Eskiden dört mevsim vardı;
İlkbahar, yaz, sonbahar, kış.
Birbirine karışmazdı;
Bu da bir başka tür bakış!
Karışmazdı baharlara
İlkbahar, sonbahar yerini verdi;
Yaz kışa, kış yaza karışıverdi.
İklim koşulları insanı gerdi;
Kâh aygın, kâh baygın yerlere serdi.
Havadan nem kapan insanın derdi
Karanlığı yeğleme, aydınlıkta gez biraz
Doğal hâlinle davran; bu ne cilve, bu ne naz!
Yitmeyen hüzünlerin depreşir hem kış, hem yaz
Arifsin, pek anlarsın; ne söz gerek, ne de saz.
Fazla heyecanlanma, sakin olsana biraz
İki satır karala;
Bu da şiir, al sana!
Önce içe sinmeli,
Acele etmemeli...
Yarış değildir yazmak;
‘Bu bendendir, şu sendendir! ’ diye diye hep kaybettik,
Kazanmadan kaybederek dâvâmıza zarar verdik;
Anlayış ve hoşgörüyü zaman zaman esirgedik,
Katı kurallar uğruna birbirimize gücendik...
Değil mi ki Yaradan’dan ötürü yaratılanı
Gerçeklerden kaçmakla bir yere varamazsın,
Cesaretini topla ve gerçeği kovala;
Belki şimdi anlarsın, belki de anlamazsın,
Kafanı fazla yorma, gerçekten asla korkma...
Bilinmezden korkmakla bir yere varamazsın,
Kaybetme oyuncağımı,
Yok etme salıncağımı,
Bırak, biraz oynayayım;
Var mı sana bir zararı...
Başkasında mutluluğu,
İnadına yapıyorsun, gücenenin hayli var;
İnan seni sana karşın sevenlerin bile var!
Ne bu kibir, bunca çalım, yoksa dünya pek mi dar?
Gururlanma padişahım, senden büyük Allah var.
Geldik, selam verdik bütün dünyaya;
Ağladık, ardından daldık rüyaya.
Bir rüya ki ömür boyu sürmekte;
Gelenler aslına rücu etmekte…
Rızk için çalışır, yeriz içeriz;
Soğuk akşamın hüznü doldu içime,
Karardı gönlüm, çaresiz kaldım yine…
Karıştı aklım, sitem ettim kendime;
Bilemiyorum, ne olur hâlim yine...
Keskin sirkenin zararıdır küpüne,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!