icinde bulundugunuz sartlara ve olaya acemiliginize gore siddeti ve etkisi degisen, icinde bir tutam huzun, bolca umut ve ozlem barindiran deger verdigin insan ve mekanlardan ayri dusme durumu. yasadiginizi bile unuttugunuz anlari gunduz duslerine donduren, ilk gunlerinde sevdiginiz insanlarin kokularini duyarak yataginizdan sicramanizla son bulan tavsan uykularina sebep olan durum.
yasattigi burukluk hep varligini surdurmekle beraber zamanla yeni sartlara alistikca, eski evinizle yeni eviniz arasindaki yolculuklarda yorgun dustugunuz, ' neresi sila bize neresi gurbet, yollar bize memleket' dizelerinin ardinda yatan anlami kafaniza dank ettiren deneyim
'hastalandim ilac hani,
bir aci su veren de yok' der türkü. durur bir etrafına bakarsın.hasta olsan, ne bir ilaç ne bir su verecek vardır etrafında. ne anan, ne sevdiğin...
ensede pişen boza. sabır taşına serilmiş bir dünya. ayrılığın ulviyetine hayattayken tanıklık. yaşama karşı 'ben ya da bensiz' motifli en ciddi ultimatom.
kurt düşmanı sosyalist bi kız; sadece, taktığı başlığın rengi ile anılmasına eminim içerlemiştir.bir tür sol eylemci.anti kapıtalist ama büyük annesini seven iyide bir torun yani reel hayatı ve teorik mücadeleyi el ele kol kola yürüten bir aktivist aman be ne oldu
1. dünya savaşı'nda bir kısmı hainlik yapan; fakat büyük kısmı osmanlı'ya sadık kalan -ki şerif hüseyin' in oğlu bile babasının karşısındadır! - toplum, ulus. 'cahiliye devri - islam - 17. yüzyıl (ne alakaysa!) sonrası' gibi bir yaşamsal grafiğe sahip görünüyorlar. bizim de son tahlilde (kültür, bilim, teknoloji, insan hakları konularında mesela) pek farkımız yok onlardan.
ayrıca araplar kıbrıs'ta yanlış yapmış da biz arap-israil savaşlarında onlara yardım için 100.000 asker, 45 uçak, 20 savaş gemisi falan mı göndermişiz? !
arap= (esittir)
su siralar yapmakta oldugum gercek zamanli ve gercek denekli gözlemler isiginda belirtmeye calisirsam, kafayi gece gündüz amerika ve israil´e takan, hali hazirda kitle halinde fena halde ayar almis olan, cözüm üzerine kafa yormak yerine sadece bagiran, cagiran, kontrolsüz tepki gösteren insanlar. bu insanlari gözlemledikce amerika´nin hedefine tam anlamda ulastigini, 284 milyon nüfusa ragmen en cok satan kitabin 5000 baski yaptigi topraklarda yasayan bu insanlarin gercek anlamda kompleks cukuruna düstükleri ya da atildiklari sonucuna ulasmaya basliyorum. herhangi bir arap ülkesinden, herhangi bir arap kurumundan, herhangi bir arap liderinden akil dolu hareketler gelmemesi, isini yürüten ürdün, bahreyn, birlesik arap emirlikleri gibi arap ülkelerinin amerika, israil sorununu iplememeleri ayrica gözden kacmiyor.
sonuc. Araplar 40 yil sonra yine deveye binecekler.
zengin bir aileden geliyordu, gencti, yakısıklıydı, bir kadını istese hemen elde edebilir, bir mekanda soz solese sozu dinlenir, bir emir eylese emri tutulur, bir deve bir at bir ev mal mulk ne istese onune serilirdi...
uhud savasında sancak tasırken kılıc darbeleriyle yere serildi. paramparca edilmiş vucuduna kefen bulunamadı, üzerine bir parca bez ve ot serildi..
mus ab bin umeyr' e ve islamin karaya oturan gemisini, kanlarini pompalayarak yurutenlere selam olsun.
marka manyakligi, tuketim cilginligi, abartili ego, para kulu, et kolesi.. ve daha nice igrenc seyleri uzerinde barindiran ve gecmisinden, yaraticisindan haberi olmayan, bu yitik kimlikli, bu bir seyler yapmaya calisirken kirip doken zavalli genclige ise yaziklar olsun.
timsahlara, insanlara, şeytanlara ve meleklere emanet edilmiş her tür varlığın içinden damıtıp toprağa bıraktığı maddeleşmiş duygu.konsantre üzüntü olarak algılanır çoğu zaman ancak oldukça yoğun olan bir hissin dışarıya yansımasıdır.yoğunluğu en yüksek olanı mazlumlara aittir. en hafifi ise içinde timsah taşıyanlara.
amortisörlerden alçaltılmış, arka farları siyah filmle kaplanmış, egzosu açılmış, iç mekanı püsküllenmiş ve ekseriyetle tamponu mesajlanmış sahin ve doğanlara verilen isimdir.
hacı murat sahipleri kendi arabalarından daha iyi olan arabalarla kapışmaya and içmiş insanlardır. arabalarının şahin veya doğan olduğunu düşünürsek bu 'daha iyi' tanımının yoldaki hemen her arabayı kapsadığını tahmin etmek zor olmayacaktır. bu nedenle trafik ışıklarında 'vuruuum, vuruuum, ıgghhıırırrı' gibi bir ses duyulduğunda yapılacak en iyi şey önünüze bakmak ve yanınızda mavi floresan ışıkları saçarak duran hacı murat'ı fark etmemiş gibi yapmaktır.
siz, onu halen severken arkasına bakmadan giden sevgilidir. giden, halen sevgili midir sorusunun yanıtı ya da söylemdeki yanlış anlaşılabilecek nokta, siz halen onu severken onun gitme halinden kaynaklandığından doğru bir söylem şeklidir... giden sevgili, bir daha sevgili olarak geri döner mi bilinmez... ancak bilinen birşey var: her katil olay mahalline döner! geride kalanın ne halde olduğunu görmek için geri döner. bu durumda yapılacak en iyi iş ona yaşamınız hakkında tek dirhem bilgi vermemektir. bu ondaki merak duygusunu kamçılar. bu bir işkence olarak kullanılabilir mi? evet.
başka biri için gelen sevgili olma yolunda ilk adımı atıyordur. gitmeyi istediği günle gittiği gün arasında kalan süre kullanılmışlığı, aldatılmışlığı belirler ve bence süreyya sinaması eski şaşaalı günlerine geri dönmelidir.
ben bir yar isterim derun-u dilden
sarf ede bagrini geldikce elden
beni sevr eyleye agudan el den
her yuze gulen dost olmus, olmamis..
kalles yar olana dost demem, hasa!
n'olacak muhannet meydan gormemis..
hanbeli fıkıh alimi.künyesi ebu'l ferec'tir. diğer bir adı da ebû abdurrahman bin ebi'l hasan'dır. hicrî 508 ilâ 510 yılları arasında dünyaya geldiği sanılıyor. vefatı hicrî 597 yılıdır. o dönemki klasik eğitim anlayışı doğrultusunda; dinî ilimleri öğrendi. edebiyat konusunda kendini yetiştirdi. etkili bir hatipti.
ibnü'l cevzî, anlatım tarzının bozulduğu, ifade ve anlamdan çok şekle önem verildiği bir dönemde yaşadı. ancak dönemin popüler anlayışına itibar etmedi. anlatımı ve anlatımındaki üslubu sade ve çarpıcıydı. nesirlerinin yanında, çok kuvvetli olmasalar da, şiirleri de mevcuttur.
ibnü'l cevzi tefsir, hadis ve fıkıh alanlarında üç yüzden fazla eser verdi. bu eserlerden bazıları yirmi ciltten oluşuyordu. tüm yazdıkları toplandığında ömrünün bir gününe dört defter kalınlığında yazı düşmektedir. zekiler kitabı, ahmak ve dalgınlar kitabı, kadınlar kitabı gibi eserleri şule yayınları tarafından türkçeye çevrilmiştir
hoca: arkadaslar herkes biselerle ugrassin. yazililarinizi okuyacam.
bu arada ben surekli hocaya biseler soruyom. farsca kelimeler falan, aklimca hoca ne kadar bilgili olayi..
bir sure sonra sinifta bir ugultu baslar..
hoca: arkadaslar ben size bi seylerle ugrasin demedimmi? ne bu gurultu?
ben: hocam ben sizle ugrasiyom ya. he he he
hoca: ben sana iki beden buyuk gelirim yavrum.
sinif: ni ha ha ha! ! mu ha ha ha aaa
hoca: kimh! kimh! kimh! (boyle gulerken butun bedeni oynuyodu ama)
kil veled repligi.
bunu söyleyen insanın gözüne parmak sokmak lazım gelir. o zaman da acımadı ki dese de bunun boşa olduğunu görecektir.
kendisinden büyük mahalle abileri toplarına vurunca, misketlerini kapış yapınca veya başka bir sebepten sinirlendirince küfür eden küçüklerin, gördüğü türlü eziyetten sonra, söz konusu büyük ile arasındaki mesafenin, yakalanmayacağı asgari uzaklığa geldiğine kanaat ettiği vakit sarf ettiği intikam lafı. insanı çileden çıkarır.
misal kolunu neredeyse arkadan dolaştırıp alnına getirmiştir büyük olan:
- bir daha küfür edicen mi lan?
- yok abi valla bak! ah ah abi valla etmiycem!
- valla bu sefer kırarım o kolunu, penguen seni.
eleman yeterli derecede uzaklaşır:
- acımadı kiii! acımadı kiii!
o i harfi uzadıkça gebertesi gelir insanın veledi. şu an yapsa bir velet bunu bana, üşenmem koşarım peşinden. o derece.
dini bilgilerdeki hayranlık uyandırıcı derinliğinden dolayı bir lakap olarak şeyhülislam olarak tanındı. fakat bu derinlik, ehl-i sünnet alimlerince tasvip görmeyen fikirlerinden dolayı pek çok düşman kazanmasına mani olamadı (hanbeli olmasına rağmen hanbeli akidesine dahi ters düşen fikirleri vardı) . kahire kalesine hapsedildi. önce bir buçuk yıl. sonra tekrar bir buçuk yıl. serbest bırakıldıktan sonra yeniden, sekiz buçuk ay. mücadeleci ve mevcut söyleme muhalif kimliği ömrünün bundan sonrasında da defalarca hapis yatmasına sebebiyet verdi. eserlerinin büyük bir kısmını hapishanelerde yazdı. en son şam kalesine hapsedildiğinde kitapları, hokkası, kağıdı ve mürekkebi elinden alındı. işte bunu taşıyamadı. ölümüne varacak bir yıkıntı oluştu üzerinde. dört duvar arasındaydı öldüğü zaman. iki yüz bin kişiden fazlasının katıldığı bir cemaatle gömüldü. kendisinin ait arz ve talep yasası ile ilintili ilginç yaklaşımları, açık ve kapalı ekonomiler hakkında önemli görüşleri mevcuttur. siyaset isimli eseri vecdi akyüz tarafından türkçeye çevrilmiştir.
tagutlara ve beseri duzenlere karsi cikan, hakiki islami savunan, omrunu mucadeleyle gecirmis olan bu buyuk alimi rahmetle yad ediyorum.
Bir Müslüman kadının yabancı erkeklere süslenerek ve makyajlı bir şekilde gözükmesi dinimizce yasaklanmıştır. Nur suresinin 31. ayetinde kadınların, süslerini kimlere gösterip kimlere gösteremeyeceği açık bir şekilde bildirilmiştir:
“.. kadınlar ziynetlerini kocaları, kendi babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları, elleri altında bulundurdukları cariyeler, kadına arzusu kalmamış ele bakar hale gelmiş erkekler ve kadınların mahrem yerlerinin farkına varmayan erkek çocuklardan başkasına açmasınlar...” (Nur 24/31)
Bir kadın, bu ayette istisna edilen erkeklerden başka hiç kimseye süslenip makyajlı bir şekilde gözükemez.
kendisi de o masallarında anlattığı soyu tükenmiş istanbul laleleri kadar güzel, narin en az onlar kadar nedret hikayeci.
arka bahcenin ic aydinliginda kendimi nihadenin yaninda hissettim. solugunu duydum..hattat in kamisindan cikan gicirti sesleriyle bolundu ruyalarim onu okurken. o bir yazar.
odasına girdiğimde o mütevazı ve muhteşem havasını soluyup, karşımda durduğuna inanamadığım kadın,
yazık ki sohbet ederken bu osmanlıca mucidinin yanında çokca 'falan' kelimesini kullandım
var edenin adıyla.. sabun beyazdır.. bir zamanlar yeşildi sabun.. sabun hayvandı.. sonra pembeye boyandı.. sonra sıvılandı.. hepimiz çok sevdik.. olmayanlarımız olanlara imrendi..sabunla saç yıkanır ve eldeki yağı çıkartır yağıyla.. sonra yüz yıkamak ...
gurbet
12.04.2006 - 20:46icinde bulundugunuz sartlara ve olaya acemiliginize gore siddeti ve etkisi degisen, icinde bir tutam huzun, bolca umut ve ozlem barindiran deger verdigin insan ve mekanlardan ayri dusme durumu. yasadiginizi bile unuttugunuz anlari gunduz duslerine donduren, ilk gunlerinde sevdiginiz insanlarin kokularini duyarak yataginizdan sicramanizla son bulan tavsan uykularina sebep olan durum.
yasattigi burukluk hep varligini surdurmekle beraber zamanla yeni sartlara alistikca, eski evinizle yeni eviniz arasindaki yolculuklarda yorgun dustugunuz, ' neresi sila bize neresi gurbet, yollar bize memleket' dizelerinin ardinda yatan anlami kafaniza dank ettiren deneyim
'hastalandim ilac hani,
bir aci su veren de yok' der türkü. durur bir etrafına bakarsın.hasta olsan, ne bir ilaç ne bir su verecek vardır etrafında. ne anan, ne sevdiğin...
ensede pişen boza. sabır taşına serilmiş bir dünya. ayrılığın ulviyetine hayattayken tanıklık. yaşama karşı 'ben ya da bensiz' motifli en ciddi ultimatom.
kaktüs
12.04.2006 - 20:12kirpinin bitki versiyonu.
sigara
27.03.2006 - 22:58insan oglunun tutun tarlalarini yakip sarhos olma istegi
kırmızı başlıklı kız
23.03.2006 - 05:34kurt düşmanı sosyalist bi kız; sadece, taktığı başlığın rengi ile anılmasına eminim içerlemiştir.bir tür sol eylemci.anti kapıtalist ama büyük annesini seven iyide bir torun yani reel hayatı ve teorik mücadeleyi el ele kol kola yürüten bir aktivist aman be ne oldu
araplar
23.03.2006 - 05:051. dünya savaşı'nda bir kısmı hainlik yapan; fakat büyük kısmı osmanlı'ya sadık kalan -ki şerif hüseyin' in oğlu bile babasının karşısındadır! - toplum, ulus. 'cahiliye devri - islam - 17. yüzyıl (ne alakaysa!) sonrası' gibi bir yaşamsal grafiğe sahip görünüyorlar. bizim de son tahlilde (kültür, bilim, teknoloji, insan hakları konularında mesela) pek farkımız yok onlardan.
ayrıca araplar kıbrıs'ta yanlış yapmış da biz arap-israil savaşlarında onlara yardım için 100.000 asker, 45 uçak, 20 savaş gemisi falan mı göndermişiz? !
arap= (esittir)
su siralar yapmakta oldugum gercek zamanli ve gercek denekli gözlemler isiginda belirtmeye calisirsam, kafayi gece gündüz amerika ve israil´e takan, hali hazirda kitle halinde fena halde ayar almis olan, cözüm üzerine kafa yormak yerine sadece bagiran, cagiran, kontrolsüz tepki gösteren insanlar. bu insanlari gözlemledikce amerika´nin hedefine tam anlamda ulastigini, 284 milyon nüfusa ragmen en cok satan kitabin 5000 baski yaptigi topraklarda yasayan bu insanlarin gercek anlamda kompleks cukuruna düstükleri ya da atildiklari sonucuna ulasmaya basliyorum. herhangi bir arap ülkesinden, herhangi bir arap kurumundan, herhangi bir arap liderinden akil dolu hareketler gelmemesi, isini yürüten ürdün, bahreyn, birlesik arap emirlikleri gibi arap ülkelerinin amerika, israil sorununu iplememeleri ayrica gözden kacmiyor.
sonuc. Araplar 40 yil sonra yine deveye binecekler.
Gecen gün ömürdendir
21.03.2006 - 05:38kaleden inişmolur
ham demir gümüşmolur
evvelden ikrar verip
sonradan dönüşmolur
yad ele bakma ciğerim yakma
bu dağlar kömürdendir
geçen gün ömürdendir
feleğin bir kuşu var
çırnağı demirdendir
yad ele bakma,ciğerim yakma
bu dağlar eze dağlar
yar gele geze dağlar
suları şarabolmuş
çiçeği meze dağlar
yad ele bakma ciğerim yakma
her dinledigimde gozlerimin dolmasina sebeb olan turku. turkuden sonra ufak bir siir vardirki boylesi duyulmamistir.
sütkale'nin burcundayım.
altınova'ya bulut çökmüş pamuk gibi.
eski günler geri gelmiyor.
bak ki harput yokolmasın
mus'ab bin umeyr
20.03.2006 - 03:59zengin bir aileden geliyordu, gencti, yakısıklıydı, bir kadını istese hemen elde edebilir, bir mekanda soz solese sozu dinlenir, bir emir eylese emri tutulur, bir deve bir at bir ev mal mulk ne istese onune serilirdi...
uhud savasında sancak tasırken kılıc darbeleriyle yere serildi. paramparca edilmiş vucuduna kefen bulunamadı, üzerine bir parca bez ve ot serildi..
mus ab bin umeyr' e ve islamin karaya oturan gemisini, kanlarini pompalayarak yurutenlere selam olsun.
marka manyakligi, tuketim cilginligi, abartili ego, para kulu, et kolesi.. ve daha nice igrenc seyleri uzerinde barindiran ve gecmisinden, yaraticisindan haberi olmayan, bu yitik kimlikli, bu bir seyler yapmaya calisirken kirip doken zavalli genclige ise yaziklar olsun.
gözler
20.03.2006 - 03:21zamanın hızla erittigi bir ikonadan uçmuş iki boş kıyamet
gözyaşı
08.03.2006 - 02:56timsahlara, insanlara, şeytanlara ve meleklere emanet edilmiş her tür varlığın içinden damıtıp toprağa bıraktığı maddeleşmiş duygu.konsantre üzüntü olarak algılanır çoğu zaman ancak oldukça yoğun olan bir hissin dışarıya yansımasıdır.yoğunluğu en yüksek olanı mazlumlara aittir. en hafifi ise içinde timsah taşıyanlara.
hacı murat
05.03.2006 - 03:13amortisörlerden alçaltılmış, arka farları siyah filmle kaplanmış, egzosu açılmış, iç mekanı püsküllenmiş ve ekseriyetle tamponu mesajlanmış sahin ve doğanlara verilen isimdir.
hacı murat sahipleri kendi arabalarından daha iyi olan arabalarla kapışmaya and içmiş insanlardır. arabalarının şahin veya doğan olduğunu düşünürsek bu 'daha iyi' tanımının yoldaki hemen her arabayı kapsadığını tahmin etmek zor olmayacaktır. bu nedenle trafik ışıklarında 'vuruuum, vuruuum, ıgghhıırırrı' gibi bir ses duyulduğunda yapılacak en iyi şey önünüze bakmak ve yanınızda mavi floresan ışıkları saçarak duran hacı murat'ı fark etmemiş gibi yapmaktır.
alia izzetbegoviç
03.03.2006 - 21:17'düşmanlarımıza, adaletten başka verecek hiçbir şeyimiz yok'
' ey teslimiyet! senin bir adinda islam demekmis!
ve ben..sana dunyanin butun dilleriyle komutanim demek istiyorum.
al-mowahhid
gidenler
03.03.2006 - 19:37siz, onu halen severken arkasına bakmadan giden sevgilidir. giden, halen sevgili midir sorusunun yanıtı ya da söylemdeki yanlış anlaşılabilecek nokta, siz halen onu severken onun gitme halinden kaynaklandığından doğru bir söylem şeklidir... giden sevgili, bir daha sevgili olarak geri döner mi bilinmez... ancak bilinen birşey var: her katil olay mahalline döner! geride kalanın ne halde olduğunu görmek için geri döner. bu durumda yapılacak en iyi iş ona yaşamınız hakkında tek dirhem bilgi vermemektir. bu ondaki merak duygusunu kamçılar. bu bir işkence olarak kullanılabilir mi? evet.
başka biri için gelen sevgili olma yolunda ilk adımı atıyordur. gitmeyi istediği günle gittiği gün arasında kalan süre kullanılmışlığı, aldatılmışlığı belirler ve bence süreyya sinaması eski şaşaalı günlerine geri dönmelidir.
Sihirli Annem
03.03.2006 - 19:25sosyopatolojik facia..kusmak istiyorum..
dost
03.03.2006 - 19:14ben bir yar isterim derun-u dilden
sarf ede bagrini geldikce elden
beni sevr eyleye agudan el den
her yuze gulen dost olmus, olmamis..
kalles yar olana dost demem, hasa!
n'olacak muhannet meydan gormemis..
ibn-i cevzi
21.02.2006 - 08:04hanbeli fıkıh alimi.künyesi ebu'l ferec'tir. diğer bir adı da ebû abdurrahman bin ebi'l hasan'dır. hicrî 508 ilâ 510 yılları arasında dünyaya geldiği sanılıyor. vefatı hicrî 597 yılıdır. o dönemki klasik eğitim anlayışı doğrultusunda; dinî ilimleri öğrendi. edebiyat konusunda kendini yetiştirdi. etkili bir hatipti.
ibnü'l cevzî, anlatım tarzının bozulduğu, ifade ve anlamdan çok şekle önem verildiği bir dönemde yaşadı. ancak dönemin popüler anlayışına itibar etmedi. anlatımı ve anlatımındaki üslubu sade ve çarpıcıydı. nesirlerinin yanında, çok kuvvetli olmasalar da, şiirleri de mevcuttur.
ibnü'l cevzi tefsir, hadis ve fıkıh alanlarında üç yüzden fazla eser verdi. bu eserlerden bazıları yirmi ciltten oluşuyordu. tüm yazdıkları toplandığında ömrünün bir gününe dört defter kalınlığında yazı düşmektedir. zekiler kitabı, ahmak ve dalgınlar kitabı, kadınlar kitabı gibi eserleri şule yayınları tarafından türkçeye çevrilmiştir
Türk Dili ve Edebiyatı dersi
21.02.2006 - 07:54hoca: arkadaslar herkes biselerle ugrassin. yazililarinizi okuyacam.
bu arada ben surekli hocaya biseler soruyom. farsca kelimeler falan, aklimca hoca ne kadar bilgili olayi..
bir sure sonra sinifta bir ugultu baslar..
hoca: arkadaslar ben size bi seylerle ugrasin demedimmi? ne bu gurultu?
ben: hocam ben sizle ugrasiyom ya. he he he
hoca: ben sana iki beden buyuk gelirim yavrum.
sinif: ni ha ha ha! ! mu ha ha ha aaa
hoca: kimh! kimh! kimh! (boyle gulerken butun bedeni oynuyodu ama)
paraşüt
20.02.2006 - 21:24salata tabağına veya güzel soslu bir yemeğin tabağına suyu emmesi için atılan ekmek parçası
acımadı ki
12.02.2006 - 08:19kil veled repligi.
bunu söyleyen insanın gözüne parmak sokmak lazım gelir. o zaman da acımadı ki dese de bunun boşa olduğunu görecektir.
kendisinden büyük mahalle abileri toplarına vurunca, misketlerini kapış yapınca veya başka bir sebepten sinirlendirince küfür eden küçüklerin, gördüğü türlü eziyetten sonra, söz konusu büyük ile arasındaki mesafenin, yakalanmayacağı asgari uzaklığa geldiğine kanaat ettiği vakit sarf ettiği intikam lafı. insanı çileden çıkarır.
misal kolunu neredeyse arkadan dolaştırıp alnına getirmiştir büyük olan:
- bir daha küfür edicen mi lan?
- yok abi valla bak! ah ah abi valla etmiycem!
- valla bu sefer kırarım o kolunu, penguen seni.
eleman yeterli derecede uzaklaşır:
- acımadı kiii! acımadı kiii!
o i harfi uzadıkça gebertesi gelir insanın veledi. şu an yapsa bir velet bunu bana, üşenmem koşarım peşinden. o derece.
ibni teymiyye
10.02.2006 - 19:00dini bilgilerdeki hayranlık uyandırıcı derinliğinden dolayı bir lakap olarak şeyhülislam olarak tanındı. fakat bu derinlik, ehl-i sünnet alimlerince tasvip görmeyen fikirlerinden dolayı pek çok düşman kazanmasına mani olamadı (hanbeli olmasına rağmen hanbeli akidesine dahi ters düşen fikirleri vardı) . kahire kalesine hapsedildi. önce bir buçuk yıl. sonra tekrar bir buçuk yıl. serbest bırakıldıktan sonra yeniden, sekiz buçuk ay. mücadeleci ve mevcut söyleme muhalif kimliği ömrünün bundan sonrasında da defalarca hapis yatmasına sebebiyet verdi. eserlerinin büyük bir kısmını hapishanelerde yazdı. en son şam kalesine hapsedildiğinde kitapları, hokkası, kağıdı ve mürekkebi elinden alındı. işte bunu taşıyamadı. ölümüne varacak bir yıkıntı oluştu üzerinde. dört duvar arasındaydı öldüğü zaman. iki yüz bin kişiden fazlasının katıldığı bir cemaatle gömüldü. kendisinin ait arz ve talep yasası ile ilintili ilginç yaklaşımları, açık ve kapalı ekonomiler hakkında önemli görüşleri mevcuttur. siyaset isimli eseri vecdi akyüz tarafından türkçeye çevrilmiştir.
tagutlara ve beseri duzenlere karsi cikan, hakiki islami savunan, omrunu mucadeleyle gecirmis olan bu buyuk alimi rahmetle yad ediyorum.
makyaj
10.02.2006 - 04:40Bir Müslüman kadının yabancı erkeklere süslenerek ve makyajlı bir şekilde gözükmesi dinimizce yasaklanmıştır. Nur suresinin 31. ayetinde kadınların, süslerini kimlere gösterip kimlere gösteremeyeceği açık bir şekilde bildirilmiştir:
“.. kadınlar ziynetlerini kocaları, kendi babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları, elleri altında bulundurdukları cariyeler, kadına arzusu kalmamış ele bakar hale gelmiş erkekler ve kadınların mahrem yerlerinin farkına varmayan erkek çocuklardan başkasına açmasınlar...” (Nur 24/31)
Bir kadın, bu ayette istisna edilen erkeklerden başka hiç kimseye süslenip makyajlı bir şekilde gözükemez.
öğrenci evi
10.02.2006 - 04:36coptenekesine atılan tavugun cop bosaltılmazsa kac gunde kurtlanacagını ogrendigim guzel evim(iz)
ateist
10.02.2006 - 04:04dusen ucakta olmayacak insancik modeli
- Allah im yardim et noooolur!
- abi napiyosun ya!
- noldu olum?
- abi biz ateistiz ya!
- sus lan salak!
nazan bekiroğlu
10.02.2006 - 03:39kendisi de o masallarında anlattığı soyu tükenmiş istanbul laleleri kadar güzel, narin en az onlar kadar nedret hikayeci.
arka bahcenin ic aydinliginda kendimi nihadenin yaninda hissettim. solugunu duydum..hattat in kamisindan cikan gicirti sesleriyle bolundu ruyalarim onu okurken. o bir yazar.
odasına girdiğimde o mütevazı ve muhteşem havasını soluyup, karşımda durduğuna inanamadığım kadın,
yazık ki sohbet ederken bu osmanlıca mucidinin yanında çokca 'falan' kelimesini kullandım
iğrenç
10.02.2006 - 03:25-igrenç bir insansin- sifat tamlamasi formuyla çok etkili bir hezeyanmis.
Toplam 164 mesaj bulundu