Saçlarından sızan gölgelere döndüm yüzümü, sarsıldı bedenim
Sesinin sığınağında kaybettim seni, umut fenerlerinde bekledim
Yıpranmış desenlerimin sökükleriyle dolaştım, aşk bulup diktim
Kendi gerçeğimin sularına dalarak, asırlardır gelmeni bekledim.
Gri bir mutluluk pozudur seni sevmek, delik ceplerimden dökülen şiirlere benzer gülüşün
Haylaz vakitlerin uhdeli yalnızlığıdır seni düşünmek, vurgunlara atar yüreğimden öpüşün
Asi çehremde açan asil bir gülsün sen, kimi toprağım olursun, kimi de hüzünlü gökyüzüm
Sen, aşkla kilitlenmiş hücremdeki bir damla can suyum, gönlümdeki en ölümsüz düşümsün
Yüreğimizin asla yokluk çekmediği bir mevsim sonbahar, adını hüzünle özdeşleştirdiğimiz. O zülüflerine gam astığımız, o duru sabırlarımızla örgülü saçlarına asıldığımız ve yaşanmış, yaşanmamış tüm sevdalarda görünmez gölgelerle kapatmaya çalıştığımız. O renklerin izdüşümüyle vurgun yediğimiz sularda, o kangren olmuş rahimlerin dar odalarında, o sessiz ve boş gönül salonlarımızda ve saldırgan cümlelerimizin en suskun hallerinde yaşama durduğumuz her poz mutluluk adına, umut adına değil midir, söyle?
Deliler aşkın sarı kitaplarına gül dikiyor
Ruhumun kuyularında karartma geceleri
Sürgün yıldızım ben, dışarıda yağmur
Rüzgârın asi kanadında yasak öpüşler
Bir kadın susuyor göğsümün ayracında
Yüreğimde fırtına, usumda kayboluşlar
…Çoğul bir yaşanmışlık ağrısı unutmaya çalıştığım
Ve sensiz düşlerin o aşk vadisinde kendimde yitikliğim…
Senli bir konsermiş yaşamak
İçli bir şarkıya tutunup haykırarak ağlamak
Mutluluk henüz kesilmemiş bir bilettir küçüğüm
İmkânsızı aşan tek yol, korkusuz düşünebilmektir
Sevgilerin limanlarında özgür kulaçlar atabilirsen
Aşkın adasına çıkar ve zaferle haykırabilirsin..
Kıyısında çiçekler açan bir bataklık olarak bilirim şu yerküreyi. Ve bazen çılgınlıklar döşenir bu dünyanın raylarına. Yüreğimin kanlı gülüşleri ve yedeğimdeki umutlarla sararım bir yumak gibi acıları. Teneke sobalarda ellerimi ısıttığım günlerden, elma savaşları yaptığım çocukluğumdan ve salyangoz toplayıp, cebime umut koyduğum günlerden geldim bu günlere.
Aşk olsa da yaşanan, her gün saparız bu hüznün sapağına
Tahriplenmiş, yakılmış şehirlere benzer bizim şiirlerimiz
Döner gün, batar güneş, en gizemli uykusundayken ölüm
Biz ne serüvenler yaşarız, yazdıklarımızın suskunluğuyla.
Zümrüt madenlerine mi benzer bilmiyorum, gözlerin
Dinle yüreğimin gümbürtüsünü, sözüm sana
Sessiz fırtınaca sokul şu gönlüme, yer aç aşka
Şu mağrur hallerime kıymet verme, anı yaşa
Çakıl taşısın sen ellerimde, beni sevdanla yıka
Sessiz bir ölümdür aşk, kanarsın avuçlarımda.
Mor dağlara gül’üşünü saklamış yokluğunda zaman
Duyulmamış, görülmemiş yaşanmamışlık derinlerde
Sıvasız mutluluk kırıntıları taşınıyor karınca sırtında
Dikenlerine dokunmasam, isyanın sokulur mu sineme?
niye kırmızı atar yüreğim
ellerini uzatınca bana
Aykırı anların yapraklarını attım aşkın kazanına
Sancılı bir konserin koltuğundayım, vakit dar
Kekre gözyaşımın ütopyasında haramiler var
Sorguda sevda, ruhumu acıtıyor artık prangalar
Ertelenmiş acıları eleyerek tenimizi dağladık
Bütün sorguların enleminden koparmıştım seni
İçimizdeki hoyrat sevilerin çarşafına tutunarak
Dudaklarımdaki istem ötesi hareket olmuştun
Ellerinin hoyrat kelepçelerinden sıyrılamadan
Duvardaki saatlerin zembereğine dolanmıştın
Tebriklerimle..10 ve listem..Ufkun YAREN
TEBRİKLER... sn Selahattin Yetgin... başarılar diler, saygılar sunarım. Esen kalınız.