Mustafa Atilgan Adlı Üyenin Nedir Yazıları - ...

  • yaşar nuri öztürk

    06.05.2003 - 19:32

    Allah'in gafil kullarina uyandırmak için amerika aracılığı ile yolladığı masum bir kulu. O ne alim, ne de cıplak uyarcı. Uyanın millet uyanın Allah daha fazla uyarıcı yollamadan, uyanın ki; bu dini amerikan uşaklarından öğrenmeyelim.

  • güzel

    03.05.2003 - 15:22

    korkuteli

  • kuran-ı kerim

    03.05.2003 - 15:22

    internette bulabilecegimiz online güzel bir arama motoru yokmu?

    Buraya gelen arkadaslar biraz da kuran okusunlar :)

  • hasan basri çantay

    03.05.2003 - 02:11

    Balikesirli ve kurtulus savasinda isimsiz kahramanlardan birisi.

    Mehmet akif ersoyun da yakin dostlarindan.

    babamin siirleri diye kitabi var

    3 ciltlikte kuran meali var..

  • akp

    03.05.2003 - 02:07

    Karanlik günlere merhaba! 24 saat aydinlik için 24 salise karanlik :)

  • kuran-ı kerim

    03.05.2003 - 01:53

    hasan basri çantayin kitabini tavsiye ediyorum.

  • dale carnegie

    03.05.2003 - 01:51

    adamin biri

  • suat yakup baydur

    03.05.2003 - 01:48

    Suat Yakup Baydur

    11 Aralık 1912'de doğdu.1932 de İzmir Erkek Lisesini bitirerek Almanyaya tahsile gitti. Heidelberg'de Klasik Filoloji tahsiline başladı. Aynı üniversitede Latince, Yunanca, Yunan ve Latin Filolojisi, Tarih, Filolofi ve Arkeolojiye ait dersleri takip etti.1942'de Klâsik Filoloji
    doktorasını tamamlıyarak memlekete döndü. İlkin Atatürk Lisesinde Latince öğretmenliği etti.5 Ağustos 1953'de bir deniz kazasında öldüğü zaman, İstanbul Üniversitesi'nde Klâsik Filoloji Doçenti idi. Kendisi Türk Dil Kurumu üyelerinden ve Devrim Ocakları kurucularındandır. Telif ve tercüme 10'a yakın eseri vardır.

  • yakup kadri karaosmanoğlu

    03.05.2003 - 01:46

    27 Mart 1889'da Kahire'de doğdu. İlköğrenimine ailesiyle birlikte gittiği Manisa'da başladı.1903'te İzmir İdadisi'ne girdi. Babasının ölümünden sonra annesiyle yine Mısır'a döndü, öğrenimini İskenderiye'deki bir Fransız okulunda tamamladı.1908'de başladığı İstanbul Hukuk Mektebi'ni bitirmedi.1909'da arkadaşı Şehabettin Süleyman aracılığıyla Fecr-i Âti topluluğuna katıldı.1916'da tedavi olmak için gittiği İsviçre'de üç yıl kadar kaldı. Mütareke yıllarında İkdam gazetesindeki yazılarıyla Kurtuluş Savaşı'nı destekledi.1921'de Ankara'ya çağrıldı ve bazı görevler verildi.

    1923'te Mardin,1931'de Manisa milletvekili oldu. Bir yandan da gazeteciliğini ve roman yazarlığını sürdürdü. Kadro Dergisi 1932'de Vedat Nedim Tör, Şevket Süreyya Aydemir, Burhan Asaf Belge ve İsmail Hüsrev Tökin ile birlikte Kadro dergisinin kurucuları arasında yer aldı. Savunduğu bazı görüşler aşırı bulunduğu için Kadro dergisinin 1934'te yayımına son vermek zorunda kalmasından sonra Tiran elçiliğine atandı. Daha sonra 1935'te Prag,1939'da La Haye,1942'de Bern,1949'da Tahran ve 1951'de yine Bern elçiliklerine getirildi.27 Mayıs 1960'tan sonra Kurucu Meclis üyeliğine seçildi. Siyasal hayatının son görevi 1961-1965 arasındaki Manisa milletvekilliği oldu.13 Aralık 1974'te Ankara'da öldü.

    Yazı Hayatı

    Karaosmanoğlu yazarlığa Ümit, Servet-i Fünun, Resimli Kitap gibi dergilerde başladı. Fecr-i Âticiler'in 'sanat şahsî ve muhteremdir' görüşünü paylaştığı ve 'sanat için sanat' yaptığı bu ilk döneminde Nirvana adlı bir oyun, makaleler, denemeler, düzyazı şiirler ve öyküler yazdı. Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı sırasında ülkenin durumu, sanat anlayışını değiştirmesine yol açtı. Türk toplumunun çeşitli dönemlerdeki gerçekliğini sergilemek istediği için bir ikisi dışında eserlerinde belli tarihi dönemleri ele aldı. Kiralık Konak I. Dünya Savaşı öncesinin, Hüküm Gecesi II. Meşrutiyet'in, Sodom ve Gomore Mütareke döneminin, Yaban Kurtuluş Savaşı yıllarının, Ankara Cumhuriyet'in ilk on yılının, Bir Sürgün II. Abdülhamid döneminin işlendiği romanlardır. Panorama 1923-1952 yıllarını kapsar. Karaosmanoğlu 1920'lerden sonra iyimser bir devrimci görünümündeyken, sonra umutlarını yitirerek romancılığını devrimci yönde kullanmaktan vazgeçmiştir.1955'ten sonra da anı kitaplarından başka bir şey yazmamıştır.Romanları arasında en ünlüleri Nur Baba, Kiralık Konak ve Yaban'dır. Nur Baba Nur Baba, Karaosmanoğlu'nun ilk romanıdır.1922'de kitap olarak çıkmadan önce gazetede yayımlanmıştır. Ama yazılışı ondan sekiz dokuz yıl öncesine gider. O yıllar Karaosmanoğlu'nun Eski Yunan ve Latin edebiyatıyla ilgilendiği ve Çamlıca'daki bir Bektaşi tekkesine devam ettiği dönemdir. Nur Baba'yı Euripides'in Bakkhalar'ından esinlenerek ve tekkedeki gözlemlerine dayanarak yazmıştır.

    Roman, tekkenin şeyhiyle, evli bir kadın arasındaki tutkulu bir aşkın öyküsünü anlatır. İçki, müzik ve sevişmeyle sabahlara değin süren ayinler, Bektaşi töreleri ve tekke yaşamı kitapta büyük yer tutar. Bu ayinlerle Bakkhalar'in ayinleri arasında benzerlik bulan Karaosmanoğlu, romanın kadın kahramanı Nigâr'ın cinsi ilişkileriyle bu benzerliği anlatmaya çalışır.Ancak okur için romanın ilginç yönü Bektaşilik'e ilişkin bilgiler olmuş ve bu yönü, yapıtın çok satılmasını sağladığı gibi Karaosmanoğlu'nun ününü de yaygınlaştırmıştır. Ancak Karaosmanoğlu Bektaşilik'in sırlarını açıklamak ve üstelik Bektaşilik'i küçük düşürmekle suçlandığı için romanın ilk ve ikinci baskılarına yazdığı 'izah'larla bu suçlamalara karşı kendini savunmak gereğini duymuştur. Kiralık Konak Kiralık Konak'ta Karaosmanoğlu, II. Meşrutiyet yıllarında Batılılaşma hareketinin yol açtığı değer kargaşasını, geleneklerden ve eski hayat biçiminden ayrılışı ve kuşaklar arasındaki kopukluğu sergiler. Romanda yazar adına konuşan Hakkı Celis, başlangıçta yurt sorunlarına karşı ilgisiz, âşık, içli bir şairken, sonradan bilinçlenerek değişir ve 'milli ideal' sevdasına tutulur. Bu ideal geleceğin Türkiye'sidir. Karaosmanoğlu romanın öbür kişilerini ve dolayısıyla toplumu, bu yeni bilince ulaşmış Hakkı Celis'in gözleriyle değerlendirir ve yargılar.

    ESERLERİ Roman: Kiralık Konak, Nur Baba, Hüküm Gecesi, Sodom ve Gomore, Yaban, Ankara, Bir Sürgün, Panaroma,2 cilt, Hep O Şarkı. Hikaye Bir Serencam, Rahmet, Milli Savaş Hikâyeleri. Anı: Zoraki Diplomat, Anamın Kitabı, Vatan Yolunda, Politikada 45 Yıl, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları.

  • alevi

    03.05.2003 - 01:41

    Alevilerde sunniler kadar müslüman. İçlerinden farkli kişiler (sunniler oldugu gibi) çıkabilir. Onlara bakarak aleviligi kötüleminizi yadirgiyorum. Sadece şamanist türk ögretilerinden arınamamışlar o kadar! Bu gerçegi gören alevi arkadaslar bu konuda calismalarini sürdürüyorlar. Mum söndü olayida alevilikle bagdastirmak dogru degil. Bu aslinda yahudilikteki bir mezhebin fiiliyati iken bilinçsiz kişilerce aleviler üzerine atilmak istenmiş.

  • hallac-ı mansur

    03.05.2003 - 01:29

    Enel alelhakk

  • vizontele

    30.04.2003 - 10:04

    Yilmaz erdogan harikasi

  • manyak

    30.04.2003 - 10:04

    Vizyontele de cem yilmazin harika bir seslendirmesi.. Mannnyaaag

  • asır yolcusu

    30.04.2003 - 09:57

    ASIR YOLCUSU YOLUNDA GEREK

  • büyücü

    30.04.2003 - 09:21

    büyü yapan kişilere verilen isimdir

  • gandalf

    30.04.2003 - 09:21

    Bu nedir de de hic kelime yok. Degirmen bosa dönüyor.

    Büyücü

  • imtihan

    30.04.2003 - 09:19

    “Felek esbab-ı cefasın toplasın gelsin,
    Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azîmetden.”

  • sır

    30.04.2003 - 09:14

    Hiç bir zaman saklanamayan, saklandigi zamanda herkes tarafindan bilinen, ona en cok gizledigin zamanda da kulagina fısıldanan gerçek düşmandır! Hiç bir zaman olmaması gereken, her zamanda peşinden kovalayan karabasandır. Heeeyy! Durma orada öyle! Daya silahı alnına! Baksana her taraf özgürlük! Yetmez mi bunca esaretin!

  • kara kasırga

    30.04.2003 - 09:09

    Sana gelince ey cani okur!
    Kolla kendini, koru tenini benden,
    ey uyumlu aşkların egemen böceği,
    tinim bir kara kasırga; susma! Sana göre
    değil bu doygun zaman, seyrek ve garip
    bir mürekkeple çizilmişsin sen; bulutsu!
    oysa pervanedir şair ahh! Yaklaştıkça
    uzaklaşır şiir; koru kendini!

  • mp3

    29.04.2003 - 15:47

    Müzikseverlerin can simidi.

    Mp3 olmasaydi 1000 muzikle harddiskler bizlere cehennem olurdu :)

  • bülent oran

    29.04.2003 - 15:38

    Yesil camin unutulmaz zirvesi, unutulmadigi kadar da vefasizliga ugrayip, kimse tarafindan bilinmeyen bir sahsiyet.

    Bin tane senaryo yazan adam ünvanina almistir. Antalya'da 'Yaşam Boyu Onur Ödülü' almasına rağmen türk toplumunda neredeyse hic tanimamasi cok üzücü.

  • cevat rıfat atilhan

    28.04.2003 - 05:52

    CEVAT RIFAT ATİLHAN'IN 74 ESERİNDEN BİR KISMI
    1 Ey Türk! Düşmanını Tanı!
    2 İslamı Saran Tehlike ve Siyonizim
    3 İğneli Fıçı-Tarih Boyunca Yahudi Mezalimi-
    4 Masonluk Nedir? Tarihte ve Günümüzde Masonluk
    5 Türk Oğlu! Düşmanını Tanı!
    6 Bütün Açıklığıyla İnönü Savaşları ve Gerçek Kahramanlar
    7 Menemen Hadisesinin İç Yüzü
    8 Sultan Abdulhamid Han Ve İttihatı Terakkicilerin Cinayetleri
    9 Yahudiler Dünyayı Nasıl İstila Ediyorlar?
    10 Medeniyetin Batışı
    11 Siyonizm ve Protokolları
    12 Tarih Boyunca İslam Hakimiyeti ve Uğradığı Suikastlar
    13 Gizli Devlet ve Fesat Programı
    14 Tarihte ve Günümüzde Masonluk
    15 İslam ve Beni İsrail
    16 Dünya İstilacıları
    17 Çağ Açan Hükümdar FATİH
    18 31 Mart Faciası 19 Türk! İşte Düşmanın
    20 Musa Dağı
    21 Suzili bermanın Hatıra Defteri
    22 Filistin Cephesinde Yahudi Casusları
    23 Farmasonluk Nedir? 24 Sina Cephesinde Yahudi Casusları
    25 Dünya İhtilalcileri İsrail
    26 Farmasonluk İnsanlığın Kanseri
    27 Farmasonlar İslamiyeti ve Türklüğü yıkmak İçin Nasıl Çalıştılar
    28 İstiklal Harbinde Sarıklı Kahramanlar

  • cevat rıfat atilhan

    28.04.2003 - 05:51

    Cevat Rifat Atilhan

    1892 senesinde İstanbul'da Vefada dünyaya gelmiştir. Babası Rifat Paşa Şam mutasarrıfıdır. Çocukluğunun ilk yılları Şam'da geçmiştir. Daha sonra İstanbul'a gelerek Fatih İptidaisine (İlkokul) başlamıştır. İlkokulu bitirdikten sonra baba mesleği olan askerliğe tercih ederek Kuleli Askeri Lisesine girmiştir.
    Teğmenliğinin ilk günlerinde ilk vazifesini alarak Arnavutluk harekatına iştirak etmiştir. Edirne muhasarasında esir düşerek başlayan, iki sene sürüp giden Bulgar esareti..
    Birinci Dünya Savaşının başlaması ile Mersinli Cemal Paşanın emrine verilerek Sina ve Filistin Cephelerinde yaptığı kahramanlıklarla tebarüz etmiştir. Bu cephelerde gösterdiği kahramanlıklar neticesi dördüncü ordu zat işleri müdürlüğü vazifesi ile taltif edilmiştir.
    Birinci cihan harbinin aleyhimize neticelenmesi üzerine Mersinli Cemal Paşa ile Konya'ya gelerek Milli cephenin kuruluşunda büyük faydaları oluyor. İlk milli temsilci olarak Halife Sultan Vahidüddin ile görüşüyor. Halifenin makamından ayrılışında Ferit Paşa kabinesinin bir komplosuna gelerek tevkif ediliyor. Bekir Ağa bölüğüne hapsedilerek idama mahkum ediliyor. Takdiri ilahinin büyük bir lütfü keremi olarak Mersinli Cemal Paşa'nın Ferit Paşa kabinesini devirerek harbiye nazırı olması neticesinde iki saat farkı ile idamdan kurtularak harbiye nazırının yaveri oluyor.
    Kurtuluş savaşında büyük vazifesini alarak Zonguldak- Bartın ve Havalisi Cepheleri kumandanlığına terfiyen tayin ediliyor ve muntazam Fransız ordusunu olduğu yerde mıhlayarak üzerine verilen vazifeyi muvaffakiyetle başarıyor.
    Kurtuluş savaşının zaferle neticelenmesi üzerine ordudan ayrılarak yazı hayatına intisap etmiştir. Ölümüne kadar devam edecek olan hayatının bu ikinci döneminde pek çok ızdıraplı günler geçirmiştir.
    1942 yılında zamanın hükümeti tarafından hükümet darbesi hazırlanıyor gerekçesi ile tevkif edilerek 11 ay hapsediliyor. Mareşal Fevzi Çakmak'ın bizzat yaptırdığı tahkikat neticesi masum olduğu kesin olarak anlaşılarak serbest bırakılıyor.1952 yılında ise Malatya'da yahudi dönmesi Ahmet Emin Yalman'a yapılan suikastın sanki sorumlusu olarak tekrar tevkif edilerek 11 ay 15 gün süren ikinci mevkufiyetini tamamlıyor.
    Yazı hayatını 74 dev eser ve onbinleri aşkın makaleleri ile süsleyerek idealistleri arasında Ortadoğunun Hitler'i olarak tanınıyor.
    1964 yılı ağustos ayında Somali'de toplanan İslam Devletleri Kongresine davet edilerek Kongrenin İcra Komitesi başkanlığına seçiliyor. Bu vazife merhumun son büyük vazifelerinden olmuştur.
    4 Şubat 1967 günü geçirdiği kalp krizi neticesi CENAB-I ALLAH'ın rahmetine mazhar olmuştur.
    Allah Rahmet eylesin, makamı cennet olsun.
    Amin

  • hz.muhammed

    28.04.2003 - 05:46

    İslami yikmak için yikilmasi gerekli olan bir peygamber. onun için sürekli sadirilara maruz kaliyor. Ama sefeaatkar. İnsanlara affedici. Ümmetim ümmetim diyor.

Toplam 35 mesaj bulundu