Türkçede sık kullanılır
'moralini bozulmak' 'moralsizlik' vs..
işte bu sık kullanılan kelimeyi biraz eşeleyince bakın nasıl bir anlam çıkıyor.
'moral' fransızca bir kelime olup latince 'moralis' kelimesinden fransızcaya geçmiştir.
fransızca sözlük anlamı (ahlak gücü, zorluklara direnme gücü) dür.
hali hazırda bir gücü temsil eder.
'moralin bozulması'
direncin kırılması anlamına gelir ki;
insanın karşılaştığı zorluklar ne kadar büyük olursa olsun
yılmaması
moralinin; ahlak gücünün yüksek olmasıyla bağlantılıdır..
'moral' bir nevi iç direniştir..
lakin
etrafımızdaki moralleri çoğunlukla yüksek olan insanlara baktığımızda
üzüldüklerinde,
keder fırtınalarına kapılıp,
pesimist maskelerinin en karasını giydiklerini görürüz..
'bedel' kelimesinin çoğulu..
sufî hiyerarşisinde bir rütbe aynı zamanda..
evet 'aptal' ile aynı kökten hatta aynı mânâda..
'aptal' türkçede amaçsız, aklın dumûra uğraması
zihinsel geri kalmışlık manasında kullanılırken
'abdal' hâlihazırda ödenen bir 'bedel' dir..
kapı kapı dolaşan dilenci derviş anlamı dışarıdan görünen anlamıdır...
tasavvufta..
islam dininde 'iştişâre'(danışmak) nin kardeşi olarak nitelendirilir.
bazıları 'rüya ile amel mi edilir' diye karşı çıkıyor.
evet edilmez.
et diyende yok zaten.
kelime anlamı 'hayır dilemek' tir..
duadır yani..
istişâre ve istihâre birbirlerinden ayrılırsa eksik olur.
İslam herşey gibi
alınan kararında 'çift yönlü' olmasını ister.
bir tanesi (istişare)
dünya hayatına bakarken pencerenin
diğeri (istihare)
ahiret hayatına bakıyor..
der ibn-i Farîd
bir arkadaş Fatih Sultan Mehmed'in de şaraba meyli olduğunu
ve
hatta şarap içenleri muhafaza ettiğini yazmış..
yani kendi içtiği şaraba delil getirmiş aklı sıra..
şarap bir teşbihtir halbuki divan edebiyatında.. çok sık kullanılır;
'aşk' ın da 'şarap' gibi insanın aklını başından almasına bir atıftır..
Selçuklular zamanında bir süre resmi dil olarak kullanılmış farsça..
Hatta farsçayı Türkler (selçuklular ve osmanlılar) ihya etmiş,
ayakta tutmuş desek yeridir.
bugünün ingilizcesi gibi bir şeydi o zamanlar..
dolayısıyla
Fars edebiyatında kullanılan ŞARAP tasvirininde Türklere geçmesi kaçınılmazdı..
durum bundan ibâret..
az biraz daha cesareti olsa bu malum kişinin
Sultan Fatih'in şarap içtiğini söyleyecek..
Lütfen;
sen sadece ironi yap, böyle bilgileri süzmeden sunma ortalığa..
Parmağa değil; Parmağın gösterdiği yöne bakılması dileğiyle..
Eğer Ali'ye tokat atarsan;
Ali de sana tokat atar...
Ali sen tona tokat attığın halde sana tokat atmazsa
mantıksız hareket etmiş olur..
değil tabi;
aristo mantığı günlük hayatta bütün insanların bilip kullandığı mantıktır..
bildiğimiz sıradan düz mantık yani..
'kısganmak','kızganmak' cimrilik etmek..
ne alâkası var?
şöyle ki;
'kız'ganmak.
kız kelimesi eski türkçede 'evlenmemiş kadın' anlamının dışında
'pahalı, kıt' anlamlarına da gelmektedir.(bunun saçı uzun aklı kıtlıkla bir alakası yok)
dolayısıyla kıskançlığın;
kendinde olan şeyleri cimrilik, hasetlik edip başkasına vermemek
ve
kendinde olmayan, ulaşamadığı kendince 'pahalı' olan şeylerin kendisinde olmasını istemek
gibi
çift yönlü bir anlamı var..
günümüzde sık olarak kadın erkek ilişkilerinde kullanılan bu kelimenin
bu anlamını da
siz düşünün artık..
aynı bilim adamı
Descartes’in orta parmağını,
Napoleon’un penisini,
Haydn’ın kafasını,
Mozart’ın kafatasını ve saçlarını,
Kolomb’un kemiklerini,
Lenin’in beynini Beethoven’in saçlarını vesaire, vesaire inceleme altına almış...haberde aynen böyle yazıyordu; atmasyonsa habercinin atmasyonu benim değil.
ben zeki olmak, yetenekli olmak, dahi olmak istemiyorum!
mezarda da rahat yok baksanıza..
en olmak
30.10.2006 - 17:30hiç olmak..
'en' denilince neden yükseklik akla gelirki..
alçaklıkta bir 'en' dir..
bir kaşık suda boğmak
30.10.2006 - 17:22he işte!
aradığım terim bu benim;
mümkünse bir kaşık suda boğulmak istiyorum!
bağırmak
30.10.2006 - 17:20denizin altında
avazım çıkana kadar; gulugulugulu...!
Asılmak
30.10.2006 - 17:19hayır..
dayanamam ben;
halatı boğazıma geçirmeyin
bir öneri: saç telimi dar ağacına bağlasam
ve
altımdaki sandalyeye öyle tekme atsanız; olur mu?
kalite
30.10.2006 - 17:07çuvaldız ebat olarak iğneden büyüktür;
ama iğne daha çok acıtır..
arada kalite farkı var..
üzülmek
30.10.2006 - 17:01insan-ca bir duygu..
morâL
30.10.2006 - 16:57Türkçede sık kullanılır
'moralini bozulmak' 'moralsizlik' vs..
işte bu sık kullanılan kelimeyi biraz eşeleyince bakın nasıl bir anlam çıkıyor.
'moral' fransızca bir kelime olup latince 'moralis' kelimesinden fransızcaya geçmiştir.
fransızca sözlük anlamı (ahlak gücü, zorluklara direnme gücü) dür.
hali hazırda bir gücü temsil eder.
'moralin bozulması'
direncin kırılması anlamına gelir ki;
insanın karşılaştığı zorluklar ne kadar büyük olursa olsun
yılmaması
moralinin; ahlak gücünün yüksek olmasıyla bağlantılıdır..
'moral' bir nevi iç direniştir..
lakin
etrafımızdaki moralleri çoğunlukla yüksek olan insanlara baktığımızda
üzüldüklerinde,
keder fırtınalarına kapılıp,
pesimist maskelerinin en karasını giydiklerini görürüz..
asfalt
30.10.2006 - 14:50'asphalton' (çökmez)
eski yunancada
'sphalein' çökmek, göçmek anlamlarına geliyor..
batı dillerine ve türkçeyede yunancadan geçmiş..
ev yapımı şarap
30.10.2006 - 14:36çocukken
babaannem 'karadut' u fazla yemeyin derdi.
sarhoş eder falan diye..
bizde yer durur ondan sonra sarhoş taklidi yapardık.. :))
o geldi aklıma
ev yapımı şarap
30.10.2006 - 14:30kaçak rakı olayına dönmesin sonra?
yasal mı bu iş? :)
asfur
30.10.2006 - 14:22Asfur talli min şibbek we elli yâ lûlû
Habbini 'andek habbini dahlek yâ lûlû..
Bir kuş baktı pencereden 'lûlû' diye seslendi..
kardeş türküler.
abdal
30.10.2006 - 14:02'bedel' kelimesinin çoğulu..
sufî hiyerarşisinde bir rütbe aynı zamanda..
evet 'aptal' ile aynı kökten hatta aynı mânâda..
'aptal' türkçede amaçsız, aklın dumûra uğraması
zihinsel geri kalmışlık manasında kullanılırken
'abdal' hâlihazırda ödenen bir 'bedel' dir..
kapı kapı dolaşan dilenci derviş anlamı dışarıdan görünen anlamıdır...
tasavvufta..
nasihat
30.10.2006 - 13:46Zarfın içinde piton yılanı varsa; pulu sakın yalama..
anlayan beri gelsin..
adolf hitler
30.10.2006 - 13:42Henüz siyasete girmeden önce
Viyanada
boyacılık ve amelelik yaparak geçimini sağladığını biliyor muydunuz?
İSTİHARE
30.10.2006 - 13:34islam dininde 'iştişâre'(danışmak) nin kardeşi olarak nitelendirilir.
bazıları 'rüya ile amel mi edilir' diye karşı çıkıyor.
evet edilmez.
et diyende yok zaten.
kelime anlamı 'hayır dilemek' tir..
duadır yani..
istişâre ve istihâre birbirlerinden ayrılırsa eksik olur.
İslam herşey gibi
alınan kararında 'çift yönlü' olmasını ister.
bir tanesi (istişare)
dünya hayatına bakarken pencerenin
diğeri (istihare)
ahiret hayatına bakıyor..
nusrat fateh ali khan
30.10.2006 - 13:20http://content.bolt.com/uploads6/audio/streams/8/4/1/1/4/3/841143/music/1162140481413.mp3
bende ki
bencillik işte.. gönül istiyor ki herkes dinlesin..
şarap
30.10.2006 - 12:15Biz sarhoş iken
henüz üzüm yaratılmamıştı..
der ibn-i Farîd
bir arkadaş Fatih Sultan Mehmed'in de şaraba meyli olduğunu
ve
hatta şarap içenleri muhafaza ettiğini yazmış..
yani kendi içtiği şaraba delil getirmiş aklı sıra..
şarap bir teşbihtir halbuki divan edebiyatında.. çok sık kullanılır;
'aşk' ın da 'şarap' gibi insanın aklını başından almasına bir atıftır..
Selçuklular zamanında bir süre resmi dil olarak kullanılmış farsça..
Hatta farsçayı Türkler (selçuklular ve osmanlılar) ihya etmiş,
ayakta tutmuş desek yeridir.
bugünün ingilizcesi gibi bir şeydi o zamanlar..
dolayısıyla
Fars edebiyatında kullanılan ŞARAP tasvirininde Türklere geçmesi kaçınılmazdı..
durum bundan ibâret..
az biraz daha cesareti olsa bu malum kişinin
Sultan Fatih'in şarap içtiğini söyleyecek..
Lütfen;
sen sadece ironi yap, böyle bilgileri süzmeden sunma ortalığa..
Parmağa değil; Parmağın gösterdiği yöne bakılması dileğiyle..
küçük iskender
30.10.2006 - 10:49Yazdıklarının bir erkeğe yazıldığını düşünmek..
ah!
işte bu yüzden okuyamıyorum yazdıklarını..
Aristo mantığı
30.10.2006 - 10:41Eğer Ali'ye tokat atarsan;
Ali de sana tokat atar...
Ali sen tona tokat attığın halde sana tokat atmazsa
mantıksız hareket etmiş olur..
değil tabi;
aristo mantığı günlük hayatta bütün insanların bilip kullandığı mantıktır..
bildiğimiz sıradan düz mantık yani..
Ayine
30.10.2006 - 10:31bu kelimenin de kökeninde bir 'ayn' (göz) var..
bildiğimiz ayna, gözün kendini görmesi yani..
bakanak..
kıskançlık
30.10.2006 - 10:23'kısganmak','kızganmak' cimrilik etmek..
ne alâkası var?
şöyle ki;
'kız'ganmak.
kız kelimesi eski türkçede 'evlenmemiş kadın' anlamının dışında
'pahalı, kıt' anlamlarına da gelmektedir.(bunun saçı uzun aklı kıtlıkla bir alakası yok)
dolayısıyla kıskançlığın;
kendinde olan şeyleri cimrilik, hasetlik edip başkasına vermemek
ve
kendinde olmayan, ulaşamadığı kendince 'pahalı' olan şeylerin kendisinde olmasını istemek
gibi
çift yönlü bir anlamı var..
günümüzde sık olarak kadın erkek ilişkilerinde kullanılan bu kelimenin
bu anlamını da
siz düşünün artık..
Muhammed Ali Clay
29.10.2006 - 23:47Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler....
sadece boksör değil aynı zamanda bir 'mütefekkir'dir kendisi...
bilim adamları
29.10.2006 - 23:38aynı bilim adamı
Descartes’in orta parmağını,
Napoleon’un penisini,
Haydn’ın kafasını,
Mozart’ın kafatasını ve saçlarını,
Kolomb’un kemiklerini,
Lenin’in beynini Beethoven’in saçlarını vesaire, vesaire inceleme altına almış...haberde aynen böyle yazıyordu; atmasyonsa habercinin atmasyonu benim değil.
ben zeki olmak, yetenekli olmak, dahi olmak istemiyorum!
mezarda da rahat yok baksanıza..
wolfgang amadeus mozart
29.10.2006 - 23:30bilimadamları saç telini inceliyor..
dna sına bakıp
ölüm sebebini
piyanodaki kabiliyetinin sırrını çözmeye çalışıyorlar..
belkide klonlarlar onuda..
Toplam 3332 mesaj bulundu