Zihinler bulanık akıllar yorgun
Net değil dünyanın görünen yüzü
Zamandan kovulmuş sürgünde vakit
Saatler şaşırmış gece gündüzü
Yönlerden habersiz sözde pusula
Gecenin hüznünü taşıma güne
Her vaktin kendince ahvali vardır
Dünyanda yer eden emsalsiz hüsnün
Kalbin sinesinde hayali vardır
Dem alır efkârın keman sesinden
Kelamın bağrında gör kudretini
Haydi git dedim ya gel demekti o
Anlatamam şimdi iki satırla
Buyur tut dedim ya el demekti o
Af ile merhamet büyüklük şanı
Kays imiş çöllerde deli divane
Bu yüzden adına Mecnun demişler
Tükenince umut vuslattan yana
Kaderin hükmüne kanun demişler
Oyuncak misali eğlence sanki
Vazgeçmez bu gönül düştüğü yoldan
Varıp ahirine hüsran desinler
İstemem dünyanın saltanatını
Koy bana akıbet viran desinler
Yanmayı biliriz alevi harı
Kulak ver bülbülün nağmelerine
Dönüp de gözünü gülden ayırma
Gülşenin halini tasvir edersen
Kelamın gücünü dilden ayırma
Yazılmadık türkü şarkı mı kaldı
Zamanın nabzına ver kulağını
Yılların bağrında hicranı dinle
Varmışlı yokmuşlu malûm hayattan
Çileler yorgunu insanı dinle
Söylenmemiş sözü vardır herkesin
Şevk-i mezidim ile bir hal-i şeb-i aşkta
Mutmain oldu gönül, zevk alınca badeden
Yazılmış değil hala name-i hicran güle
Ayrılmaz an-ı vahit şeyda bülbül bahçeden
Unutma baharı hazana bakıp
Goncalar açacak gül diye diye
Bahçevan çağırır gelince vakti
Seslenir bülbüle gel diye diye
Yorulduk belki de tükendi sabır
Biliyorum gideceğin diyarı
Yalvarıp yakarıp kal diyen olmam
Sanma ki ararım sorarım seni
Özledim çıkıp da gel diyen olmam
Şehrin en karanlık dar sokağında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!