Gökyüzü, karanlık bir deniz gibi sarmaladı ruhumu,
Yıldızlar, gözyaşlarıyla yoğrulmuş bir hikâye anlatır gibi,
Birbirine yaslanmış, kaybolmuş hayallerle dolu,
Sonsuz bir sessizlikte yankılanıyor içimdeki çığlıklar.
Ay, sarkıtılmış bir gözyaşı gibi asılı,
Şehir uzanmış yatıyor toprak gibi sessiz,
Bir mezarlık gibi soğuk, yalnız ve derin.
Karanlık sokaklar fısıldar geceye,
Çalınmış hayatların sızısı dolmuş her köşe başına.
İncecik duvarların ardında aç bir çocuk,
Gecenin koynunda bir hüzün var,
Kararmış gökyüzünden süzülen bir gözyaşı gibi,
Her damlası içime dökülüyor sessizce.
Bir sokak lambasının altında, solgun gölgem,
Kırık bir aynadan yansıyan hayal gibi uzakta,
Beni izleyen bir rüzgar, sarhoş, dağınık.
Bahar, yavaşça doğuyor ufukta,
Ilımlı ışık süzüldü ağaçların arasından.
Çiçekler açar, kırmızı ve beyaz,
Her bir petal, sevdanın hatırası gibi nazik.
Göl kenarındaki söğütler,
Bir akşam,
ay ışığı,
penceremden süzülen ince bir iplik gibi,
soğuk duvara düşerken,
gözlerimdeki gölgeler,
eski hatıraların izleri,
Bir vadî ki mehtabda gülüşler saklı,
İnce bir sükûtta yankılanır ahlar,
Yaprağın teninde suskun kervanlar,
Her bir yıldızda bir sır, elbet aklı.
Arzın eteğinde hasret tığları,
Bir gün doğarken,
ışık sükunetle sarar her köşeyi,
gökyüzü, pastel tonlarında,
bulutlar dans ederken,
hayalin tozlu raflarında.
Sislerin ardında kaybolmuş bir gölgeyim,
Gecenin uykusuz kıyısında asılı kalmış,
Ruhumda büyüyen boşluk, yıldızların arasında,
Bir adım daha atsam, düşeceğim karanlığın sonsuzluğuna.
Her şey yarım kalmış, her şey biraz eksik,
Kelimeler boğulmuş sessizliğin derin sularında.
Biz kalbimizi rüzgâra saldık,
üzerine adres yazmadık,
kim bulursa okusun,
kim anlar da ağlarsa, ona kalsın.
Yalnızlık ne bir sokaktır,
Ne bir şehir; ne de uzak köy yolları.
O, bir gölgedir peşinde sürüklenen,
Ve iz bırakmayan adımlarında insan.
Gece büyür, karanlıkta ağır ağır,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!