Ya Rabbi
Beni yaratan sensin
Beni rızıklandıran da sensin
Gökten ve yerden türlü türlü nimetleri önüme seren sensin
Sen nasip etmeseydin ağaçlar dallarıyla meyvelerini sunmazdı bana
Sen ilham etmeseydin arılar bal yapmazdı benim için
Sen boyun eğdirmeseydin koyunlar sütünü ve etini bana sunmazdı
Sen yaratmasaydın denizler türlü türlü balıklarıyla benim için sofra olmazdı
Sen emretmeseydin pınarlar buz gibi sularıyla beni serinletmezdi
Eğer sen izin vermeseydin bütün bu nimetlerden bir teki benim boğazımdan
geçmezdi
Bana yediren de sensin içiren de SENSİN
Ey Rabbim
Ey göklerin ve yerin Rabbi
Ey Alemlerin Rabbi
Seni görmedim ama görmüş gibi iman ettim
Sen de 'GÖSTER' buyurdun
'GÖSTER' imanını alemlere
İşte orucumla gösteriyorum
Açlığım ve susuzluğumla bildiriyorum
Sahurdaki zevkimle
Oruçtaki şevkimle
İftar vaktindeki neşemle
Göklere ve yere, insanlara ve meleklere ilan ediyorum
Beni alemlerin Rab'inden başka hiç kimse doyuramaz ve O'ndan başka hiç kimse aç bırakamaz........
dinle ney'den duy neler söyler sana
derdi vardır ayrılıklardan yana
'kestiler sazlık içinden' der beni
dinler ağlar hem kadın hem er beni
hasret anlatmam için bulmam gerek
ayrılıktan parçalanmış bir yürek
aslı kaybetmişse bir insan arar
asla dönmek için hep uygun an arar
dosta gah yoldaş olup gah düşmana
inleyip sesler duyurdum her yana
dost olur zannımca her insan bana
bi'haber gel gör ki sırrımdan yana
sırlarım olmaz iniltimden uzak
etmez fark her göz işitmez her kulak
saklı olmaz birbirinden can ve ten
canı her göz görmez ama bilki sen
hem devadır ney denen şey hem zehir
bir bulunmaz arkadaştır hem fikir
anlatır ney aşk-ı mecnunun nedir
kanlı bir yoldan haber vermektedir
müşteri yalnız dil söz kulak dedi
aşkı mecnun bildi akıl ermedi
derdimizden gün zamansız dolmada
her yanlış bir günle yoldaş olmada
gün geçip isterse yaz ersin güze
ey temiz insan sağ ol kafi bize
kandı her varlık balık kanmaz suya
rızk eğer eksikse gün dolsun mu ya
anlamaz olgun adamdan, ham adam
söz hem az hem öz gerektir vesselam......
bu gün gazete okurken bir resim gördüm
karalar bağlamış bir kadın
vücudundan gözle görünen tek şey; gözleri......
kapkara gözlerinde ihanetin izleri
kararlı ve mağrur kimseye ihtiyacım yok diyen bakışlar
bu ne bakış Ya RAB gözleri gözlerimi deldi ruhumun ardındakileri gördü!
ve elinde bir kemer....... bu da nesi diyerek başladım okumaya
elindeki kemer
'kemer bomba yüklü ve elinde fünye'
her an içeri girebilecek olan israil askerleri için yapacak başka bir çözüm bulamayan kadın!
ey kadın! değmesin göğsüne namahrem eli
......
her şey farklı olacak herşey
senin kadar erkek olabildiğim zaman.........
Itibarı, içinde yasadigin ortam belirler
karakteri, inandigin dogrular...
Itibar, sandigin seydir;
karakter oldugun sey...
Itibar fotograftir;
karakter ise yüz..
Itibar disardan gelir;
karakter içerden..
Itibar, yeni bir topluluga girdiginde sahip oldugundur;
karakter giderken elinde olan..
Itibarin bir anda olur;
karakterin, ömür boyunca..
Itibarin bir saatte ögrenilir;
karakterin bir yilda açiga çikmaz..
Itibar mantar gibi büyür;
karakter sonsuza kadar sürer
Itibar zengin veya fakir yapar;
karakterse mutlu ya da mutsuz..
Itibar insanlarin mezar tasina kazidiklaridir;
karakter meleklerin TANRI huzurunda senin için söyledikleri..
AZİZE -4-
bir güvercin kanadının altında öleceğiz belkide
hani ağzında zeytin dalı bulunan o güvercin varya azize
beyaz saraylardan kovulacak yüreğimiz
adımız yazılmayacak özgürlük şarkılarına
bizi bizden bildiklerimiz vuracak en delikanlı çağımızda
çalışır rotatifler,telefonlar,teleksler,kalleşlikler, mekik diplomasiler
kavga tutan eller kırılır
biz dili tutulmuş bir çağın çocukları
biz zulm emziren bir çağın çocukları
halepçe bir yanlızlık çöker heryanıma
nasıl saklarım bu yanlızlığı, bu kavgaları, bu soykırımları
çocuklar bilirim azize
büyümemiş,yarınsız,bir hınçtan artakalan
kadınlar bilirim azize
sönmüş bedenleri başında yavrularının ağlayamayan
öfkeyi bilirim azize umudu,
namusu bilirim direnmeyi,dayanmayı,yılmamayı bilirim
insanlar bilirim azize
elleri bukağılı yüreği susmuş gözleri bağlı
bir yangın yerine döner yüreğim
sen bunları duyarmısın
bu çığlıkları bu haykırışları bu yakarışları
bu ölümleri bu zulumleri inlemeleri
bunları bilir misin özlemeleri, sevmeleri, acı çekmeleri
başımıza ölümler yağar duyarmısın sen bunları duyarmısın
elleri arkadan bağlı bir insanın yürek seslerini
haydi gözlerini aç
haydi başını kaldır dilini dağıt
nasıl sakların bu yanlızlığı bu kavgaları bu soykırımları
bunlar onlar azize
taşladığımız şeytanlar
bunlar insan olamamışlar bir gülü sevememişler
bir hayata dokunamamışlar
bunlar onlar azize
her dem karşımızda duranlar
her dem bizi arkamızdan vuranlar
er meydanına çıkamamışlar
gizli saklı yaşamışlar korkularının kanatları altında
unutmak olur mu unutmak olurmu hiç azize yiğit abdulkadiri
sonra hamayı halepçeyi hindikuş dağlarını
söz bitmiştir azize
yola çıkanlara merhaba
yorulmayanlara,usanmayanlara,bıkmayanlara
geride gözü yaşlı analar bırakarak
gözü yaşlı babalar, kardeşler bırakarak
merhaba yola çıkan merhaba yol yürüyen dağ aşan
umutlar azize dağ gibi heybetli gök gibi engin
sırf çantamızda azık olsun diye umutlar azize
umutsuzluk çağında umutlar olacak yanımızda keskin bıçaklar gibi
sonra sıradan bir umutluluk olmayacak bizimkisi
bizim umudumuz acelesiz bizim umudumuz gözüpek bizim umudumuz dört köşe
idam sehbalarına yürürken dilimizde kavga şarkıları olacak
şafaklar olacak gözbebeklerimizde
ağıtsız karşılayacak sabah ilk defa
ağıtsız büyüyecek çocuklar
uyandıklarında anne sıcaklığı olacak yanlarında
bu şarkıyı ekeceğiz toprağa
bu şarkıyı çocuklara bir deri bir kemik kalmışlara, yiğit olanlara
meydan okuyan demir parmaklıklara dağıtacağız
savaşlara barışlara ölü bedeni öpe öpe soğuyan dudaklara
ağlama azize kimsesiz bir ölüm gibi ağlama azize
idam sehbalarında kalsada son soluğumuz
çocuklar büyüyecek kavgaya, ağlama
söyle bize ıssız mezarlar hazırlansın
ağıt yakılmasın arkamızdan söyle kefensiz gömülelim
bir şehit nasıl gömülürse öyle
bizi hayatımızla bilsin ölüm
hayatımızla yargılasın
biz ki kavga biz ay ışığı bu karanlık gecede
biz etiyle kemiğiyle ortadoğu
biz şiir en yaman sancılarla göğe eren
utanmayacağız azize
onurlu olmanın yasasıysa utanmamak
haklı olmanın yasasıysa
utanmayacağız bir utanmazlar çağında
bir yüssüzler sabahsızlar çağında
daha fazla
en fazla yaşamak isteyenler utansın azize
en fazla şişmanlamak isteyenler
bir umudu bölüşemeyenler bir aşkı taşımaya güç yetiremeyenler utansın
ağıt dolu şiirler de yazmayacağız
bizim şiirlerimiz bir isyan kadar güzel
bir sabah kadar kusursuz
bir güneş kadar aydınlık
bir şafak kadar mutluluk dolu olacak
ağlamayacağız azize
varsın mezarlarımız üzerinde çiçekler bitmesin
varsın yas tutulmasın arkamızdan hatırlanmayalım
şufkasım köyünde vurulanlar gibi
devrilip bir daha kalkmayanlar gibi
yürek yüreği ısıtır azize
eller elleri, gönüller gönülleri ısıtır
gün olur bu yangınlar söner gül bahçesi olur heryanımız
senide beni ayağa kaldıran bu olur
eller ellere kavuşur susarız konuşmayız
sabah olur
bir bahar olur azize her dem çiçek açarız
cinayetlerin gücü yetmez bize artık
ölümlerin gücü yetmez
doğar karanlıklara sevdamız
Hani söz vermiştik Alem-i Ervah'da
'Bela'demiştik'Elestü bir rabbiküm'sualine,
Yaratıcı,rızık verici ve yegane kanun koyucu olarak
ALLAH'tan başka ilah,önder olarak da O'nun Resulünden başkasını tanımıyacaktık.
Hani söz vermiştik,
Hani söz vermiştik Erkam'ın evinde.
Hangi şart ve ortamda olursa olsun İlay-ı Kelimetullahmisyonunu yürütecektik.
Musibetlerden yılmayacak,hiç bir tehdit den korkmayacak,
Gerekirse,ölümlerin en güzeline talib olacaktık
Hani söz vermiştik Akabe tepesinde
Kendimiz ve ailemizi korudugumuz gibi Kanımızla malımızla ve canımızla koruyacaktık
RESULULLAH'ı
Hani söz vermiştik Akabe tepesinde
Dogru olan her şey de Resule itaat edecektik
Rabbani davayı elden ele,gönülden gönüle,balcıkla sıvanmayan Hakikat güneşini
Cihadsız ve Şahadetsiz bırakarak lekelemeyecektik.
Hani söz vermiştik Medine' de
Hani söz vermiştik dünya kardeşliğinin en güzel teşekkül etmeye başladıgı Medine'de
Kıyamete kadar tüm Müslümanlar kardeş olacaktı
Ve bizler 'Muhakkak ki bütün mü'minler kardeştir'Ferman-ı İlahisine gönülden bağlanacak
Vücudun azaları gibi hepimizin derdiyle dertlenip,sevinçlerimize ortak olacak
Komşusu aç iken yatan bizden degildir düsturuna,
Evrensel komşuluk bildirisine,Kardeşligin en alt eşigi olarak bakacaktık
Hani söz vermiştik Rıdvanda; Başımızı tutamayan ellerimizi kökünden kurutacaktık
Nemlenmemiş bir gözü,yaralanmamış,çile cekmemiş bir bedeni Mevlaya sunmayacaktık
Mücadelesiz ve vuslata özlemsiz gecen bir günü yaşanmamış kabul edip
Dogarken nişanlandıgımız ölümle Cihad masasında şehadet gömlegi giyerek
Nikahlanacagımız günün hasretiyle yanıp tutuşacaktık,
Hani söz vermiştik ayaklarımızı vura vura Mekke'ye girerken
Dinime, namusuma göz diken zalimler tekrar iş başına gelirse,
Mukaddes beldelere Ebreheler tekrar saldırırsa, bizde kanatlanıp uçacaktık
Mevlamızın Ebabil kuşları olmaya talib olacaktık
Hani söz vermiştik Veda Haccı'nda
Resulullah'a cahiliyye adetlerini bir daha diriltmemek üzere kökünden kurutacaktık
Miras bırakılıan emanetlere sımsıkı sarılacaktık. Ahkam-ı Kur'an-iyyeyi dünyaya hakim kılacaktık
Ahde vefa gösteremedik Allah'ım! !
Zihinlerdeki hatırasını coktan silmiştik
Şehadet mi?
Cok uzaktı bizden,tanımıyorduk onu, sözlüklerimizden bile cıkarmıştık
Çile cekmeye yanaşmadık
Öyle eğildik,öyle eğildik ki doğrulacak ne bir belimiz,kaldıracak ne bir başımız kaldı
Utanıyoruz ALLAH'ım! !
Nemlenmemiş bir gözle,yara almamış bir bedenle huzuruna varmaya utanıyoruz
Ahde vefa gösteremedik ALLAH'ım!
Bunu biliyoruz...
Ama şunuda biliyoruzki;
Rahmet deryanda ufacık bir damlayız,
yüzümüz yerde ama..
Affet ALLAH'ım! ..Affet ALLAH'ım! '..Affet ALLAH'ım! ! ...
AZİZE -3-
yirminci yüzyılın tam ortasında Azize
bir kez daha gösterdi kahpeliğini zulüm
bir kez daha
düşürdü toprağa
onurunu yeryüzünün
seher vakti ölenlerin kanları soğumuştur Azize
tüm duruşlarım ağrılıdır şimdi
şimdi gün karanlığa durmuştur
Bosnalı bir çocuğun gözleridir yüreğim
vurulmuştur
bir seher vakti sessizce yağdı üstlerine ölüm
manga manga geldiler
gözlerinde kan
ellerinde zulüm vardı
ama ürkekti ayak sesleri
çocuk çocuk düşürdüler
gövde gövde düşürdüler
seher vakti sessizce yağdı üstlerine ölüm
habersizdiler
kutlu bayramların arefesinde
suçlarını bilmeden öldürüldüler
bu ne yılandır Azize
beşikteki bebeği sokar
bu ne namert silahtır
habersiz sessiz gelir
gelir yüreği bulur
gelir sevdayı bulur
ben oturur ağlarım
öykümüz yetmez mi ağlamaya
Halepçe sabahı özlemez mi
bir zulmü anlatırken ağlarım
bir de yetimlikleri
elimi uzattığım her yerde
gülmeyi unutmuş çocuk sesleri
hüzünler büyür gözlerimde
bu yalnızlığı yazmaya kalem utanır
bu ezilmişliği yazmaya yürek utanır
utanmaz kalleşlikler
çağdır kimyasal silahları saklayan
çağdır namertliği alkışlayan
kin kundaklayan
çağdır yüzkarası
gönül karası
ama hesabı sorulacak
elleriyle dizlerini çürüten anaların
seher vakti sessizce akan kanların
bir de suçlarını bilmeden öldürülen o çocukların
hesabı sorulacak Azize
işte o zaman
yarım kalmış bir mevsim olmayacak yazgımız
başımız dik duracak bu yangınlara
gelsin artık kanımız için aç bırakılan silahlar
canımıza büyütülen silahlar
ölümden öte silah var mı Azize
var mı ölümden öte ölüm
ben şiirler beslerim yarınlara
demir prangalara söyletip isyanımı
yürürüm
ellerimi uzatırım sabaha
ben sabahın şarkısını söylerim Azize
çünkü bir sevdayı taşımaktır benim için hayat
bir umudu taşımaktır
kavgalı,pervasız,yiğit
böyle büyürüm
ben gündoğumlarında şafaklara yürürüm
başladığım şarkıyı düşürmemek için yere
zindanlara zincirli gençliklerin arkasında özgürüm
özgürlük ellerin özgürlüğü Azize
yüreğin özgürlüğü
aklın özgürlüğü
ben sevdanın şarkısını söylerim
sabahın şarkısını
dünyaya selamla bakarım ben
eritir ellerim demir parmaklıkları
açar soluğumla kardelenler
sevdamız düşmez yere
unutmam payıma düşeni
sürgünleri
kardeşlerimi
dağılır yalnızlığım
susuzluğum azalır
bir mülteci yüreği olurum Baalbekte Yafa'da
kanadı kırılmış bir gençlik kalsada arkamda
soylu bir direnme adına çarparım
bir yanda Kitab
kavga bir yanda
benim ellerim taş tutar
demir tutar
isyan tutar benim ellerim
yaralarımın kanı kurumadan oturulan pazarlıklara buluşmaz
benim elim hayınlığa bulaşmaz
bilirim köleler özgürlük bağışlayamaz
ağlarsam bir türkü gibi ağlarım
bir yarın gibi konuşurum konuşacak olursam
tel örgüleri aşar o zaman sevdam
mayın tarlalarını
mülteci kamplarını
hudut kapılarını
dudaklarım kanar isyan şiirleriyle
bir şehidin yüreğiyle buluşur
kavgalar böyle büyür
umutlar böyle büyür
çocuklar böyle
böyle söylenir yalnızlık Ortadoğuda
böyle söylenir sevda
ağıtlarımızda tükenir birgün
vakit varken Azize
kalkıp yürümek gerek gecenin içine
aydınlık şarkılarla dudaklarımızda
uyandırmak büyümeye hazır tüm çocukları
tutmak kaldırmak gerek
yarınları kavgalara teslim ederek
büyümek gerek
gideceğiz Azize
varılacak yerlerine yolların
madem ki boynumuza borç bu kavga
madem ki yüreğimize asılı
bu çarpıntı, bu hüzün
gideceğiz Azize
güneşi görmeden ölürsek eğer
sabahı görmeden ölürsek
apak bir kuş konsun
sırtımızı yasladığımız yere
öylece beklesin doğuşunu güneşin
sabahı haber versin
o vakit geldiğinde Azize
saçlarımız güneşlere değdiğinde
çalışsın kimyasal reaktörler
ve daha bilmem neler
çalışsın
nasıl dökülürse dökülsün üstümüze ölüm
toprak bizi bir daha gömsün
ölümden öte silah var mı Azize
var mı ölümden öte ölüm.
AZİZE -2-
Sevgili Azize;
Yazmakla bitmez anlatacaklarım
Hem hep yazmak bize
Acı çekmek size mi düşecek?
Hep ben yazacağım siz hep ağlayacaksınız böyle giderse
İnan göz yaşlarını silmeyi o kadar isterdim ki
Yada senin göz yaşların gibi
Toprağa karışıp gitmeyi.
Anlıyor musun
Kanlarımız akıyor petrol borularından
En İsrail ihanetlere
Kurban ediliyor bakışlarımız.
Yüreğimiz kurşunlara bir daha alışıyor.
Bu kışlar bitmeyecek mi diyorum Azize?
Bu gurbetler bitmeyecek mi?
Sevdalanmak hep böyle mi yapar adamı?
Hep böyle hor görülen mi yapar?
Yazgımız bu diyorum
Demir yüzlü odalarda da üşüyeceğiz
Karlı dağ başlarında da
Yüreğimizin sıcaklığını hesaba katmazsak,
Üşümek bizim için Azize.
İşte bunu hesaba katmıyorlar.
Bizim ne denli sıcak bir yüreğimizin olduğunu yani.
O sıcaklıkla ne kışları göğüslediğimizi
O sıcaklıkla ne çetin buzları erittiğimizi.
İşte bunu hesaba katmıyorlar.
Ya anlamıyorlar bizi
Ya anlatamıyorum.
Bazı şeyleri neden anlatamıyorum?
Neden güneşin herkese ait olduğunu
Toprağın, suyun herkese ait olduğunu
Ve bunların neden Azizelere çok görüldüğünü.
Anlamıyorlar bizi Azize, anlatamıyorum.
Onların dilini konuşamıyorum.
Fermanları hep adımız üstüne,
Anlımızın aklığı üstüne,
Kara çalmak onların işi Azize
Biz ağartanlarız bu çağı.
Yüz akıyız biliyor musun?
Gönül akıyız.
Bundandır bizi sevmedikleri.
Biz ki arkadan vurmaların,
Alçaklıkların ve kahpeliklerin uzağındayız.
Biz ki karşısındayız ezilmişliklerin,
Yoksullukların, haksızlıkların.
Budur bizi sevmedikleri bundandır.
Bu yüzden kavgalı olmalıyız diyorum
Alabildiğine kavgalı.
Biz kavgalı olmazsak
Kim doğuracak Azizeleri?
Bir ekmeği kim bölecek?
Kim anlatacak aşkı?
Deli deli sevdalanmayı
Varsın adımız onulmaza çıksın
Sağalmaza çıksın yaralarımız.
Yarınlarda bir dolu umut var biliyoruz
Değil mi ki biliyoruz yarınlar ertelenmez.
Yarınlarda şarkımız söylenecek
Varsın adımız bozguncuya çıksın
Şimdi on iki yada yirmi üç yaşında olmak
Yada daha yaşlı olmak
Unutturamaz bize babasız kalmaların acısını
Varsın alabildiğine serseri olsun
Üzerimize boşaltılan kurşunlar
Acılar, yalnızlılar.
Neye yarar sesimizin daha gür çıkmasından başka
Neye yarar Azize
Kavgamızın daha bir hoyrat,
Daha bir yağız olmasından başka?
Ki hüzünde bir gerekliliktir
Ağlamakta
Hüzünleniriz, paylaşırız hüzünleri,
Unutma yalnız biz paylaşırız hüzünleri.
Sevdaları paylaştığımız gibi
Kardeşçe yürek yüreğe
Bir dağ yıkıldığında da ağlanır
Bir gül solduğunda da biliriz.
Biliriz neden bazı güller kanla sulanır.
Dağ başlı dumanlı olsa da gözlerimiz,
Şarkılarımız gurbet yolları denli yanıkta olsa,
Bayramlarımızda olacak
Yani mutluluk günlerimiz
Unutma tebessüm edeceğiz Azize.
Bir gülün doğuşuyla beraber
Kavuşmak aydınlığıyla
Tebessüm edeceğiz içerimizden kopup geldiği gibi.
Hiç zorlanmadan
Biliyorsun Azize biz severiz.
Gözlerimizden gurbetler kanasa da
Yinede ışıklı bakarız
Umutlu bakarız
Bakmayı biliriz Azize
Alıp sol yanımıza sevdayı
Kavgalara koşmayı
Aşktır böyle yücelten bizi
Onurlu kılan budur
Bu yüzden ekmeksiz yaparız
Susuz yaparız da aşksız yapamayız.
İşte deli dolu bir sevda var yüreğimizde
Alnımızda dik başlılığı umudun
Dağlar gibi
Bir yarın tutkusu,
Kavga sıcaklığı gözlerimizde.
Yorgunda olabilsek alabildiğine
Aç çıplakta olsak
Bu baş eğilmezliği
Bu deli doluluktur bizi biz yapan unutma
Bir kere eğmeye gör başını
Bir kere sus pus olmaya gör
Bir kere gözünü kapa Dünyaya
İşte o zaman öldüğümüz gündür Azize
İşte o zaman dirilmemecisine
Artık ağızlar dolusu şarkılar söylemek gerek
Sevdamız üzerine yazılmış
Ağaçlarla, yağmurlarla
Sonra umutlarla, sonra yarınlarla beraber
Ağızlar dolusu şarkılar söylemek gerek
Yarınlara yazılacak seslerimiz biliyor musun?
AZİZE -1-
vurulduğunu söylediklerinde henüz çocuktum
aklım ermiyordu henüz bazı şeylere
hep ölüyordunuz azize
anlamıyordum
çocuktum
şimdi beni sorarsan azize
ölen her kardeşimle ölüyorum
her toprağa düşenle ben de düşüyorum inan
tüm acıları bir yürekte taşımak çok zor azize
tüketiyor adamı
ama beraber ağlayacağız ağlanacaksa
gülünecekse beraber güleceğiz
sana şimdi mutluluklardan söz etmek olmayacak
ancak er geç sevdanın tanyeri atacak bir gün inanıyorum
bu inanç değilmi ki bizi ayakta tutan
inanç değil mi alnımızı her toprağa koyuşta yüzümüzü ağartan
ki bu yangınlı bir sevdadır uzundur unutulmazdır
inan azize esir kamplarını hep senin için yapıyorlar
yeni azizeler doğmasın diye ölüm hapları üretiyorlar
senin için çalışıyor silah fabrikaları
kanın üzre pazarlıklara girişiyorlar
seni daha çok köleleştirmek için özgürlük şarkıları besteliyorlar adına
ve durup ezilmişliğine bir dolu amin diyorlar görkemli mabetlerde
bırak özgürlükleri onların olsun azize
insan hakları beyannameleri
onların olsun tevratları incilleri
marxları leninleri
onların olsun barışları güzel günleri
inan bunlar inandıkları şeylere de sadık değiller
senin saçların denli dürüst değiller inan
bunlar Hiroşimada ölen çocuğun destanını yazarlar da
seninkini yazmazlar
acıları onlara layık görmezler de sana layık görürler
sanatçıları düşünürleri politikacıları
yani büyük insanları toplumlarının
sana sağır ve dahi kördürler
ayağına diken batmaya görsün rus çocuklarının
amerikan çocuklarının
yahudi çocuklarının
ayağına diken batsa feryadu figan koparırlar da
burunlarının dibindeki azizeleri görmezler
seni asla sevmezler azize
seni hiç mi hiç sevmezler
bu yüzden çocuk dediklerinde sen değilsin söyledikleri
asla sen değilsin
ki bu yüzden özgürlük dediklerinde sen bukağıları anla
eşitlik dediklerinde sen ezilmeyi anla kendi payına
onların şarkılarını söylemedikçe sen bunları böyle anla azize
sana ne kadar uzaklar biliyor musun
sana oldukça uzaklar
bense seni bir yürek çırpıntısında duyuyorum
o denli yoğun
inan azize
sömürüyü sevmedikçe bizi sevmezler
zulme rıza göstermedikçe
hakikate yandaş oldukça
unutma bunları azize tanı bunları
Allah’ın nusreti gelende nasıl geleceklerse insanlar bölük bölük
senin şarkıların okunacak meydanlarda unutma bunu
biliyor musun azize
emir kulu olmasaydık her şey kolaydı
Umutlu olmasaydık
Sevdalı olmasaydık
Kolaydı herşey ölenle ölmeseydik
Kardeş dememiş olsaydık birilerine
İnsan dememiş olsaydık
Bir ertelenmez yazgıdır bu yakamızı bırakmaz
Artık kendi şarkımızı söylemeliyiz
Bir zulüm şarkısını değil
Umut bizimle olmalı
Umutsuzluk bizden uzak olmalı
kusursuz bir sabahı karşılamaksa umut
umut her an yürekte uyanıksa
sancılıysa sevdalanmak
acıyla karışıksa
vaktidir bu şarkıyı öyle söylemek
yani umutlu
yani kavgalı
hoyrat söylemek
bir hikaye:
yaşlı bir adam dağdan odun toplayıp odunları bineğiyle şehre getirip satarak geçimini sağlamaktadır.bi süre sonra bineği ölür, hanımının telkinleriyle padişaha gider.giderki bir kaç akçe isteyip binek alacaktır
ve geçimini sağlamak zorundadır günlerden cumadır cuma namazında padişahın hemen arkasına durur namaza.namazdan hemen sonra padişah ına durumu anlatacaktır zira hanımı dememişmiydi nolurki padişahın hazinesimi eksilir sana verecegi birkaç akçe
namaz biter her kes dua için ellerini açar
padişahın hemen arkasında olduğu için duymaktadır padişahı
padişah başlar istemeye
Allah'ım bana üzüm bahçeleri ver Allah'ım bana hanlar hamamlar ver
Allah'ım bana şöyle ver böyle ver
bunları duyan yaşlı adam utanır padişahtan birşeyler istemeye ve sessizce ayrılır ordan dışarı çıkar camimin duvarına sırtını dayar ve çömelir ellerini açar semaya doğru ve;
Gördümki padişahta başka bir padişahtan dilenmekte!
.........
.....
SEVDA Sevda dedim bilir misin göze almak ölümü! Sevda dedim öyle değil....... hiçe saymak bir ömrü... Sevda dedim terk etmek ana, baba, kardeşi, Eşi, dostu, arkadaşı; Yâri yâreni...
safiye
31.07.2006 - 01:58Sultan
şehadet
31.07.2006 - 00:00Çoğaldı ölüme sevda çekenler
Bahçesine ilahi aşk ekenler
Zevkle şehadet şerbeti içenler.......
oruç
27.07.2006 - 02:42Ya Rabbi
Beni yaratan sensin
Beni rızıklandıran da sensin
Gökten ve yerden türlü türlü nimetleri önüme seren sensin
Sen nasip etmeseydin ağaçlar dallarıyla meyvelerini sunmazdı bana
Sen ilham etmeseydin arılar bal yapmazdı benim için
Sen boyun eğdirmeseydin koyunlar sütünü ve etini bana sunmazdı
Sen yaratmasaydın denizler türlü türlü balıklarıyla benim için sofra olmazdı
Sen emretmeseydin pınarlar buz gibi sularıyla beni serinletmezdi
Eğer sen izin vermeseydin bütün bu nimetlerden bir teki benim boğazımdan
geçmezdi
Bana yediren de sensin içiren de SENSİN
Ey Rabbim
Ey göklerin ve yerin Rabbi
Ey Alemlerin Rabbi
Seni görmedim ama görmüş gibi iman ettim
Sen de 'GÖSTER' buyurdun
'GÖSTER' imanını alemlere
İşte orucumla gösteriyorum
Açlığım ve susuzluğumla bildiriyorum
Sahurdaki zevkimle
Oruçtaki şevkimle
İftar vaktindeki neşemle
Göklere ve yere, insanlara ve meleklere ilan ediyorum
Beni alemlerin Rab'inden başka hiç kimse doyuramaz ve O'ndan başka hiç kimse aç bırakamaz........
anne
22.07.2006 - 07:35ANNEMDEN NE ÖGRENDIM?
Diyalog Kurmayi Ögrendim:
- Sana birsey sordugumda cevap ver! ..
- Ne söyleyeyim annee?
- Sus! bana cevap verme! ! !
Tip Bilgilerini Ögrendim:
'Gözlerini sasi yaparken birgün öyle kalivereceksin, göreceksin gününü..'
Olgun Olmayi Ögrendim:
'Bu tabagin hepsini bitirmezsen büyüyemezsin...'
Genetik Bilgileri Ögrendim:
'Sen de o lanet olasi babana çektin...'
Bilgeligi Ögrendim:
'Benim yasima gel de anlarsin o zaman... '
Sabirli Olmayi Ögrendim:
'Baban eve gelsin, sen görürsün....'
Hakkimizi Alacagimizi Ögrendim:
'Eve vardigimizda ben bilirim sana yapacagimi...
Adaleti Ögrendim:
'Birgün senin de çocuklarin olacak. Insallah onlar da sana, senin simdi bana yaptiklarini yaparlar....'
Iyi Yapilmis Bir Isi Takdir Etmeyi Ögrendim:
'Bana bakin, çikin birbirinizi disarda gebertin, evi daha yeni temizledim...! ! ! '
Dualarin Gücünü Ögrendim:
'Yat kalk dua et ki baban müzik setinin bozuldugunu farketmedi...'
Zamana Karsi Yarismayi Ögrendim:
'O oyuncaklarini topla yoksa bi tekme attigim gibi hepsini karsi sahilden toplarsin...'
Mantikli Düsünmeyi Ögrendim:
'Ben öyle diyorsam öyledir...! ! ! '
Ileri Görüslü Olmayi Ögrendim:
'Çikmadan önce temiz bi çamasir giy...yolda Allah korusun basina bisi gelir, kirli külotla etrafa rezil
olursun.'
Hayatin Trajikomik Yanlarini Ögrendim:
'Sen daha orda gülmeye devam et, birazdan ben seni tam güldürücem...'
Hayatin Çeliskilerle Dolu Oldugunu Ögrendim:
'Kapa çeneni ve çorbani iç...! ! ! '
Dayanikli Olmayi Ögrendim:
' O ispanak bitene kadar sofradan kalkmak yok...! ! ! '
Hava Raporu Tahmini Yapmayi Ögrendim:
'Su daginikliga bak...yabanci biri görse odanin ortasindan kasirga geçmis sanir...'
Abartmayi Ögrendim:
'Sana 500 bin defa söyledim kirli ayakkabilarinla içeri yürüme diye..! ! '
Davranis Psikolojisi Ögrendim:
'Babana çekecegine biraz bana çekseydin n'olurdu...'
Olaganüstü Durumlara Hazirlikli Olmayi Ögrendim:
'Dinleme bakalim anne sözünü dinlemee...! ! ! 'Kafana meteor düsecek kenara çekil' diye bagirsam onu bile dinlemezsin di mi......! ! !
örümcek
11.07.2006 - 01:59Dilerse ALLAH
bir örümcek ağı ile yüceltir dinini
bu ALLAH için pek kolaydır
ağaç
11.07.2006 - 01:52Sen hiç;
bir ağaçın yapraklarına farklı davrandığını hissettin mi ¿
fatih
11.07.2006 - 01:49Ey SULTAN
gel gör;
nice kan döküp aldığın Konstantinopolis'i
sadece ismi değilki değişen!
dünya
11.07.2006 - 01:45Merak ettim dünyayı gezdim dolaştım,
Ne fakiri aç gördüm ne de zengını tok.....
yazmak
10.07.2006 - 23:25yazıyorum ama
sanki siyah bir kağıda ve siyah bir kalemle
yazan ben olmasam
habersizim kağıttakilerden
ölüm
09.07.2006 - 03:25ölüm güzel şeydir
budur perde arkasından haber...
hiç güzel olmasaydı
ölürmüydü peygamber
ney
09.07.2006 - 02:39dinle ney'den duy neler söyler sana
derdi vardır ayrılıklardan yana
'kestiler sazlık içinden' der beni
dinler ağlar hem kadın hem er beni
hasret anlatmam için bulmam gerek
ayrılıktan parçalanmış bir yürek
aslı kaybetmişse bir insan arar
asla dönmek için hep uygun an arar
dosta gah yoldaş olup gah düşmana
inleyip sesler duyurdum her yana
dost olur zannımca her insan bana
bi'haber gel gör ki sırrımdan yana
sırlarım olmaz iniltimden uzak
etmez fark her göz işitmez her kulak
saklı olmaz birbirinden can ve ten
canı her göz görmez ama bilki sen
hem devadır ney denen şey hem zehir
bir bulunmaz arkadaştır hem fikir
anlatır ney aşk-ı mecnunun nedir
kanlı bir yoldan haber vermektedir
müşteri yalnız dil söz kulak dedi
aşkı mecnun bildi akıl ermedi
derdimizden gün zamansız dolmada
her yanlış bir günle yoldaş olmada
gün geçip isterse yaz ersin güze
ey temiz insan sağ ol kafi bize
kandı her varlık balık kanmaz suya
rızk eğer eksikse gün dolsun mu ya
anlamaz olgun adamdan, ham adam
söz hem az hem öz gerektir vesselam......
filistin
07.07.2006 - 23:51bu gün gazete okurken bir resim gördüm
karalar bağlamış bir kadın
vücudundan gözle görünen tek şey; gözleri......
kapkara gözlerinde ihanetin izleri
kararlı ve mağrur kimseye ihtiyacım yok diyen bakışlar
bu ne bakış Ya RAB gözleri gözlerimi deldi ruhumun ardındakileri gördü!
ve elinde bir kemer....... bu da nesi diyerek başladım okumaya
elindeki kemer
'kemer bomba yüklü ve elinde fünye'
her an içeri girebilecek olan israil askerleri için yapacak başka bir çözüm bulamayan kadın!
ey kadın! değmesin göğsüne namahrem eli
......
her şey farklı olacak herşey
senin kadar erkek olabildiğim zaman.........
karakter
07.07.2006 - 22:58Itibarı, içinde yasadigin ortam belirler
karakteri, inandigin dogrular...
Itibar, sandigin seydir;
karakter oldugun sey...
Itibar fotograftir;
karakter ise yüz..
Itibar disardan gelir;
karakter içerden..
Itibar, yeni bir topluluga girdiginde sahip oldugundur;
karakter giderken elinde olan..
Itibarin bir anda olur;
karakterin, ömür boyunca..
Itibarin bir saatte ögrenilir;
karakterin bir yilda açiga çikmaz..
Itibar mantar gibi büyür;
karakter sonsuza kadar sürer
Itibar zengin veya fakir yapar;
karakterse mutlu ya da mutsuz..
Itibar insanlarin mezar tasina kazidiklaridir;
karakter meleklerin TANRI huzurunda senin için söyledikleri..
azize
07.07.2006 - 02:55AZİZE -4-
bir güvercin kanadının altında öleceğiz belkide
hani ağzında zeytin dalı bulunan o güvercin varya azize
beyaz saraylardan kovulacak yüreğimiz
adımız yazılmayacak özgürlük şarkılarına
bizi bizden bildiklerimiz vuracak en delikanlı çağımızda
çalışır rotatifler,telefonlar,teleksler,kalleşlikler, mekik diplomasiler
kavga tutan eller kırılır
biz dili tutulmuş bir çağın çocukları
biz zulm emziren bir çağın çocukları
halepçe bir yanlızlık çöker heryanıma
nasıl saklarım bu yanlızlığı, bu kavgaları, bu soykırımları
çocuklar bilirim azize
büyümemiş,yarınsız,bir hınçtan artakalan
kadınlar bilirim azize
sönmüş bedenleri başında yavrularının ağlayamayan
öfkeyi bilirim azize umudu,
namusu bilirim direnmeyi,dayanmayı,yılmamayı bilirim
insanlar bilirim azize
elleri bukağılı yüreği susmuş gözleri bağlı
bir yangın yerine döner yüreğim
sen bunları duyarmısın
bu çığlıkları bu haykırışları bu yakarışları
bu ölümleri bu zulumleri inlemeleri
bunları bilir misin özlemeleri, sevmeleri, acı çekmeleri
başımıza ölümler yağar duyarmısın sen bunları duyarmısın
elleri arkadan bağlı bir insanın yürek seslerini
haydi gözlerini aç
haydi başını kaldır dilini dağıt
nasıl sakların bu yanlızlığı bu kavgaları bu soykırımları
bunlar onlar azize
taşladığımız şeytanlar
bunlar insan olamamışlar bir gülü sevememişler
bir hayata dokunamamışlar
bunlar onlar azize
her dem karşımızda duranlar
her dem bizi arkamızdan vuranlar
er meydanına çıkamamışlar
gizli saklı yaşamışlar korkularının kanatları altında
unutmak olur mu unutmak olurmu hiç azize yiğit abdulkadiri
sonra hamayı halepçeyi hindikuş dağlarını
söz bitmiştir azize
yola çıkanlara merhaba
yorulmayanlara,usanmayanlara,bıkmayanlara
geride gözü yaşlı analar bırakarak
gözü yaşlı babalar, kardeşler bırakarak
merhaba yola çıkan merhaba yol yürüyen dağ aşan
umutlar azize dağ gibi heybetli gök gibi engin
sırf çantamızda azık olsun diye umutlar azize
umutsuzluk çağında umutlar olacak yanımızda keskin bıçaklar gibi
sonra sıradan bir umutluluk olmayacak bizimkisi
bizim umudumuz acelesiz bizim umudumuz gözüpek bizim umudumuz dört köşe
idam sehbalarına yürürken dilimizde kavga şarkıları olacak
şafaklar olacak gözbebeklerimizde
ağıtsız karşılayacak sabah ilk defa
ağıtsız büyüyecek çocuklar
uyandıklarında anne sıcaklığı olacak yanlarında
bu şarkıyı ekeceğiz toprağa
bu şarkıyı çocuklara bir deri bir kemik kalmışlara, yiğit olanlara
meydan okuyan demir parmaklıklara dağıtacağız
savaşlara barışlara ölü bedeni öpe öpe soğuyan dudaklara
ağlama azize kimsesiz bir ölüm gibi ağlama azize
idam sehbalarında kalsada son soluğumuz
çocuklar büyüyecek kavgaya, ağlama
söyle bize ıssız mezarlar hazırlansın
ağıt yakılmasın arkamızdan söyle kefensiz gömülelim
bir şehit nasıl gömülürse öyle
bizi hayatımızla bilsin ölüm
hayatımızla yargılasın
biz ki kavga biz ay ışığı bu karanlık gecede
biz etiyle kemiğiyle ortadoğu
biz şiir en yaman sancılarla göğe eren
utanmayacağız azize
onurlu olmanın yasasıysa utanmamak
haklı olmanın yasasıysa
utanmayacağız bir utanmazlar çağında
bir yüssüzler sabahsızlar çağında
daha fazla
en fazla yaşamak isteyenler utansın azize
en fazla şişmanlamak isteyenler
bir umudu bölüşemeyenler bir aşkı taşımaya güç yetiremeyenler utansın
ağıt dolu şiirler de yazmayacağız
bizim şiirlerimiz bir isyan kadar güzel
bir sabah kadar kusursuz
bir güneş kadar aydınlık
bir şafak kadar mutluluk dolu olacak
ağlamayacağız azize
varsın mezarlarımız üzerinde çiçekler bitmesin
varsın yas tutulmasın arkamızdan hatırlanmayalım
şufkasım köyünde vurulanlar gibi
devrilip bir daha kalkmayanlar gibi
yürek yüreği ısıtır azize
eller elleri, gönüller gönülleri ısıtır
gün olur bu yangınlar söner gül bahçesi olur heryanımız
senide beni ayağa kaldıran bu olur
eller ellere kavuşur susarız konuşmayız
sabah olur
bir bahar olur azize her dem çiçek açarız
cinayetlerin gücü yetmez bize artık
ölümlerin gücü yetmez
doğar karanlıklara sevdamız
ben
06.07.2006 - 23:41Koca alem yıkılmışta
Altında ben kalmışım
Gökten alevler yağmışta
Yalnız ben mi yanmışım
söz vermek
06.07.2006 - 23:39Hani söz vermiştik Alem-i Ervah'da
'Bela'demiştik'Elestü bir rabbiküm'sualine,
Yaratıcı,rızık verici ve yegane kanun koyucu olarak
ALLAH'tan başka ilah,önder olarak da O'nun Resulünden başkasını tanımıyacaktık.
Hani söz vermiştik,
Hani söz vermiştik Erkam'ın evinde.
Hangi şart ve ortamda olursa olsun İlay-ı Kelimetullahmisyonunu yürütecektik.
Musibetlerden yılmayacak,hiç bir tehdit den korkmayacak,
Gerekirse,ölümlerin en güzeline talib olacaktık
Hani söz vermiştik Akabe tepesinde
Kendimiz ve ailemizi korudugumuz gibi Kanımızla malımızla ve canımızla koruyacaktık
RESULULLAH'ı
Hani söz vermiştik Akabe tepesinde
Dogru olan her şey de Resule itaat edecektik
Rabbani davayı elden ele,gönülden gönüle,balcıkla sıvanmayan Hakikat güneşini
Cihadsız ve Şahadetsiz bırakarak lekelemeyecektik.
Hani söz vermiştik Medine' de
Hani söz vermiştik dünya kardeşliğinin en güzel teşekkül etmeye başladıgı Medine'de
Kıyamete kadar tüm Müslümanlar kardeş olacaktı
Ve bizler 'Muhakkak ki bütün mü'minler kardeştir'Ferman-ı İlahisine gönülden bağlanacak
Vücudun azaları gibi hepimizin derdiyle dertlenip,sevinçlerimize ortak olacak
Komşusu aç iken yatan bizden degildir düsturuna,
Evrensel komşuluk bildirisine,Kardeşligin en alt eşigi olarak bakacaktık
Hani söz vermiştik Rıdvanda; Başımızı tutamayan ellerimizi kökünden kurutacaktık
Nemlenmemiş bir gözü,yaralanmamış,çile cekmemiş bir bedeni Mevlaya sunmayacaktık
Mücadelesiz ve vuslata özlemsiz gecen bir günü yaşanmamış kabul edip
Dogarken nişanlandıgımız ölümle Cihad masasında şehadet gömlegi giyerek
Nikahlanacagımız günün hasretiyle yanıp tutuşacaktık,
Hani söz vermiştik ayaklarımızı vura vura Mekke'ye girerken
Dinime, namusuma göz diken zalimler tekrar iş başına gelirse,
Mukaddes beldelere Ebreheler tekrar saldırırsa, bizde kanatlanıp uçacaktık
Mevlamızın Ebabil kuşları olmaya talib olacaktık
Hani söz vermiştik Veda Haccı'nda
Resulullah'a cahiliyye adetlerini bir daha diriltmemek üzere kökünden kurutacaktık
Miras bırakılıan emanetlere sımsıkı sarılacaktık. Ahkam-ı Kur'an-iyyeyi dünyaya hakim kılacaktık
Ahde vefa gösteremedik Allah'ım! !
Zihinlerdeki hatırasını coktan silmiştik
Şehadet mi?
Cok uzaktı bizden,tanımıyorduk onu, sözlüklerimizden bile cıkarmıştık
Çile cekmeye yanaşmadık
Öyle eğildik,öyle eğildik ki doğrulacak ne bir belimiz,kaldıracak ne bir başımız kaldı
Utanıyoruz ALLAH'ım! !
Nemlenmemiş bir gözle,yara almamış bir bedenle huzuruna varmaya utanıyoruz
Ahde vefa gösteremedik ALLAH'ım!
Bunu biliyoruz...
Ama şunuda biliyoruzki;
Rahmet deryanda ufacık bir damlayız,
yüzümüz yerde ama..
Affet ALLAH'ım! ..Affet ALLAH'ım! '..Affet ALLAH'ım! ! ...
azize
06.07.2006 - 23:32AZİZE -3-
yirminci yüzyılın tam ortasında Azize
bir kez daha gösterdi kahpeliğini zulüm
bir kez daha
düşürdü toprağa
onurunu yeryüzünün
seher vakti ölenlerin kanları soğumuştur Azize
tüm duruşlarım ağrılıdır şimdi
şimdi gün karanlığa durmuştur
Bosnalı bir çocuğun gözleridir yüreğim
vurulmuştur
bir seher vakti sessizce yağdı üstlerine ölüm
manga manga geldiler
gözlerinde kan
ellerinde zulüm vardı
ama ürkekti ayak sesleri
çocuk çocuk düşürdüler
gövde gövde düşürdüler
seher vakti sessizce yağdı üstlerine ölüm
habersizdiler
kutlu bayramların arefesinde
suçlarını bilmeden öldürüldüler
bu ne yılandır Azize
beşikteki bebeği sokar
bu ne namert silahtır
habersiz sessiz gelir
gelir yüreği bulur
gelir sevdayı bulur
ben oturur ağlarım
öykümüz yetmez mi ağlamaya
Halepçe sabahı özlemez mi
bir zulmü anlatırken ağlarım
bir de yetimlikleri
elimi uzattığım her yerde
gülmeyi unutmuş çocuk sesleri
hüzünler büyür gözlerimde
bu yalnızlığı yazmaya kalem utanır
bu ezilmişliği yazmaya yürek utanır
utanmaz kalleşlikler
çağdır kimyasal silahları saklayan
çağdır namertliği alkışlayan
kin kundaklayan
çağdır yüzkarası
gönül karası
ama hesabı sorulacak
elleriyle dizlerini çürüten anaların
seher vakti sessizce akan kanların
bir de suçlarını bilmeden öldürülen o çocukların
hesabı sorulacak Azize
işte o zaman
yarım kalmış bir mevsim olmayacak yazgımız
başımız dik duracak bu yangınlara
gelsin artık kanımız için aç bırakılan silahlar
canımıza büyütülen silahlar
ölümden öte silah var mı Azize
var mı ölümden öte ölüm
ben şiirler beslerim yarınlara
demir prangalara söyletip isyanımı
yürürüm
ellerimi uzatırım sabaha
ben sabahın şarkısını söylerim Azize
çünkü bir sevdayı taşımaktır benim için hayat
bir umudu taşımaktır
kavgalı,pervasız,yiğit
böyle büyürüm
ben gündoğumlarında şafaklara yürürüm
başladığım şarkıyı düşürmemek için yere
zindanlara zincirli gençliklerin arkasında özgürüm
özgürlük ellerin özgürlüğü Azize
yüreğin özgürlüğü
aklın özgürlüğü
ben sevdanın şarkısını söylerim
sabahın şarkısını
dünyaya selamla bakarım ben
eritir ellerim demir parmaklıkları
açar soluğumla kardelenler
sevdamız düşmez yere
unutmam payıma düşeni
sürgünleri
kardeşlerimi
dağılır yalnızlığım
susuzluğum azalır
bir mülteci yüreği olurum Baalbekte Yafa'da
kanadı kırılmış bir gençlik kalsada arkamda
soylu bir direnme adına çarparım
bir yanda Kitab
kavga bir yanda
benim ellerim taş tutar
demir tutar
isyan tutar benim ellerim
yaralarımın kanı kurumadan oturulan pazarlıklara buluşmaz
benim elim hayınlığa bulaşmaz
bilirim köleler özgürlük bağışlayamaz
ağlarsam bir türkü gibi ağlarım
bir yarın gibi konuşurum konuşacak olursam
tel örgüleri aşar o zaman sevdam
mayın tarlalarını
mülteci kamplarını
hudut kapılarını
dudaklarım kanar isyan şiirleriyle
bir şehidin yüreğiyle buluşur
kavgalar böyle büyür
umutlar böyle büyür
çocuklar böyle
böyle söylenir yalnızlık Ortadoğuda
böyle söylenir sevda
ağıtlarımızda tükenir birgün
vakit varken Azize
kalkıp yürümek gerek gecenin içine
aydınlık şarkılarla dudaklarımızda
uyandırmak büyümeye hazır tüm çocukları
tutmak kaldırmak gerek
yarınları kavgalara teslim ederek
büyümek gerek
gideceğiz Azize
varılacak yerlerine yolların
madem ki boynumuza borç bu kavga
madem ki yüreğimize asılı
bu çarpıntı, bu hüzün
gideceğiz Azize
güneşi görmeden ölürsek eğer
sabahı görmeden ölürsek
apak bir kuş konsun
sırtımızı yasladığımız yere
öylece beklesin doğuşunu güneşin
sabahı haber versin
o vakit geldiğinde Azize
saçlarımız güneşlere değdiğinde
çalışsın kimyasal reaktörler
ve daha bilmem neler
çalışsın
nasıl dökülürse dökülsün üstümüze ölüm
toprak bizi bir daha gömsün
ölümden öte silah var mı Azize
var mı ölümden öte ölüm.
azize
06.07.2006 - 23:31AZİZE -2-
Sevgili Azize;
Yazmakla bitmez anlatacaklarım
Hem hep yazmak bize
Acı çekmek size mi düşecek?
Hep ben yazacağım siz hep ağlayacaksınız böyle giderse
İnan göz yaşlarını silmeyi o kadar isterdim ki
Yada senin göz yaşların gibi
Toprağa karışıp gitmeyi.
Anlıyor musun
Kanlarımız akıyor petrol borularından
En İsrail ihanetlere
Kurban ediliyor bakışlarımız.
Yüreğimiz kurşunlara bir daha alışıyor.
Bu kışlar bitmeyecek mi diyorum Azize?
Bu gurbetler bitmeyecek mi?
Sevdalanmak hep böyle mi yapar adamı?
Hep böyle hor görülen mi yapar?
Yazgımız bu diyorum
Demir yüzlü odalarda da üşüyeceğiz
Karlı dağ başlarında da
Yüreğimizin sıcaklığını hesaba katmazsak,
Üşümek bizim için Azize.
İşte bunu hesaba katmıyorlar.
Bizim ne denli sıcak bir yüreğimizin olduğunu yani.
O sıcaklıkla ne kışları göğüslediğimizi
O sıcaklıkla ne çetin buzları erittiğimizi.
İşte bunu hesaba katmıyorlar.
Ya anlamıyorlar bizi
Ya anlatamıyorum.
Bazı şeyleri neden anlatamıyorum?
Neden güneşin herkese ait olduğunu
Toprağın, suyun herkese ait olduğunu
Ve bunların neden Azizelere çok görüldüğünü.
Anlamıyorlar bizi Azize, anlatamıyorum.
Onların dilini konuşamıyorum.
Fermanları hep adımız üstüne,
Anlımızın aklığı üstüne,
Kara çalmak onların işi Azize
Biz ağartanlarız bu çağı.
Yüz akıyız biliyor musun?
Gönül akıyız.
Bundandır bizi sevmedikleri.
Biz ki arkadan vurmaların,
Alçaklıkların ve kahpeliklerin uzağındayız.
Biz ki karşısındayız ezilmişliklerin,
Yoksullukların, haksızlıkların.
Budur bizi sevmedikleri bundandır.
Bu yüzden kavgalı olmalıyız diyorum
Alabildiğine kavgalı.
Biz kavgalı olmazsak
Kim doğuracak Azizeleri?
Bir ekmeği kim bölecek?
Kim anlatacak aşkı?
Deli deli sevdalanmayı
Varsın adımız onulmaza çıksın
Sağalmaza çıksın yaralarımız.
Yarınlarda bir dolu umut var biliyoruz
Değil mi ki biliyoruz yarınlar ertelenmez.
Yarınlarda şarkımız söylenecek
Varsın adımız bozguncuya çıksın
Şimdi on iki yada yirmi üç yaşında olmak
Yada daha yaşlı olmak
Unutturamaz bize babasız kalmaların acısını
Varsın alabildiğine serseri olsun
Üzerimize boşaltılan kurşunlar
Acılar, yalnızlılar.
Neye yarar sesimizin daha gür çıkmasından başka
Neye yarar Azize
Kavgamızın daha bir hoyrat,
Daha bir yağız olmasından başka?
Ki hüzünde bir gerekliliktir
Ağlamakta
Hüzünleniriz, paylaşırız hüzünleri,
Unutma yalnız biz paylaşırız hüzünleri.
Sevdaları paylaştığımız gibi
Kardeşçe yürek yüreğe
Bir dağ yıkıldığında da ağlanır
Bir gül solduğunda da biliriz.
Biliriz neden bazı güller kanla sulanır.
Dağ başlı dumanlı olsa da gözlerimiz,
Şarkılarımız gurbet yolları denli yanıkta olsa,
Bayramlarımızda olacak
Yani mutluluk günlerimiz
Unutma tebessüm edeceğiz Azize.
Bir gülün doğuşuyla beraber
Kavuşmak aydınlığıyla
Tebessüm edeceğiz içerimizden kopup geldiği gibi.
Hiç zorlanmadan
Biliyorsun Azize biz severiz.
Gözlerimizden gurbetler kanasa da
Yinede ışıklı bakarız
Umutlu bakarız
Bakmayı biliriz Azize
Alıp sol yanımıza sevdayı
Kavgalara koşmayı
Aşktır böyle yücelten bizi
Onurlu kılan budur
Bu yüzden ekmeksiz yaparız
Susuz yaparız da aşksız yapamayız.
İşte deli dolu bir sevda var yüreğimizde
Alnımızda dik başlılığı umudun
Dağlar gibi
Bir yarın tutkusu,
Kavga sıcaklığı gözlerimizde.
Yorgunda olabilsek alabildiğine
Aç çıplakta olsak
Bu baş eğilmezliği
Bu deli doluluktur bizi biz yapan unutma
Bir kere eğmeye gör başını
Bir kere sus pus olmaya gör
Bir kere gözünü kapa Dünyaya
İşte o zaman öldüğümüz gündür Azize
İşte o zaman dirilmemecisine
Artık ağızlar dolusu şarkılar söylemek gerek
Sevdamız üzerine yazılmış
Ağaçlarla, yağmurlarla
Sonra umutlarla, sonra yarınlarla beraber
Ağızlar dolusu şarkılar söylemek gerek
Yarınlara yazılacak seslerimiz biliyor musun?
azize
06.07.2006 - 23:29AZİZE -1-
vurulduğunu söylediklerinde henüz çocuktum
aklım ermiyordu henüz bazı şeylere
hep ölüyordunuz azize
anlamıyordum
çocuktum
şimdi beni sorarsan azize
ölen her kardeşimle ölüyorum
her toprağa düşenle ben de düşüyorum inan
tüm acıları bir yürekte taşımak çok zor azize
tüketiyor adamı
ama beraber ağlayacağız ağlanacaksa
gülünecekse beraber güleceğiz
sana şimdi mutluluklardan söz etmek olmayacak
ancak er geç sevdanın tanyeri atacak bir gün inanıyorum
bu inanç değilmi ki bizi ayakta tutan
inanç değil mi alnımızı her toprağa koyuşta yüzümüzü ağartan
ki bu yangınlı bir sevdadır uzundur unutulmazdır
inan azize esir kamplarını hep senin için yapıyorlar
yeni azizeler doğmasın diye ölüm hapları üretiyorlar
senin için çalışıyor silah fabrikaları
kanın üzre pazarlıklara girişiyorlar
seni daha çok köleleştirmek için özgürlük şarkıları besteliyorlar adına
ve durup ezilmişliğine bir dolu amin diyorlar görkemli mabetlerde
bırak özgürlükleri onların olsun azize
insan hakları beyannameleri
onların olsun tevratları incilleri
marxları leninleri
onların olsun barışları güzel günleri
inan bunlar inandıkları şeylere de sadık değiller
senin saçların denli dürüst değiller inan
bunlar Hiroşimada ölen çocuğun destanını yazarlar da
seninkini yazmazlar
acıları onlara layık görmezler de sana layık görürler
sanatçıları düşünürleri politikacıları
yani büyük insanları toplumlarının
sana sağır ve dahi kördürler
ayağına diken batmaya görsün rus çocuklarının
amerikan çocuklarının
yahudi çocuklarının
ayağına diken batsa feryadu figan koparırlar da
burunlarının dibindeki azizeleri görmezler
seni asla sevmezler azize
seni hiç mi hiç sevmezler
bu yüzden çocuk dediklerinde sen değilsin söyledikleri
asla sen değilsin
ki bu yüzden özgürlük dediklerinde sen bukağıları anla
eşitlik dediklerinde sen ezilmeyi anla kendi payına
onların şarkılarını söylemedikçe sen bunları böyle anla azize
sana ne kadar uzaklar biliyor musun
sana oldukça uzaklar
bense seni bir yürek çırpıntısında duyuyorum
o denli yoğun
inan azize
sömürüyü sevmedikçe bizi sevmezler
zulme rıza göstermedikçe
hakikate yandaş oldukça
unutma bunları azize tanı bunları
Allah’ın nusreti gelende nasıl geleceklerse insanlar bölük bölük
senin şarkıların okunacak meydanlarda unutma bunu
biliyor musun azize
emir kulu olmasaydık her şey kolaydı
Umutlu olmasaydık
Sevdalı olmasaydık
Kolaydı herşey ölenle ölmeseydik
Kardeş dememiş olsaydık birilerine
İnsan dememiş olsaydık
Bir ertelenmez yazgıdır bu yakamızı bırakmaz
Artık kendi şarkımızı söylemeliyiz
Bir zulüm şarkısını değil
Umut bizimle olmalı
Umutsuzluk bizden uzak olmalı
kusursuz bir sabahı karşılamaksa umut
umut her an yürekte uyanıksa
sancılıysa sevdalanmak
acıyla karışıksa
vaktidir bu şarkıyı öyle söylemek
yani umutlu
yani kavgalı
hoyrat söylemek
padişah
04.07.2006 - 02:22bir hikaye:
yaşlı bir adam dağdan odun toplayıp odunları bineğiyle şehre getirip satarak geçimini sağlamaktadır.bi süre sonra bineği ölür, hanımının telkinleriyle padişaha gider.giderki bir kaç akçe isteyip binek alacaktır
ve geçimini sağlamak zorundadır günlerden cumadır cuma namazında padişahın hemen arkasına durur namaza.namazdan hemen sonra padişah ına durumu anlatacaktır zira hanımı dememişmiydi nolurki padişahın hazinesimi eksilir sana verecegi birkaç akçe
namaz biter her kes dua için ellerini açar
padişahın hemen arkasında olduğu için duymaktadır padişahı
padişah başlar istemeye
Allah'ım bana üzüm bahçeleri ver Allah'ım bana hanlar hamamlar ver
Allah'ım bana şöyle ver böyle ver
bunları duyan yaşlı adam utanır padişahtan birşeyler istemeye ve sessizce ayrılır ordan dışarı çıkar camimin duvarına sırtını dayar ve çömelir ellerini açar semaya doğru ve;
Gördümki padişahta başka bir padişahtan dilenmekte!
.........
.....
güven
30.06.2006 - 02:53güvenirliğini ispatlayana kadar güvensizdir kişi!
prensip
30.06.2006 - 02:53uzun zaman düşünülerek alınan kararlar kısa vadede bozulmamalı!
safiye sultan
29.06.2006 - 02:44Yüzüne baktığımda
Neden yüzü gülmüyor
Tam sabah olacak derken
Birden gece oluyor
Öyle çok yalnızım ki
Sığmıyorum geceye
Ay bile bak kararmış
Hüzün çökmüş geceye
Niye böyle Anne
Niye başım dönüyor
Niye böyle Anne
Niye içim geçiyor
ölüm
29.06.2006 - 02:41Adil!
Toplam 258 mesaj bulundu