Unutmayalım yaradılmış bir şey olmasaydı, incelenecek de bir şey olmayacakdı, aklın dahil, yapay zeka diye sanki yoktan varolan bir şeymiş yanılsaması, varlığın uzantısı olarak, var, ne şekil alacağı da gene ona bağlı, varlık yoksa konuşacak, ne yapay ne de doğal zeka diye bir şey olmaz, zekan varsa tabii.
İnsan hayatına müthiş kolaylıklar getiren tekniğe zemin oluştururken, zaten çok da matah olmayan insan yapısını şehrin zor ve rekabetçi şartlarında gidere ağır tahrifata uğratan, zor dönemlerde giderek vahşete teslim eden bir eleme süreci, kendi koruyabilmenin geçmiş birikimlerimizde hala bir sigorta özelliği taşıdığını belirtmiştim, bu artık evrenin özelliği nedeniyle, kişisel bir kurtuluş reçetesi olmaya mahkum, koyu bir bilinçlilik talep eder, gündelik kargaşa da bu emeği verecek ve benimseyecek olan da giderek gündemden çıkar, onun için kendi kurguladığın cennet kendinle biter, günü gelince, önüne gerçek çıkar, sıkı asılma çağıdır aynı zamanda, o bile yavaştan pamuk ipliğine döner, herkesin şansı, sadece zihinlerinde aşılabilir, gerçeklik, yapabileceğinden iyice uzaklaşmıştır. Sadece kendinin olağanüstü işlevine dönüşür, işte sınavın koyulaştığı yer orası, kolay lokma zannedilen, koyu bilmezleniş de. Kısaca, acıklı.
İnce pırıltıların o ne saf hüneridir, bir seçilmez köpükte nice elmas eritir,
nasıl bir sükun sanki peyda olur o demde, ve güneş uçurumun üstüne gelir
durur, ebedi bir davanın saf marifeti budur, zaman kıvılcım, hülya bilmek olur
alemde. Bir tek ahın içinde belli zaman mabedi, etrafımad denize bakışlarımın
bendi, çıkarım o saf yere artık bütün bütüne, ve bütün tanrılara son adağım olarak,
asude bir meneviş dağıtır kucak kucak, şahane bir istihkar irtifalar üstüne. Nasıl
ağızda yemiş zevk olup da erirse, o yokluğunu nasıl lezzete çevirirse, varsın şekli
mahvolsun, orda içime siner, benliğimin ilerde duman olacak özü, eriyen ruha söyler
bir şarkıyla gökyüzü, nasıl değişmededir ulu sahiller. Bilir misin, yaprak ve dalların
düzme tutsağı, o cılız parmaklıkları yiyen girinti, yumulu gözlerimi kamaştıran gizler,
hangi ten çekmekte tembel sınırına beni, hangi tutkudur o kemikli toprağa sürükler,
bir kıvılcam tende anar yitişlerimi.
Masum insan kalmadı artık, herkesin işi gücü fesat,
yürek yas, tasa içinde, her sabah kalkar kalkmaz
görüyoruz durumu, ama düzeltmek için çaba da yok,
dün neyse, bugün de o, miskinlik sinmiş insanların
yüzüne, kimse laf anlamıyor, anlayıp kızanlar bile
dilini tutuyor, yoksullar zengin karşısında güçsüz,
ne acıklı bunu görüp de haykırmamak, ama, anlamayanlara,
dil dökmek daha acı, insan, sesini yükseltmeyegörsün,
başlıyor gerçekleri bilmeyenlerin öfkesi, bugünlerde herkes
sırf kendini dinliyor, kendinden başkasına inanan yok. Hiç,
ilişki kalmadı gerçekle söz arasında.
Çev. Talat Sait HALMAN, Rahmetle,
Eski Mısırdan bir şiir, - 5000 yıl önce -, bugünle alakalı şeyler değil bunlar, geçmişte kalmış olgular, yoksa medeniyet varken konu bile olamaz.
Eğer ebedi kelamı içinde duymak istersen sen
İlkin tedirginliğinden büsbütün kurtulmalısın sen.
Tanrı ayrım gözetmez, herşey onun için eşit değerde,
İyiden başkası değil, cehennemin, ölümün ve üzüntün,
Kötü denen herşey , ey insan, senin içindedir bütün.
Ey insan Tanrıya sadık kalsana, işte o zaman en büyük
felaket bir cennet olur sana. Kimse bir şeye karşılıksız
sahip değildir, ki varlığın bir bedel ödemeden gökülkesine
girsin. Bir yalancı ışıktır kötü insan, bir yıldızdır iyi insan,
biri kendiliğinden yanar, diğeri ışığını alır Tanrıdan. Kimseye
vermez gökülkesini, çekmelisin onu yanına kendin, değilmi ki
üşendin onu ele geçiremezsin.
Gizlidir özün senin varlıklar o gizliden belirir,
Dibi görünmez gücünün, yalnızca dalgalar belirir.
Tanıktır o yetkin varlığına evrenin altı ve üstü,
Ne yer ne de gök varken, o öyle boşuna mı belirir.
Gücünü göstermek istemiş de gizeminin büyüklüğü,
Karanlığın tozundan dünyayı gösteren ayna belirir.
Kimi zaman gizemin toprağa saklar, bin ay yüzlüyü,
Kimi de sanatınla, topraktan bin ay yüzlü belirir.
Bilgeliğin gizli kalmasın diyedir yaşayanlara,
Gizeminle inançsızlar içinde yalvaçlar belirir.
Bir nişandır sevgiden belirtmek için gönül borcunu,
Kara gönlünden Fuzuli, can can katan sözler belirir.
Fuzuli, 16. Yüzyıl. Geçmiş zamanlar, artık geçmiş.
Yer gök dolu bu aşk olur, aşksız hiç nesne yok durur,
bile oludur gösteren, ol aşka esir olan benim.
Aşka bünyad uran benim.
Yunus, 13. Yüzyıl, Vahdeti Vücud, Kendi.
Türk kültürünü yabana atmak da, biraz ayıp olur.
Allah aşkıyla, dünya aşkı arasında bir fark yoktur, çünkü birbirinin tamamlayıcısıdır, onun için Mevlana ölüme, - Düğün gecesi - der, artık hitamına erer, çünkü, - Ruhumdan üfledim - demişti, ve ondan - Hoşça bak zatına, Zübdei Alemsin - der Şeyh Galible, Yani gözbebeğimsin, ama, hakedersen, bu geçiş mekanında marifetlerin, belirleyecek o konumu, o da gayret ve katkıyla, yoksa, yolun açık olsun, güle güle.
Modern evrede ışık artık, gün ışığı değildir, o mış gibiliğidir hayatın, yani yanılsama, karanlık bir evrede, görmek istediğin, Sühreverdinin, Mistik Tecrübeden yansıyanla bahsettiği - İşrak Felsefesi - yani ışık, bir makamdır. ve ölüm sonrasını aydınlatır, gün ışığının aldatıcılığından muaftır, ve gerçek parlaklığın özünü taşır, bu Modern de Kafkanın gördüğü solan ışıktır, Dava isimli eserinin sonunda nehir kıyısına götürülüp infaz edilen davalının son anda, ilerdeki evin açılan panjurundan sızan soluk ışık, artık 11. Yüzyılın doğadaki insanının ki kadar parlak değildir, hem, o dönem de , hem yeni evrede, ortak olan ise, ömür parkurunda yaptığın katkıdır, ışığını parlatacak olan, gün ışığını geride bırakırken, yoksa sönecek, ve yokluk yokluğu çağıracak, sürprizleriyle, katkın, ummanı gerektirmez, katkısız umman da gerekmez, kendini önüne koyar. Kolay gelsin.
Kierkegaard, 1855 de ölmeden öhce, yeni test evresinin yani modern, dindarını hakikat şovalyesi olarak tanımlar, ve trajik bir kahraman olarak görür, çünkü giderek içeriğinden boşaltılan ortamda, bireysel samimi bağlılığı trajik bulur, ve yalnız vicdanından talimat alan, yapyalnız bireyi, bu şekilde adlandırır, bu aynı zamanda çok öncelerden, 16. Yüzyıldan kalan Cervantesin dehası, Don Kişotluktur, adeta delice, ama, temellenmiş, onun için Sanço Pançolaşan dünyayı temsilen, Panço ifade ederken, Tanrıyı simgeleştirerek, - İyi de Dulcinea diye biri yok dediğin de, varsın olmasın, madem ki seviyoruz der, - bu aynı zamanda yeni evrenin ilk işaret fişeğidir, ve yavaştan gelen kabus, 1900 - 1950 arasında henüz bir milyar nüfusu olan dünyanın neredeyse beşte birini kırar, bir ikaz olarak, ve sevk eder, bu evrede gelişmelere direnen bir avuç kelaynak da maçın galibi olarak, kendi yerine doğru yola çıkar. - Örneğin, Walter Benjamin, intihar eder, ve uzaklaşır - kimisi dağlardan kaçar, katılmaz, yaşamını başka yerlerde sürdürür ve felaketin ortağı olmaz, işte tutum o anda yıldızlaşır, sınıf oyle geçilir, yoksa çakar.
Küçücük bir bakışın, çözer beni kolayca,
kenetlenmiş yapraklar gibi, sımsıkı kapanmış olsam.
Yaprak yaprak açtırırsın, ilkyaz nasıl açtırırsa,
ilk gülünü, hünerli bir dokunuşla, hiç kimsenin yağmurun bile,
böyle küçük elleri yoktur. Bütün güllerden derin bir sesi var
gözlerinin, başedilmez o gergin kırılganlığınla senin, her solukta
sonsuzluk. Ve ölüm.
e.e.cummings, 1962, Amerikalı ŞAİR, Savaş karşıtı olduğu için, ikinci kırımda dışlanmıştır. Dindar.
Bir tek insan soyu kötüdür, insanlar şerir olabilme bakımından tektirler, çünkü hem yaptıklarının hem de bile bile yaptıklarının bilincindedirler.
Arnold TOYNBEE, 1975, İngiliz Tarih Felsefecesi, ve Tarihçi,
Görüşü KURAN da yer alan - Esfel i safilin e attık, ama, kabiliyette verdik, - dediği ayetle örtüşüyor, o rehbere aydınlanma ile sen kimsin denilince, gelişen manzarayı iç açıcı bulmamış herhalde, bugünde ip cambazı durumunda, daha bugünkü haber 2 yaşındaki çocuk, esir kampına gönderilmiş, ailesinde İncil bulunmuş, bu süreçte, dini istismar önlendi belki, ama, her konuda istismar, dünyanın her yerinde büyük, küçük devam etmesinde sorun görülmedi, onun için giderek daha pırıl pırıl olmaya adayız, çoktan seçmede, toplumalarda olumlu yönlendirici olarak, az veya çok bir imkan devreden neredeyse çıkarıldı, giderek yalnızlaşan, ve boşlukta dayanaksız kalanlar, artık yapay çözümlerle çıkış aramak zorunda, dünkü haber Amsterdamın merkesizinde esrar kullanımına ceza gelmiş, - 100 Euro - yoksa başka yerde iç, çünkü temel ihtiyaçlardan artık, küçük bir ülke olmasına rağmen limanlarından dünyanın arıza bölgelerine silat sevkiyatı yaparak da refahını koruma kaygısı güden ülkelerden, dünyanın fikri bu olunca da geriye zikri kalıyor, tarih boyunca devam edenin, artık elinde dev teknik imkanlar da var.
Kimlere dert yansam bugün, kardeşler kötü,
şimdiki dostlar hayırsız, ince duygular hak getire,
herkes kaba saba, kötüye çatan iyi insanlara, herkes
gülüp geçiyor, iyilik ayaklar altında, deliler en vefalı dost,
öz kardeşler düşman, kimlere dert yansam bugün, iyilere
iyilik yapan yok, kardeşlerin işi gücü kötülük, yüreğin temizse
düşman diyorlar, insanlar haset dolu, güvendiklerinde yürek yok,
özü sözü bir olanlar nerde, yeryüzüne kötüler el koymuş, güvenecek
dost kalmamış, tanınmayı hak edenler tanınmıyor, hani yumuşak başlılar,
canını alıyorlar can yoldaşının, içim kan ağlıyor, dert ortağı bulana ne mutlu,
Kimlere dert yansam bugün, ardı arkası gelmiyor kötülüğün.
Çev. Talat Sait HALMAN,
Eski Mısır Şiirinden bir ŞAİR, 5000 yıl önce, kimse yanlış anlamasın bugünün modern, medeni, her hakkın teslim edildiği demokratik bir çağda olacak şeyler değil bunlar, daha nerdeyse başlangıç yılları, ilkel insanlar devri ki, o devir için bile iyice abartmış yani, boşuna dememiş, Fuzuli, - Aldanma ki şair sözü elbette yalandır. - yalancıya itibar edemeyeceğimize göre, uzak bir vaka olarak fikir edinmek için, hepsi bu. Her halde o dönemin sınavında ağa takılanlardan bahsediyor olsa gerek.
Şiirin ilkesi, insanın üstün güzelliği özlemesidir, bu ilke bir coskunlukta, bir ruh taşkınlığında kendini gösterir. - Baudelaire, Fransız Dahi Şair.
Bizi kendine çeken en uzun soluklanış şiirdedir, şiire kimlik kazandıran ruh ve iç atmosferdir. - Ertuğrul AYDIN, Akademisyen, Doğu Akdeniz Üniversitesi,
Şiir duyulmak için vücuda gelir. - Ahmet HAŞİM, 1933
Şiirde kalıcı olan yan bizim bilincimizdeki değildir, o aşkınlık halinde yakaladığımız ve yakalanması bir tabiatın gücüyle mümkün olan gerçektir. - Sri Aurobindo, Hintli Filozof.
Şiir, aklın etkin gücüne bağlı olmayan bir şeydir. - Shelley, İngiliz Dahi Şair.
Çekmek zorunda olduğumuz zavallılıklarımızdan bizi kurtaran şiirdir. - Andre BRETON, 1966, Fransız Şair.
Varoluşumuzu keşfetmemiz çok üzücüdür, ama, artık yapacak bir şey yoktur. - Ralp Waldo EMERSON, 1850, Amerikalı Düşünür ve ŞAİR, Nietzsche hayran - Övemiyorum, kendimi övüyorum sanılacak - diyor.
Ellerim, açar varlığının perdelerini,
giydirir seni başkaş bir çıplaklıkla,
Bedenler soyar senin bedeninden, ellerim.
Uydurur, senin bedenine başka bir beden.
kitap
07.06.2023 - 09:44Unutmayalım yaradılmış bir şey olmasaydı, incelenecek de bir şey olmayacakdı, aklın dahil, yapay zeka diye sanki yoktan varolan bir şeymiş yanılsaması, varlığın uzantısı olarak, var, ne şekil alacağı da gene ona bağlı, varlık yoksa konuşacak, ne yapay ne de doğal zeka diye bir şey olmaz, zekan varsa tabii.
modern
05.06.2023 - 04:09İnsan hayatına müthiş kolaylıklar getiren tekniğe zemin oluştururken, zaten çok da matah olmayan insan yapısını şehrin zor ve rekabetçi şartlarında gidere ağır tahrifata uğratan, zor dönemlerde giderek vahşete teslim eden bir eleme süreci, kendi koruyabilmenin geçmiş birikimlerimizde hala bir sigorta özelliği taşıdığını belirtmiştim, bu artık evrenin özelliği nedeniyle, kişisel bir kurtuluş reçetesi olmaya mahkum, koyu bir bilinçlilik talep eder, gündelik kargaşa da bu emeği verecek ve benimseyecek olan da giderek gündemden çıkar, onun için kendi kurguladığın cennet kendinle biter, günü gelince, önüne gerçek çıkar, sıkı asılma çağıdır aynı zamanda, o bile yavaştan pamuk ipliğine döner, herkesin şansı, sadece zihinlerinde aşılabilir, gerçeklik, yapabileceğinden iyice uzaklaşmıştır. Sadece kendinin olağanüstü işlevine dönüşür, işte sınavın koyulaştığı yer orası, kolay lokma zannedilen, koyu bilmezleniş de. Kısaca, acıklı.
meneviş
02.06.2023 - 21:47İnce pırıltıların o ne saf hüneridir, bir seçilmez köpükte nice elmas eritir,
nasıl bir sükun sanki peyda olur o demde, ve güneş uçurumun üstüne gelir
durur, ebedi bir davanın saf marifeti budur, zaman kıvılcım, hülya bilmek olur
alemde. Bir tek ahın içinde belli zaman mabedi, etrafımad denize bakışlarımın
bendi, çıkarım o saf yere artık bütün bütüne, ve bütün tanrılara son adağım olarak,
asude bir meneviş dağıtır kucak kucak, şahane bir istihkar irtifalar üstüne. Nasıl
ağızda yemiş zevk olup da erirse, o yokluğunu nasıl lezzete çevirirse, varsın şekli
mahvolsun, orda içime siner, benliğimin ilerde duman olacak özü, eriyen ruha söyler
bir şarkıyla gökyüzü, nasıl değişmededir ulu sahiller. Bilir misin, yaprak ve dalların
düzme tutsağı, o cılız parmaklıkları yiyen girinti, yumulu gözlerimi kamaştıran gizler,
hangi ten çekmekte tembel sınırına beni, hangi tutkudur o kemikli toprağa sürükler,
bir kıvılcam tende anar yitişlerimi.
Paul VALERY, Fransız DAHİ ŞAİR,
Çev. Sabri Esat SİYAVUŞGİL
imkan yaratmak
01.06.2023 - 19:54Senle başlayıp, biter.
havalı
01.06.2023 - 14:44Dağılıp giden bir tüyü havada tutan hava.
ve insan
31.05.2023 - 22:08Masum insan kalmadı artık, herkesin işi gücü fesat,
yürek yas, tasa içinde, her sabah kalkar kalkmaz
görüyoruz durumu, ama düzeltmek için çaba da yok,
dün neyse, bugün de o, miskinlik sinmiş insanların
yüzüne, kimse laf anlamıyor, anlayıp kızanlar bile
dilini tutuyor, yoksullar zengin karşısında güçsüz,
ne acıklı bunu görüp de haykırmamak, ama, anlamayanlara,
dil dökmek daha acı, insan, sesini yükseltmeyegörsün,
başlıyor gerçekleri bilmeyenlerin öfkesi, bugünlerde herkes
sırf kendini dinliyor, kendinden başkasına inanan yok. Hiç,
ilişki kalmadı gerçekle söz arasında.
Çev. Talat Sait HALMAN, Rahmetle,
Eski Mısırdan bir şiir, - 5000 yıl önce -, bugünle alakalı şeyler değil bunlar, geçmişte kalmış olgular, yoksa medeniyet varken konu bile olamaz.
bilgi
31.05.2023 - 21:57Bilgi ardında yükseliş aramak, ulaşılmaz hayal imiş ancak,
Aşk imiş her ne varsa alemde, bilgi boş bir masal imiş ancak.
Fuzuli, 16. Yüzyıl.
eylemek
31.05.2023 - 19:53Eğer ebedi kelamı içinde duymak istersen sen
İlkin tedirginliğinden büsbütün kurtulmalısın sen.
Tanrı ayrım gözetmez, herşey onun için eşit değerde,
İyiden başkası değil, cehennemin, ölümün ve üzüntün,
Kötü denen herşey , ey insan, senin içindedir bütün.
Ey insan Tanrıya sadık kalsana, işte o zaman en büyük
felaket bir cennet olur sana. Kimse bir şeye karşılıksız
sahip değildir, ki varlığın bir bedel ödemeden gökülkesine
girsin. Bir yalancı ışıktır kötü insan, bir yıldızdır iyi insan,
biri kendiliğinden yanar, diğeri ışığını alır Tanrıdan. Kimseye
vermez gökülkesini, çekmelisin onu yanına kendin, değilmi ki
üşendin onu ele geçiremezsin.
Angelus SILESIUS, Alman Mistik Şair, 1677
gizem
29.05.2023 - 20:52Gizlidir özün senin varlıklar o gizliden belirir,
Dibi görünmez gücünün, yalnızca dalgalar belirir.
Tanıktır o yetkin varlığına evrenin altı ve üstü,
Ne yer ne de gök varken, o öyle boşuna mı belirir.
Gücünü göstermek istemiş de gizeminin büyüklüğü,
Karanlığın tozundan dünyayı gösteren ayna belirir.
Kimi zaman gizemin toprağa saklar, bin ay yüzlüyü,
Kimi de sanatınla, topraktan bin ay yüzlü belirir.
Bilgeliğin gizli kalmasın diyedir yaşayanlara,
Gizeminle inançsızlar içinde yalvaçlar belirir.
Bir nişandır sevgiden belirtmek için gönül borcunu,
Kara gönlünden Fuzuli, can can katan sözler belirir.
Fuzuli, 16. Yüzyıl. Geçmiş zamanlar, artık geçmiş.
hayat
28.05.2023 - 16:56Sınavını verdiysen pahası konuşulmaz bile, öyle değerli, vermediysen, pahası konuşulur hale gelir, konuşabilirsen.
Tanışmak
28.05.2023 - 14:42Tanımak hiç olmamıştır, tanımadım diyen de, çünkü tanıtmıştır.
kendini bilmek
28.05.2023 - 07:59Kendine borçludur, ama, başkası her zaman alacaklı, öde dur.
aşk
27.05.2023 - 23:13Yer gök dolu bu aşk olur, aşksız hiç nesne yok durur,
bile oludur gösteren, ol aşka esir olan benim.
Aşka bünyad uran benim.
Yunus, 13. Yüzyıl, Vahdeti Vücud, Kendi.
Türk kültürünü yabana atmak da, biraz ayıp olur.
Allah aşkıyla, dünya aşkı arasında bir fark yoktur, çünkü birbirinin tamamlayıcısıdır, onun için Mevlana ölüme, - Düğün gecesi - der, artık hitamına erer, çünkü, - Ruhumdan üfledim - demişti, ve ondan - Hoşça bak zatına, Zübdei Alemsin - der Şeyh Galible, Yani gözbebeğimsin, ama, hakedersen, bu geçiş mekanında marifetlerin, belirleyecek o konumu, o da gayret ve katkıyla, yoksa, yolun açık olsun, güle güle.
Işık
27.05.2023 - 21:38Modern evrede ışık artık, gün ışığı değildir, o mış gibiliğidir hayatın, yani yanılsama, karanlık bir evrede, görmek istediğin, Sühreverdinin, Mistik Tecrübeden yansıyanla bahsettiği - İşrak Felsefesi - yani ışık, bir makamdır. ve ölüm sonrasını aydınlatır, gün ışığının aldatıcılığından muaftır, ve gerçek parlaklığın özünü taşır, bu Modern de Kafkanın gördüğü solan ışıktır, Dava isimli eserinin sonunda nehir kıyısına götürülüp infaz edilen davalının son anda, ilerdeki evin açılan panjurundan sızan soluk ışık, artık 11. Yüzyılın doğadaki insanının ki kadar parlak değildir, hem, o dönem de , hem yeni evrede, ortak olan ise, ömür parkurunda yaptığın katkıdır, ışığını parlatacak olan, gün ışığını geride bırakırken, yoksa sönecek, ve yokluk yokluğu çağıracak, sürprizleriyle, katkın, ummanı gerektirmez, katkısız umman da gerekmez, kendini önüne koyar. Kolay gelsin.
trajikomik
27.05.2023 - 20:01Kierkegaard, 1855 de ölmeden öhce, yeni test evresinin yani modern, dindarını hakikat şovalyesi olarak tanımlar, ve trajik bir kahraman olarak görür, çünkü giderek içeriğinden boşaltılan ortamda, bireysel samimi bağlılığı trajik bulur, ve yalnız vicdanından talimat alan, yapyalnız bireyi, bu şekilde adlandırır, bu aynı zamanda çok öncelerden, 16. Yüzyıldan kalan Cervantesin dehası, Don Kişotluktur, adeta delice, ama, temellenmiş, onun için Sanço Pançolaşan dünyayı temsilen, Panço ifade ederken, Tanrıyı simgeleştirerek, - İyi de Dulcinea diye biri yok dediğin de, varsın olmasın, madem ki seviyoruz der, - bu aynı zamanda yeni evrenin ilk işaret fişeğidir, ve yavaştan gelen kabus, 1900 - 1950 arasında henüz bir milyar nüfusu olan dünyanın neredeyse beşte birini kırar, bir ikaz olarak, ve sevk eder, bu evrede gelişmelere direnen bir avuç kelaynak da maçın galibi olarak, kendi yerine doğru yola çıkar. - Örneğin, Walter Benjamin, intihar eder, ve uzaklaşır - kimisi dağlardan kaçar, katılmaz, yaşamını başka yerlerde sürdürür ve felaketin ortağı olmaz, işte tutum o anda yıldızlaşır, sınıf oyle geçilir, yoksa çakar.
yağmur
27.05.2023 - 14:53Küçücük bir bakışın, çözer beni kolayca,
kenetlenmiş yapraklar gibi, sımsıkı kapanmış olsam.
Yaprak yaprak açtırırsın, ilkyaz nasıl açtırırsa,
ilk gülünü, hünerli bir dokunuşla, hiç kimsenin yağmurun bile,
böyle küçük elleri yoktur. Bütün güllerden derin bir sesi var
gözlerinin, başedilmez o gergin kırılganlığınla senin, her solukta
sonsuzluk. Ve ölüm.
e.e.cummings, 1962, Amerikalı ŞAİR, Savaş karşıtı olduğu için, ikinci kırımda dışlanmıştır. Dindar.
tarihi sözler
27.05.2023 - 09:19Bir tek insan soyu kötüdür, insanlar şerir olabilme bakımından tektirler, çünkü hem yaptıklarının hem de bile bile yaptıklarının bilincindedirler.
Arnold TOYNBEE, 1975, İngiliz Tarih Felsefecesi, ve Tarihçi,
Görüşü KURAN da yer alan - Esfel i safilin e attık, ama, kabiliyette verdik, - dediği ayetle örtüşüyor, o rehbere aydınlanma ile sen kimsin denilince, gelişen manzarayı iç açıcı bulmamış herhalde, bugünde ip cambazı durumunda, daha bugünkü haber 2 yaşındaki çocuk, esir kampına gönderilmiş, ailesinde İncil bulunmuş, bu süreçte, dini istismar önlendi belki, ama, her konuda istismar, dünyanın her yerinde büyük, küçük devam etmesinde sorun görülmedi, onun için giderek daha pırıl pırıl olmaya adayız, çoktan seçmede, toplumalarda olumlu yönlendirici olarak, az veya çok bir imkan devreden neredeyse çıkarıldı, giderek yalnızlaşan, ve boşlukta dayanaksız kalanlar, artık yapay çözümlerle çıkış aramak zorunda, dünkü haber Amsterdamın merkesizinde esrar kullanımına ceza gelmiş, - 100 Euro - yoksa başka yerde iç, çünkü temel ihtiyaçlardan artık, küçük bir ülke olmasına rağmen limanlarından dünyanın arıza bölgelerine silat sevkiyatı yaparak da refahını koruma kaygısı güden ülkelerden, dünyanın fikri bu olunca da geriye zikri kalıyor, tarih boyunca devam edenin, artık elinde dev teknik imkanlar da var.
çağ
24.05.2023 - 10:28Kimlere dert yansam bugün, kardeşler kötü,
şimdiki dostlar hayırsız, ince duygular hak getire,
herkes kaba saba, kötüye çatan iyi insanlara, herkes
gülüp geçiyor, iyilik ayaklar altında, deliler en vefalı dost,
öz kardeşler düşman, kimlere dert yansam bugün, iyilere
iyilik yapan yok, kardeşlerin işi gücü kötülük, yüreğin temizse
düşman diyorlar, insanlar haset dolu, güvendiklerinde yürek yok,
özü sözü bir olanlar nerde, yeryüzüne kötüler el koymuş, güvenecek
dost kalmamış, tanınmayı hak edenler tanınmıyor, hani yumuşak başlılar,
canını alıyorlar can yoldaşının, içim kan ağlıyor, dert ortağı bulana ne mutlu,
Kimlere dert yansam bugün, ardı arkası gelmiyor kötülüğün.
Çev. Talat Sait HALMAN,
Eski Mısır Şiirinden bir ŞAİR, 5000 yıl önce, kimse yanlış anlamasın bugünün modern, medeni, her hakkın teslim edildiği demokratik bir çağda olacak şeyler değil bunlar, daha nerdeyse başlangıç yılları, ilkel insanlar devri ki, o devir için bile iyice abartmış yani, boşuna dememiş, Fuzuli, - Aldanma ki şair sözü elbette yalandır. - yalancıya itibar edemeyeceğimize göre, uzak bir vaka olarak fikir edinmek için, hepsi bu. Her halde o dönemin sınavında ağa takılanlardan bahsediyor olsa gerek.
şiir
22.05.2023 - 20:32Şiirin ilkesi, insanın üstün güzelliği özlemesidir, bu ilke bir coskunlukta, bir ruh taşkınlığında kendini gösterir. - Baudelaire, Fransız Dahi Şair.
Bizi kendine çeken en uzun soluklanış şiirdedir, şiire kimlik kazandıran ruh ve iç atmosferdir. - Ertuğrul AYDIN, Akademisyen, Doğu Akdeniz Üniversitesi,
Şiir duyulmak için vücuda gelir. - Ahmet HAŞİM, 1933
Şiirde kalıcı olan yan bizim bilincimizdeki değildir, o aşkınlık halinde yakaladığımız ve yakalanması bir tabiatın gücüyle mümkün olan gerçektir. - Sri Aurobindo, Hintli Filozof.
Şiir, aklın etkin gücüne bağlı olmayan bir şeydir. - Shelley, İngiliz Dahi Şair.
Çekmek zorunda olduğumuz zavallılıklarımızdan bizi kurtaran şiirdir. - Andre BRETON, 1966, Fransız Şair.
yapıt
20.05.2023 - 18:50Yapı taleb eder, yapı yapıyı çağırır, yapılandırır, yapıt olsun diye, böylece yapılır.
görüşmek
20.05.2023 - 15:49İhtiyaç değildir, hava almaktır, ama, hava ihtiyaçtır, yaşam için.
varoluş
20.05.2023 - 07:20Varoluşumuzu keşfetmemiz çok üzücüdür, ama, artık yapacak bir şey yoktur. - Ralp Waldo EMERSON, 1850, Amerikalı Düşünür ve ŞAİR, Nietzsche hayran - Övemiyorum, kendimi övüyorum sanılacak - diyor.
bir kitap okudum hayatım değişti
19.05.2023 - 10:33Bir kitap okuyunca hayat değişmez, ama, hayat kitabı değiştirir, yenisini yazmak zorunda kalırsın. Kolay gelsin.
dokunmak
19.05.2023 - 00:37Ellerim, açar varlığının perdelerini,
giydirir seni başkaş bir çıplaklıkla,
Bedenler soyar senin bedeninden, ellerim.
Uydurur, senin bedenine başka bir beden.
Octavio PAZ, 1998, Meksikalı DAHİ.
Ellerim, başka bir beden yaptıkça, el. - gökhan.
Toplam 628 mesaj bulundu