Biliyorum takvimlere dokunurken gözlerin
Seni hasretlere koyan zamana vuruyorsun
Ve klavyemde dolaşırken parmakların
Ellerinin kokusunu koyuyorsun ellerime
Aslında özlemini de bırakıyorsun tenime
Döneceğim gör bak senin telaşlı yüreğine
biliyorum, görüyorum
ve bir daha görüyorum.
her gün sen,
evimin önünden geçiyorsun.
işte bak yine sen,
gözümün önünden geçiyorsun!
biliyorum ki;
sen de kalbinin bir köşesinde,
bir bahar sabahında haykıracak,
sana asi bir çocuk saklıyorsun...
ve biliyorum ki bir sabah,
içimdeki çocuk, içindeki çocuğu;
biliyorum,
sen de beni bir gün,
kırk yıllık birden seveceksin...
bilsen neler geçiyor içimden
önce gözlerin sonra yine gözlerin
bilseydi tırtıl,
kelebeğin ömrü şu kadar,
hiç uğraşır mıydı
kelebek olmak için bu kadar...
işte ömrüme,
senden bir gün katabilmek için,
bin kez daha severdim seni,
bıkmadan beklerdim bin yıl daha,
bakmadan yüreğimin kanamasına,
sözlerin böyle bu kadar ağır olmasa...
böyle deli gibi hiç dumadan,
bırak izin ver,
salsın artık yakasını korkuların,
bir araya gelmez,
ucu kırık sevdalarının...
ne kadar daha kaçacaksın,
korkulu rüyalarından...
bir akşam üstü seviyorum seni,
güneşin batışındaki hüzün gibi,
bir limanda ufku seyreder gibi,
pervanenin ateşe tutkusu gibi,
yani anla işte seviyorum seni...
kahrolası gurbeti sevmiyorum,
bir avuç tozdan ibaret mi bize yazılan,
kaderin avuçlarında göğe savrulan.
biz neydik ki sevdiğim,
havada uçuşan zerreden başka?
yüreğin ne kolu oluyor, ne de bacağı.
ne de eli var göğü tutacak...



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!