Kırk sene bağlama çaldım,
Tondan bir şey anlamadım.
Gâh ayıldım, gahi daldım;
Ondan bir şey anlamadım.
Bilmeden cahile uydum,
Eşşeğe saman vermedim,
Adam olmadı olmadı.
Belki adam olur dedim,
Adam olmadı olmadı.
Nerden almış inayeti?
Gözlerine bakar bakmaz,
Gözlerin gözümü aldı.
Güneş olsa böyle yakmaz,
Gözlerin gözümü aldı.
Bir kaynaktan fırlar gibi,
Sancılandım, kalkıp gittim doktora
“Dur hele, sıradan fiş var” dediler.
Uzatmayım, aldım neyse bir sıra
“Daha yapılacak iş var” dediler.
Muayene; Nisan ayı On’unda
Ozan süsü verir kendi kendine,
Akıl ermez düzenine, fendine.
Suyu rahat bağlayınca bendine,
Kırba’yı tanımaz, gölü tanımaz.
Reklâm yapa yapa adın duyurur,
Sevdiğim, cahilin sözüne kanma!
Kör; seni de yakar, beni de yakar.
Zemheride güneş açsa aldanma!
Kar; seni de yakar, beni de yakar.
Benden yüz çevirdin her seferinde,
İltifat sayarım ben bu sözleri,
Bu kaftan boyumu aşıyor Baba!
Baba-oğul etti kader bizleri,
Yüreğim sevginle taşıyor Baba!
Hep emekten yana çaldın sazını,
Bin Yüz Yetmiş Bir’de İran’da Hoy’da
Doğan gönül eri; Ahi Evran’dır.
İnsanlık yol bulmuş bu asil soyda
Ahiliğin ser’i; Ahi Evran’dır.
Gün gelmiş il’inden firağı olmuş,
Fazla mağrurlanma güçlüyüm deyi,
Gün gelir dizinde fer bulamazsın.
Yere çaldık nice ağayı, beyi
Bakarsın “merhaba” der bulamazsın.
Köpeğin çoğaldı, boynu tasmalı




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!