Seni düşündükçe, bir deniz sokuluyor ozan göğsüme
Yalın sözcüklerimle kürek çekiyorum sarı denizlerinde
Yorgun bir günün korkularını asıyorum ıslanmış güneşe
Aşkın kemendini arıyor ellerim, sevdanı düşündükçe.
Bir orman fısıltısıdır gözlerin, sığınırım korktukça
Bedenindeki diş izleriydi şafağın yorgun titremesi
Bedelini an’larla ödediğin bir gülüşün resmiydi
Hüznün çırası yanarken yüreğimin körüğünde
İncinmiş düşlerin patikasından sana geliyorum
Hangi anların eski fırçasında kaybettin rengimi!
O aşikâr tuvallerde soldurdun bulutsuzluğumu!
Efkârımın soylu demiyle çekiyorum içime sevini
Tersine akmayı dileyen nehirler soylu hesaplaşmalarla yol arıyor kendine
Suya eğilen ağaç dalları hüzzam okşayışların vurgun özünü biriktirirken
Her mavi hoyrat bir özlemin yorgun yelkenlerini çağırıyor ah bedenine
Titriyor su, sessiz düşünüşlerin tükenmiş soluklarını gövdesine çekerken.
Oysa endişeli bekleyişlerin kavuşma mevsimlerinde yırtılınca yelkenler
Yorgun bir ömrün aşina salıncağındayım, yıldızlar indiriyorum göklerinden
Yorgun bekleyişlerin yaslı güvertesindeyim, sürgünüm aşkın nöbetlerinden
Avuçlarımda büyüyor kangrenli yokluğun, hicran damlıyor yar gözlerimden
Bekleyişin menzillerinde bitkinim yar, aşkın geçerken yorgun hücrelerimden
Çığlıklar ektiğimiz bir yaşamın kayıp günlüklerine gölgemizi süreriz arada bir, içsel fırtınalarımızın kesilmesi için. Her yangın soluksuz bir gün paralanışı gibi utançlı bir edayla gülümserken içimize, biz gönlümüzdeki ufka yürürüz durmadan, aşkın çelişkili damarlarına sevgimizi ekmek için. Bir devriâlemin kıyı kentlerine rüzgâr inerdi o an, soluğumuzu kendi dalgamıza verince. Ay yamalı bir gecenin sağdıcıydı, içimizdeki düş ormanlarına biz gözyaşlarımızı dökünce gölgeli bir mevsimin ıslak hançerlerini içimizde hissederdik.
Güneşe yüzünü asan gözü dönmüşlerin öyküsüdür bu
Hayvani dürtüleriyle yaşayan, silah tetikleriyle oynaşan
Kalplerindeki hayâsız duygularla etrafa salyalar saçan
Yüzlerindeki asırlık kinleriyle bu evrenin utancı olan
Bir avuç çapulcunun cirit attığı bir dünya sahnesidir bu.
Sevdalı gözlerindeki zerreciklerle karıştırırsın diye
Bulutlardan aşk ördüm sana, asarsın yar yüreğine
Engin bir düşe yelken açtım, çoğaldım derinlerinde
Bedeninin aynasında her sabah bir bana taran diye.
Yaşamak andısın sen dudaklarımda, ilençli bir vebalsin
Bir bulutun içinden geçiyorum, sırtımda gölge
Küllerimi ıslatıyor yağmurun, gönlümde öfke
Sevdanın tarlasında kuşlar konmuş yarim güle
Dokun ellerinle üşümüş bir öykünün repliğine.
Gölgesine aşkın kanadı değdiğinde sevmişti hayatı
Küflü bir bıçak sırtında dolaşmıştı tüm yeryüzünü
Işıklar günü çok kereler terk etti sevdayı özledikçe
Bir yangın diğerine sıçradı, aşk onu hiç terk etmedi
Hep ayrı ezber, ancak aynı replikti sevdayı oynamak
Güneşin rengini iyi ezberle çocuk
Yaşlı gözlerimle nicedir bakmadım ona
Mutluluk kıyılarından iyi bak uzaklara
Her gölgeye de minik sırtını dayama.
Aşkın kadrini yüreğinde ara çocuk
Bütün sorguların enleminden koparmıştım seni
İçimizdeki hoyrat sevilerin çarşafına tutunarak
Dudaklarımdaki istem ötesi hareket olmuştun
Ellerinin hoyrat kelepçelerinden sıyrılamadan
Duvardaki saatlerin zembereğine dolanmıştın
Tebriklerimle..10 ve listem..Ufkun YAREN
TEBRİKLER... sn Selahattin Yetgin... başarılar diler, saygılar sunarım. Esen kalınız.