Yok ya!
Vallahi iftira!
Ne hovardalık geçer benim semtimden
Ne de ben çapkınlığın ç’sini bilirim.
Fazla sevgilim de yoktur zaten;
Altı üstü 7 isim.
Hatırla!
İki elimin parmak uçlarında
Sunmuştum, mavi ışın kılıcımı sana.
Kamuflajlı taramalımı da
Pervasızca sıyırıverip omzumdan,
Usulca bırakmıştım, masana…
Su,
Hazin akıyor doğrusu…
Tadı tuzu yok hiç
Sen doğdun doğalı.
Çağlayacak gibi olsa da bazı bazı
Gün olur,
Gölgemi unuturum evde.
Gün olur,
Gölgem bensiz gezer.
Varsın olsun;
Ne gamdır, ne de keder...
Ve ağırlığı
Ve boyutu
Vardır, her halk olunanın.
Kaide böyledir.
Doğrusunu, Hâlık-ı Mutlak bilir.
Eğer ki yoksam sende,
Varmışım gibi aranma;
Bırak!
Hepten yok olayım.
Gündü sıradan bir;
Garp Cephesi'nde, yeni bir şey yoktu.
Eli kamçılı,
Gözü kıvılcımlı Batılı Krallar,
Koşu bandında, doğuya koşuyordu...
Kurşun kurşuna saplanır,
Sırf bir can daha yaşasın diye.
Anlasana insanoğlu;
Vuran, senin nefretin,
Kurşunların suçu yok.
Şiirin başlığına takılıp da Monşer,
Gözlerini belertme, hemencecik öyle.
Burnunu kıvırıp, büküp dudağını
“Şaircik, yine zırvalamış!” deme.
Yeter, vandalmışım gibi bakma, bana!
Şiirlerinizle yeni tanıştım ve çok güzellerdi nicelerinde görüşmek dileğiyle yolunuz açık olsun