Sabah sabah… Kim bilir… Belki de son kez
Çocukların gözünden kaçırıp
En kuytu yerinde evin -gizlice- sarılıp öptü kadını
Akışı duran bir zaman gibi kadının gözlerine takılıp kaldı bir an
“seni seviyorum” mu “seni özlüyorum” mu ne?
Bir şey diyecek gibi oldu olmasına da çocuklar izin vermedi
-Savaşa karşı aşka ve politikaya sığınan şiir-
Ölüler kalbime kalbime sıkışıyor
Kalbim ha patladı ha patlayacak
Sabrım ha taştı ha taşacak
Dilden ve dinden çıkıyorum böyle zamanlarda…
Kızım Helin’e (3)
Gülüşüne kurban olduğum
Ömrümün asli sebebi
Sıcağım/ Eylül güneşim
Yağmurlara karışan çocuk sevincim
Şu dünya yaratılırken
Yakın olmak mı yaratıldı birbirimize uzak olmak mı önce?
Kavuşmak bir kenara atılmış öylece duruyordu da
İnsan için ayrılıklar mı reva görüldü önce?
Tanrılar, krallar, ezenler hep vardı da aslında
Bir aksilik çıkar
Bu gece gecikirsen eğer bana
Kaygılanma…
Aklın bende kalmasın sakın
Sen alabildiğine sığdır beni yüreğine
Ay ışığı
Bir aksilik çıkar
Bu gece gecikirsen eğer bana
Kaygılanma…
Aklın bende kalmasın sakın
Alabildiğine sığdır beni yüreğine
Ay ışığı
Tam da bulutlar;
Yüzümü; sıcağımı ve ışığımı örtecekken
Havalar;
Kar, buz, fırtına ve ayazla haşır neşir olacakken tam da
Ve karakış bütün dehşetiyle kapılara dayanmışken
Yorgun argın, dizlerimi karnıma çekip
Gökyüzünü özledim senin
Mavi mavi sarışını
Bulut bulut bakışını…
Işıl ışıl
Yıldırım bir aşkla yüreğime çarpışını özledim…
“susanın içinde çığlık olmaya yeltenen şiir”
“Az bi mürekkep yalamışlığımız
Bir iki kitap okumuş
Az da olsa
“edebi “ birkaç mektup yazmışlığımız var, eşimize, dostumuza…
Sanattan, edebiyattan, şiirden ve müzikten anlarız.” diyordu;
“git” demeler
“gidiyorum” demeler ne kadar çoğaldı öyle
Ömrünü tüketmek de artık
“gitme, kal… Seni seviyorum…”
“bekle, dur… Ben de geliyorum…“ demeler
çok iyi