek gün olsun bende duygularım, düşüncelerim ve davranış biçimlerimde farklı davranamıyorum.Benim ikinci yüzüm nerede… Neden her şey çıkar odaklı kurulmuş, neden bu kadar dengesiz, bu denli adaletsiz … Neden yanlış zamanlarda, yanlış mekanlarda, yanlış insanlarla, değmeyecek dostlara, değmeyecek aşklara, beş para etmez insanlara hak etmedikleri değerleri ve anlamları yüklüyorum. Hayat bir oyun ve ben hala otuzuma üç basamak hala alışamadım… Ve sanırım hiçbir zaman da alışamayacağım. İnsanların duyarsızlığına, duygusuzluğuna, insan olmaktan çok ötede bir nokta da oluşlarına şaşıracak, üzülecek ve belki de yanlışı yapan benim diyeceğim. Kaç insan tükendi hayatımın içinde, kimler kayıp gitti yaşanmış günlerde.. Herkes belki de yaşamın bir yerlerinde insanlar tarafından incitildi, hayal kırıklığına uğradı, yıprandı, üzüldü ve bir daha incinmemek adına ikinci yüzünü keşfetti… Ben ne zaman öğreneceğim bunu, insanların yüzlerine gülüp arkalarından konuşmayı, dost değilken dost olmayı, sadece çıkarlarım doğrultusunda insanlarla olabilmeyi, ne zaman … Biliyorum ki öyle bir an gelecek ki, işte o nokta da pek çoklarından çok ama çok daha tehlikeli olacağım… İçimde ki azmi, sevgiyi, inancı, zekayı ve aklı çok farklı güdülerle kullanmaya başladığım an kendimle karşılaşmak istemem asla.. Umarım bu asla geçek olmaz.. Bazen aklımdan geçse de yine de insanların özlerinde iyi olduklarına dair inancım, kendime olan saygım, buna izin vermiyor…. Farklı olabilseydim şu an olacağım yeri hayal etmek zor geliyor… Önümde duracak engel, yoluma çıkabilecek insan da tanımıyorum. Kötü olabilmek nasıl bir şey acaba.. Aldırmamak o veya bu şekilde hayatında olan, ilişki kurduğun insanlara sadece çıkar odaklı nesneler olarak bakabilmek…..
Ne kadar saf ve aptal yaşamışım hayatı. Hiç tanımamışım insanları, hiç anlamamışım, ben bu dünyaya nereden geldim. Bu dünyaya asla ait olmadım ve sanırım olamayacağım da ….
Tüm içtenliği ile dile gelmiş bir yürek sesi bu...
sakın vazgeçmeyin yaradılanı, Yaradan'dan ötürü sevmekten.
Siz bir insansınız, hataları, sevapları, yanlış ve doğruları ile, tıpkı ben ve tüm insanlar gibi. Kimse hatasız değildir.
İçinizdeki o savunmasız çocuğun ellerini tututp yü ...
Bu denli içten duygularını kaleme döken pek az insan var. Dobura dobur.
Ve DeliVelîler Şeyhi'nin kapısı, samimi kapı arayana her zaman açıktır.
kutlarım.güzel anlatım.