Oysa ne sesim güzel,
Ne de ben bir arabeskçiyim.
Baharın geldiği tek yer olduğu için,
Hep çiçeklidir gömleğim.
köpürür düşer ya sular aşağı,
çağlayan misali akar dişlerin.
hani zirvelere yağar kışları,
ışıl ışıl yanan o kar dişlerin.
düzenli bir ordu disiplininde,
Değişmedi diye oyuncağın,
üzülme çocuk!
İlerde, değişmiyor diye
üzüleceğin birşey daha olacak;
Dünyan.
O değişmedikçe.
beliniz ağrımaz mı hiç?
gövdeniz yorulmaz mı?
bıkmaz mısınız taşımaktan
göğsünüzdeki o iki
kocaman portakalı?
ah be mülayim abi, ne zor işin,
her gelen içi güzelini istiyor
karpuzun, kavunun, yemişin
en ovalini seçmek niye o halde?
tıpkı annem gibiler örneğin,
Bir elin parmakları
kadar bile yoktular.
Hep merak ederdim,
kedilerin muhitteki azlığını.
Fakat büyüyünce anladım,
Gecekondu mahallesinde,
kötürüm bir bilyeye bile imrendim
ki o haliyle bile var bir değeri
kör topal yuvarlansa da oyunda
atılmıyor hiç değilse
çocuğun vazgeçilmezi
Otur İdris Efendi
Al yüz lira helalinden,hakkındır.
Beni yıkar da paklarsın
Patiskaya sardığın lahza
Şu elli lirayı
Kaşla göz arası
dünyayı farklı algılıyordum
çiçekleri ve kuşları düşünüyordum yalnızca
evreni yüreğim denli sanır ve
koşardım sokakları pervasızca
en absürt hülyam tusubasa olmaktı
pişpiriği köpekler oynasa kahvede,
kediler simitçilik yapsa;
eşekler otobüs şoförü,
keçiler taksici, koyunlar memur…
her gün yürüdüğümüz şu cadde
yılanın, çıyanın, akrebin malı…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!