sen Fatsa'ya gittiğinde;
kimsesiz kalır, korkular sarardı yüreğimi...
sessizliğine bürünürdü dünyam,
kırılırdım sana içten içe gidişlerinde...
olmadığın sokaklardan geçer,
uzun uzun pencereni seyrederdim...
sen gidince;
Bir şehir sustu, kayboldu bu gece
Çarpan yürekler soldu sen gidince
Zaman durdu, denizler kurudu.
Ne martıların ne kırlangıçların
Ne de rüzgarların sesi duyulur oldu
sen her gece,
boş bir sayfasın elimde...
kimsenin bilmediği, tanımadığı.
yoksun aslında ve manasız...
ne zaman, yazmaya başlıyorum,
ufak tefek beliriyor yüzün...
sen hiç seni sevdin mi
o naif gülüşünü seyrettin mi
ben oldun mu seni severken
öfkelenip çaresizliğinde
ama nasıl itiraf edebilirim bakışını
gözlerinin içinde gördün mü
seni anlatmak istiyorum,
hep senden bahsetmek,
sonra kendimi anlamak...
senin için şiirler yazıyorum,
seni seviyorum, seni övüyorum,
bazen kızıyor küfrediyorum.
Seni benden kıskanan
Bir ben var içimde
Ve şafakları söken bir aşık
Sen senin için alelade dersin
Benim içinse hep meleksin.
Uykularımı kaçıran,
seni düşündükçe;
anlamsız cümleler kuruyorum içimde,
seninle kuramadığım dünyanın yerine...
seni düşündükçe;
kurduğum cümleleri parça parça ediyor,
savuruyorum odamın dört bir yanına.
seni düşünmek;
cennete binlerce defa girmek demek.
düşler diyarının caddelerinde,
kolkola gezmek,
çöllerde kana kana su içmek demek...
seni düşünmek;
seni düşünmek bile
bu kadar güzelse,
yaşamak be güzelim;
onu hiç bilmiyorum...
seni yaşamak;
zevkten öldürür diyorum...
senin adın istanbul olsun,
istanbul sen...
boğaz gerdanın olsun,
kıyıları dizlerin,,,
cennetin yedi kapısı gibi,
tepelerin çarem olsun...




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!