İrfanımız seçmez akı, karadan
Olimpos’a döndük, geçtik Hira’dan
Habibin aşkına hizb’i aradan
Rahm eyle lütfunla çıkar Allahım
Kaç mevsim Allahım, kaç bahar, kaç güz
Hangi gülüşüme eklesem, bölenim oluyorsun
Kaçtıkça benden büyüyor, yaklaştığımca ufalıyorsun
Dört köşenle çıkarıyorum, seni busenden
Geriye, hiçbir şey kalıyor senden
Sonra bölüyorum yeminlerine
Vefa kenarına en dik köşenden
Takvimleri biçip umut doğradın
Ömrün örselenmiş toprak kokuyor
Ak bulut yürekli mübarek kadın
Fesleğen dalında yaprak kokuyor
Sesinle arınıp duanla yunam
Düşlerime kuşluk girersin anam
Yoluna uykumu kurban etmişim
Düşündüm, kıştasın,bir bahar sunam,
Duamı sırtına urban etmişim
Varam desem sana yol geçit vermez
Senin kıyılarına vuran her dalgada benim umutlarımın bir parçası var. Kumlara karıştıkça şirazesi dağılıyor ruhumun. Aklımın zembereği boşalıyor koşar adım.
Aşkım mı?
Enginlerden esen bir meltem ki gönül dağından alıyor hızını. Cemreler taşıyor sana bahar yüzlü çiçeklerden.
Yüzü cennete dönük çocukların bakışlarından damıtılmış ışıklar dolduruyorum eteklerine.
arada bir sevinirsek
hakkını da verirdik hani
çiçek açmış gibi şeftaliler
çağlaya durmuş gibi bademler
su içmiş gibi serçeler
çiğdemler olmuş gibi yer yer
Sana güz sancısı çeken bir çiçeğin hüznüyle geldim.
Çiy düşen yapraklarını kırağı çalacak gülün zamana yenik umuduyla...
Ben sana bütünümle geldim.
Dilimde aşka dair umut ezgileriyle geldim.
Sana geldim zira gözlerin çağırdı beni,
az mı gidersin bilmem ki uz mu,
çıkıver lambadan masallarla gel
dolu mu olursun, yağmur mu, buz mu,
şimşek ol, bulut ol, kış ol, karla gel
ateş çoktan sarmış yakar bacayı
Ay saçın tarar,
yıldızlar eğilmiş
melekler dün söyledi
aşk, dünyalı değilmiş
Çerçeveli mutluluklar
Züheyr'in sesinden kaside- i bürde
Vurdukça yüreğe açılır perde
Mecra-yı aşk içre Kays değil amma
Âşina gönlümüz, o ince derde
...
Taner Eker




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!