Çiçekleri koparmadan,
Kuşları kafese koymadan
İnsanları değiştirmeden..
Sevmek lazım, çok sevmek lazım..
Çiçekleri koparmadan,
Kuşları kafese koymadan
İnsanları değiştirmeden..
Sevmek lazım, çok sevmek lazım..
© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Şu anda buradasınız:Aa Filius Nedire Yazılan Yorumlar Sayfası
7 Ağustos 2025 Perşembe - 18:56:21
Bir şiire sığınmak
19.04.2019 - 10:01Ben yeni bir hayatın acemisiyim
Bütün bildiklerim yeniden biçimleniyor
Şiirim, hayatım yeniden,
Son kötü günleri yaşıyorum belki
İlk güzel günleri de yaşarım belki
Kekre bir şey var bu havada
Geçmişle gelecek arasında
Acıyla umut arasında..
Alıntılar
17.04.2019 - 14:09Şükrü Erbaş- senin korkuların benim inceliğim
Ayrılık ne biliyor musun?
Ne araya yolların girmesi,
Ne kapanan kapılar,
Ne yıldız kayması gecede,
Ne ceplerde tren tarifesi,
Ne de turna katarı gökte.
İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!
İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini,
Birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine.
Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken,
Duvarlara dalıp dalıp gitmesi.
Türküsünü söylecek kimsesi kalmamak ayrılık.
Ödünç sesle konuşan bir kalabalık içinde
Kendi sesiyle silinmek.
Birdenbire büyümesi
Gülüşü artık yaprak kıpırdatmayan bir çocuğun.
İnsanın yaşlandıkça kendi kuyusuna düşmesi
Bir kadının yatağına uzanan kül bağlamış bir gövde.
Saçına rüzgar,
sesine ışık düşürememek kimsenin.
Parmaklarını sözüne pınar edememek
Uzaklarda bir adamın üşümesi
bir kadın dağlara daldıkça.
Işıklı vitrinlere bakmadan geçmek çarşılardan
Çiçekçilerden uzağa düşmesi insanın yolunun.
Evlerle sokaklar arasında bir ayrım kalmaması
Ayrılık yağmurdan vazgeçiş, sudan üşüme
Yalnızca gölge vermesi ağaçların
İyiliğin küfre dönmesi ayrılık.
Güneşin bir ceza gibi doğması dünyaya
Başını alıp gitmek gibi bir geri dönüş
İki adımından birisi insanın, sevincin kundakçısı,
Hüznün arması, süren korkusu inceliğin.
Ayrılık, o küçük ölüm!
Usta dokunuşlarla bizi büyük ölüme hazırlayan.
Şimdi anlıyor musun
gidişinin neden ayrılık olmadığını,
Bir yaprak düşmesi kadar ancak,
acısı ve ağırlığı olduğunu.
Bir toplama işleminin
sonucunu yazmak gibi bir değer taşıdığını.
Boşluğa bir boşluk katmadığını,
kar yağdırmadığını yaz ortasında...
Ayrılık, o köpüklü öpüşlerin ardından
kalkıp ağzını yıkadığında başlamıştı.
Ben bulutları gösterirken,
"Bulmacanın beş harfli bir yemek sorusuna"
yanıt aramanla halkalanmış,
"Aşkın şarabının ağzını açtım,
yar yüzünden içti murt bende kaldı"
Türküsü tenimde düğümlenirken,
odadan çıkışınla yolunu tutmuş,
Dağlarda öldürülen çocukların
fotoğraflarını kenara itip,
"Bu eteğin üstüne bu bluz yakıştı mı?"
Dediğinde varacağı yere varmıştı çoktan.
Ne mi yapacağım bundan sonra?
Ayak izlerimi silmek için
sana gelen yolları tersinden yürüyeceğim önce.
Şiir okumayacağım bir süre,
Hediyelik eşya satan dükkanların
önünden geçmeyeceğim.
Senin için biriktirdiğim yağmur suyunu,
bir gül ağacının dibine dökeceğim.
Yeni bir yanlışlık yapmamak için
telefonlara çıkmayacağım
Ardı kuş resimli aynalar
arayacağım mahalle pazarlarında
Gençliğimi anımsamak için.
Emekli kahvehanelerinde yaşlılarla konuşarak,
Sonumu görmeye çalışacağım.
Fotoğraflarını güneşe koyacağım,
bir an önce solsun diye.
İçinde ay ışığı, iğde kokusu ve begonvil bulunan
Tüm resimleri duvarlardan indireceğim
Mican türküsünü asacağım yerlerine.
Falcı kadınlara inanmayacağım artık
Trafik polislerine adres sormayacağım.
Geleceğe ışık düşüren bir gülüşle
gülmeyeceğim kimseye.
Fesleğenden başka bir çiçek
Koymayacağım penceremin önüne.
Büyük kentlerin varoşlarında çırpınan
Üç milyon yurtsuza evimi açacağım.
Bıraktığı acının yanına resmini asacağım.
Şaşırma! Yetimi korumak için
Yeni aşklar bulacağım kendime.
Ne yapacağımı sanıyorsun ki?
Tenin tenime bu kadar sinmişken,
Ömrüm azala azala akarken önümde,
Gittiğin gerçek bu kadar herkese benzerken.
Senin korkularını,
benim inceliğimi doldurup yüreğime,
Bıraktığın boşluğu yonta yonta
binlerce heykelini yapacağım.
Alıntılar
16.04.2019 - 19:00Şiirlerinde Notrdam'ı da unutmamıştı Nazım.. Dünya şairi Nazım..
Henüz vakit varken, gülüm
Paris yanıp yıkılmadan,
henüz vakit varken, gülüm,
yüreğim dalındayken henüz,
ben bir gece, şu Mayıs gecelerinden biri
Volter rıhtımında dayayıp seni duvara
öpmeliyim ağzından
sonra dönüp yüzümüzü Notrdam'a
çiçeğini seyretmeliyiz onun,
birden bana sarılmalısın, gülüm,
korkudan, hayretten, sevinçten
ve de sessiz sessiz ağlamalısın,
yıldızlar da çiselemeli,
incecikten bir yağmurla karışarak..
Nazım Hikmet
Bir şiire sığınmak
16.04.2019 - 15:25Ben artık bulunduğun şehirden gittim,
İnsan kuş misali..
Sen hala
O kalabalık evde olmalısın,
Gelip gidenin çok mu bari?
Üzgünüm Leyla,
Dünya hali! ..
Behçet Necatigil
Bir şiire sığınmak
13.04.2019 - 19:20Sevdiğim insanlara
Kızabilirdim,
Eğer sevmek bana
Mahzun durmayı
Öğretmeseydi..
Sonra dedim ki
13.04.2019 - 17:18Bence ülkenin kocaman bir rakı sofrasına ihtiyacı var..
Alıntılar
13.04.2019 - 13:05Meltemin estiği gökyüzünde seni bekleyen
Özgürlük var,
Gel gör ki sen;
'Ya Düşersem?' diye sorup duruyorsun.
Peki canımın içi,
Ya uçarsan?..
Eric Hanson
Alıntılar
13.04.2019 - 11:37Orhan Veli 105 yaşında..
İyi ki yazdın Orhan Veli..
"Rüzgar tersine esiyor.. Niçin?
Eski günler geri mi gelecek?
Kımıldıyor kozasında böcek
Bildiği hayata doğmak için.."
Orhan Veli
Alıntılar
12.04.2019 - 19:55İşte bu yüzden Nazım Hikmet..
Bugün 12 Nisan... 1961 yılında ilk kez bir insan uzaya çıktı bugün... Yuri Gagarin’in insanlık adına bu büyük başarısı edebiyatımıza bir şiir olarak yansır... Uzay ve edebiyat tarihinin iç içe geçtiği şiir, Gagarin’in uzay yolculuğundan bir gün sonra, 13 Nisan 1961 günü Paris’te yazılmıştır... Bir uzaylıya seslenen dizelerin sahibi Nazım Hikmet’tir:
“Kosmosda bizden başka düşünen var mı
var
bize benzer mi
bilmiyorum
belki bizden güzeldir
bizona benzer mesela ama çayırdan nazik
belki de akarsuyun şankına benzer
belki çirkindir bizden
karıncaya benzer mesala ama tıraktörden iri
belki de kapı gıcırtısına benzer
belki ne güzeldir bizden
ne de çirkin
belki tıpatıp bize benzer
ve yıldızlardan birinde
hangisinde bilmiyorum
yıldızlardan birinde
konuşacak elçimiz
hangi dilde bilmiyorum
yıldızlardan birinde konuşacak elçimiz onunla
Tovariş diyecek
söze bu sözle başlayacak biliyorum
Tovariş diyecek
ne üs kurmaya geldim yıldızına
ne petrol ne yemiş imtiyazı istemeğe
Kola-kola satacak da değilim
selamlamaya geldim seni yeryüzü umutları adına,
bedava ekmek
ve bedava karanfil adına
mutlu emeklerde mutlu dinlenmeler adına
"Yarin yanağından gayrı her yerde her şeyde hep beraber"
diyebilmek adına
evlerin
yurtların
dünyaların
ve kosmosun kardeşliği adına”
Bir şiire sığınmak
12.04.2019 - 14:21Papatya hiç bir zaman kızmadı
Yapraklarının koparılmasına
Belki birgün sevmeyi
Öğretirim umuduyla..
şu an ne dinliyorum
12.04.2019 - 11:19Alıntılar
11.04.2019 - 17:05En ağır
sınavdan..
En saf olan geçer,
..
Bedelini öder
..
Geçer.. !
Alıntılar
11.04.2019 - 13:24Saygılar.. Herşey gönlünüzce olsun..
Alıntılar
11.04.2019 - 13:23Çiçeklerle hoş geçin, balı incitme gönül.
Bir küçük meyve için, dalı incitme gönül.
Başın olsa da yüksek, gözün enginde gerek.
Kibirli yürüyerek, yolu incitme gönül.
(Bestami Yazgan)
Alıntılar
11.04.2019 - 13:21Yanlış hatırlamışım efendim özür diliyorum. Düzeltiyorum şimdi. Uyarınız için ayrıca teşekkürler..
Sonra dedim ki
10.04.2019 - 09:57Her geçen gün insan olmanın utancını o kadar çok yaşatıyorsunuz ki.. Bir hayvanı açlığından vuracak kadar nasıl vahşileşilir anlamıyorum, gerçekten anlamaya çalışıyorum ama daha çok nefretle doluyorum, öfkeyle doluyorum.. Başını okşadığınızda size minnetle bakan hayvanlara dünyayı nasıl zehir ettiniz?.. Bütün insanlar için en büyük dileğim odur ki; niyetiniz kaderiniz, ömrünüz vicdanınız kadar olsun..
Ben bu çağdan nefret ettim.. Etimle kemiğimle nefret ettim.. (Cahit Zarifoğlu)
Bir şiire sığınmak
09.04.2019 - 13:53Vaktinde hiç oldum ben,
Yokluğum bana yeter..
Alıntılar
09.04.2019 - 13:26Çocukluğumun siyah beyaz fotoğraflarına düştü hecelerim..
Bir şiire sığınmak
08.04.2019 - 22:37Hakaret etmiyorum. Küfür etmiyorum. Kimseyi ayrıştıracak yada tartışma konusu olacak birşey paylaşmıyorum. Efendi gibi karalamışım burada paylaşıyorum ve yazdığım yorum siliniyor. Ne gibi bir tehdit gördün de sildin antoloji admini?
Alıntılar
08.04.2019 - 19:55Memleketimizin kadın ve erkeklerini, biri diğerini sürükleyen ve taşıyan değil, el ele ve aynı tempoda yürüyen iki mahluk olarak göreceğimiz günün uzak olmamasını dilerim.
Sabahattin Ali.
Alıntılar
07.04.2019 - 11:34Hayatı Iskalama Lüksün Yok Senin - Nazım Hikmet.
Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına
inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat
olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve
yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme
yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.
Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya
hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan "Bu kuşun kanadı
neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile
karsılaşabilirsin.. İki ucu keskin bıçaktır bu işin.
Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her
zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi
halin cezanda indirim sağlamaz.
Sen, "Ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu
yapmadın" diye cevap verecektir. Ve ne söylesen
karşılığında mutlaka başka bir iddiayla
karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması
gerektiği gibi yaşadın. Özledin, içtin, ağladın,
güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın.
"Peki o ne yaptı" deme. Herkes kendinden sorumludur
aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine
engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik
yaşıyorsa ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak
için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için?
Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o
lüksü sonuna kadar yaşasın.
Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "Acılara tutunarak"
yaşamayı öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani,
yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu
hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki.... Epeydir
eline almadığın kitaplar seni bekliyor. Kitap okurken
de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmediğin
sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif
verecek sana. Yine içeceksin rakını balığın yanında.
Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de
cabası....
Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun
asolan yürektir. Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip
de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın
sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter
ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda
duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o
zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler
değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...
NÂZIM HİKMET RAN
Alıntılar
04.04.2019 - 18:27Ben seni sevgilim, ben seni..
Durgun bir suya attığın taşın oluşturduğu en geniş dalga cephesinde sevdim
Mütemadiyen,
Fiziğin sarsılmaz yasalarında.
Ayaklarımın sana itilişi,
Sana yönelişi tüm sözlerin, bu yüzden..
Alıntılar
04.04.2019 - 11:33“Posta pullarının gideceği yere varasıya kadar mektuba yapışıp kalmasından ötürü çok değerli olduğu söylenir. Posta pulu gibi olun ve başladığınız işi bitirin”
Abert Einstein.
Bir şiire sığınmak
04.04.2019 - 10:15Bu sus pus zamanlarda,
Defnedilmiş kederler konuşur.
Soğuğun en arsızlığı tutulur.
Çaylar üşür, düşler üşür.
Tütün içten içe tutuşur.
İkram güneş
Toplam 339 mesaj bulundu