Ordan, burdan, şurdan değil Aşk'tan geldik!
Mesneviden, mevlanadan Meşk'ten geldik,
Yürek denen, gönül denen Köşk'ten geldik...
Herşeye rağmen başka şey demem...
Aşk'sız edemem!
AŞK BİZDEDİR!
Görmeniz lazım bir araya gelip aynı ortamı solumanız gerek...
Öylesi sevda dolu, öylesine can bir baba, harika bir eş ve mükemmel bir ağbi...
Her sözü bir mantığa dayalı çok şey öğrendim kısa zamanda ağbim senden..Ve biliyorumki elin omzumda ne mutlu bana :)
Seni çok seviyor bu kızın :))
***ÜLKÜCÜLÜK İNANMAKTIR! ***
Mücadelesini verdiğin kutlu davanın bir gün mutlak hakim olacağına inanmaktır.
***ÜLKÜCÜLÜK MÜCADELEDİR! ***
Karşılaştığın ihanetlere zulümlere zalimlere karşı hiç yılmadan Allah aşkına mücadele etmektir.
***ÜLKÜCÜLÜK HÜRRİYETTİR! ***
Yemyeşil kırlarla bezeli uçsuz bucaksız bozkırlarda ciğerlerin patlayana kadar dolu dizgin koşmaktır hürriyet!
***ÜLKÜCÜLÜK AĞLAMAKTIR! ***
Ağlayarak doğan her yeni bebeğe daha güzel bir dünyayı armağan edemeden yaşadığımız için ağlamaktır.
***ÜLKÜCÜLÜK SADAKATTİR! ***
Bir elime güneşi bir elime ayı verseniz yine de dönmem davamdan diyen resulullah efendimizin sözlerini kendine şiar edinerek kutlu sevdanın son neferi kaldığını bilsende sadakattir.lider teşkilat doktrin temelleri üzerine kurulan hareketine sadakattir.
***ÜLKÜCÜLÜK AYRIŞMAKTIR! ***
Dünyanın belli bir yörüngede döndüğünü kabullendirmek isteyenlere dünyanın insanın beyninde şekillendiğini ve o şekillenişte dünyanın yörüngesinin bir gün mutlaka türklerin koordinatlarıyla döneceği noktasında ayrışmaktır.
***ÜLKÜCÜLÜK KARDEŞLİKTİR! ***
Ülkücüler birbirine kan bağı ile bağlıdırlar ve bu bağlılık geleceğe yönelik en büyük sermayedir.
Ülkücülük hal dili muhabbet deminde sırat yolculuğudur.
Ülkücülük başak başak,çiçek çiçek filizlenecek yeni ümitlerin yeni nesillerin hayalini kurmaktır.
Ali Fuat Başgil, 17 Nisan 1967 tarihinde öldü. 74 yaşındaydı ve ardında çok sayıda önemli eser ve büyük bir fazilet mücadelesinin hatıralarını bırakmıştı. Onun en önemli eserlerinden biri Demokrasi Yolunda (1. bs. 1961) adını taşır. Başgil, bu eser inde demokrasinin bir sandık meselesi
değil, zihniyet meselesi olduğunu, fert ve cemiyetçe demokrasi zihniyetini benimsememiş memleketlerde bu rejimin yerleşip kökleşemeyceğini vurgulamaktadır. İlk baskısı 1960 yılında yapılan İlmin Işığında Günün Meseleleri adlı kitabında toplanan makalelerinde demokrasi, fikir hürriyeti,
insan hakları ve anayasa meseselesini enine boyuna tahlil eden Başgil, Din ve Laiklik (1. bs. 1954, 2. bs. 1961, 3. bs. 1977) adlı son derece önemli kitabında, başından beri tartışma konusu olan laiklik meselesini vukufla ele almış ve konuya açıklık getirmiştir. Gençlerle Başbaşa (1. bs. 1949) adlı kitabında güçlü bir eğitimci olarak karşımıza çıkan
ESERLERİ
La Vie Juridique des Pepul es (Belçika 1939) , Klasik Ferdî Hak ve Hürriyetler Nazariyesi ve Muasır Devletçilik Sistemi (1938) . Esas Teşkilat Hukuku Dersleri (3. cilt, 1940) , Türkiye İş Hukuku (1940) , Vatandaşın Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Müracaat Hakkı (1944) , Hukukun Ana Müessese ve Meseleleri (1947) , Cihan Sulhu ve İnsan Hakları (1948) , Türkçe Meselesi (1948) , Vatandaş Hürriyeti ve Bunun Teminatı (1948) ,
Demokrasi ve Hürriyet (1949) , Vatandaş Hak ve Hürriyetlerinin Korunması ve Anayasamızın Eksiklikleri (2. cilt, 1960) , 27 Mayıs İhtilâli ve Sebepleri (1963) .
Ali Fuat Başgil'in Hatıraları
Ali Fuat Başgil
Boğaziçi Yayınları / Hatıra Serisi
Ordinaryüs Profesör Dr. Ali Fuat Başgil, son devirde yetişmiş büyük bir hukuk alimidir. Doktorasını Fransa'da yapmıştır. Ankara'da Mülkiye mektebinde ve diğer çeşitli okullarda hocalık yaptıktan sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde 'İş Hukuku' ve 'Türk Anayasası' okutmuştur.
Amma, onun asıl mühim tarafı sadece hukuk alimliği değildir. Bu vasfıyla beraber, milletine mal olmuş bulunmasıdır.
Atilla Yılmaz yeni ve çok değerli bir ses kalender bi insan... Kendisi ile tanışma şerefinede nail olduğum için onur duydum... Kendisine büyük bir sevgi ve aşk ile bağlı olduğu davasında her zaman başarılar diliyorum...
Biraz önce kendisi ile konuştum :))
Mütevazi, çok nazik ve fazlasıyla düşünceli bir ağbimiz çok seviyordum zaten konuşunca iyice arttı sevgim vede saygım desteği için ALLAH razı olsun... Ne güzel bir isim bırakmışsın bana canım babam herkes destek herkes yanımda... Sağol ağbim çok sağol....
-Sevgilerin üstünden baharlar ve kışlar geçenlere! -
Hatırlayanlarınız var mı, sevgi neydi? İlk sevgi sözcüğünü, ilk kıpırdanışını yüreğinin hatırlayanlarınız var mı? İlk hüznümüzün adını sevgi koyabiliyor muyuz şimdi geriye dönüp baktığımızda? Derûni coğrafyamızı kaplayan zifiri bulutların ve üzerimize örtülen maddeci felsefenin ağırlığına ne zaman başkaldırmıştı sevgilerimiz, hatırlayanınız var mı? Ne zaman sevgilerimiz paralarımızdan önce tartılırdı; ya ne zaman pazar eyledik sevgilerimizi, biliyor musunuz? En son ne zaman bir sevgiyi söyleşmiştik bir sevgiliyle? ! ...
Her gün bir parçamızı daha tüketen teknoloji çağında sevgiye en son ne zaman merhaba demiştik, hatırlayanınız var mı? Hatırlıyor musunuz, sevgi neydi? Üzüm henüz yaratılmamışken insanları sarhoş eden o muydu acep? O muydu canından ve cihandan geçiren sahip kıranları? Bin yıllar ve binlerce yıllar boyunca pervaneyi ateşe düşüren, bülbülü şeydalandıran o muydu? Neydi sevgi? ! ..
Hatırlayan var mı, sevgi neydi? Leylaların, Şirinlerin, Aslıların nazı mıydı o; yoksa Mecnunların, Ferhatların, Keremlerin niyazı mı? Hangisinde belirmişti ilk kıvılcımı sevginin? Neydi sevgi? ! ..
Açıkken gözbebeğimize yerleşen de, göz yumduğumuzda gönlümüze sızan da sevgi değil miydi bir vakitler? Bir dudağın kıpırdanışından yanağımıza akseden pembelikler, utanmalar, sevgi değil miydi yoksa? En son ne zaman kızarmıştı yanağınız, hatırlayanınız var mı? Uykumuzu en son ne zaman terk etmiştik sevgiyi düşünmek adına? En son sevgi şiirini hangi gecede okumuştuk? Sahi neydi sevgi? Bir çuhayı ipek görebilmek miydi; toprağı amber niyetine koklamak mı? Sûreti sîrete, arazı cevhere, bedeni ruha köle eylemek miydi sevgi? Sevgi bir iyilik miydi, şefkatli bir cümlecik mi? Neydi sevgi, dış mıydı, yoksa iç mi; zahir miydi, yahut bâtın mı; kalıp mıydı, ya ki can mı? Var olmak mı, varlıktan geçmek mi? Dünyaya gülmeye mi gelmiştik; ağlamaya mı; ölüyor muyuz, yoksa doğuyor mu? Sevgi neydi? ! ..
Unuttuk, acep neydi sevgi? Bir yetimin başını okşarken dimağımıza yerleşen tat mıydı o? Bir bebeğin süt kokulu tenindeki su çiçeği miydi? Sabah evden çıkarken özlemeye başladığımız bir ses miydi? Hatırlayanınız var mı, sevgi neydi? Sevgi bir sigara dumanında, bir tren düdüğünde, bir dalganın en son hışırtısında ve bir turnanın kanadında mı kalmıştı? Sevgi Medine'de, Semerkand'da, sevgi Bağdat'ta, Endülüs'te, ta caddelerde, sokaklarda, evlerde, kapıların tokmaklarında çınlar durur muydu eskiden? Ya neden şimdi Ayasofya'da pitoresk, Divanyolu'nda kaldırım taşı, Ankara'da ittifak, Yeşil Kubbe'de Mevlanâ, Erciyes'te kar, Fırat'ta bir içim su olup girmiyor dünyamıza? !
Neden nefesimiz daralıyor hummalı inatlarımız, kallavi benliklerimiz yüzünden? Neden gönül yuvalarımıza kuzgunlar pikeleniyor da nesillerimiz sersefil ve derbeder? ! ..
Sevginin koynunda büyüttüğümüz nazeninlere nazı enîn ile mi unutturdular, semenderlerimiz ateşe niçin yanmaktalar? Soralım ta içimize; neydi sevgi? Sevgi neydi sahi?
Bir mektubun ilk satırı mıydı; bir telefondaki ilk ses mi? İnsanı mutlu eden o ilk satır mıydı defalarca okunan; yoksa ilk satur arayışları mı tekrar be tekrarlanan? Telefondaki bir ses insanın bir ömrünü doldursa mı sevgiydi gerçekten; yoksa yeni sesler duymaya hiç yetmeyecek ömürlerin arayışları mı? Sevgi bir acıydı herhalde, bir kederdi; kâh hüzünle, kâh mutlulukla hatırlanan. Belki de sabırdı sevgi, affetmekti, gelecek günler adına. Sevgi sınanmaktı adl-i İlahi'de ve sınavı geçmekti ercesine. Sevgi bir tevbeydi, nasûh kisvesinde; bir dirilişti nefsi öldürerek. Sevgi bir iyi ad bırakmaktı fena yurdunda. Ömür geçer de ad kalır...
Sevgi: İki hece.
Sevgi, sevmek kelimesinden türetilen bütün öteki kelimelerin en güzeli.
Derin uykulara dalmadan önce ilk soru: Sevgilerinizi en son ne zaman hatırlamıştınız ve sevgiyi hak edenleri en son ne zaman? ! ..
Bir soru daha: Sevgileriniz yalan mıydı yoksa?
Ve son soru: Çorak vadilere yönelmişse sevgilerimiz, çevremizi kandırmıyorsa sulara, içimizde akan Nil olsa ne? ! ..
1958 yılında Mardin'de doğdu.1984 yılında Ankara Üniversitesi Fen Fakültesini bitirdi.TEK Genel Müdürlüğü,İnşaat Dairesi Başkanlığında Jeoloji Mühendisi olarak çalışan Şimdi, evli ve iki çocuk babasıdır. 1975 yılından beri çalışmalarını profesyonel olarak yürüten Sait Şimdi,ülkemizin değerli Halk Ozanları Reyhani,Murat Çobanoğlu,Şeref Taşlıova gibi sanatçılardan sahne,aşıklık ve şiir konusunda uzun bir süre pratik ve teorik çalışmalar yapmış ve Türkiye genelinde GARİB OZAN olarak tanınmaktadır.7 OCAK 2004 günü ani bir rahatsızlık sonucu yaşama veda eden (Garib Ozan) M.Sait Şimdi, onu çok seven iyi ve güzel insanlar tarafından çeşitli İnternet Sitelerinde ve Antolojilerde her gün anılmakta ve kalplerimizde yaşatılmaktadır. Garib Ozan’ın Bizim Ocak, Ülkü Ocağı, Türkeli ve Kurultay gibi gazete ve dergilerde Milliyetçi-Ülkücü camiaya yönelik çeşitli yazıları ve araştırmaları yayınlanmıştır. Ayrıca Avrupa’daki Ülkücü kuruluşlar tarafından çıkarılan yayınlarda da çalışmaları vardır.
ESERLERİ
1987 Müzik Magazin Şarkı Sözü yarışmasında 1.cilik, 1987 Müzik Magazin Beste Yarışmasında final, 'Gazete' gazetezinde Şarkı Sözü yarışmasında Mansiyon, 1990 Devlet Bakanlığı Çocuk Şarkıları Yarışmasında mansiyon, 1992 Malatya Kayısı Festivali Beste Yarışmasında Mansiyon, Ayrıca Türk Sanat Müziği formunda bestelenmiş 15 adet şiir (3 adet TRT denetim onaylı) Özgün,Türk Sanat Müziği,Arabesk gibi formlarda bestelenmiş ve yayınlanmaya hazır 30 adet beste çalışması bulunmaktadır.
M.H.P VE ÜLKÜ OCAKLARI’NDA GARİB OZAN TARAFINDAN ŞİMDİYE KADAR YAPILAN ÇALIŞMALARIN DÖKÜMÜ
1- Ülkücü Hareket içerisinde çıkarılmış bulunan ilk müzik kasetinin sahibi, (1975)
2- Türkiye’de ilk defa seçim propaganda çalışması için MHP’ne seçim şarkılarından oluşan seçim kaseti yapılması, (1977)
3- Ülkü Ocakları Genel Merkezi tarafından hazırlanan Kanımız Aksa da Zafer İslam’ın ve Ülkü Yolu adlı kasetlerin ses kayıtları ve dağıtımı, (1977-1980)
4- Kızıl elma 1-2 kaset çalışmalarında besteci, söz yazarı, yönetmen, (1994-1997)
5- 1998 yılı genel seçimlerinde MHP GENEL MERKEZİ tarafından hazırlanan İktidara Doğru MHP adlı kasette;
* Devlet Geliyor Devlet adlı eserin söz yazarı ve düzenlemesi,
* Anadolu Uyanıyor adlı eserin söz yazarı,
* Söz konusu kasetin yönetmenliği ve stüdyo çalışmaları...
6- 2002 Genel Seçimleri için MHP Genel Merkezi tarafından resmi olarak kullanılan “Sevdamız Türkiye” adlı kasetin içinde yer alan 9 adet eserden 7 adet eserin söz yazarı, besteci, aranjör ve yönetmenliği. Aynı zamanda bu kasetin kapak dizaynı, çoğaltımı ve anahtar teslimi olarak hazırlanması.
7. Ayrıca Yurtiçi ve yurt dışındaki Ülkücü kuruluşlar tarafından organize edilen bir çok müzik,eğlence, toplantı, miting ve kurultay gibi faaliyetlerde yer almıştır.
Bir Kıymetli hocam daha işte...Beraber yaşanan sahne anılarımı asla unutamam sizlerin arasında büyüdüm ne mutluki bana bir çok anım var sizin gibi değerli üstadlarla... Ben bu kadar etrafına neşe saçan birisini görmedim :)) Hocam bu gavurlar çay demeyi bilmiyorlar ya :)))))
İnsanlara değer veren acılı günlerinde yardımına koşan desteğini esirgemeyen canım ağbim benim... Seninle aynı sahneyi paylaşma şerefine erdiğim için sohbetinden faydalandığım için ne kadar şanslıyım iyiki varsın....
pusat
06.10.2007 - 23:08iyiki osman sınav var
varolsun....
mardin
06.10.2007 - 23:06eyş mi eyş mefi :)))
Dava
09.04.2007 - 12:06İnandığı davayı yaşamayan insanlar,
yaşadığı hayata inanmaya başlarlar.
lider
28.03.2007 - 11:55Devlet BAHÇELİ!
aşk
15.09.2006 - 10:44Ordan, burdan, şurdan değil Aşk'tan geldik!
Mesneviden, mevlanadan Meşk'ten geldik,
Yürek denen, gönül denen Köşk'ten geldik...
Herşeye rağmen başka şey demem...
Aşk'sız edemem!
AŞK BİZDEDİR!
ahmet yılmaz
15.09.2006 - 10:28Görmeniz lazım bir araya gelip aynı ortamı solumanız gerek...
Öylesi sevda dolu, öylesine can bir baba, harika bir eş ve mükemmel bir ağbi...
Her sözü bir mantığa dayalı çok şey öğrendim kısa zamanda ağbim senden..Ve biliyorumki elin omzumda ne mutlu bana :)
Seni çok seviyor bu kızın :))
ülkücülük
05.09.2006 - 10:06***ÜLKÜCÜLÜK AŞKTIR! ***
Ömründe sadece bir kez yaşayabileceğin ve ölene kadar hayaline bağlı kalmak isteyeceğin bir aşktır.
***ÜLKÜCÜLÜK RÜYADIR! ***
Uyurken görebileceğin ve uyanırsan bir daha uykuya daldığında göremeyeceğinden korkup uyanmak istemeyeceğin bir rüyadır.
***ÜLKÜCÜLÜK DUADIR! ***
Ellerini göğe açıp tanrıya yalvardığın zaman isteklerini manalandırıp dillendiren duadır.
***ÜLKÜCÜLÜK GERÇEKTİR! ***
Yokluk içerisinde varlık mücadelesini vermektir,koşulları olumsuzlamadan gerçeğin peşinden ayrılmamaktır.
***ÜLKÜCÜLÜK İNANMAKTIR! ***
Mücadelesini verdiğin kutlu davanın bir gün mutlak hakim olacağına inanmaktır.
***ÜLKÜCÜLÜK MÜCADELEDİR! ***
Karşılaştığın ihanetlere zulümlere zalimlere karşı hiç yılmadan Allah aşkına mücadele etmektir.
***ÜLKÜCÜLÜK HÜRRİYETTİR! ***
Yemyeşil kırlarla bezeli uçsuz bucaksız bozkırlarda ciğerlerin patlayana kadar dolu dizgin koşmaktır hürriyet!
***ÜLKÜCÜLÜK AĞLAMAKTIR! ***
Ağlayarak doğan her yeni bebeğe daha güzel bir dünyayı armağan edemeden yaşadığımız için ağlamaktır.
***ÜLKÜCÜLÜK SADAKATTİR! ***
Bir elime güneşi bir elime ayı verseniz yine de dönmem davamdan diyen resulullah efendimizin sözlerini kendine şiar edinerek kutlu sevdanın son neferi kaldığını bilsende sadakattir.lider teşkilat doktrin temelleri üzerine kurulan hareketine sadakattir.
***ÜLKÜCÜLÜK AYRIŞMAKTIR! ***
Dünyanın belli bir yörüngede döndüğünü kabullendirmek isteyenlere dünyanın insanın beyninde şekillendiğini ve o şekillenişte dünyanın yörüngesinin bir gün mutlaka türklerin koordinatlarıyla döneceği noktasında ayrışmaktır.
***ÜLKÜCÜLÜK KARDEŞLİKTİR! ***
Ülkücüler birbirine kan bağı ile bağlıdırlar ve bu bağlılık geleceğe yönelik en büyük sermayedir.
Ülkücülük hal dili muhabbet deminde sırat yolculuğudur.
Ülkücülük başak başak,çiçek çiçek filizlenecek yeni ümitlerin yeni nesillerin hayalini kurmaktır.
ÜLKÜCÜLÜK dünyayı türkçe kurgulamaktır.
ÜLKÜCÜLÜK duruştur.
ÜLKÜCÜLÜK tavırdır.
ÜLKÜCÜLÜK ruhtur.
ÜLKÜCÜLÜK imandır.
ÜLKÜCÜLÜK ahlaktır.
ÜLKÜCÜLÜK vefadır.
ÜLKÜCÜLÜK düşlemektir.
ÜLKÜCÜLÜK hatırlamaktır.
ÜLKÜCÜLÜK direnmektir.
arif nazım
05.09.2006 - 10:02Ülkücü Camianın en yürekten, en çoşku ile türkü söyleyen değerli ozanı...
Biricik babamın dava arkadaşı, can yoldaşı....
Kaya Kuzucu
20.08.2006 - 21:05Kaya ağbim bana babamı anlatır onu yansıtır her konuşmasında sanki ben babamı anarım onu özlerim...
Kaya Kuzucu 3 mayısta ses verir çoşar çoşturur...Dinleyin! ! !
Niyazi Yıldırım GENÇOSMANOĞLU
19.08.2006 - 19:37En çok sevdiğim isim ona sevgim çok büyük çok....
Saz ve söz ehlinden bir garip ozan, milletinin içine ayrılık tohumları ekenleri gördü;
Türk'ün geçmişini, geleceğini, töresini, iymanım... inkâr edip soysuzluğa baş çekenleri gördü;
Alevîlik, Sünnîlik, Kızılbaşlık... diye, Oğuz boylarının ocağına incir ağacı dikenleri gördü.
Düşmanlarca kandırılıp kardaş kanı dökenleri gördü;
Bağırsa duyulmazdı, duyanlar ayılmazdı.
Gönlü ve gözleri doldu; dede yadigârı sazını duvardan aldı
Kendisi bin yıl önceki bir Alp-Eren, sazı da Kopuz oldu;
Gözlerinin ve gönlünün dolusu ile milletine seslenip çaldı çaldı çaldı...
Kanayan yarayı tuzladı, ağladı, sızladı... Oğuz boylarını Oğuzladı, birlik ve dirlik üstüne kopuzladı,
Ali Fuat Başgil
12.08.2006 - 20:02Ali Fuat Başgil
Ali Fuat Başgil, 17 Nisan 1967 tarihinde öldü. 74 yaşındaydı ve ardında çok sayıda önemli eser ve büyük bir fazilet mücadelesinin hatıralarını bırakmıştı. Onun en önemli eserlerinden biri Demokrasi Yolunda (1. bs. 1961) adını taşır. Başgil, bu eser inde demokrasinin bir sandık meselesi
değil, zihniyet meselesi olduğunu, fert ve cemiyetçe demokrasi zihniyetini benimsememiş memleketlerde bu rejimin yerleşip kökleşemeyceğini vurgulamaktadır. İlk baskısı 1960 yılında yapılan İlmin Işığında Günün Meseleleri adlı kitabında toplanan makalelerinde demokrasi, fikir hürriyeti,
insan hakları ve anayasa meseselesini enine boyuna tahlil eden Başgil, Din ve Laiklik (1. bs. 1954, 2. bs. 1961, 3. bs. 1977) adlı son derece önemli kitabında, başından beri tartışma konusu olan laiklik meselesini vukufla ele almış ve konuya açıklık getirmiştir. Gençlerle Başbaşa (1. bs. 1949) adlı kitabında güçlü bir eğitimci olarak karşımıza çıkan
ESERLERİ
La Vie Juridique des Pepul es (Belçika 1939) , Klasik Ferdî Hak ve Hürriyetler Nazariyesi ve Muasır Devletçilik Sistemi (1938) . Esas Teşkilat Hukuku Dersleri (3. cilt, 1940) , Türkiye İş Hukuku (1940) , Vatandaşın Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Müracaat Hakkı (1944) , Hukukun Ana Müessese ve Meseleleri (1947) , Cihan Sulhu ve İnsan Hakları (1948) , Türkçe Meselesi (1948) , Vatandaş Hürriyeti ve Bunun Teminatı (1948) ,
Demokrasi ve Hürriyet (1949) , Vatandaş Hak ve Hürriyetlerinin Korunması ve Anayasamızın Eksiklikleri (2. cilt, 1960) , 27 Mayıs İhtilâli ve Sebepleri (1963) .
Ali Fuat Başgil'in Hatıraları
Ali Fuat Başgil
Boğaziçi Yayınları / Hatıra Serisi
Ordinaryüs Profesör Dr. Ali Fuat Başgil, son devirde yetişmiş büyük bir hukuk alimidir. Doktorasını Fransa'da yapmıştır. Ankara'da Mülkiye mektebinde ve diğer çeşitli okullarda hocalık yaptıktan sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde 'İş Hukuku' ve 'Türk Anayasası' okutmuştur.
Amma, onun asıl mühim tarafı sadece hukuk alimliği değildir. Bu vasfıyla beraber, milletine mal olmuş bulunmasıdır.
necip fazıl kısakürek
13.07.2006 - 10:47Surda bir gedik açtık, mukaddes mi mukaddes,
Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es! ...
Ali Kınık
13.07.2006 - 10:41Biricik Ağbim Seni çok Seviyorum..
Senide tabiki Ahmet ağbimide :))
Koca Reis
(Ahmet Yılmaz’a ithaf)
Hani derdik; hayat yalan
Ölüm bize oyuncaktı
Dünya’da tek kalsak bile
Asla yılmak olmayacaktı
Biz ne günler gördük Reis
Ne kavgalar verdik Reis
Gelen vurdu, yıkılmadık
Bu da geçer hey koca Reis
Şehitleri düşün Reis
Eğilmesin başın Reis
Neler geldi, neler geçti
Bu da geçer hey koca Reis
Kaderimiz buymuş bizim
El yaşamış, biz ölmüşüz
Kimi susmuş, kimi yitmiş
Biz aşk içinde kalmışız
O emekler hiç mi Reis
Adam olmak suç mu Reis
Bilmesinler, Allah bilir
Bu da geçer hey koca Reis
Şehitleri düşün Reis
Eğilmesin başın Reis
Neler geldi, neler geçti
Bu da geçer hey koca Reis
Söz-Müzik: Ali Kınık
Başkal
13.07.2006 - 10:36Ne Mutlu Türk'üm Diyene!
Kaseti ile kendisini yeni dinlediğim ve beğendigim bir isim... Böylesine yeni insanlara her zaman ihtiyacımız var...
Kendisininde dediği gibi Ne Mutlu TÜRK'üm Diyene! ! !
ATİLLA YILMAZ
13.07.2006 - 10:33Türk'ün YİĞİT sesi...
Atilla Yılmaz yeni ve çok değerli bir ses kalender bi insan... Kendisi ile tanışma şerefinede nail olduğum için onur duydum... Kendisine büyük bir sevgi ve aşk ile bağlı olduğu davasında her zaman başarılar diliyorum...
ahmet şafak
08.06.2006 - 16:43Biraz önce kendisi ile konuştum :))
Mütevazi, çok nazik ve fazlasıyla düşünceli bir ağbimiz çok seviyordum zaten konuşunca iyice arttı sevgim vede saygım desteği için ALLAH razı olsun... Ne güzel bir isim bırakmışsın bana canım babam herkes destek herkes yanımda... Sağol ağbim çok sağol....
sevgi
26.05.2006 - 17:15-Sevgilerin üstünden baharlar ve kışlar geçenlere! -
Hatırlayanlarınız var mı, sevgi neydi? İlk sevgi sözcüğünü, ilk kıpırdanışını yüreğinin hatırlayanlarınız var mı? İlk hüznümüzün adını sevgi koyabiliyor muyuz şimdi geriye dönüp baktığımızda? Derûni coğrafyamızı kaplayan zifiri bulutların ve üzerimize örtülen maddeci felsefenin ağırlığına ne zaman başkaldırmıştı sevgilerimiz, hatırlayanınız var mı? Ne zaman sevgilerimiz paralarımızdan önce tartılırdı; ya ne zaman pazar eyledik sevgilerimizi, biliyor musunuz? En son ne zaman bir sevgiyi söyleşmiştik bir sevgiliyle? ! ...
Her gün bir parçamızı daha tüketen teknoloji çağında sevgiye en son ne zaman merhaba demiştik, hatırlayanınız var mı? Hatırlıyor musunuz, sevgi neydi? Üzüm henüz yaratılmamışken insanları sarhoş eden o muydu acep? O muydu canından ve cihandan geçiren sahip kıranları? Bin yıllar ve binlerce yıllar boyunca pervaneyi ateşe düşüren, bülbülü şeydalandıran o muydu? Neydi sevgi? ! ..
Hatırlayan var mı, sevgi neydi? Leylaların, Şirinlerin, Aslıların nazı mıydı o; yoksa Mecnunların, Ferhatların, Keremlerin niyazı mı? Hangisinde belirmişti ilk kıvılcımı sevginin? Neydi sevgi? ! ..
Açıkken gözbebeğimize yerleşen de, göz yumduğumuzda gönlümüze sızan da sevgi değil miydi bir vakitler? Bir dudağın kıpırdanışından yanağımıza akseden pembelikler, utanmalar, sevgi değil miydi yoksa? En son ne zaman kızarmıştı yanağınız, hatırlayanınız var mı? Uykumuzu en son ne zaman terk etmiştik sevgiyi düşünmek adına? En son sevgi şiirini hangi gecede okumuştuk? Sahi neydi sevgi? Bir çuhayı ipek görebilmek miydi; toprağı amber niyetine koklamak mı? Sûreti sîrete, arazı cevhere, bedeni ruha köle eylemek miydi sevgi? Sevgi bir iyilik miydi, şefkatli bir cümlecik mi? Neydi sevgi, dış mıydı, yoksa iç mi; zahir miydi, yahut bâtın mı; kalıp mıydı, ya ki can mı? Var olmak mı, varlıktan geçmek mi? Dünyaya gülmeye mi gelmiştik; ağlamaya mı; ölüyor muyuz, yoksa doğuyor mu? Sevgi neydi? ! ..
Unuttuk, acep neydi sevgi? Bir yetimin başını okşarken dimağımıza yerleşen tat mıydı o? Bir bebeğin süt kokulu tenindeki su çiçeği miydi? Sabah evden çıkarken özlemeye başladığımız bir ses miydi? Hatırlayanınız var mı, sevgi neydi? Sevgi bir sigara dumanında, bir tren düdüğünde, bir dalganın en son hışırtısında ve bir turnanın kanadında mı kalmıştı? Sevgi Medine'de, Semerkand'da, sevgi Bağdat'ta, Endülüs'te, ta caddelerde, sokaklarda, evlerde, kapıların tokmaklarında çınlar durur muydu eskiden? Ya neden şimdi Ayasofya'da pitoresk, Divanyolu'nda kaldırım taşı, Ankara'da ittifak, Yeşil Kubbe'de Mevlanâ, Erciyes'te kar, Fırat'ta bir içim su olup girmiyor dünyamıza? !
Neden nefesimiz daralıyor hummalı inatlarımız, kallavi benliklerimiz yüzünden? Neden gönül yuvalarımıza kuzgunlar pikeleniyor da nesillerimiz sersefil ve derbeder? ! ..
Sevginin koynunda büyüttüğümüz nazeninlere nazı enîn ile mi unutturdular, semenderlerimiz ateşe niçin yanmaktalar? Soralım ta içimize; neydi sevgi? Sevgi neydi sahi?
Bir mektubun ilk satırı mıydı; bir telefondaki ilk ses mi? İnsanı mutlu eden o ilk satır mıydı defalarca okunan; yoksa ilk satur arayışları mı tekrar be tekrarlanan? Telefondaki bir ses insanın bir ömrünü doldursa mı sevgiydi gerçekten; yoksa yeni sesler duymaya hiç yetmeyecek ömürlerin arayışları mı? Sevgi bir acıydı herhalde, bir kederdi; kâh hüzünle, kâh mutlulukla hatırlanan. Belki de sabırdı sevgi, affetmekti, gelecek günler adına. Sevgi sınanmaktı adl-i İlahi'de ve sınavı geçmekti ercesine. Sevgi bir tevbeydi, nasûh kisvesinde; bir dirilişti nefsi öldürerek. Sevgi bir iyi ad bırakmaktı fena yurdunda. Ömür geçer de ad kalır...
Sevgi: İki hece.
Sevgi, sevmek kelimesinden türetilen bütün öteki kelimelerin en güzeli.
Derin uykulara dalmadan önce ilk soru: Sevgilerinizi en son ne zaman hatırlamıştınız ve sevgiyi hak edenleri en son ne zaman? ! ..
Bir soru daha: Sevgileriniz yalan mıydı yoksa?
Ve son soru: Çorak vadilere yönelmişse sevgilerimiz, çevremizi kandırmıyorsa sulara, içimizde akan Nil olsa ne? ! ..
uğur ışılak
26.05.2006 - 17:12Parçalandı sabır taşım...
GELSENDE BİR GELMESENDE...
Kurudu gözümün yaşı...
SİLSENDE BİR SİLMESENDE...
Garip Ozan
09.05.2006 - 17:081958 yılında Mardin'de doğdu.1984 yılında Ankara Üniversitesi Fen Fakültesini bitirdi.TEK Genel Müdürlüğü,İnşaat Dairesi Başkanlığında Jeoloji Mühendisi olarak çalışan Şimdi, evli ve iki çocuk babasıdır. 1975 yılından beri çalışmalarını profesyonel olarak yürüten Sait Şimdi,ülkemizin değerli Halk Ozanları Reyhani,Murat Çobanoğlu,Şeref Taşlıova gibi sanatçılardan sahne,aşıklık ve şiir konusunda uzun bir süre pratik ve teorik çalışmalar yapmış ve Türkiye genelinde GARİB OZAN olarak tanınmaktadır.7 OCAK 2004 günü ani bir rahatsızlık sonucu yaşama veda eden (Garib Ozan) M.Sait Şimdi, onu çok seven iyi ve güzel insanlar tarafından çeşitli İnternet Sitelerinde ve Antolojilerde her gün anılmakta ve kalplerimizde yaşatılmaktadır. Garib Ozan’ın Bizim Ocak, Ülkü Ocağı, Türkeli ve Kurultay gibi gazete ve dergilerde Milliyetçi-Ülkücü camiaya yönelik çeşitli yazıları ve araştırmaları yayınlanmıştır. Ayrıca Avrupa’daki Ülkücü kuruluşlar tarafından çıkarılan yayınlarda da çalışmaları vardır.
ESERLERİ
1987 Müzik Magazin Şarkı Sözü yarışmasında 1.cilik, 1987 Müzik Magazin Beste Yarışmasında final, 'Gazete' gazetezinde Şarkı Sözü yarışmasında Mansiyon, 1990 Devlet Bakanlığı Çocuk Şarkıları Yarışmasında mansiyon, 1992 Malatya Kayısı Festivali Beste Yarışmasında Mansiyon, Ayrıca Türk Sanat Müziği formunda bestelenmiş 15 adet şiir (3 adet TRT denetim onaylı) Özgün,Türk Sanat Müziği,Arabesk gibi formlarda bestelenmiş ve yayınlanmaya hazır 30 adet beste çalışması bulunmaktadır.
M.H.P VE ÜLKÜ OCAKLARI’NDA GARİB OZAN TARAFINDAN ŞİMDİYE KADAR YAPILAN ÇALIŞMALARIN DÖKÜMÜ
1- Ülkücü Hareket içerisinde çıkarılmış bulunan ilk müzik kasetinin sahibi, (1975)
2- Türkiye’de ilk defa seçim propaganda çalışması için MHP’ne seçim şarkılarından oluşan seçim kaseti yapılması, (1977)
3- Ülkü Ocakları Genel Merkezi tarafından hazırlanan Kanımız Aksa da Zafer İslam’ın ve Ülkü Yolu adlı kasetlerin ses kayıtları ve dağıtımı, (1977-1980)
4- Kızıl elma 1-2 kaset çalışmalarında besteci, söz yazarı, yönetmen, (1994-1997)
5- 1998 yılı genel seçimlerinde MHP GENEL MERKEZİ tarafından hazırlanan İktidara Doğru MHP adlı kasette;
* Devlet Geliyor Devlet adlı eserin söz yazarı ve düzenlemesi,
* Anadolu Uyanıyor adlı eserin söz yazarı,
* Söz konusu kasetin yönetmenliği ve stüdyo çalışmaları...
6- 2002 Genel Seçimleri için MHP Genel Merkezi tarafından resmi olarak kullanılan “Sevdamız Türkiye” adlı kasetin içinde yer alan 9 adet eserden 7 adet eserin söz yazarı, besteci, aranjör ve yönetmenliği. Aynı zamanda bu kasetin kapak dizaynı, çoğaltımı ve anahtar teslimi olarak hazırlanması.
7. Ayrıca Yurtiçi ve yurt dışındaki Ülkücü kuruluşlar tarafından organize edilen bir çok müzik,eğlence, toplantı, miting ve kurultay gibi faaliyetlerde yer almıştır.
aşık sefai
23.03.2006 - 15:18Bir Kıymetli hocam daha işte...Beraber yaşanan sahne anılarımı asla unutamam sizlerin arasında büyüdüm ne mutluki bana bir çok anım var sizin gibi değerli üstadlarla... Ben bu kadar etrafına neşe saçan birisini görmedim :)) Hocam bu gavurlar çay demeyi bilmiyorlar ya :)))))
Mustafa Yıldızdoğan
20.03.2006 - 17:41İnsanlara değer veren acılı günlerinde yardımına koşan desteğini esirgemeyen canım ağbim benim... Seninle aynı sahneyi paylaşma şerefine erdiğim için sohbetinden faydalandığım için ne kadar şanslıyım iyiki varsın....
ayrılık şarkıları
20.03.2006 - 17:28Acıdan Geçmeyen Şarkılar Biraz Eksiktir....
üç şey
15.02.2006 - 12:10Ülkem...
İlkem...
Ülküm...
Garip Ozan
13.02.2006 - 17:38Babam benim biricik babam...
Ülküsünü vatanını sevmeyi öğreten, haysiyetli şerefli yaşamayı gösteren, onurlu gururlu evlatlar yetiştiren canım babam benim...
Seni Öyle çok özledimki bilemezsin....
Uzaklardan beni duyarmısın bilmem ama bilki seni çok seviyorum...
Toplam 25 mesaj bulundu