Âdeta modanın rüzgârı esti,
Ortalık ozana şaire kesti...
Özünde var olan tabiî söyler;
Tabiî olmayan gönlünü eğler...
Bazen efkârlanan, bazen de coşan,
Aç, gülüm; ye, gülüm
Kaç, gülüm; der, gülüm
Taç, gülüm; giy, gülüm
Ah, gülüm; vah, gülüm!
Ak, gülüm; geç, gülüm
Önemse atanı ve geçmişini;
Seni sen yapan tüm değerlerini!
Yoksa iflah olmaz, heba olursun;
Ettiğini bir gün mutlak bulursun.
Zarar verme sakın ne ailene,
Mutlu hissedince
Unutuverdim
Herkesi!
O herkes ki başta
En yakınlarım,
Şiirlerle, şarkılarla, türkülerle avunurum;
Kâh sesimle, kâh sazımla ta yürekten savunurum
İnandığım değerleri; asla vermem zerre ta’vîz;
Haksızlık ve zulme karşı kalamam bir nebze âciz...
Anlamak isteyen için sivrisinek olur bir saz,
Her dem ahkâm keserler kıyametle ilgili
Ağız üç beş laf yapar, dersin ‘Ne de bilgili! ’
Şakşakçılar hazırdır her zaman ve her yerde
Çelinmesin aklımız, ilim şifa her derde…
Kıyamet beyinde ve yürekte kopar evvel
Sığınacak bir liman ararız çoğu zaman;
İmanı bütün için mutlak adres Yaradan...
Yaşadığımız dünya evrende has bir mekan;
Hızla tüketmekteyiz, hem de hiç acımadan...
Havasını, suyunu, taşını, toprağını
Koyunun
Bulunmadığı yerde
Keçiye
Abdurrahman Çelebi
Derler. (Atasözü)
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!