Ne olur, bir defa sor, ben nerdeyim!
Belki yüreğimde sözüm var, öyle!
Belki sıkıntıda, belki dardayım,
Belki yollarında gözüm var, öyle!
***
Ne olur, bir defa sorsan, nasılım!
Biz birlikte oturuyorken
Bir zamanlar bizim tepede,
Su akar, çalılar titreşirken
Koruluğa deyen evde.
O on yaşındaydı, ben ise otuzumda;
Bizi bekleyenler, usandı beklemekten,
Ve öldüler onlar geleceğimizi bilmeden,
Artık uzatamayacakları kollarını kapattılar,
Bize hatıra yerine pişmanlık bıraktılar.
Ricalar, çiçekler ve nazik hareketler,
Hiç bir şeyin sevindirmeyeceği geç kalmış hediyeler;
Biz ikimiz, aşkımız için sırra başvuralım,
Hoş görüşmelerimizi saklayalım bütün gözlerden;
Zira aşk, düşünsene, yalnız bir çiçektir,
O bir kuştur kaçar, kıskananların gözünden .
Can sıkıcı bir vedanın ardından seni rüyamda gördüm:
Zor ve görkemli koyaklarda yürüyordun
Üzerinde buzullardan ya da Atlantik'deki dalgalardan
Daha çok gök mavisi, kadife elbise vardı.
Parlayan doğuya doğru ilk ateş fışkırdığında;
Yer yer gri renkli, kasvetli,
Kimi yeri ışıklı, beyaz gül gibi.
Çoğunun yanında, yavruları var,
Yavrusuz diğerleri.
Bazısı zayıf, tül gibi olmuş,
Burada kutsal kulübe,
Orada kızın süsü yerinde,
Rahat ve her zaman hazır halde.
Göğüslerini yelpazeliyor bir eliyle
Köyün küçük kızları oynayın,
Güzel aşk türkülerinizi söyleyin
Çabuk çabuk, heyhat ! bir gök fırtınası
Karartacak bu güzel günümüzü.
Sizi görünce, hatırlıyorum
Büyükannem öleli üç yıl oldu.
Hayırsever kadındı, - onu defnederken,
Çok gerçek ve çok acı bir üzüntüyle.
Dostlar, akrabalar, herkes ağladı.
Yalnız ben bir öte bir beri geziniyordum
Büyük annem, bir akşam, doğum gününde,
Şarap içmişti iki parmak kadar
Başını sallayarak konuşuyordu bizimle :
-Ne aşklarım olmuştu bir zamanlar !
Ne kadar pişmanım
O derece tombuldu kolum ,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!