Prof. Ahmet Ateş Bey, hanımının şerrinden tatil günlerinde dahi fakültedeki odasında çalışmaya mecbur kalırmış. Bir tatil gününde öğrencileri onu aramak için evinin kapısını çalmışlar. Karşılarına hanımı çıkmış. Öğrencilerden birisi kibarca sormuş:
- Ahmed Ateş Bey burada mıdırlar? Cevap:
- Haddine mi burada dırlasın; gider fakültede dırlar.
Ey kör!
yanlış yerden bakıyorsun,
görmemen gayet doğal.
'orada yoktur, şuradadır'
diyerek varolanın yerini değiştireceğine
ya da
kendi görmek istediğin yere taşıyacağına
hakikate saygı duy,
ve
baktığın yeri değiştir!
tartışacağım kişini karşısına
aynalı bir elbiseyle çıkmak isterdim..
muhatabım
bana
nereden bakarsa baksın
kendisini görecekti;
ve aynalar
önüme sunulan her teze her soruya
cevap verecekti...
okuyacaksın.......kim olursan ol ne biliyorsan bil.....okuyacaksın.......sadece sevdiklerini değil sevmediklerini de okuyacaksın......bunlar ne düşünüyor...belki de bunlar da haklı olabilir....deyip objektif olmayı ögreneceksin.......çünkü hayatı en güzel insanlar anlatır......
- patent ayaz adana ya aittir
kızmaz heralde bu alıntıya
değişimi inkâr etmek eblehlik tabikide
bunun 'gelişim' olarak adlandırılması yanlış olan.
gelişim; yani daha iyiye daha olgun ve mükemmele..
20 li yaşalara kadar gelişir 40 tan sonra gerilemeye başlar..
dünya şu an 40 ını aşmış durumda..
kıyametine doğru gidiyor..
evet
bir değişiklik, bir hareket var tabiki
dünya bir tuval gibi bir ressam tarafından sürekli değiştiriliyor yenileniyor
farklı farklı sergiler açılıp
gözlere farklı gelecek yeni sanatlar teşhir ediliyor.
görebilene tabiki..
şahsen ben aynaya baktığımda
gördüğüm yaratılıştan daha iyi bir yaratılma düşünemiyorum
zaten bilim kurgu filimlerinde de vardır bu
insan iyi rolde bir uzaylıyı resmederken bile
kendisinden daha güzelini oluşturamıyor.
İNSAN dan daha güzeli yok.
ve evrim falan geçirmez insan, bana eskiden kuyruğum olduğunu söylemeyin
gerçekten bu iftiralar insana yakışmayan iftiralar..
* fikirdir, taşlanabilir fakat yakılamaz! *
Âh..
 bir kalp faraza.. ve içli, dertli bir kalp. Sıkıntıları var
fakat anlatmaktan dile getirmekten imtinâ ediyor.
Dil dâvet ederken derdini ifade etmesi için
kalp bir içli  ile yanıt veriyor.. uzanan bir A
ve
H şikayet makamıdır faraza.. harflerin, duaların nihâyet bulduğu
son istasyondur.
aşıklar, mazlumlar, dâiler vs. hep 'H' ye yapar serzenişlerini..
'H' den ister ve ona ağlar ve o harfle kendine kendi noktasını koyar.
'beni yanlız sen anlarsın YA HÛ! '
bilmiyorum, böyle bir çağrışımı var ben de 'ÂH' ın..
uykum var. kirpiklerime asılıyor birkaç görünmez cisim. gidip gelmelerde zihnim.mekik dokuyor ruhum, ceset ile cesetsizlikler diyarında. bana bir kova su ısmarlayın; ılık olsun su ve boşaltın kafamdan aşağıya. olmadı itfaiye çağırın. önce havaya atın beni sonra verin tazyikli suyu altımdan. açın vanaları ama; abartmayın... ve lütfen incitmeyin. ben uykusu olan hassas bir adamım. aniden parlarım. parlamak. parlak.eski yunanistan. 500 sene önce. istanbul mevlanakapının üstünde ki surlarda nöbet tutmakta olan asker. kimbilir ne düşünüyordur surların üstünden zeytinburnunu seyrederken yada şehreminine bakarken.neden? eskiden 350 sene önce necisin diye sorsalardı herhangi bir osmanlı vatandaşına cevabı 'müslümanım ve osmanlıyım' olurdu.gelin ve bugün sorun bakalım türkiyede yaşayanlara sağcıyım, solcuyum, faşistim, sosyalistim, liberalim, kapitalistim, hümanistim, pesimistim.. kimliklerimiz arttıkça arttı. ama benim hala uykum var.ayakta uyuyamıyorum kabiliyetsizim. aynı zamanda kahraman, başımı tam klavyenin üzerine düşerken aniden kaldırıp kurtarıyorum kendi kellemi ve klavyemi. ah başım.. gölbaşım.. beni gölbaşına atın; uyanayım..
kürdün karnı doyunca kapıya bakarmış.
eleştiri değiiil!
sadece farklı bakış açıları kazandırmaya çalışıyorum bu terime.
bir de kürtler o kadar misafirperverdirler ki
sofralarına çok oturdum
otutturuldum daha doğrusu
kıramıyor İNSAN İNSANI..
ooo hele ki halay demeyin onlara
düğünlerinin olmazsa olmazlarıdır.
ben lazım.
hem de orjinal.
fakat kürt mahallesinde büyüdüm.
çok kavgalar ettim onlarla
hele poşetlere su doldurup üzerime fırlatışları vardır ki
en mutlu hatıram..
hâla görüşürüm onlarla.
asker de acemilikten terhise kadar birlikte yediğim içtiğim bir diyarbakırlı arkadaşım vardı.
kulakları çınlasın
annesi pestil ve ceviz gönderirdi
sadece benimle paylaşırdı onları..
inanılmaz bir şeydi..
iyidir kürtler
insandırlar.
pkk ve kürt ayrımı iyi yapılmalı derim ben..
Son derece despot bir derebeyine takdim edilmek üzere köylünün biri, kâhya efendiye bir kefen getirir. Kahya böyle bir şeyi takdim etmek istemediği için, köylüyü başından savmak ister. Ancak köylü ısrar eder. Nihayet kahya ' Efendimiz haremden şimdi çıkar. Sen sofada bulun. Seni görür, bende söylerim ' der. Derviş sofada beklemeye başlar. Bey çıkar. Köylüyü ve elindeki bohçayı görüp ne olduğunu sorar. Kahya efendi bir dervişe bir beye bakarak der ki:
24 saat içinde
duaların kabul edildiğine inanılan zamandan bir ân..
aslı yok tabi..
bir de atasözü var bununla ilgili..
insanla ilgili daha doğrusu
'insanın bir eşref saati vardır, bir de e.şek saati'
buradaki anlam daha farklı ama..
'Büyük Türkçe Sözlük'
ne fiyakalı olurdu ama..
sözlükteki bütün kelimelerin geçtiği bir senaryo yazıp beyaz perdeye kazandıracaksın..
başrollerde banu alkan oynayacak
erkek karakterde kamer genç..
'davul zurna saz anlayana.. anlamayana az'
gibisinden bir şeyler demişti..
vatana millete çok hayırlı bir film olurdu..
bana en son okuduğun kitabın konusunu söyle
sana hayat felsefeni söyleyeyim,
bana en son okuduğun kitaptan en etkilendiğin cümleyi söyle
sana duygularının şeceresini çıkartayım,
bana en son okuduğun kitabın sayfa sayısını söyle,
senin karakter tahlilini yapayım.
ve
bana en son okuduğun kitabın ismini söyle
ben de sana dünyaya hangi pencereden
hangi zaviyeden
baktığını söyleyeyim.
fakat
okuduğun kitap
benim okumadığım bir kitapsa eğer
biraz bekle;
bende okuyayım..
şöyle de olabilir
bana şimdiye kadar kaç tane kitap okuduğunu söyle
sana kaç tane insan olduğunu
söyleyeyim..
kişiyi en son okuduğu kitap kadar etkileyen başka bir şeyler vardır elbet
ama beni
en çok etkileyen
kişinin en son okuduğu kitaptan etkilenip
o yazar gibi düşünmesidir...
vesselam..
nükte
05.10.2006 - 13:13Prof. Ahmet Ateş Bey, hanımının şerrinden tatil günlerinde dahi fakültedeki odasında çalışmaya mecbur kalırmış. Bir tatil gününde öğrencileri onu aramak için evinin kapısını çalmışlar. Karşılarına hanımı çıkmış. Öğrencilerden birisi kibarca sormuş:
- Ahmed Ateş Bey burada mıdırlar? Cevap:
- Haddine mi burada dırlasın; gider fakültede dırlar.
Ey KöR
05.10.2006 - 12:30Ey kör!
yanlış yerden bakıyorsun,
görmemen gayet doğal.
'orada yoktur, şuradadır'
diyerek varolanın yerini değiştireceğine
ya da
kendi görmek istediğin yere taşıyacağına
hakikate saygı duy,
ve
baktığın yeri değiştir!
Yenilmek
05.10.2006 - 12:13Hep denedin.
Hep yenildin.
Olsun.
Yine dene.
Yine yenil.
Daha iyi yenil.
Samuel Beckett
belgesel
04.10.2006 - 23:57taksici belgeeli :)
ibn-i haldun
04.10.2006 - 23:52Tarihin bilinen ilk sosyoloğu...
tartışma adabı
04.10.2006 - 23:46tartışacağım kişini karşısına
aynalı bir elbiseyle çıkmak isterdim..
muhatabım
bana
nereden bakarsa baksın
kendisini görecekti;
ve aynalar
önüme sunulan her teze her soruya
cevap verecekti...
gece yürüyüşü
04.10.2006 - 23:19Keşke resim kabiliyetim olsaydı..
Zihnimde canlandırdığım o kadar çok resim var ki
tuvale aktarılmamış..
emek
04.10.2006 - 23:10emek = ücret
derler ya..
düşünüyorum
terlemenin en adil karşılığını ne zaman hangi işi yapınca alıyoruz?
çocukluğum geliyor aklıma...
eğlenmek için mutlu olmak için oynardık
ve terlerdik
ve karşılığını alıp
eğleniyorduk...
insan
04.10.2006 - 22:53okuyacaksın.......kim olursan ol ne biliyorsan bil.....okuyacaksın.......sadece sevdiklerini değil sevmediklerini de okuyacaksın......bunlar ne düşünüyor...belki de bunlar da haklı olabilir....deyip objektif olmayı ögreneceksin.......çünkü hayatı en güzel insanlar anlatır......
- patent ayaz adana ya aittir
kızmaz heralde bu alıntıya
kardeş türküler
04.10.2006 - 22:38ASFUR
dinlenilesi...
gerçeklerden kaçmak
04.10.2006 - 22:32kılık değiştirerek
belki..
ama fütürsuzca bir kaçışın
gerçeklerin kucağında
biteceğinden şüphem yok.
bknz.
gerçeklerin tecavüzüne uğrayan insan.
evrim
04.10.2006 - 17:17değişimi inkâr etmek eblehlik tabikide
bunun 'gelişim' olarak adlandırılması yanlış olan.
gelişim; yani daha iyiye daha olgun ve mükemmele..
20 li yaşalara kadar gelişir 40 tan sonra gerilemeye başlar..
dünya şu an 40 ını aşmış durumda..
kıyametine doğru gidiyor..
evet
bir değişiklik, bir hareket var tabiki
dünya bir tuval gibi bir ressam tarafından sürekli değiştiriliyor yenileniyor
farklı farklı sergiler açılıp
gözlere farklı gelecek yeni sanatlar teşhir ediliyor.
görebilene tabiki..
şahsen ben aynaya baktığımda
gördüğüm yaratılıştan daha iyi bir yaratılma düşünemiyorum
zaten bilim kurgu filimlerinde de vardır bu
insan iyi rolde bir uzaylıyı resmederken bile
kendisinden daha güzelini oluşturamıyor.
İNSAN dan daha güzeli yok.
ve evrim falan geçirmez insan, bana eskiden kuyruğum olduğunu söylemeyin
gerçekten bu iftiralar insana yakışmayan iftiralar..
* fikirdir, taşlanabilir fakat yakılamaz! *
ah
04.10.2006 - 15:58Âh..
 bir kalp faraza.. ve içli, dertli bir kalp. Sıkıntıları var
fakat anlatmaktan dile getirmekten imtinâ ediyor.
Dil dâvet ederken derdini ifade etmesi için
kalp bir içli  ile yanıt veriyor.. uzanan bir A
ve
H şikayet makamıdır faraza.. harflerin, duaların nihâyet bulduğu
son istasyondur.
aşıklar, mazlumlar, dâiler vs. hep 'H' ye yapar serzenişlerini..
'H' den ister ve ona ağlar ve o harfle kendine kendi noktasını koyar.
'beni yanlız sen anlarsın YA HÛ! '
bilmiyorum, böyle bir çağrışımı var ben de 'ÂH' ın..
hezeyan
04.10.2006 - 11:52uykum var. kirpiklerime asılıyor birkaç görünmez cisim. gidip gelmelerde zihnim.mekik dokuyor ruhum, ceset ile cesetsizlikler diyarında. bana bir kova su ısmarlayın; ılık olsun su ve boşaltın kafamdan aşağıya. olmadı itfaiye çağırın. önce havaya atın beni sonra verin tazyikli suyu altımdan. açın vanaları ama; abartmayın... ve lütfen incitmeyin. ben uykusu olan hassas bir adamım. aniden parlarım. parlamak. parlak.eski yunanistan. 500 sene önce. istanbul mevlanakapının üstünde ki surlarda nöbet tutmakta olan asker. kimbilir ne düşünüyordur surların üstünden zeytinburnunu seyrederken yada şehreminine bakarken.neden? eskiden 350 sene önce necisin diye sorsalardı herhangi bir osmanlı vatandaşına cevabı 'müslümanım ve osmanlıyım' olurdu.gelin ve bugün sorun bakalım türkiyede yaşayanlara sağcıyım, solcuyum, faşistim, sosyalistim, liberalim, kapitalistim, hümanistim, pesimistim.. kimliklerimiz arttıkça arttı. ama benim hala uykum var.ayakta uyuyamıyorum kabiliyetsizim. aynı zamanda kahraman, başımı tam klavyenin üzerine düşerken aniden kaldırıp kurtarıyorum kendi kellemi ve klavyemi. ah başım.. gölbaşım.. beni gölbaşına atın; uyanayım..
ciddiyet
04.10.2006 - 05:21gülmek
merhaba
saliha
bknz.
giriş gelişme sonuç paradoksu
gül güzeli
04.10.2006 - 05:18öldü! dersin gül güzeli;
tılsımını kaybetti!
kürt
04.10.2006 - 00:20kürdün karnı doyunca kapıya bakarmış.
eleştiri değiiil!
sadece farklı bakış açıları kazandırmaya çalışıyorum bu terime.
bir de kürtler o kadar misafirperverdirler ki
sofralarına çok oturdum
otutturuldum daha doğrusu
kıramıyor İNSAN İNSANI..
ooo hele ki halay demeyin onlara
düğünlerinin olmazsa olmazlarıdır.
ben lazım.
hem de orjinal.
fakat kürt mahallesinde büyüdüm.
çok kavgalar ettim onlarla
hele poşetlere su doldurup üzerime fırlatışları vardır ki
en mutlu hatıram..
hâla görüşürüm onlarla.
asker de acemilikten terhise kadar birlikte yediğim içtiğim bir diyarbakırlı arkadaşım vardı.
kulakları çınlasın
annesi pestil ve ceviz gönderirdi
sadece benimle paylaşırdı onları..
inanılmaz bir şeydi..
iyidir kürtler
insandırlar.
pkk ve kürt ayrımı iyi yapılmalı derim ben..
sevgi
03.10.2006 - 23:35sevmek
eylemlerin
sebebi midir
yoksa
sonucu mudur..
bknz.
bir soru cümlesi olsada sonuna soru işareti konul-a-mayan sorular
ölür müsün, öldürür müsün?
03.10.2006 - 22:53Son derece despot bir derebeyine takdim edilmek üzere köylünün biri, kâhya efendiye bir kefen getirir. Kahya böyle bir şeyi takdim etmek istemediği için, köylüyü başından savmak ister. Ancak köylü ısrar eder. Nihayet kahya ' Efendimiz haremden şimdi çıkar. Sen sofada bulun. Seni görür, bende söylerim ' der. Derviş sofada beklemeye başlar. Bey çıkar. Köylüyü ve elindeki bohçayı görüp ne olduğunu sorar. Kahya efendi bir dervişe bir beye bakarak der ki:
-Efendimize kefen getirmiş. Ölür müsün öldürür müsün?
eşref saati
03.10.2006 - 22:1124 saat içinde
duaların kabul edildiğine inanılan zamandan bir ân..
aslı yok tabi..
bir de atasözü var bununla ilgili..
insanla ilgili daha doğrusu
'insanın bir eşref saati vardır, bir de e.şek saati'
buradaki anlam daha farklı ama..
bknz.
nabza göre şerbet.
tahrik
03.10.2006 - 21:51-baaaak babam bana ne aldı! oh canıma değsin işte sen de yok, sümüklü!
-çaaaat!
-ühüüüüü
sinemaya uyarlanması gereken kitaplar
03.10.2006 - 21:48'Büyük Türkçe Sözlük'
ne fiyakalı olurdu ama..
sözlükteki bütün kelimelerin geçtiği bir senaryo yazıp beyaz perdeye kazandıracaksın..
başrollerde banu alkan oynayacak
erkek karakterde kamer genç..
'davul zurna saz anlayana.. anlamayana az'
gibisinden bir şeyler demişti..
vatana millete çok hayırlı bir film olurdu..
insanı tanıma sanatı
03.10.2006 - 21:36abarttım galiba :)
insanı tanıma sanatı
03.10.2006 - 21:29bana en son okuduğun kitabın konusunu söyle
sana hayat felsefeni söyleyeyim,
bana en son okuduğun kitaptan en etkilendiğin cümleyi söyle
sana duygularının şeceresini çıkartayım,
bana en son okuduğun kitabın sayfa sayısını söyle,
senin karakter tahlilini yapayım.
ve
bana en son okuduğun kitabın ismini söyle
ben de sana dünyaya hangi pencereden
hangi zaviyeden
baktığını söyleyeyim.
fakat
okuduğun kitap
benim okumadığım bir kitapsa eğer
biraz bekle;
bende okuyayım..
şöyle de olabilir
bana şimdiye kadar kaç tane kitap okuduğunu söyle
sana kaç tane insan olduğunu
söyleyeyim..
kişiyi en son okuduğu kitap kadar etkileyen başka bir şeyler vardır elbet
ama beni
en çok etkileyen
kişinin en son okuduğu kitaptan etkilenip
o yazar gibi düşünmesidir...
vesselam..
Toplam 3332 mesaj bulundu