CEFAYI YÜREK ÇEKER
Hayat öz ateşinde pişirir adamı
diken aynı yerden çıkar
Cehennem ellerimin sıcağı
yürek acısını evlat edindim kendime
tanıklığa gerek yok
kütüğü küllü zamanın
kullanmayı öğrenmeliyim gözlerini acının
barışı kim istemez, kim korkar barıştan?
savaşın girdiği yere suyun durusu,
ekmeğin buğusu, gülün kokusu girmez.
savaşın girdiği yere ışık da,
sağlık da, varlıkta girmez.
çiğ diller ortasında kalmak bi zor ki
kim yürek yıkarsa,
yüreği kendi gibi birince yıkılacak.
elli yıla yeten gücüm sana yetmedi.
bir esimlik bakış bile görmedim gözlerinde
Çiğ incisi
gül yanağına çiğ incisi düşmesin yar
gözlerin sevinsin, gönlün açılsın
gül göğsün şiirimi böldü canına gireyim sar
Çığlık-Kurşun susuşun
söz duyarsam bir gün itin birinden.
sökerim yüreğim göğsüm ipinden.
korkum yok bilesin elin dilinden.
işler bana kurşun gibi gülüşün.
ağaçlara gülümseyin çocuklar
yoksa bu kent rüzgarsız kalacak
güneş gibi gülümseyin çocuklar
yoksa bu kent redi renkten olacak
ağaç gibi gülümseyin
Dağınık halimi gelde toparla
Dağ gibi devrilmiş dağılmışım ben
Üstümden geçmişler acılar dertler
Gönlümü kışlamış zalim ayrılıklar
Sana geldim sona,sana muhtacım.
Dağ konuştu suya
bir eşkıya yatağının yer değişmesidir
korkusu zehir gibi kapkara bir eşkıyanın
sakin sular kararlılığına inmesi
kim bilmez
Dağ yar
bütün kuşlara sesimi verdim, kurtuldum.
gökyüzünü sesimle yaktım, suçluyum.
kuşları değil, yüreğimi yargılayın.
o kuşlar ki yarın dağlara yolcudur, derin dağlara.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!