Dedim, sen hangi bereketli toprağın bağrında filizlendin?
Dedi, yüreğinden başka güzel bir yer mi var?
Dedim, yüreğime nasıl girdin?
Dedi, yüreğime girdiğinde.
Dedim, benim bahtım karadır.
Dedi, bahtına değil yüreğindeki tahtına talibim.
Acıyorum gününü ziyan edenlere.
Ömrünü bir hiç uğruna geçirenlere.
Sabah olunca gülmeyen âşık,
akşam olunca ağlamaya mahkûmdur.
Bazen bir şeyleri anlatmak için
kelimeler yetmez, eksik kalır.
Hiç bir anlam ifade etmez cümleler.
Söylemek istediğiniz ne varsa
yutkunup susarsınız.
Haydi kalk,
gel yanıma,
ellerimden tut.
Kapat gözlerini.
Sarıl boynuma sımsıkı.
ZAİL-İ UMUT
Yılmak üzereyim.
Belim bükülüyor.
Ümitsizliğin esiri,
Zaman mı bayım?
Zaman, kainatın
ilk gününden beri akıp gidiyordu.
Ta ki akşamüstlerinin
vişne renklisine denk gelene kadar.
Arındırın kendinizi şu örümcek ağlarından.
Şiir gibi pirüpak olun, kurtulun zindandan.
Tohum değil midir kabuğu kırıp arşa çıkan?
Pusu kurmuş, düşmemizi bekliyor zaman.
Yıllar önce düşmüştüm bu sevda yoluna.
Her yanı aşktı, her günü huzur kokardı.
Düşleri süsleyen bir tutam hülyaydı.
Vişne renkli akşamüstlerinde
Newroz çiçekleri açardı.
Aydınlık bile kararıyordu.
Kalabalık şehirlerin acziyeti çökmüştü zihinlere.
Kırılan bütün pencere camlarında kuşsal boşluklar vardı.
Bizim zihnimiz hep dünün esiri oldu. Dünün güzelliklerinden yarını düşleyemedi. Bugünlerini dünlerle geçirdi. Yarınımız hep dünler gibi yaşlandı. Biliyoruz, yine yarınlarımız dün gibi hüzün dolu geçecek. Yazgımız böyle anlaşılan.
Evet, son belli. Gelişimiz de gidişimiz de evvelde kalacak. Adımızın yazıldığı kağıtlar sararacak, mektuplar kaybolacak, şiirler unutulacak, gözyaşları ziyan olacak. Mutlak bir varlık içinde hiç olmamış gibi yok olacağız.
Ne pencerelerde kavuşan avuç içlerimiz hatırlanacak ne yollar kapatan karlı kışlarda caddeler boyu el ele tutuşmalarımız. Bizi hatırlatan her şey unutulacak. Bir saniyesi dünyalara bedel olan anılar artık anılmayacak.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!