Kimilerince Kürtçe, kimilerince de Farçadır.Nihyetinde her iki dilde kullanılıyor olmakla birlikte Osmanlıcaya da geçmiş bir kelimedir.Divan şiirinin umutsuz ve solgun kelmesidir.İçinde bulunduğu beyit veya mısraya yalnızlık kokusunu verir.
Keliemyi kısaca tahlil edece olursak:Bî: olumsuzluk eki, Kes: kimse anlamındadır.Bî-kes:Kimsesiz anlamına karşılık gelir.
Lise öğrencisiyken kitaplarını adeta hatmetmiştim.Eserlerinin muhafazâkâr yapıma hitap etmesi ayrıca bir güzellik katıyordu.
Yıllar sonra eserlerini takip etme merakından uzaklaşmış gördüm kendimi.Çünkü eserlerideki muhteviyât hep aynı kalıyor hiç bir yenliğe mahal vermiyordu.Bud urum beni sıkıyordu.Romanlardaki kişi ve mekanlar değişse de sanki hep aynı şeyleri okumuş gibi oluyordum.Bu gerekçeler beni ne kadar haklı gösteriri bilmem.Yine de kitap okuma alışkanlığımın oluşmasına ve bir çok şeyin farkına varmamı sağlamış olmasından dolayı kendisine bütün okuyucuları gibi müteşekkirim..
Diyarbakır'da semt ismi.
Çoğunlukla varlıklı kişilerin kaldığı,üniversite öğrencilerinin ayrılamak bilmediği, alışveriş merkezleriyle ve eğlencesiyle hoş bir semt
Dil mezunu olamam rağmen, bu teoriye hiç bir şekilde inanmadım. Hocalarım da inanmıyordu çünkü.Bu teoride ' Rebbena hep bana ' mantığından öte bir şey yok.Güneş dil teorisini ortaya atanalr ve uygulanamsı için çalışan kişiler şu mantığı yürütmüş olabilir:Bu teori ilan edilince bütün dünya milletleri eyvalla diyecek, biz de Türkçeden ve Türk'ten türedik diyecekler... akla insaf beee
Üç kişi bir sohbette konuşuyor.Bunlardan biri Müslüman,biri hristiyan, biri de musevi.Bu üç vatandaş dinler arası diyaloga en kalbi duygularıyla inanırmış! ...
Derken içeriye bir Budist girer ve bu kalbleri ağ bağlantılı olan üç zâta sorar:'Ben bir Budistim, ama artık semavî dinlerden birini seçmek istiyorum.Lütfen bu konuda bana yardımcı olun.Acaba hangi dini bana tavsiye edersiniz.' der.
Acaba bu soruya söz konusu üç kişiden hangisi veya hangileri cevap verir.Çıkan cevap sonunda diyaloga müracaat ederler mi? Yoksa bir eleman kazanırız mantığıyla hareket edilip başlarını taşla mı yararlar.....
Gerçek anlamda dinini yaşamaya çalışan kimse olarak kısaca tanımlanabilir.Bu zâtlar dini bütün ihlasalarıyala yaşamaya çalıştıkları için çoğu zaman keramat sahib kimselerdir.
Sofu olmaya kendini adamış kimse, süluk olarak da tanımlanabilecek evrede,hatta evrenin hemen başında keramatlar görür veya görebilir.Yalnız, sofu kişi hiç bir suretle keramatlarını ifşa etmemeli kat'i suretle bundan sakınmalıdır - ki bu dönemdeki sofu adeta hayızlı bir kadın gibidir. Hayızlı kadın nasıl ibadet etmekten sakınıyorsa o da keramatları ifşadan sakınmalıdır - Nitekim tersini yaptığı zaman maneviyatı kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya gelir ve bu keramat görme durumu ortadan kalkmakla birlikte söz konusu sofunun manaviyatı adeta felce uğrar.Keramat görme her babayiğitin harcı olmamakla birlikte,ihlas sahibi, Allah'a bütün varlığıyla bağlı kişiler görebilir -ki kimi papazlar da keramat görürler -
Sofu kimse yukarıda bahsedilen durumlardan sakındığı taktirde sofuluk mertebesinde basamaklar atlar olup, daha sonraki dönemlerde maneviyatının tehlikeli durumlara düşmesi söz konusu olmaktan çıkar.Hasılı kendisini sofu olarak nitelendirecek kimse sofuluk girişiminin başlanğıçında kendine ve keramatlarına sahip çıkmalıdır ki mertebe yükselsin yoksa ulvî olacağı yerde, sulfî olmaya mahkûmdur.
Aslında çok uzun bir yazı yazmıştım. Şansınıza küsün ki elektrikler kesildi yazım da kuş olup uçtu.
Atilla Yayla'yı uzun bir süredir okurum.Yazıları da çok hoş, açıkçası beni sarıyor,bana hitap ediyor.Yazılarında daha çok bilimsel bir dil kullanır.Düşüncelerinde liberalizm taraflısıdır.
Kemalizm hakkındaki düşüncelrei veya son söyledikleri tabiri caizse tam isabet niteliğindedir.Kemalizm veya Atatürkçülük terimleri veya düşünce sistemleri veyya veya veya ideolojileri kendini Atatürkçü sayıp Atatürkün düşüncelerini benimsmeyen kişilerin elinde eskiyip gitti.Diyebiliriz ki Atatürk bu gün yaşıyor olsaydı günümüz kendini Atatürkçü sayan korsan Atatürkçüleri sevmiyor olacaktı.Buna mukabil günümüz Atatürkçüleri, Atatürk'ü Atatürk sevmeyenler kadar bile sevmiyorlar.Onlar zihinlerinde şeklillendirdikleri kendi Atatürklerini seviyorlar gerçek Atatürk'ü değil; çünkü gerçek Atatürk onların bahsettigi düşünceleri savunmadı hiç.
Hasılı Atilla Yayla hocanın söz konusu ideoloji hakkında yaptıgı tespit tamamen yerli yerinde bir tespittir.
Huraffattan başı kız, gövdesi arslan şeklinde,iki kanatlı bir mahlûk.Bu gün birinin fevkalede güzelliği için kullanılan bir kelimedir.Bela anlamını da taşıdığı olmuştur.Ayrıca musibet vefelaket anlamlarını da karşılar.
Kadim zamanlardan beri ruhumuzun ücra köşelerine hitap ederler.Erkeğin aksine durgun su misalidirler.Başlarına ne geldi ve getirildiyse bileklerinin zayıflıgından geldi.
Biz kendimizi eşitlikçi sayan modern dünyanın mahlukları...her ne kadar eşittir diyorsak da içimizdeki gerçek bize yalancı demiyor mu?
Kürt edebiyatını hakkıyla incelemiş,araştırmış ve bunların neticesinde yepyeni ürünler meydana getirmiştir.Kürt edebiyatı ve kültürüne vakıf olması bu alanda mukkemel eserler vermesine yol açmıştır.Araştırma ve inceleme alanını sadece Kürtlerle sınırlandırmak veya sadece bir bölgeyle sınırlandırmak yanlıştır.Nitekim Mehmet Uzun bütün mezopotamya coğrafyasının (Keldani,Süryani,Asurî vs....) tarih ve edebiyatını bilen ve bu bilgisini eserlerine ustalıkla yansıtan bir araştırmacı yazardır.
Eserlerinin büyük bölümünü okumuş ve bunlardan müthiş bir haz duymuşumdur.Gizli olan veya benim bilmedigim Kürt kültürüne ait bilgiler adeta beni yepyeni bir insan yapmaya yetmiştir.Eserleri tavsiyem olur.Okursanız pişman olmayacagınızı belirtmek isterim.
Halk kültürü araştırmacısıdır.Bu araştırmaları sırasında Aşık Veysel'i keşf eden ve dünya kamuoyuna tanıtan kişidir.Yurt sevgisi ana temalarındandır.Kutsî ismini Kudüs'te doğmuş olmasından dolayı kullanır.Tecer soyadını ise Tecer Dağları'ndan alır.
bîkes
01.12.2006 - 00:25Kimilerince Kürtçe, kimilerince de Farçadır.Nihyetinde her iki dilde kullanılıyor olmakla birlikte Osmanlıcaya da geçmiş bir kelimedir.Divan şiirinin umutsuz ve solgun kelmesidir.İçinde bulunduğu beyit veya mısraya yalnızlık kokusunu verir.
Keliemyi kısaca tahlil edece olursak:Bî: olumsuzluk eki, Kes: kimse anlamındadır.Bî-kes:Kimsesiz anlamına karşılık gelir.
ahmet günbay yıldız
01.12.2006 - 00:15Lise öğrencisiyken kitaplarını adeta hatmetmiştim.Eserlerinin muhafazâkâr yapıma hitap etmesi ayrıca bir güzellik katıyordu.
Yıllar sonra eserlerini takip etme merakından uzaklaşmış gördüm kendimi.Çünkü eserlerideki muhteviyât hep aynı kalıyor hiç bir yenliğe mahal vermiyordu.Bud urum beni sıkıyordu.Romanlardaki kişi ve mekanlar değişse de sanki hep aynı şeyleri okumuş gibi oluyordum.Bu gerekçeler beni ne kadar haklı gösteriri bilmem.Yine de kitap okuma alışkanlığımın oluşmasına ve bir çok şeyin farkına varmamı sağlamış olmasından dolayı kendisine bütün okuyucuları gibi müteşekkirim..
ofis
30.11.2006 - 15:28Diyarbakır'da semt ismi.
Çoğunlukla varlıklı kişilerin kaldığı,üniversite öğrencilerinin ayrılamak bilmediği, alışveriş merkezleriyle ve eğlencesiyle hoş bir semt
Güneş Dil Teorisi
30.11.2006 - 14:18Dil mezunu olamam rağmen, bu teoriye hiç bir şekilde inanmadım. Hocalarım da inanmıyordu çünkü.Bu teoride ' Rebbena hep bana ' mantığından öte bir şey yok.Güneş dil teorisini ortaya atanalr ve uygulanamsı için çalışan kişiler şu mantığı yürütmüş olabilir:Bu teori ilan edilince bütün dünya milletleri eyvalla diyecek, biz de Türkçeden ve Türk'ten türedik diyecekler... akla insaf beee
Dinler Arası Diyalog
30.11.2006 - 00:56Üç kişi bir sohbette konuşuyor.Bunlardan biri Müslüman,biri hristiyan, biri de musevi.Bu üç vatandaş dinler arası diyaloga en kalbi duygularıyla inanırmış! ...
Derken içeriye bir Budist girer ve bu kalbleri ağ bağlantılı olan üç zâta sorar:'Ben bir Budistim, ama artık semavî dinlerden birini seçmek istiyorum.Lütfen bu konuda bana yardımcı olun.Acaba hangi dini bana tavsiye edersiniz.' der.
Acaba bu soruya söz konusu üç kişiden hangisi veya hangileri cevap verir.Çıkan cevap sonunda diyaloga müracaat ederler mi? Yoksa bir eleman kazanırız mantığıyla hareket edilip başlarını taşla mı yararlar.....
sofu
30.11.2006 - 00:37Gerçek anlamda dinini yaşamaya çalışan kimse olarak kısaca tanımlanabilir.Bu zâtlar dini bütün ihlasalarıyala yaşamaya çalıştıkları için çoğu zaman keramat sahib kimselerdir.
Sofu olmaya kendini adamış kimse, süluk olarak da tanımlanabilecek evrede,hatta evrenin hemen başında keramatlar görür veya görebilir.Yalnız, sofu kişi hiç bir suretle keramatlarını ifşa etmemeli kat'i suretle bundan sakınmalıdır - ki bu dönemdeki sofu adeta hayızlı bir kadın gibidir. Hayızlı kadın nasıl ibadet etmekten sakınıyorsa o da keramatları ifşadan sakınmalıdır - Nitekim tersini yaptığı zaman maneviyatı kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya gelir ve bu keramat görme durumu ortadan kalkmakla birlikte söz konusu sofunun manaviyatı adeta felce uğrar.Keramat görme her babayiğitin harcı olmamakla birlikte,ihlas sahibi, Allah'a bütün varlığıyla bağlı kişiler görebilir -ki kimi papazlar da keramat görürler -
Sofu kimse yukarıda bahsedilen durumlardan sakındığı taktirde sofuluk mertebesinde basamaklar atlar olup, daha sonraki dönemlerde maneviyatının tehlikeli durumlara düşmesi söz konusu olmaktan çıkar.Hasılı kendisini sofu olarak nitelendirecek kimse sofuluk girişiminin başlanğıçında kendine ve keramatlarına sahip çıkmalıdır ki mertebe yükselsin yoksa ulvî olacağı yerde, sulfî olmaya mahkûmdur.
eleştiri
30.11.2006 - 00:15Türkiye'de eleştiri, 'Yerler sağır, gökler sağır,işin yoksa durma bağır ' cümlesine mahkûmdur.
dönüş
27.11.2006 - 00:13Sanal alemden ele etek çekme vaktinin gelip, gerçek hayata daha fazla ve gerçekçi zaman ayırmak için, yüzün monitörden çevreye yönelişi...
Atilla Yayla
23.11.2006 - 19:58Aslında çok uzun bir yazı yazmıştım. Şansınıza küsün ki elektrikler kesildi yazım da kuş olup uçtu.
Atilla Yayla'yı uzun bir süredir okurum.Yazıları da çok hoş, açıkçası beni sarıyor,bana hitap ediyor.Yazılarında daha çok bilimsel bir dil kullanır.Düşüncelerinde liberalizm taraflısıdır.
Kemalizm hakkındaki düşüncelrei veya son söyledikleri tabiri caizse tam isabet niteliğindedir.Kemalizm veya Atatürkçülük terimleri veya düşünce sistemleri veyya veya veya ideolojileri kendini Atatürkçü sayıp Atatürkün düşüncelerini benimsmeyen kişilerin elinde eskiyip gitti.Diyebiliriz ki Atatürk bu gün yaşıyor olsaydı günümüz kendini Atatürkçü sayan korsan Atatürkçüleri sevmiyor olacaktı.Buna mukabil günümüz Atatürkçüleri, Atatürk'ü Atatürk sevmeyenler kadar bile sevmiyorlar.Onlar zihinlerinde şeklillendirdikleri kendi Atatürklerini seviyorlar gerçek Atatürk'ü değil; çünkü gerçek Atatürk onların bahsettigi düşünceleri savunmadı hiç.
Hasılı Atilla Yayla hocanın söz konusu ideoloji hakkında yaptıgı tespit tamamen yerli yerinde bir tespittir.
Dünyayı Değiştiren Olaylar
15.11.2006 - 23:18Dünya hiç değişmedi ki Galileo'den önce de yuvarlaktı, şimdi de
Kâhya
12.11.2006 - 23:24Çiftlik işlerine bakan nazır olsa gerek
aşk
12.11.2006 - 23:03Ulaşılması güç olmakla birlikte,tek taraflı oldu mu extra ince bir sızıdır.
Âfet
12.11.2006 - 15:04Huraffattan başı kız, gövdesi arslan şeklinde,iki kanatlı bir mahlûk.Bu gün birinin fevkalede güzelliği için kullanılan bir kelimedir.Bela anlamını da taşıdığı olmuştur.Ayrıca musibet vefelaket anlamlarını da karşılar.
anarşi
12.11.2006 - 00:55Kurallara başkaldırış,develet otoritesini hiçe sayma
inkılâp
12.11.2006 - 00:45'Kalb' kelimesinden çekime girmiş bi kelimedir.Değişme, bir şekilden başka bir şekile dönüşme anlamına karşılık gelir.
şey
12.11.2006 - 00:34'Şey' öyle bir şey ki bitişik yazılmaz hiçbir 'şey'. Bir daha bitişik yazmayın ha!
hâvî
12.11.2006 - 00:19Issız ve boş olan yer, kimsenin olmadığı yer...
Lehçe
12.11.2006 - 00:15Bir dilin en eski zamanlarda ayrılmış olan kollarına denir.Bir dilin Lehçeleri arasında fonetik ve morfolojik varklılıklar bulunur
kadınlar
11.11.2006 - 23:52Kadim zamanlardan beri ruhumuzun ücra köşelerine hitap ederler.Erkeğin aksine durgun su misalidirler.Başlarına ne geldi ve getirildiyse bileklerinin zayıflıgından geldi.
Biz kendimizi eşitlikçi sayan modern dünyanın mahlukları...her ne kadar eşittir diyorsak da içimizdeki gerçek bize yalancı demiyor mu?
mehmed uzun
08.11.2006 - 20:43Kürt edebiyatını hakkıyla incelemiş,araştırmış ve bunların neticesinde yepyeni ürünler meydana getirmiştir.Kürt edebiyatı ve kültürüne vakıf olması bu alanda mukkemel eserler vermesine yol açmıştır.Araştırma ve inceleme alanını sadece Kürtlerle sınırlandırmak veya sadece bir bölgeyle sınırlandırmak yanlıştır.Nitekim Mehmet Uzun bütün mezopotamya coğrafyasının (Keldani,Süryani,Asurî vs....) tarih ve edebiyatını bilen ve bu bilgisini eserlerine ustalıkla yansıtan bir araştırmacı yazardır.
Eserlerinin büyük bölümünü okumuş ve bunlardan müthiş bir haz duymuşumdur.Gizli olan veya benim bilmedigim Kürt kültürüne ait bilgiler adeta beni yepyeni bir insan yapmaya yetmiştir.Eserleri tavsiyem olur.Okursanız pişman olmayacagınızı belirtmek isterim.
Ahmet Kutsi Tecer
06.11.2006 - 21:52Halk kültürü araştırmacısıdır.Bu araştırmaları sırasında Aşık Veysel'i keşf eden ve dünya kamuoyuna tanıtan kişidir.Yurt sevgisi ana temalarındandır.Kutsî ismini Kudüs'te doğmuş olmasından dolayı kullanır.Tecer soyadını ise Tecer Dağları'ndan alır.
edebiyat
06.11.2006 - 21:46Sürekli traş edilen kalemdir.
halbuki
02.11.2006 - 20:41Bağlaç olan 'ki' sözcüğünün bitişik yazıldığı 7 sözcükten biri......
beyit
02.11.2006 - 20:24Arapça'da 'Ev' demektir. Divan Şiirinde ise iki mısralık (mısra:'Kapı' anlamına karşılık gelir) nazım birimlerine denir.
Alın size bir beyit:
Yine zevrak-ı derûnum kırılıp kenâre düştü
Dayanır mı şîşedir bu reh-i seng- sâre düştü
Şeyh Gâlip
Toplam 201 mesaj bulundu