Dizdi kehribar taşlarını
Büzdü sıktı avuçlarını
Fal taşı gibi açtı gözlerini
Süzüldü oracıktan sandal gibi
Aktı ovaya sel gibi
Iraklaştı önce gözlerden
Tenceremi kalayladım
Ben kendimi alayladım
Andım seni bol oynadım
Zıpır zıpır delice kız
Zıpır zıpır deli oğlan.
DÜŞEN GÜNLER
Soğuk düşen günler
Tellere ekilmiş kar taneleri oldular
Kuşların çıplak ayakları onları debeledi
Güneşin soğuk yüzü hiç kendini göstermedi
Gamsıza gam verince
O gamlı olmaz
Gam çekenine düşmeyince
O dertli yapmaz
Her of eden üzülünce
Kız ağlarsın derin derin
Buz ellerin yüzün serin
Çok sevdiğin canın erin
Vah gitti mi yiğit efem
Yas tutarsın kara başın
O hep yumurta satar
Yumurtası evde bile kaynar
Kümesi dolu kaçar kaçar
Yumurta ile yatar
Yumurta ile kalkar
Sohbeti çift sarılı adam
Bir çok şehre gitmişimdir
Çok uzaktakilere bile
Ama bu şehre hiç
Gitmemişim demek ki
Gıcıklar şehrine.
Öyle olsun ki hiç bir izi kalmasın bende
Unutmam onu silsin bütünüyle kalbimden
İsmi okununca oda kim diyeyim hayretle ben
Yabancım olsun o bana günün birinde
Sil onu sil sil sen benden...
Yeni ümitler, yeni
Yeni gözyaşlarım
Yeni bir sevgi
Her şeyim yeni
El değmemiş çiçekler
Yazmaya ilk adımlarım...
Hayata merhaba diyeli daha birkaç vakit olmuş,o bebeğin kulağına okunan ismi misalince, benimde kim bilir ruhumun ilk tecelli anına düşmüş bir kabiliyet olsa gerek.Bu payıma mazhar olan sevgili katiplik, kalem ile hemhaliz zatıma lütuf buyrulduğu gibi, o idrakimin varlığıma koyduğu isimmiş ozan diye benim de seslenildiğim. Rabbım ne güzel buyurmuş; ?Şairlere gelince, onlara da çapkınlar, sapkınlar uyar.? Ve kalpten o hisse şahit olacağım ne mümkün şu halimle, büklüm büklüm kalmış varlığımın olmaya hiç o arzusu ve dileğim odur ki lütfedilen ile şımartılmadan kalemimiz hak buyura her dem,münasip mi olur efendim bize şaşmak ahir gelecek o günden.
Velhasıl bendeniz çocukluktan kalem ile iştigalim. Fakat ilk kalemimin bana neşreylemesi aradığım yalnızlıkta ki sessizliğimin bozulduğu sevdanın içimde güneş gibi alevli doğduğu ortaokul çağları idi.Bir sokak o vakit bizimle şahit avuç içim o ilk mısralara bir yaprak oluyordu.Mürekkep kuruyup siliniyor ama dilimde hatırda kalmasına dönüp duruyordu.O ilk mısralar şöyleydi:
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!