'-başkalarının korkularını manipüle etmek için kendi korkularınızın efendisi olmalısınız.
-suçlular toplumun hoşgörüsü sayesinde ayakta durur.
-göğsünü ov,kolların kendiliğinden ısınır.
-o inanılmaz öfke,acını öyle bir boğar ki sonunda sevdiklerinin anısı damarlarında zehire dönüşür.ve günün birinde bu acıları yaşamamış olmak adına sevdiğin kişinin hiç var olmamış olmasını dilersin! ! !
-öfken sana büyük güç veriyor...ama fırsat verirsen seni yok eder.
(batman begins)
...
...
...
...
...
-araştırma yapılmayacak...
(godfather)
-anneni 22 aylık bir evliliğin ardından kaybettim.bir ömrü doldurmaya yetecek kadar güzeldi.
(cold mountain)
-ama bazen ruhumuzu bedenimizin dışına çıkarabiliriz.
-o nasıl oluyor peki?
-geceleri çimenlerin üzerine uzanınca ve parlak bir yıldıza gözlerini dikince tüm gücünle ona bakarken gökyüzüne düşmüş gibi hissedersin.hiç ihtiyacın yokmuş gibi duran bedeninden kilometrelerce uzaklaşırsın.
'...bence,çağımızın en üzücü özelliği,sıradan insanın bugün,güzeli ve geçici olmayanı yansıtmakla ilgili olan her şeyden koparılmış olmasıdır.'tüketicilere' göre biçilmiş günümüz kitle kültürü-bir protezler medeniyeti-ruhları sakatlıyor; insanın kendi varlığıyla ilgili en temel soruları sormasını,bir ruhsal varlık olarak kendisinin bilincine varmasını giderek artan bir şekilde engelliyor.ama bir sanatçı,gerçeğin sesine kulaklarını tıkamamalıdır,tıkayamaz,çünkü ancak ve ancak bu çağrı,yaratıcı iradesini belirleyecek ve disiplin altına alacaktır.sanatçı ancak bu sayede inancını başkalarına da aktarabileme yeteneğine kavuşacaktır.bu inanca sahip olmayan bir sanatçı ise doğuştan kör bir ressama benzer.
Bir sanatçının konusunu 'aradığını' söylemek yanlış olur.konu,onun içinde tıpkı bir tohum gibi olgunlaşır ve şekillendirilmeyi bekler.bu tıpkı bir doğuma benzer.şu farkla ki şairin elinde gurur duyacağı hiçbir şey yoktur.sanatçı,durumunun hakimi değil,hizmetkarıdır.yaratıcılık,onun için mümkün olan yegane varoluş biçimidir ve yarattığı her eser,onun için,gönüllü olarak kaçamayacağı bir eylemdir.'
-belki sen 'i' lere nokta yerine küçük kalpler koyan bir iyimsersin...
-bak,sonum geldiğinde ben hazır olacağım,sen olmayacaksın.
-hiçbir erkek çekici bulduğu kadınla arkadaş olamaz.Hep onunla sevişmek ister.
-yani,sence bir erkek yalnız çekici bulmadığı bir kadınla arkadaş olabilir.
-hayır,onlarla da sevişmek istersin tabii ki.
-neden oturup beraber düşünmüyoruz,acele etme.
-evlilik sadakatsizlik yüzünden bitmez.o başka bir eksikliğin belirtisidir.
-bu sözden nefret ederim.iltifat gibi görünür ama aslında hakarettir.
-özür dilemek için bir zaman aşımı süresi var mı?
-bence hiyeroglifler sfenksi adında bir karakteri anlatan bir çizgi hikaye.
-çünkü hayatının geri kalanını birisiyle geçirmek istediğini fark edince hayatının geri kalanının bir an önce başlamasını istiyorsun.
-şu duygusal çekiciliğe kendini kaptıranlardan olmaman beni mutlu etti.
-dün gece 3 saat uyudum.kediotu denedim.melatonin hatta alışveriş kanalını.neyin sayesinde uyudum biliiyor musun.jimmy cagney.halk düşmanı.sakinleştirici olarak şiddet.sapıkça değil mi?
-neden sana inanmıyorum.
(when harry met sally,hepsi bu filmden olmayabilir.)
-bir dayım vardı rahmetli.derdi ki:aklının yetmediği yerde birine danış.adamın aklı kendine düşman olur mu.benim aklım bana düşman.
(yol,ş.gönen)
-eğer bunları unutursak hangi kimliğe tutunacağız?
-hepsinden daha rezil icadı unutmayalım.bütün erkeklere ahlaki kayıtsızlık sağlayan,çabuk girişi sağlayan,ilişki hızlandırıcı,diğer adıyla fermuar.
-insanları asla yargılama.
-yargılamıyordum.
-vücut dilinden hastalıklarımdan rahatsız olduğunu anladım.
-yargılamış olabilirim,özür dilerim.
-yargılamayıcı bir tavır takınmak sandığından daha zordur.en iyi yol,doğrudan gözlerine bakarak gülümsemek ve kafanı sallamak.
-o bıyıklarını da kesmen gerek.
-böyle hoşuma gidiyor.
-bu bir saklama,koruma.filmlere bak kötü adam her zaman bıyıklıdır.
-hadi,soru sor,baskı altında olmak yalan söylemeni güçleştirir.
-çok etkileyici bir koleksiyon.
-teşekkürler.dönemlerine göre ayrılmışlardı,ama sonra besteci isimlerine göre tekrar sıraladım.bu daha verimli.
-kaydetmenin olayları ikinici kez yaşama imkanı verdiğini farkettim.
(kinsey)
-ben bir akrebim.
-sahi mi?
-evet,öyle.dikkat etsen iyi olur.
-işte bu modern zaman varyete şovu.görebildiğiniz gibi,sirk ile genelevin karışımı.
-dinle ağzını bozacaksan ben gidiyorum.
-ne dedim? bir genelevden bahsettim.proust bile,araştırmasında bize kötü tanınan bir evin geniş tanımını yapar.
-ah sen ve lanetli proustun...
(bir fellini filminden)
-insan aşkının şüpheli rahatlığına bel bağlayan bir dansçı asla büyük bir dansçı olmamaz.
-ve unutma,büyük bir kolaylık izlenimi ancak beden ve ruhun büyük acısıyla başarılabilir.
(tango)
-geçen hafta fellininin filmini izledik.doğrusu en iyi filmi değildi.birleştirici bir kalıpsal yapıdan yoksundu film.yani tam olarak ne söyleyeceğinden pek emin görünmüyordu.zaten fellini bir sanatçıdan çok usta bir teknisyendir.'la strada'sı bir yana tabi...o filmdeki negatif enerji kullanımına hep hayran kalmışımdır.onun da mesajı biraz...aynı 'ruhların julyeti' ve 'satricon' gibi bu film de biraz...nasıl diyeyim..esnekti.birlirsin fellini öyledir zaten...samuel beckett gibi yani.teknik harika ama...tam yüreğimden vuramıyor beni...
(o iş sonrası,woody allen)
-balzacın dediği gibi; 'bir roman daha bitti! '
(annie hall)
-bir kadın bu kadar ileri gitti mi,geri çekilme olasılığı yoktur.
-tekrar aramadı.
-ki hiçbir şey ifade etmez.
(?)
-bana kız arkadaşından uzak durmamı mı söyleyeceksin?
-bunu söylemeye ihtiyacım olsaydı,benim olmazdı zaten...
(x men)
-bazı şeyler söylendiğinden daha kolay yapılır.
-yalnız giden hızlı gider...
(?)
-yüzünden okunabilen ifedeleri saklamak istiyor ve o farkında değil ama saklandığı bu yer onun hapishanesi haline geldi.oyuncu olmanın zor yanlarından biri ifadesizliği ifade etmeye çalışmaktır.
(passion of anna,bergman)
(peter sellers kadına yavaş yavaş sokulur)
-kaslar ne kadar çok rahatlatılırsa zihinle vücud arasındaki senkronizasyon da o kadar çok iyi olur.
-demokrasi en sıradan insanlarda olağanüstü yetenekler olduğuna dair aptalca bir kanıya dayanan bir yunan maskaralığıdır.
-hatıralar da konservelenseydi son kullanma tarihleri olur muydu?
-gürültülü müzik seviyor musun?
-evet,ne kadar yüksekse o kadar iyi.düşünmeme engelliyor.
-düşünmeyi sevmiyor musun,ne seviyorsun?
-hiç düşünmedim.öğrenince söylerim.
(Chungking Express)
-tek yaptığı korkularımızı ve öfkemizi keşfetmek.
(?)
-o eşsiz ingiliz kalitesi,dokunulmamış potansiyeli ima eden bir suskunluk var.
(Bitter Moon)
-yazmak kendini ifade etmek,kendini yargıya açmaktır.
(The Man Who Loved Women)
-dün doğmadım...
(?)
-baba,cumhuriyet ne zaman kuruldu?
-git lan çoraplarımı getir...
-dürt şunları hiç olmazsa horlamasınlar...
(maden)
-aşk bu canım,zararsız akıl hastalığı...
-kendime binlerce soru sordum...
-belki beni endişelendiren şeyi sadece sana söylemekte tereddüt ediyorum.endişemi kelimelerle ifade edemedikçe bir rüya olarak kalır...bir kere kelimeleri söyledim mi,endişem bir anlatım,bir gerçek olur...
-ne mutluyum,ne mutsuz...
-hayata daha geniş açıdan bakması için razı edilemeyen birileri varsa,kadınlardır...
(?)
-erkeği hoşnut eden orgazm benzeri kahkaha patlaması...
(amelie)
-ama mortimer,benim kafamı da beğeniyorsun değil mi?
-(azgın bir ifadeyle) her şey sırayla!
-yine o bakış!
-ilk günden dürüst olalım.Yoksa şüphe,aşkın gerçek ölüm öpücüğü içeri sızar...
-zor elde edileni mi oynuyor?
-o kimdi?
-ele geçirdiklerimden biri...
-ama iyi niyetli misin,yoksa sadece benden hoşlanıyor musun?
-senden hoşlanıyorum ve iyi niyet de var...
(I Soliti ignoti)
-sessiz biri misiniz?
-konuşmayı severim.
-hoşuma gitmeye başladınız.sessiz birine güven olmaz.konuşmak için yanlış zamanı seçer ve yanlış şeyler söyler.ara sıra pratik yapmazsa insan akıllıca konuşmayı beceremez.
(hangi filimdi unuttum)
-çinliler der ki,sevdiğin bir işi seç,hayatında hiç çalışmazsın.
(unuttum)
-gökyüzü bana bir klee resmini hatırlattı.'nerden geldin,neredesin,nereye gidiyorsun?
-bach?
-hayır çok geç.bach sabah 8 içindir.8'de bir branderburg muhteşem olur.
-mozart,beethoven?
-çok erken.mozart akşam 8 içindir.beethovenın müziği çok derindir.geceyarısı iyi olur.ihtiyacımız olan haydn,güzel eski bir joseph haydn.
-veronicayla sanattan konuştuk.gauginin,van goghden daha iyi ressam olduğunu iddia ediyordu.yanılıyordu.
'İnsanca,insana layık bir biçimde yaşamak,yaşadığı sürece büyüklüğü ve küçüklüğü ne olursa olsun,elinden geleni yapmak,sonra ölümü güler yüzle karşılamak..' Hume
'...bir de,her zaman düşünmüşümdür ki,Allah'ı tanımanın en iyi yolu pek çok sevmektir.Bir dostu sev,karını sev,bir şeyi,canın ne istiyorsa onu sev,bildiğinden daha fazlasını bilmenin doğru yoluna girmişsin demektir.Ben böyle diyorum.Ancak ulu,ciddi,mahrem bir duygu birliğiyle sevmeli kişi,bütün gücü ve aklıyla sevmeli,daha derinden,daha iyi,daha çok öğrenmeye çalışmalı.Böylesi bir yol Allah'a götürür,sarsılmaz imana götürür...' (kardeşi Theo'ya yazdığı mektuplardan...)
'Bir sanat eserinin kabul görmesinin vazgeçilmez önkoşulu,bir sanatçıya güvenmeye,ona inanmaya hazır olmaktır.Ama bazen,salt duygularla kavranması gereken şiirsel bir görüntüden bizi ayıran anlaşmazlık derecesini aşmak çok güçtür.Tıpkı Allah'a duyulan gerçek inanç gibi bu inancın da koşulu,belli bir ruhsal tutum ve özel,saf bir manevi güçtür.'
'Şair,bir çocuğun hayal gücüne ve ruhsal yapısına sahip bir insandır.Hangi dünya görüşünü savunursa savunsun,dünyadan edindiği izlenim dolaysızdır; yani sanatçı dünyayı 'tanımlamaz',dünya onundur.' A.Tarkovsky
'Sanat,insanları çevresinde toplamaya iten o sonsuz,dur durak tanımayan idealin,maneviyat özleminin duyulduğu yerde ortaya çıkar ve gelişir.Modern sanatın seçtiği yol yanlıştır,çünkü hayatın anlamını arama adına salt kendini onaylama peşinde koşmaktadır.Bu yüzden bu yaratıcı uğraş,kendi bireyci eylemlerinin bir kerelik değerini haklı göstermeye çalışan egzantrik kişilerin garip bir çabasına dönüşmüştür.Ne var ki,bireyin kendini sanatta kanıtlaması olanaksızdır,çünkü sanat daha farklı,genel ve yüksek bir düşünceye hizmet eder.Sanatçı,kendisine nerdeyse bir mucize sonucu bahşedilmiş sayabileceğimiz yeteneğinin bedelini ödemek zorunda olan bir hizmetkardır.Günümüz insanı hiçbir şey feda etmeye yanaşmıyor; oysa gerçek bireyselliğe varmanın yegane yolu özveriden geçer.Ne yazık ki,bu gerçeği giderek unutuyoruz,dolayısıyla insan olma duygusu da yitip gidiyor.
Burada güzele ulaşmaktan söz ederken,yani ideale özlemden doğan sanatın hedefinin işte bu ideal olduğunu söylerken,amacım asla dünyevi 'pislikten' kaçınması gerektiğini vurgulamak değildir...Aksine,sanatsal görüntü daima,birinin yerine ötekini,büyüğün yerine küçüğü geçiren bir göstergedir.Canlıdan söz etmek isteyen sanatçı ölüden bahseder,sonsuz hakkında konuşabilmek için sınırlı olanı sunar.Bir yedek! Sonsuzu maddeleştirmek mümkün değildir,ancak onun yanılsaması,görüntüsü yaratılabilir.' A.Tarkovsky
...kanımca,şiirsel mantık,hem düşünce geliştirmenin yasalarına hem de genel olarak yaşamın yasalarına klasik dramatürjinin mantığından çok daha yakındır...
...karmaşık bir düşünce ve şiirsel bir dünya görüşü,asla,ne pahasına olursa olsun,fazla açık,herkesçe bilinen olgular çerçevesine sıkıştırılmamalıdır.Dolaysız,genelgeçerli sonuçlar çıkarma mantığı,insana fazlasıyla geometri teoremlerinin ispatını anımsatıyor...
...bir nesne hakkında her şey hemen bir çırpıda söylenmezse,insan bu konuda şahsi görüşler üretme olanağına kavuşmuş olur.Oysa genelde sonuç,seyirciye hiç akıl yürütme fırsatı tanımaksızın tepsi içinde sunulmaktadır.Seyirci zahmetsiz elde ettiği bu sonuçla ne yapacağını bilemez.Yönetmen,bir görüntünün yaratılmasındaki zahmeti ve mutluluğu seyirciyle paylaşmadan ona bir şey anlatabilir mi? ..
...burada şiirden söz ederken aklımda belli bir tür yok.Şiir benim için bir dünya görüşü,hakikatle olan ilişkimin özel bir biçimidir...'
'...Bu tip (İvan karakteri için söylüyor) ,içsel dramatikliğiyle beni,keskinleşen buhran anlarından ve insanlara özgü bütün temel çatışmalardan geçerek adım adım gelişen karakterlerden çok daha fazla etkiledi.Gelişmeyen,nerdeyse durgun bir karakterde,ihtirasın baskısı aşırı derecede yoğunlaşır ve bu yüzden adım adım gelişen bir insanda olduğundan çok daha belirgin ve inandırıcı bir şekle bürünür.İşte Dostoyevski'yi de bu tür bir ihtirası anlattığı için seviyorum.Benim bütün ilgim,görünüşte dingin,ancak esiri oldukları ihtiraslar yüzünden içsel gerilimle dolu karakterlere yöneliktir.' A.Tarkovsky (Mühürlenmiş Zaman'dan)
'Zira,eski şeyler,geçmiş zamanın bütün esrarlı cazibeleriyle mücehhezdir; zira eski şeyler mazidir; yani Proust'un hasretini çektiği,yadiyle avunduğu geçmiş günlerin geriye doğru derinleyişi,yegane inanılır,bel bağlanır bir hakikat haline girişi demektir.Marcel Proust,bütün hayat felsefesini bütün dünya görüşünü bu telakkide toplamıştır.NiçinZira yaşanılmakta olan an henüz uzuvlaşmamış bir rüşeym halindedir.Gelecek zaman ise hiç doğmamış ve belki hiç doğmıyacaktır.Şu halde varlığın,var olmanın tan olarak mefhumlaştığı,müspetleştiği,gerçekleştiği yer ancak mazinin engin kucağıdır.Hakikat mazidedir.' Y.K.Karaosmanoğlu
Breakfast at Tiffany's
08.08.2006 - 18:38hoş bir film...
ama filmdeki adam çok uyuz...
charlie chaplin
08.08.2006 - 07:06'bir komedi filmi çekmek için 3 şeye ihtiyacım var,bir polis,bir park ve güzel bir kadın.'
film replikleri
08.08.2006 - 01:51'-başkalarının korkularını manipüle etmek için kendi korkularınızın efendisi olmalısınız.
-suçlular toplumun hoşgörüsü sayesinde ayakta durur.
-göğsünü ov,kolların kendiliğinden ısınır.
-o inanılmaz öfke,acını öyle bir boğar ki sonunda sevdiklerinin anısı damarlarında zehire dönüşür.ve günün birinde bu acıları yaşamamış olmak adına sevdiğin kişinin hiç var olmamış olmasını dilersin! ! !
-öfken sana büyük güç veriyor...ama fırsat verirsen seni yok eder.
(batman begins)
...
...
...
...
...
-araştırma yapılmayacak...
(godfather)
-anneni 22 aylık bir evliliğin ardından kaybettim.bir ömrü doldurmaya yetecek kadar güzeldi.
(cold mountain)
-ama bazen ruhumuzu bedenimizin dışına çıkarabiliriz.
-o nasıl oluyor peki?
-geceleri çimenlerin üzerine uzanınca ve parlak bir yıldıza gözlerini dikince tüm gücünle ona bakarken gökyüzüne düşmüş gibi hissedersin.hiç ihtiyacın yokmuş gibi duran bedeninden kilometrelerce uzaklaşırsın.
(tess)
öss
07.08.2006 - 19:20bütün sene uğraştım
kurtarmak için hayatımı
gece gündüz çalıştım
kazanabilmek için sınavı
peki şimdi ne değişti
geleceğim belirsizleşti
birşey söyleyeceğim size
sokayım sınav sisteminize...
ÖSYM G.tümü yeee
ÖSYM G.tümü yeee
ÖSYM G.tümü yeee
ÖSYM G.tümü yeee
böyle gelmiş böyle gitmez...
sınav için hayat sınav edilmez
3 saat 180 soru
Allah'ım sen aklımı koru...
kaybettim ben kendimi
yok ettiniz geleceğimi
birşey söyleyeceğim size...
o sınav girsin g.tünüze....
ÖSYM G.tümü yeee
ÖSYM G.tümü yeee
ÖSYM G.tümü yeee
ÖSYM G.tümü yeee
(metazoa5)
tarkovsky
07.08.2006 - 18:38'...bence,çağımızın en üzücü özelliği,sıradan insanın bugün,güzeli ve geçici olmayanı yansıtmakla ilgili olan her şeyden koparılmış olmasıdır.'tüketicilere' göre biçilmiş günümüz kitle kültürü-bir protezler medeniyeti-ruhları sakatlıyor; insanın kendi varlığıyla ilgili en temel soruları sormasını,bir ruhsal varlık olarak kendisinin bilincine varmasını giderek artan bir şekilde engelliyor.ama bir sanatçı,gerçeğin sesine kulaklarını tıkamamalıdır,tıkayamaz,çünkü ancak ve ancak bu çağrı,yaratıcı iradesini belirleyecek ve disiplin altına alacaktır.sanatçı ancak bu sayede inancını başkalarına da aktarabileme yeteneğine kavuşacaktır.bu inanca sahip olmayan bir sanatçı ise doğuştan kör bir ressama benzer.
Bir sanatçının konusunu 'aradığını' söylemek yanlış olur.konu,onun içinde tıpkı bir tohum gibi olgunlaşır ve şekillendirilmeyi bekler.bu tıpkı bir doğuma benzer.şu farkla ki şairin elinde gurur duyacağı hiçbir şey yoktur.sanatçı,durumunun hakimi değil,hizmetkarıdır.yaratıcılık,onun için mümkün olan yegane varoluş biçimidir ve yarattığı her eser,onun için,gönüllü olarak kaçamayacağı bir eylemdir.'
charlie chaplin
07.08.2006 - 09:22en sevdiği film 'potemkin zırhlısı'
charlie chaplin
07.08.2006 - 09:06en iyi filmi 'şehir ışıkları'...
film replikleri
07.08.2006 - 06:17-daha güçlü biri olsaydım bu iş burada bitmişti.
(?)
-belki sen 'i' lere nokta yerine küçük kalpler koyan bir iyimsersin...
-bak,sonum geldiğinde ben hazır olacağım,sen olmayacaksın.
-hiçbir erkek çekici bulduğu kadınla arkadaş olamaz.Hep onunla sevişmek ister.
-yani,sence bir erkek yalnız çekici bulmadığı bir kadınla arkadaş olabilir.
-hayır,onlarla da sevişmek istersin tabii ki.
-neden oturup beraber düşünmüyoruz,acele etme.
-evlilik sadakatsizlik yüzünden bitmez.o başka bir eksikliğin belirtisidir.
-bu sözden nefret ederim.iltifat gibi görünür ama aslında hakarettir.
-özür dilemek için bir zaman aşımı süresi var mı?
-bence hiyeroglifler sfenksi adında bir karakteri anlatan bir çizgi hikaye.
-çünkü hayatının geri kalanını birisiyle geçirmek istediğini fark edince hayatının geri kalanının bir an önce başlamasını istiyorsun.
-şu duygusal çekiciliğe kendini kaptıranlardan olmaman beni mutlu etti.
-dün gece 3 saat uyudum.kediotu denedim.melatonin hatta alışveriş kanalını.neyin sayesinde uyudum biliiyor musun.jimmy cagney.halk düşmanı.sakinleştirici olarak şiddet.sapıkça değil mi?
-neden sana inanmıyorum.
(when harry met sally,hepsi bu filmden olmayabilir.)
-bir dayım vardı rahmetli.derdi ki:aklının yetmediği yerde birine danış.adamın aklı kendine düşman olur mu.benim aklım bana düşman.
(yol,ş.gönen)
-eğer bunları unutursak hangi kimliğe tutunacağız?
-hayır yüksekten korkmuyorum,düşmekten korkuyorum.
(?)
-hepsinden daha rezil icadı unutmayalım.bütün erkeklere ahlaki kayıtsızlık sağlayan,çabuk girişi sağlayan,ilişki hızlandırıcı,diğer adıyla fermuar.
-insanları asla yargılama.
-yargılamıyordum.
-vücut dilinden hastalıklarımdan rahatsız olduğunu anladım.
-yargılamış olabilirim,özür dilerim.
-yargılamayıcı bir tavır takınmak sandığından daha zordur.en iyi yol,doğrudan gözlerine bakarak gülümsemek ve kafanı sallamak.
-o bıyıklarını da kesmen gerek.
-böyle hoşuma gidiyor.
-bu bir saklama,koruma.filmlere bak kötü adam her zaman bıyıklıdır.
-hadi,soru sor,baskı altında olmak yalan söylemeni güçleştirir.
-çok etkileyici bir koleksiyon.
-teşekkürler.dönemlerine göre ayrılmışlardı,ama sonra besteci isimlerine göre tekrar sıraladım.bu daha verimli.
-kaydetmenin olayları ikinici kez yaşama imkanı verdiğini farkettim.
(kinsey)
-ben bir akrebim.
-sahi mi?
-evet,öyle.dikkat etsen iyi olur.
(everyday people)
-beni en iyi anlayan kişi korktuğum düşmanımmış.
(hero)
-atları sevdiğini bilmezdim.
-benim sevdiğim aritmetik.sanırım içimdeki müzisyenden,müzisyenler matematiğe hayrandır.okuyamazlar ama hesap yapabilirler.
-kıyma makinesinden geçmek gibi.bir defa yetmiyor.bir daha yapmaları gerek.
(the wrong man)
shakespeare kimdi biliyor musun? King James incilini yazan oydu.
(gangs of new york)
-gülersen dünya da seninle güler,ağlarsan,yalnız ağlarsın.
-sonraları anladım ki,aslında rus askerlerinin çeçenlere karşı kullandıkları valyum gazının aynısıymış.
(oldboy)
film replikleri
07.08.2006 - 00:02-iyi bir polis yalan söylediğini bildiğini,sana asla hissettirmeyen polistir.
-sevdiğinde diğerlerini ne kadar incittiğini fark etmezsin.
(?)
-eğer savaşacak kadar güçlü değilsen,düşmanını kucaklamalısın.Her iki kolu da sana sarılı iken,sana silahını doğrultamaz.
(seven years in tibet)
-kilolarca selülitinle,güvensizlik krizlerinle seni hep beğeneceğim.
-daha adını bile bilmediğim zaman evlenmeye karar verdiğim kadına...
-evim,alışkanlıklarım olmadan gidecek bir yerim yok.
(?)
film replikleri
06.08.2006 - 09:16-işte bu modern zaman varyete şovu.görebildiğiniz gibi,sirk ile genelevin karışımı.
-dinle ağzını bozacaksan ben gidiyorum.
-ne dedim? bir genelevden bahsettim.proust bile,araştırmasında bize kötü tanınan bir evin geniş tanımını yapar.
-ah sen ve lanetli proustun...
(bir fellini filminden)
-insan aşkının şüpheli rahatlığına bel bağlayan bir dansçı asla büyük bir dansçı olmamaz.
-ve unutma,büyük bir kolaylık izlenimi ancak beden ve ruhun büyük acısıyla başarılabilir.
(tango)
-geçen hafta fellininin filmini izledik.doğrusu en iyi filmi değildi.birleştirici bir kalıpsal yapıdan yoksundu film.yani tam olarak ne söyleyeceğinden pek emin görünmüyordu.zaten fellini bir sanatçıdan çok usta bir teknisyendir.'la strada'sı bir yana tabi...o filmdeki negatif enerji kullanımına hep hayran kalmışımdır.onun da mesajı biraz...aynı 'ruhların julyeti' ve 'satricon' gibi bu film de biraz...nasıl diyeyim..esnekti.birlirsin fellini öyledir zaten...samuel beckett gibi yani.teknik harika ama...tam yüreğimden vuramıyor beni...
(o iş sonrası,woody allen)
-balzacın dediği gibi; 'bir roman daha bitti! '
(annie hall)
-bir kadın bu kadar ileri gitti mi,geri çekilme olasılığı yoktur.
-tekrar aramadı.
-ki hiçbir şey ifade etmez.
(?)
-bana kız arkadaşından uzak durmamı mı söyleyeceksin?
-bunu söylemeye ihtiyacım olsaydı,benim olmazdı zaten...
(x men)
-bazı şeyler söylendiğinden daha kolay yapılır.
-yalnız giden hızlı gider...
(?)
-yüzünden okunabilen ifedeleri saklamak istiyor ve o farkında değil ama saklandığı bu yer onun hapishanesi haline geldi.oyuncu olmanın zor yanlarından biri ifadesizliği ifade etmeye çalışmaktır.
(passion of anna,bergman)
(peter sellers kadına yavaş yavaş sokulur)
-kaslar ne kadar çok rahatlatılırsa zihinle vücud arasındaki senkronizasyon da o kadar çok iyi olur.
-demokrasi en sıradan insanlarda olağanüstü yetenekler olduğuna dair aptalca bir kanıya dayanan bir yunan maskaralığıdır.
(cromwell)
film replikleri
06.08.2006 - 08:49-hatıralar da konservelenseydi son kullanma tarihleri olur muydu?
-gürültülü müzik seviyor musun?
-evet,ne kadar yüksekse o kadar iyi.düşünmeme engelliyor.
-düşünmeyi sevmiyor musun,ne seviyorsun?
-hiç düşünmedim.öğrenince söylerim.
(Chungking Express)
-tek yaptığı korkularımızı ve öfkemizi keşfetmek.
(?)
-o eşsiz ingiliz kalitesi,dokunulmamış potansiyeli ima eden bir suskunluk var.
(Bitter Moon)
-yazmak kendini ifade etmek,kendini yargıya açmaktır.
(The Man Who Loved Women)
-dün doğmadım...
(?)
-baba,cumhuriyet ne zaman kuruldu?
-git lan çoraplarımı getir...
-dürt şunları hiç olmazsa horlamasınlar...
(maden)
-aşk bu canım,zararsız akıl hastalığı...
-kendime binlerce soru sordum...
-belki beni endişelendiren şeyi sadece sana söylemekte tereddüt ediyorum.endişemi kelimelerle ifade edemedikçe bir rüya olarak kalır...bir kere kelimeleri söyledim mi,endişem bir anlatım,bir gerçek olur...
-ne mutluyum,ne mutsuz...
-hayata daha geniş açıdan bakması için razı edilemeyen birileri varsa,kadınlardır...
(?)
-erkeği hoşnut eden orgazm benzeri kahkaha patlaması...
(amelie)
-ama mortimer,benim kafamı da beğeniyorsun değil mi?
-(azgın bir ifadeyle) her şey sırayla!
-yine o bakış!
(?)
film replikleri
06.08.2006 - 08:25-ilk günden dürüst olalım.Yoksa şüphe,aşkın gerçek ölüm öpücüğü içeri sızar...
-zor elde edileni mi oynuyor?
-o kimdi?
-ele geçirdiklerimden biri...
-ama iyi niyetli misin,yoksa sadece benden hoşlanıyor musun?
-senden hoşlanıyorum ve iyi niyet de var...
(I Soliti ignoti)
-sessiz biri misiniz?
-konuşmayı severim.
-hoşuma gitmeye başladınız.sessiz birine güven olmaz.konuşmak için yanlış zamanı seçer ve yanlış şeyler söyler.ara sıra pratik yapmazsa insan akıllıca konuşmayı beceremez.
(hangi filimdi unuttum)
-çinliler der ki,sevdiğin bir işi seç,hayatında hiç çalışmazsın.
(unuttum)
-gökyüzü bana bir klee resmini hatırlattı.'nerden geldin,neredesin,nereye gidiyorsun?
-veronica,gözleri velasquez grisi mi,renoir grisi mi?
-bach?
-hayır çok geç.bach sabah 8 içindir.8'de bir branderburg muhteşem olur.
-mozart,beethoven?
-çok erken.mozart akşam 8 içindir.beethovenın müziği çok derindir.geceyarısı iyi olur.ihtiyacımız olan haydn,güzel eski bir joseph haydn.
-veronicayla sanattan konuştuk.gauginin,van goghden daha iyi ressam olduğunu iddia ediyordu.yanılıyordu.
-soru sormak cevap bulmaktan daha önemlidir.
-acayip,kendime baktığımda içimdekiyle uymadığını görüyorum.
(godardın bir filminden)
robert schumann
06.08.2006 - 08:04ihtiras...
moritz bleibtreu
06.08.2006 - 04:09sinir bozucu...
hayat
06.08.2006 - 02:17'İnsanca,insana layık bir biçimde yaşamak,yaşadığı sürece büyüklüğü ve küçüklüğü ne olursa olsun,elinden geleni yapmak,sonra ölümü güler yüzle karşılamak..' Hume
vincent van gogh
06.08.2006 - 02:15vincente minnelli'nin,hayatını anlattığı 'lust for life' filmini izlemenizi tavsiye ederim...zamanına göre bayağı modern bir film...
vincent van gogh
06.08.2006 - 02:10'...bir de,her zaman düşünmüşümdür ki,Allah'ı tanımanın en iyi yolu pek çok sevmektir.Bir dostu sev,karını sev,bir şeyi,canın ne istiyorsa onu sev,bildiğinden daha fazlasını bilmenin doğru yoluna girmişsin demektir.Ben böyle diyorum.Ancak ulu,ciddi,mahrem bir duygu birliğiyle sevmeli kişi,bütün gücü ve aklıyla sevmeli,daha derinden,daha iyi,daha çok öğrenmeye çalışmalı.Böylesi bir yol Allah'a götürür,sarsılmaz imana götürür...' (kardeşi Theo'ya yazdığı mektuplardan...)
tarkovsky
05.08.2006 - 19:16'Bir sanat eserinin kabul görmesinin vazgeçilmez önkoşulu,bir sanatçıya güvenmeye,ona inanmaya hazır olmaktır.Ama bazen,salt duygularla kavranması gereken şiirsel bir görüntüden bizi ayıran anlaşmazlık derecesini aşmak çok güçtür.Tıpkı Allah'a duyulan gerçek inanç gibi bu inancın da koşulu,belli bir ruhsal tutum ve özel,saf bir manevi güçtür.'
şair
05.08.2006 - 19:12'Şair,bir çocuğun hayal gücüne ve ruhsal yapısına sahip bir insandır.Hangi dünya görüşünü savunursa savunsun,dünyadan edindiği izlenim dolaysızdır; yani sanatçı dünyayı 'tanımlamaz',dünya onundur.' A.Tarkovsky
sanat
05.08.2006 - 16:14'Sanat,insanları çevresinde toplamaya iten o sonsuz,dur durak tanımayan idealin,maneviyat özleminin duyulduğu yerde ortaya çıkar ve gelişir.Modern sanatın seçtiği yol yanlıştır,çünkü hayatın anlamını arama adına salt kendini onaylama peşinde koşmaktadır.Bu yüzden bu yaratıcı uğraş,kendi bireyci eylemlerinin bir kerelik değerini haklı göstermeye çalışan egzantrik kişilerin garip bir çabasına dönüşmüştür.Ne var ki,bireyin kendini sanatta kanıtlaması olanaksızdır,çünkü sanat daha farklı,genel ve yüksek bir düşünceye hizmet eder.Sanatçı,kendisine nerdeyse bir mucize sonucu bahşedilmiş sayabileceğimiz yeteneğinin bedelini ödemek zorunda olan bir hizmetkardır.Günümüz insanı hiçbir şey feda etmeye yanaşmıyor; oysa gerçek bireyselliğe varmanın yegane yolu özveriden geçer.Ne yazık ki,bu gerçeği giderek unutuyoruz,dolayısıyla insan olma duygusu da yitip gidiyor.
Burada güzele ulaşmaktan söz ederken,yani ideale özlemden doğan sanatın hedefinin işte bu ideal olduğunu söylerken,amacım asla dünyevi 'pislikten' kaçınması gerektiğini vurgulamak değildir...Aksine,sanatsal görüntü daima,birinin yerine ötekini,büyüğün yerine küçüğü geçiren bir göstergedir.Canlıdan söz etmek isteyen sanatçı ölüden bahseder,sonsuz hakkında konuşabilmek için sınırlı olanı sunar.Bir yedek! Sonsuzu maddeleştirmek mümkün değildir,ancak onun yanılsaması,görüntüsü yaratılabilir.' A.Tarkovsky
rock hudson
05.08.2006 - 07:59bu adam aynı s.stalloneye benziyo...
tarkovsky
05.08.2006 - 07:39'...sinemada beni çeken,alışılmamış şiirsel bağlantılar,şiirselliğin mantığıdır...
...kanımca,şiirsel mantık,hem düşünce geliştirmenin yasalarına hem de genel olarak yaşamın yasalarına klasik dramatürjinin mantığından çok daha yakındır...
...karmaşık bir düşünce ve şiirsel bir dünya görüşü,asla,ne pahasına olursa olsun,fazla açık,herkesçe bilinen olgular çerçevesine sıkıştırılmamalıdır.Dolaysız,genelgeçerli sonuçlar çıkarma mantığı,insana fazlasıyla geometri teoremlerinin ispatını anımsatıyor...
...bir nesne hakkında her şey hemen bir çırpıda söylenmezse,insan bu konuda şahsi görüşler üretme olanağına kavuşmuş olur.Oysa genelde sonuç,seyirciye hiç akıl yürütme fırsatı tanımaksızın tepsi içinde sunulmaktadır.Seyirci zahmetsiz elde ettiği bu sonuçla ne yapacağını bilemez.Yönetmen,bir görüntünün yaratılmasındaki zahmeti ve mutluluğu seyirciyle paylaşmadan ona bir şey anlatabilir mi? ..
...burada şiirden söz ederken aklımda belli bir tür yok.Şiir benim için bir dünya görüşü,hakikatle olan ilişkimin özel bir biçimidir...'
tarkovsky
05.08.2006 - 03:21'...Bu tip (İvan karakteri için söylüyor) ,içsel dramatikliğiyle beni,keskinleşen buhran anlarından ve insanlara özgü bütün temel çatışmalardan geçerek adım adım gelişen karakterlerden çok daha fazla etkiledi.Gelişmeyen,nerdeyse durgun bir karakterde,ihtirasın baskısı aşırı derecede yoğunlaşır ve bu yüzden adım adım gelişen bir insanda olduğundan çok daha belirgin ve inandırıcı bir şekle bürünür.İşte Dostoyevski'yi de bu tür bir ihtirası anlattığı için seviyorum.Benim bütün ilgim,görünüşte dingin,ancak esiri oldukları ihtiraslar yüzünden içsel gerilimle dolu karakterlere yöneliktir.' A.Tarkovsky (Mühürlenmiş Zaman'dan)
marcel proust
05.08.2006 - 03:13'Zira,eski şeyler,geçmiş zamanın bütün esrarlı cazibeleriyle mücehhezdir; zira eski şeyler mazidir; yani Proust'un hasretini çektiği,yadiyle avunduğu geçmiş günlerin geriye doğru derinleyişi,yegane inanılır,bel bağlanır bir hakikat haline girişi demektir.Marcel Proust,bütün hayat felsefesini bütün dünya görüşünü bu telakkide toplamıştır.NiçinZira yaşanılmakta olan an henüz uzuvlaşmamış bir rüşeym halindedir.Gelecek zaman ise hiç doğmamış ve belki hiç doğmıyacaktır.Şu halde varlığın,var olmanın tan olarak mefhumlaştığı,müspetleştiği,gerçekleştiği yer ancak mazinin engin kucağıdır.Hakikat mazidedir.' Y.K.Karaosmanoğlu
Toplam 983 mesaj bulundu